Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1057 E. 2021/1021 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2021/1057
KARAR NO : 2021/1021
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – […] UETS
DAVALI : … – …

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/12/2021
KARAR TARİHİ : 20/12/2021
İnegöl 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/…esas 2021/…karar sayılı gönderme kararı doğrultusunda mahkememize gönderilen dosya mahkememizce 2021/… esas numarasını almış olmakla gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde, Müvekkilinin mobilya alımı için davalı şirket ile anlaşmış olup 4.000,00.-TL peşin para vermiş olup bu ödemeye ilişkin fiş aldığını, m
Müvekkil eşyalarını teslim almak için davalı şirketi aramış fakat eşyaların teslimine ilişkin sonuç alınamadığını, bunun üzerine müvekkil ekrar görüşmeye gitmiş ve sözleşmeden vazgeçmiş, mobilya alım sözleşmesinden vazgeçip senetlerin teslimine ilişkin 05/09/2021 tarihli sözleşmeyi şahitler ve taraflar huzurunda imzalamış olduğunu, bu sözleşmeye göre davalı taraf 30.09.2021 tarihine kadar bahsi geçen senetleri müvekkile teslim etmekle yükümlü olmasına karşın teslim etmediğini, bu nedenle öncelikle İ.İ.K 72/2 maddesi doğrultusunda yapılabilecek icra takip ve takiplerinin durdurulması yönünde İHTİYATİ TEDBİR kararı verilmesine, davanın kabulü ile fazlaya dair talep, dava ve sair hukuksal hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik aşağıda vade ve düzenleme tarihleriyle bedelleri belirtilen bonolar yönünden borçlu olmadığımızın tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, bu dava sebebiyle uğramış olduğu zararların yasa gereği alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla kötü niyetli davalıdan alınarak müvvekile verilmesine yargılama gideri, harç ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER VE GEREKÇE;
6502 Sayılı Yasanın 3/1. Maddesi’nin (k) bendi, tüketicinin kim olduğunu açıklamış olup, buna göre “Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder, düzenlemesini getirmiş olup, davacı taraf gerçek kişidir.
Tüketici işlemi, tüketici ve satıcı/sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi ifade eder. Ancak her türlü hukuki işlem, tüketim sonucunu doğurmaz. Görülmektedir ki, 6502 sayılı Kanun, ticari dağıtım zincirinin nihai halkasını oluşturan ve ekonominin nihai hedefi olan tüketicinin, satıcı/sağlayıcı karşısında daha etkin olarak korunması gereğinden hareketle düzenlenmiş ve bu koruma anlayışı tüketici hukukunun temelini oluşturmuştur. Tüketici, üretilip piyasaya sürülen ve üretim sürecinin hiçbir aşamasında bilgi sahibi olmadığı ürün veya sunulan hizmeti satın aldığı bir ilişkide zayıf olan taraf olarak kabul edilmiş; yasa koyucu, bu kabulden yola çıkarak iradesini tüketiciyi korumak şeklinde ortaya koymuştur. Giderek 6502 sayılı Kanun ile de bu koruma olgusunu yasal düzenleme altına alıp; üretim aşamasında bilgi sahibi olmadığı malları veya sunulan hizmetleri satın alan ve sözleşmede satıcıya/sağlayıcıya karşı zayıf durumda olduğu kabul edilen tüketicinin, sonradan bu mal veya hizmetlerin ayıplı çıkması sonucu uğradığı zararın tazminini sağlama yoluna gitmiştir.
Ticaret Mahkemelerinin görevi 6102 sayılı TTK’nun 5/1. Maddesi ile ” tüm ticari davalar ” olarak belirlendikten sonra ticari davaların nelerden ibaret olduğunu düzenleyen aynı yasanın 4. Maddesi ile ise ” her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda düzenlenen hususlar ile maddenin b, c, d, e, f bentlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır düzenlemesini getirmiş olup, eldeki davada davacı tacir değildir.Her ne kadar bonoya dayalı olarak menfi tespit istenmiş ise de yapılan eser sözleşmesi konuta yönelik olduğundan ve davacı tacir olmadığından TTK 5.madde ilk cümlesi uyarınca 6502 Sayılı yasadan kaynaklı tüketici uyuşmazlıklarına bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda davacı tüketici gerçek kişidir. Her ne kadar dava ‘Mobilya alım satım sözleşmesine ” dayalı olarak verilen bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemli ve bono olması sebebiyle mutlak ticari dava ise de, TTK 5. Madde aksine hüküm bulunması halinde mutlak ticari davalarda dahi özel görevlendirilen mahkemenin görevli olacağını açıkça öngörmüştür.
Davacı vekili dava dilekçesinde davacının devlet memuru olduğunu ve evlendiği için evine mobilya almak amacıyla işbu bonoları verdiğini açıkça beyan etmiştir. Davacı bonoları verirken tüketici sıfatıyla hareket etmektedir.
6502 sayılı yasanın 83/2 maddesi “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” şeklinde olup, igili sözleşmede davacının tüketici olduğu ve sözleşmenin 6502 sayılı yasanın tüketici işlemi tanımında yazılı sözleşmelerden biri olduğu anlaşılmıştır. Yine 6502 sayılı yasanın 2. Maddesindeki kapsama giren bir tüketici işleminde Tüketici Mahkemelerinin görevli olacağı açık olduğundan ve 6502 sayılı yasanın 83/2. Maddesi de gözetilerek işbu davada görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu anlaşıldığından, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermek gerekmiş , davanın ticari dava olduğu gerekçesi ile mahkememize gönderildiği fakat davanın ticari dava olmadığı anlaşıldığından, İnegöl Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi) ile mahkememiz arasında HSK kararı uyarınca görev ayrımı bulunduğundan olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğu gözetilerek görevli mahkemenin tayini açısından dosyanın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Ayrıca ilk görevsizlik kararı veren mahkeme tedbir talebine ilişkin değerlendirme yapmadığından, tedbirin müstacel işlerden olduğu ve görevsiz mahkemece dahi değerlendirilebileceği gözetilerek, olumsuz görev uyuşmazlığının halli uzun zaman alacağından ve davacı aleyhine takip yapılması halinde zararın boyutunun artması söz konusu olabileceğinden, takip öncesi açılan menfi tespit davalarında İİK 72. Madde uyarınca ilgili bonoların takibe konu edilmemesi yönünde tedbir kararı verilebileceğinden, normal bonolar yönünden yalnızca lehdarı kapsar şekilde bu tedbir kararları veriliyor ise de, tüketicilerin taksitle satıma konu ettikleri bonoların yalnızca nama yazılı olarak düzenlenebileceği, dolayısıyla bu bonoların da tüketici bonosu olduğu için ciro edilemeyeceği gözetilerek hiç bir şekilde takibe konu edilmemeleri yönünde tedbir kararı verilmesine engel bulunmadığı anlaşılmakla, bonoların %15 teminat karşılığında takibe konu edilmemeleri yönünde ihtiyati tedbir kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
HÜK Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya görevli mahkeme İNEGÖL ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
2-İhtiyati tedbir talebinin kabulü ile dava konusu bono bedeli toplamının %15’i teminat karşılığında ilgili bonoların icra takibine konu edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, bu hususta ek karar oluşturulmasına,
Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine dair “2 hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri Nezdinde istinaf kanun yolu”açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okundu, anlatıldı. 20/12/2021

İş bu kararın gerekçesi 24/12/2021 tarihinde yazılmıştır.

Katip …
¸E-imzalıdır.

Hakim …
¸E-imzalıdır.