Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/94 E. 2020/433 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/94 Esas – 2020/433
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/94 Esas
KARAR NO : 2020/433

HAKİM : …
KATİP :….

DAVACI : … (TCN:….)
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI :… TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ….UETS
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 14/01/2020
KARAR TARİHİ : 24/09/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 14/01/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine Bursa 16. İcra Müdürlüğü tarafından gönderilen 2018/…Esas sayılı haciz ihbarnamesine ilişkin 3. Şahıs olarak kendisine daha önce re’sen tek olan … Çelik Ltd. Şti Müdürü olarak alacaklarını şirketten almayanıca şirket müdürü olan müvekkiline üç defa ihbar edildiğini ve itiraz sürelerini kaçırdığı için borcun kesinleştiğini fakat yapılan ihbarların usule aykırı olduğunu davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takibine konu olan alacakların kesinlikle hiç bir hukuki dayanağının olmadığını, müvekkilinin böyle bir borcunun olmadığını, müvekkilinin her ne kadar şirket yetkilisi olsa da resen tasfiye edilmiş ve şirket tasfiye edildiğinde şirketin SGK, Vergi ve başka hiç bir borcu olmadan tasfiye edilmiş olduğunu, müvekkilinin ise şirketin tasfiyesinden önce külfet altına girerek tüm borçlarını ödediğini, müvekkilinin şirkete karşı bir borcu olmadığını, icra takibine esas alınan çekteki borcun bir kaynağının olmadığını, çekin müvekkili şirketine verilmiş olsa da daha sonra müvekkilinin yetkili olduğu şirket çeki kendisine düzenleyene tekrardan verilmiş gibi gözükmekte olduğunu, imza müvekkilinin yetkilisi olduğu şirkete ait olmadığını, ayrıca şirketin imza yetkilisi müvekkili olup imza incelemesine gidildiğinde imzanın müvekkili tarafından atılmadığı ortaya çıkacağını şirketin olmayan borçtan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, ve kendisine şirkete borcu varmış gibi kendisinden bu borcun tahsil edilemeyeceğini, tek taraflı düzenlenmiş gibi görünen çekte … ile müvekkilinin şirket yetkilisi olduğu … Çelik Ltd. Şti şirketi arasında alıcı satıcı ilişkisini gösterecek bir belge, sözleşme, fatura kesilmiş olması gerekli olduğunu, ticari defterlere bakıldığında, somut olayda müvekkilinin yetkili olduğu şirketin herhangi bir borcu olmadığının ortaya çıkacağını, çekle ilgili olarak, çeki düzenleyen … müvekkilinin şirketine verdiğini, daha sonra müvekkilinin yetkili olduğu şirket çekin düzenlendiği günün aynı tarihinde tekrardan …’a ciro etmiş gözüküyor ise de çeke basılan kaşe ve imza müvekkilinin imza yetkilisi olduğu şirkete ait olmadığını, ayrıca aynı gün içinde çeki düzenleyen …’ın çekin nalimi olması hayatın olağan akışı ve ticari ilişkilerde görülmeyen bir durum olduğunu, arada bir borç ilişkisi varsa takas yoluna gidileceğini ve çek düzenlemeye gerek olmayacağını, ortada bir tutarsızlık durum mevcut olduğunu, açıklanan bu nedenlerden dolayı; müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile icra takibinde yazılı miktar olan 9.298,40-TL’nin %20’si oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 11/09/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesinin içeriğinin kabulünün mümkün olmadığını, dava dilekçesindeki tüm iddialar soyut ve hukuki dayanaktan yoksun olup Mahkemece davanın reddi gerektiğini, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m.89/III’e dayanarak açılmış menfi tespit davasının genel mahkeme olan Asliye Hukuk mahkemesinde açılıp görülmesi gerekmekte olması sebebiyle; davanın görev yönünden ve usulden reddedilmesi gerektiğini, icra İflas Kanunu m.89 gereğince gönderilen haciz ihbarnameleri nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti amacıyla açılacak menfi tespit davasının üçüncü haciz ihbarnamesinin davacı/üçüncü kişiye tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiğini, 3. haciz ihbarnamesinin davacı/3. kişiye tebliğ tarihinin 29.03.2019 olması ve sayın mahkenizde görülmekte olan davanın 14.01.2020 olması hususları birlikte değerlendirildiğinde davanın üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olduğunun görüleceğini, davacı tarafça dosyaya tebligatların usulsüz yapıldığını gösterir icra hukuk mahkemesi kararı sunulmamış olması, davacının tebligatların usulüne aykırı yapılmış olduğu yönündeki iddiasını temelsiz bıraktığını, huzurdaki davanın 2004 sayılı icra ve iflas kanunu m.89/3’e dayanarak açılmış menfi tespit davası olduğunu, kanunun açık lafzından anlaşılacağı üzere bu davalarda takip borçlusuna herhangi bir borcu olmadığı iddiasında bulunan üçünci kişi davacı bu iddiasını ispatla mükellef olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, limited şirket ortağının borçlu şirket tüzel kişiliğine karşı 3. kişi sayılacağı, borçlu şirketin şirket ortağındaki sermaye alacağı ile diğer alacaklarının bulunması halinde limited şirket ortaklarına haciz ihbarnamesi gönderilebileceğini açıkça ortaya koyduğunu, Bursa 16. İcra Müdürlüğü’nün 2018/…E. sayılı icra takip dosyasının kesinleşmiş olması ile borcun varlığına ilişkin itirazların takip kesinleşmeden, yasal süresi içerisinde ve esas borçlu şirket tarafından yapılabilecek olması sebepleriyle; davacı tarafın esas borcun varlığına ilişkin herhangi bir itirazlarının herhangi bir değeri olmadığını, Mahkemenizde görülmekte olan dava davacı tarafın kendisine gönderilen haciz ihbarnamelerine süresinde cevap vermemiş olması ve tamamen davacının kendisi kusuru sonucunda açılmış olması sebepleriyle; davacının iddialarını kesinlikle kabul etmemekle birlikte; dava kabul ile sonuçlansa dahi müvekkil aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün olmadığını, anılan bu sebeplerden dolayı; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekaleti ücretin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
6100 Sayılı HMK’nun 1. Maddesinde; görevin kamu düzenine ilişkin olduğu düzenlenmiş olup, aynı yasanın 114/1-c maddesinde; görevin dava şartı olduğu belirtilerek, görevli olup olmadığını davanın her aşamasında mahkemenin kendiliğinden araştıracağı hükmüne yer verilmiştir.
Dava; dava İcra ve İflas Kanunu’nun 89. Maddesinden kaynaklanan bir menfi tespit davasıdır. Haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemelerdir.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2016/3568 E. Ve 2016/6425 K. sayılı kararında da bu husus açıkça ortaya konmuştur. Kararda “…….İİK 89. maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemelerdir. Mahkemece, bu husus gözetilerek, işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı şekilde Asliye Ticaret Mahkemesi’ ne görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir…..” denmiştir.
Dosya kapsamına göre, dava ticari iş niteliğinde olmadığından davaya bakma görevi genel mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesine aittir. Dava şartı yokluğu nedeniyle davanın görev yönünden usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya görevli mahkeme ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dosyanın Görevli BURSA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/09/2020

Katip…
¸e-imzalıdır

Hakim ….
¸e-imzalıdır