Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/898 E. 2021/154 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/898
KARAR NO : 2021/154
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…UETS
DAVALI : 1- … – …

VEKİLİ : Av. … – …UETS
DAVALILAR : 2- … – ……
3- … – … …
4- … – … …,
VEKİLİ : Av. … – … UETS
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/11/2020
KARAR TARİHİ : 18/02/2021
Mahkememizde açılan alacak davasının açık yargılaması sonunda;
Dava: Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle: davalılardan …Kooperatifinin, diğer davalı arsa malikleri ile Bursa 10. Noterliğinin 01/09/2006 tarih ve 035625 yevmiye nolu sözleşmesini yaparak… bulunan arsa niteliğindeki taşınmaz üzerine 14 bloktan oluşan 143 dairenin yapımı konusunda anlaşma yapıldığını, ancak kooperatifin bir müddet sonra sözleşmeyi ifada zorlanması sebebi ile müvekkili ile diğer maliklerin bilgi ve kefaleti ile anlaşma yaparak 27/03/2015 tarihli sözleşmeyi imzalayıp …ve ticari alanlardan oluşan inşaatın anahtar teslim yapımı konusunda anlaşmaya varıldığını, davalı Kooperatife sözleşme teminatı olarak 2.500.000.00TL tutarlı senet verildiğini, dava dışı 3. Kişilerce davalı kooperatif aleyhine açılan Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/… E sayılı dosyasında davalı kooperatifin müvekkilinin edimini tam olarak yerine getirdiğini kabul etmiş olmasına rağmen sözleşme gereği müvekkiline verilmesi gereken dairelerin tam olarak verilmediğini ve ödemesinin de yapılmadığını, müvekkilinin davalıların bilgi ve oluru ile kalan işlerin yapımı için alt taşeronla anlaşma yaptığını, ancak alt taşeron … Ltd Şti nin gerek kooperatifle ve gerekse müvekkili ile anlaşmazlığa düştüğünü, yapılan sözleşmeye göre kalan işleri tamamlaması halinde alması gereken bağımsız bölümleri almak için müvekkilini ve davalı kooperatifi tehdit ettiğini bu yüzden bu firmaya mülkiyeti müvekkiline ait olan … bağımsız bölümü teminat olarak devredilmek zorunda kalındığını, müvekkilinin tüm bu sorunlara rağmen sözleşmeyi tam olarak ifa ettiğini, davalıların müvekkiline vermesi gereken bağımsız bölümleri 3. Kişilere devrettikleri için dava konusu taşınmazda davalılar ve kooperatif adına tespit edilecek taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konularak 3. Kişilere devrinin önlenmesini, davalıların edimlerindeki gecikme sebebi ile sözleşmeye göre ödemeleri gereken
günlük %2 gecikme tazminatına karşılık şimdilik 20.000.00TL belirsiz alacağının hüküm altına alınmasını, talep ve dava etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Uyuşmazlık, yüklenici olan davacı ile arsa sahibi olan davalı kooperatif ve diğer davalılar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacının tacir, işin de davacı şirketin ticari işletmesiyle ilgili olduğu konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Ancak, davalının kooperatif ve tacir olmayan gerçek kişiler olduğu gözetildiğinde, görevli mahkemenin tayini için davalının da tacir olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesi gereğince bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır.
Ticaret mahkemelerinin görevi TTK’nun 5. maddesinde düzenlenmiş olup maddenin 1. bendinde aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu düzenlenmiştir. Bir davanın ticari dava olup olmadığı ise TTK’nun 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup, ticari davalar kendi aralarında mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar için tarafların sıfatlarına ve dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmazken, nispi ticari davalarda dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığı kriter olarak kabul edilmiştir.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nun 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir.
Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde kooperatiflerin ortaklık (şirket) olduğu belirtilmiş ise de, bu ortaklığın ticari nitelikte bir ortaklık olduğu yönünde bir açıklama ve belirleme yapılmamıştır. Söz konusu maddeye göre kooperatiflerdeki amaç diğer ticaret şirketlerinden farklı olarak kazanç elde etmek ve bunu ortakları arasında paylaşmak olmayıp, ortakların ekonomik menfaatlerini, özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak ve gidermektir. Kooperatifler, kâr zarar amacından ziyade sosyal yönü ağır basan ortaklıklardır. Bu tanıma göre kooperatiflerin tacir kabul edilmesi ve tacir sıfatının sonuçlarıyla sorumlu tutulması mümkün değildir.
6102 sayılı TTK’nın 124/1. maddesinde kooperatifler, ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de, aynı maddenin 2. bendinde kooperatifler “şahıs şirketleri” ve “sermaye şirketleri” arasında gösterilmemiştir. TTK’nun 124. maddesinin 1 ve 2. bentleri ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde kooperatiflerin ticaret şirketi olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Benzer hükümler, 6762 sayılı eski TTK’nunda da bulunmasına rağmen Yargıtay’ın kararlılık kazanan uygulamasında kooperatifler tacir olarak kabul edilmemiştir. ( Y. 15.HD’nin 2017/360 – 2018/3222; 2016/3403 -2017/2752 : 2017/96 -2018/2989 s.k., 23.HD’nin 2015/1147 -2016/3470; 2016/2388 -2019/236 s.k.)
Somut olayda; uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemeleri’nde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Davalı kooperatifte tacir niteliği taşımadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden, 6102 sayılı TTK’nun 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve asliye ticaret mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir.
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin müstakar görüşü de bu yöndedir.
Açıklanan gerekçeler gözetilerek davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine aittir. Görev kamu düzenindendir. Taraflar ileri sürmese dahi mahkemece resen değerlendirilmesi gerekir. Tüm bu gerekçelerle görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Dava dilekçesinin Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya görevli mahkeme ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde Görevli BURSA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine dair kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri Nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okundu anlatıldı. 18/02/2021

İş bu kararın gerekçesi 18/02/2021 tarihinde yazılmıştır.

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı