Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/872 E. 2022/334 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/872 Esas – 2022/334
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/872
KARAR NO : 2022/334

BAŞKAN :….
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACILAR : 1- … -TC Kimlik no-…
2- … -TC Kimlik no- …
3- …-TC Kimlik no-…
4- … -TC Kimlik no-…
5- …-TC Kimlik no- ..
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … PARÇA SANAYİ VE TİC.A.Ş -.
VEKİLİ : Av. .
DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 06/11/2020
KARAR TARİHİ : 23/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacılar vekili dilekçesi ile, . davalı şirketin bir aile şirketi olup davalı şirketin tüm paydaşlarının birbirleri ile yakın akraba olduklarını, 1984 yılında fiilen başlayan 1986 yılında resmi olarak … SAN.TİC. A.Ş. ile ilk aşaması oluşan ve o tarihlerden bu günlere kadar uzanan … Parça Sanayi Ticaret Anonim Şirketi ( Bursa Ticaret Sicil – …. ) adlı aile şirketinde hali hazırda ; azınlık pay{%40 ) sahibi Dayı … ve çocukları ile, diğer tarafta %60 pay sahibi yeğen … ve çocuklarından oluşan iki grup bulunmakta olduğunu, şirketin %60 pay sahibi … ve çocukları tarafından haksız olarak başlatılan süreç, yapılan baskı ve hakaretler, haksız uygulamalar ve kötü yönetim neticesinde; … ve …’un çocuklarından oluşan %40’lık grup ile …’un yeğeni … ve …’un çocuklarından oluşan %60’lık grup arasında giderilmesi mümkün olmayan ihtilaflar oluştuğunu, …’un 2017 sonrasında yapmaya başladığı haksız uygulamalar sebebiyle; … ve … arasında yaşanmaya başlanan çekişme ve tartışmalar, …’un hakim hissedarlığını kullanarak dayısı …’un yıllardır devam edegelen imza yetkisini elinden alması, yerine kendi çocuklarını getirmesi ve sonrasında da fabrikada yıllardır çalışan Genel Müdür Yardımcısı…’un ve …’un çeşitli haksız bahanelerle işten çıkartılması ile en üst seviyeye ulaştığını, o tarihten itibaren davalı şirketin ehil olmayan kişiler tarafından yönetilmekte olduğunu, ayrıca hali hazırda şirkette uygulanmakta olan maaş politikası ve işletme yöntemleri hakim hissedarın azınlık pay sahiplerine karşı kullandığı sistematik bir haksız güç kullanımına dönüşmüştür. Şirket son yıllardaki kötü yönetim işlemleri sebebiyle gün geçtikte kan kaybetmekte, günden güne öz sermayesi azalmakta olduğunu, Anonim ortaklıklar kişi ortaklığı değil bir sermaye ortaklığı olduğunu, ancak aile ortaklıklarında kişisel ilişkiler de çok önemli olduğunu, Hakim hissedar grubun son 3 yıldır şirketi kendi menfaatleri ve kişisel hırsları doğrultusunda, yıllardır şirketi birlikte idare ettikleri %40’lık diğer grubu yok sayarak yönettiklerinin aşikar olduğunu, bununla birlikte hakim hissedarın keyfi -kötü yönetimleri neticesinde şirket ve dolayısıyla müvekkillerinin zarara uğramakta olduğunu, zarar miktarının gün geçtikçe artmakta olduğunu, şirket paydaşları arasındaki çekişme ve husumet sebebiyle, şirketin ve dolayısıyla da azınlık pay sahibi müvekkillerimizin zarara uğratıldıkları ve zararın gün geçtikçe de artmakta olduğu izahtan uzak bir gerçek olduğunu, iki grup arasında yaşanmakta olan bu çekişme ve kavgalar ortaklığın asıl amacına ulaşmasını imkansız kılmakta olduğunu, şirketin kuruluşuna yol açan ekonomik, fiili ve kişisel sebepler ( yakın akrabalık ilişkisi, ekonomik yönden birlikte başarma iradesi, birlikte çalışma, sevgi ve saygı vs.) ortadan kalktığını, nitekim şirketin her iki grubu da bunu gördüğünü ve ortaklığın anlaşma suretiyle sona erdirilmesi için fabrika müdürü olan … adlı kişiyi yetkilendirdiğini, … tarafından yapılan çalışmalar neticesinde ortaklığın sona erdirilmesi konusunda iki grup tarafından tam bir mutabakat sağlanmasına rağmen; … iki grubun ayrılması konusundaki mutabakatın gereğini tamamlayamadan işletmeden ayrıldığını ve /veya ayrılmak zorunda bırakıldığını, yaklaşık 2 yıldır Avukatların da katılımı ile yapılan ayrılma görüşmelerde davalı tarafın “Evet Mutlaka Her İki Grubun birbirinden ayrılması ve Anonim Şirket ortaklıklarının sona erdirilmesi gerekir bu yönde de karar aldık ama bunun uygulanması için biraz zamana ihtiyacımız var ?” söyleminde bulunmasına rağmen , bugüne kadar bu yönde somut bir adım atmadığını, %40 paydaş Müvekkilleri tarafından hakim hissedar gruba yapılan tüm alternatif teklifler ve öneriler sebepsiz yere keyfi olarak reddedildiğini, şirketin Hakim Hissedarı olan %60 paya sahip … ve Çocuklarından oluşan grup “Evet ayrılalım ancak gayrimenkul bir gruba , işletmenin makine vs. teçhizatları bir gruba kalsın ayrılık olursa böyle olsun yoksa ayrılık da olmasın, zaten ceketinizi alıp gidecektiniz ne oldu da şimdi farklı ayrılma yöntemleri sunuyorsunuz , ben ne zaman istersem o zaman ayrılacağız o zamana kadar da sizleri süründüreceğim !” söylemini ileri sürerek tarafların mutabık kaldıkları ayrılma iradesi sonrasında yapılması gereken makul çözümleri köreltilmişler ve dava açmaktan başka bir alternatif bırakmadıklarını, yakın akraba olan ve yıllardır davalı şirketi beraber yöneten her iki grubun yaşamakta olduğu uyuşmazlıklar ve çekişmeler neticesinde verilen ortaklığın sona erdirilmesi kararının ve ortaklarca kabul edilen haklı sebeplere dayalı fesih veya ayrılma evresinin hukuken tesis edilerek tamamlanması için iş bu dava açıldığını, davacı paydaşlar ile diğer grup hakim hissedarlar haklı sebeplerin varlığını kabul ederek ayrılma kararı aldıklarını, bu işlemlerin tesisi için görevli tayin edildiğini ve görevlinin yaptığı çalışmaların son aşamaya kadar da geldiğini, ancak hakim hissedarın keyfi işlemleri ile süreç sonuçlandırılamadığını, tarafların mutabık kaldığı ayrılma kararı ve tarafların kabulünde olan haklı sebepler gereğince TTK Mad. 531 gereğince işlem tesisi için iş bu dava açıldığını, anonim şirketin haklı sebeplerle feshi talep edilmekte olduğunu, ancak yasal düzenleme gereğince sayın mahkemenin ; güncel ve rayiç ayrılma akçesinin hesaplanarak davacılara ödenmesi de dahil olmak üzere alternatif çözümlere karar vermesi mümkün olduğunu, bu sebeple gerek olası ayrılma akçesi miktarı ve gerekse olası diğer alternatifleri içeren rakamların belirlenmesi bu aşamada davacılardan beklenemeyecek derecede imkansız olduğunu, bu sebeple davamız aynı zamanda belirsiz alacak davası olarak açıldığını, davamızın kabulüne, davalı şirketin TTK Mad. 531 vd. hükümleri gereğince haklı sebeplerle feshine, fesih işlemlerinin tesis edilmesi ve tasfiyenin tamamlanması için davalı şirkete tasfiye memuru tayin edilmesine, TTK Mad. 531’de ifade edilen fesih kararını ihdas etmemesi halinde; alternatif çözümler kapsamında müvekkil paydaşlara ayrılma tarihine en yakın tarihteki ayrılma akçelerinin ödenmesi için öncelikle ayrılma akçesine esas rakamın belirlenmesine, belirsiz alacak davası kapsamında 20.000 TL’şerden az olmamak ve mahkemece yapılacak belirleme neticesinde ortaya çıkacak rakama göre davanın belirsiz alacak davası kapsamında belirlenmek üzere ayrılma akçesinin davalı şirket tarafından mahkeme veznesine depo edilmesine veya belirsiz alacak davasında belirlenecek bedelin davalı şirketten tahsili ile müvekkil davacılara karar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili davaya cevap dilekçesi ile, davacı tarafın iddialarının mesnetsiz, haksız ve insafsız beyanlar olduğunu, davacıların iddialarını somutlaştırmadığını, sayfalarca yazılan ithamlar, baskı, hakaret, haksız uygulama ve kötü yönetim gibi genel ifadelerle geçiştirildiğini, bu yönüyle dava dilekçesinin HMK hükümlerine aykırı olduğunu, davalı şirketin 2005 yılından bu güne yönetim anlayışında veya büyük ortak …’un ortaklık anlayışında, şirketi zarara sokacak veya ortaklarına zarar sokacak tarzda bir değişiklik olmadığını, hatta tam aksine şirketi daha da kâra geçirecek şekilde yönetilmekte olduğunu, şirket yönetimi ve ortaklar arasındaki ilişkilerde, ortaklıktan kaynaklanan hiçbir sorun olmadığını, davacıların şahsi meselelerini ortaklıkla ilgili sorun gibi değerlendirmekte olduğunu, davacı tarafın, 2017 sonrası dönemde yaşanan uygulamalar nedeniyle şirketin feshini talep etmekte olduğunu, bu yönetim anlayışının, kusursuz ve kasıtsız bir yönetim olduğunu, elbette eksikler, hatalar olabileceğini, ancak, … ve çocuklarının hakim hissedar mantığı ile … ve çocuklarını zarara sokmak kastıyla hareket ettiğini, davacıların, bireysel menfaatlerini şirket menfaatlerinin önünde tuttukları için şirket yönetiminin de kendi amaçlarına uygun şekilde davranmasını istemekte olduklarını, sermaye şirketlerinde, ortakların hakkının sermaye karşılığında kâr payı almak olduğunu, davacı iddialarına bakıldığında, 2017 yılına kadar şirketin yönetimi ve …’un ortaklık anlayışı ile ilgili hiçbir eleştiri yoktur. Bu tarihten sonra yapılan eleştirilerin de gerekçesi yoktur. Şirketin 2017 yılından bu yana yapılan genel kurul toplantı tutanakları incelendiğinde 2020 yılına kadar tüm kararların oybirliği ile alındığını, davacıların ‘ehil olmayan kişilerin şirketi yönettiği’ iddiasının da mesnetsiz olduğunu, şirket ortaklarından davacı …’un 26.03.2019 tarihine kadar şirket yönetim kurulunda başkan vekili olarak münferit yetkili başkan yardımcısı ve genel müdür yardımcısı olarak görev yaptığını, genellikle şehir dışında yaşaması nedeniyle şirket işleriyle çocukları ilgilendiğini, Sermaye şirketlerinin, belirledikleri hedeflere ulaşmak için zaman zaman bankalardan finansal destek aldıklarını, bankalarla yapılan genel kredi sözleşmelerinde şirketin büyük ortakları da şirkete kefil olduklarını, müvekkil şirketin de değişik bankalardan değişik zamanlarda kredi kullandığını ve büyük hissedarlar … ile … bu sözleşmelere kefil olduğunu, davacı …’un Bursa 25.Noterliğinin 20.03.2020 tarih ve 4322 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile şirketin kredi ilişkisi olan …Bankası şube ve genel müdürlüklerine ihtarname göndererek, müvekkil şirket ile imzalanan tüm sözleşmelerdeki kefalet ve taahhütlerinden TBK. 599.maddesi uyarınca tüm sonuçları ile rücu ettiğini bildirmiştir. Davacı …’un bu eylemi, ortağı olduğu şirketi ekonomik olarak çökertmek için temeline bomba koymaya eşdeğer bir davranıştır. Bu davranış, ne ticaret ahlakına, ne hukuka, ne adaba, ne de aile ve ortaklık değerlerine uymadığını, son yıllarda ülkemizde ve dünyada yaşanan ekonomik sorunlar, Covid-19 ve dünyada üretimdeki daralmalara rağmen, müvekkil şirketin performansının önceki yıllara oranla daha iyi olduğunun anlaşıldığını, buna rağmen, davacıların şahsi menfaatlerini ön planda tutarak, aldıkları ücret üzerinden değerlendirme yaparak, adeta bayrak açtıklarını, şirket ortağı olup çalışanlar ile bunların yakınlarının yeteneğine bakılmaksızın şirkette istihdam edilmeye başlanmış ve performansına bakılmadan emsallerine göre 3-4 kat fazla ücret ödenerek imtiyazlı çalışan konumuna getirildiklerini, şirket ortağı olup da çalışanlara, o dönem kâr dağıtımı olmadığı için imtiyazlı ücret ödenerek ekonomik destek sağlandığını, davacı tarafın, 2019 yılında ortaklığı devam ettirmek istemediklerini, paylarının kendilerine ödenerek ayrılmak isteğinde ısrar etmeleri üzerine, bu teklifin değerlendirilmesi için şirket envanterinin belirlenmesi için fizibilite çalışması yapmak üzere fabrika müdürü …’a görev verildiğini, hazırladığı 06.09.2019 tarihli rapor taraflara sunulmuş her iki tarafça rapor kabul edilmediği gibi davacı taraf ayrılma teklifini değiştirince konu gündemden kalktığını, böylelikle varılmış bir mutabakat veya oluşmuş bir ortak ayrılık iradesinin davacı tarafın bu konuda da doğrulukla bağdaşmayan yorumlarla mahkemeyi yanıltma gayreti içine girdiğini, davacı tarafın, şirket sermaye payının asgari değerini bilebilecek durumda olduğunu, bu nedenle belirsiz alacak davası koşulları oluşmadığını, bu nedenle HMK uyarınca davanın reddine, haklı nedenlerle fesih davası açılabilmesi için davacı ortakların, haklı nedenlerin ortaya çıkmasında kendilerinin eylem ve işlemlerinin katkısının bulunmaması, diğer bir anlatımla feshe dayanak gösterilen haklı nedenlerin diğer ortaklardan kaynaklandığının kanıtlanması gerektiğini hiç kimsenin kendi eylem ve işlemlerine dayanarak kendi lehine sonuç çıkaramaz ilkesinin de bunu gerektirdiğini, bu nedenle de davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin haklı nedenle feshinin gerekip gerekmediği, haklı nedenlerin oluştuğunun tespit edilmesi halinde başka bir çözüme hükmedilip hükmedilmeyeceği konularında toplanmaktadır.
Mahkememizce davalı şirkete ilişkin son 5 yıla ait tescil edilen genel kurul toplantı tutanak ve eklerinin de celbi yönünden Bursa Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazı yazılmasına karar verilmiş, taraf vekillerine dinletmek istedikleri tanıkların isimlerini dosya içerisine 2 haftalık kesin süre içerisinde bildirdikleri taktirde tanıklarının bir daha ki celsede dinlenmek üzere davetiye ile celplerine karar verilmiştir.
Mahkememizce dosyanın bir SMMM bilirkişiye tevdi edilerek şirketin mali yapısı, bilançosu pay ve paydaş durumu, sermaye yapısı, son 3 yıla ilişkin genel kurul ve yönetim kurulu kararları ile belirlenen yönetim kurulu, görev iş bölümü ve imza yetkilerinin rapora yansıtılacak şekilde irdelenerek ve yine mevcut karlılık durumu, ortakların ödenmemiş sermaye borçlarının bulunup bulunmadığı hususlarının da incelenerek, davacı yanın davalı şirketin fesih ve tasfiyesi ile ortaklıktan çıkma ve çıkarılma iddiaları yönünden TTK’nun 379. Maddesindeki sınırlamalarda dikkate alınarak şirketten ayrılmalarının mümkün olup olamayacağı, bu halde ayrılma payı alacaklarının neden ibaret olacağı konularında rapor tanzim edilmesi istenmiş, bilirkişi 12/02/2022 tarihli raporunda; davalı şirket 2018-2019-2020 ve 2021 yıllarında e-defter mükellefi olup e-defter beratları incelendiğinde envanter defterlerinin açılış tasdikleri yasal sürelerinde yaptırıldığını, davalı tarafından ibraz edilen defterler incelendiğinde defter kayıtlarında sermaye hesabının hazirun cetveli ile uyumlu olduğu ve ödenmeyen sermayenin bulunmadığının görüldüğünü, 2017 yılı 2020 yılı arasında satışlar % 34’lük bir artış gösterdiğini, 2021 yılı gelir tablosunu incelendiğinde bir önceki yıla göre artış oranı % 37, 2017 yılına göre artış oranı % 84 olduğu, karlılık 2021 yılından bir önceki yıla göre yaklaşık % 7 artarken 2017 yılı karına göre % 601’lik artış gösterdiği, satış rakamlarını yıl bazında ortalama dolar kuruna çevirdiğimizde yıllar itibari ile çıkan sonuç satışları döviz olarak çevirdiğimizde yıllar itibari ile artış olmadığı azalış yaşadığı görüldüğü, karlılığı incelediğimizde 2016 yılı zararla kapanmış 2017 yılında işe 1,629,708-TL net kar elde edildiği, bu karı döviz olarak hesapladığımızda 538,354-$, 394,859-€ olduğu, 2020 yılında 9,190,416-TL kar elde edildiği döviz bazında 1,308,557-$, 1,142,333-€ olduğu, 2021 yılında ise 9,806,907-TL satış olduğu döviz bazında 1,029,460- 874 155-€ satış yapıldığı, bu hesaplamaya göre karlılığın döviz bazında 2017 senesine göre yaklaşık 2 kat arttığı tespit edildiği, şirket 2017/2020 yılları arasında 4 yılda toplam 14,934,262-TL net kar elde etmiş 699.554 00-TL 1. Tertip yedek akçe ayrıldıktan sonra dağıtılabilir 12,544 330-TL net kar ortaya çıktığı, dağıtılabilir bu karın 1.905.808-TL si ayrılması zorunlu olan 1. Temettü için ödendiği, ortaklara dağıtılan 2. Temettü 1.501.500-TL olarak gerçekleştiği, temettünün % 10 ayrılması gereken 2 tertip yedek akçe 150.150-TL ayrıldığı, kalan dağıtılabilir net 9.072 034-TL dağıtılmayarak olağanüstü yedeklere ayrıldığı ve şirkette bırakıldığı, sonuç olarak son 4 senenin dağıtılabilir 12.544 330-TL karın zorunlu dağıtılması gereken 1.905.808-TL lik kısmı hariç 1.501.500-TL’sinin dağıtıldığı, dağıtılan kısım dağıtılabilir karın yaklaşık % 12 sine denk gelmekte olduğu, henüz genel kurulu yapılmayan 2021 yılı gelir tablosuna göre şirketin net satışı 199,497 620-TL olarak gerçekleşirken vergi sonrası net karı 9,806,807-TL olarak gelir tablosuna yansıdığı, bu yılla beraber şirketin son beş yıllık toplam net karı 24,741,069.00-TL – olarak gerçekleştiği, sermayenin 12.250,000,00-TL olup tamamının ödendiği, ödenmeyen sermaye borcu olmadığı, şirketin on hissedarı mevcut olup bu hissedarlardan % 40’lık sermayeye sahip olan davacılar 5, % 60’lık hisseye sahip olan davalılar da davacılar gibi 5 hissedardan oluşmakta olduğu, hazır değerlerin 16,775,410-TL olduğu bunun 16.770.480-TL’lik kısmının bankalardaki mevduatlardan oluştuğu 9.712.061-TL nin TL hesabında yaklaşık 7.000.000-TL’ lik kısmının Euro hesabında olduğu kayıtlardan görülmekte olduğu, şirketin 14.321.938-TL stok miktarı ve 42.053.556-TL de alıcılardan alacağı bulunmakta olduğu, dönen varlıkların toplamının 73.371 .970.-TL olduğu, duran varlıkların kaydi olarak 28,061,465.-TL olduğu, fabrika binası için 7 yıl önce 7 yıl vadeli sat-geri al yöntemiyle finansal kiralama yapıldığı, finansal kiralamanın değeri 13.000.000.00-TL olup aylık eşit taksitler halinde 84 taksitte ödeneceği, rapor tarihi itibari ile 3 tane ödenmeyen taksit kalmış olup mayıs ayı sonunda borç bitecek haziran ayında finansal kiralama şirketi tarafından 1.000.00-TL tutarında fatura kesilerek fabrika binası yine davalı şirkete iade edileceği, rapor yazıldığı anda fabrika binasının henüz şirket aktifinde kayıtlı olmadığı, ancak 3 ay sonra tüm haklari ile şirketin olacağı, şirketin 2021 yılı sonu kaydi bilançosuna göre öz varlık toplamı 52,471,193,05-TL olduğu, rayiç bilançonun hesaplanmasının istenmesi halinde sat geri al finansal kiralama borcu 3 ay sonra bitecek olan fabrika binası şirket aktifinde kayıtlı arsa ve makinelerin bugünkü rayiç değerlerinin tespit edilmesi gerekmekte olduğu, bu takdirde öz varlık miktarının çok daha yüksek olacağının görülmekte olduğu, yaklaşık 80-100 milyon gibi bir rakam çıkabileceği düşünüldüğünde davacıların hisselerinin değeri yaklaşık 32-40 milyon arasında değişebileceği, şirket TTK md. 379 a göre en çok 96 10 hisse satın alabilmekte olup kalan hisselerin davalı ortaklar tarafından alınması söz konusu olduğu, şirketin hesaplanan tüm finansal oranlarının olmaşı gereken rakamları karşıladığı ve finansal açıdan güçlü olduğunun görüldüğü, raporun üst bölümlerinde tüm ortakların maaş ve huzur hakları tek tek incelendiğinde sonuç olarak karşılıklı olarak maaşlarda önemli bir fark görülmediği, 12.06.2006 Tarihli genel kurulda: Yönetim kuruluna 3 üye seçilmiş Turgut şahin, … ve … seçilmiş yönetim kurulunun yapmış olduğu toplantıda başkanlığa …, Başkan Yardımcılığıma Turgut Şahin üyeliğe …’un seçildiğini, Başkan ve başkan yardımcısı münferiden imza yetkilisi olduğunu, 11.04.2008 – tarihli genel kurulda yönetim kurulu başkanlığına …, başkan yardımcılığına … üyeliğe … 3 yıllığına seçildiği, Başkan ve başkan yardımcısı münferiden imza yetkilisi olduğunu, 26.04.2011 tarihli genel kurulda; Yönetim kurulu başkanlığına … Yardımcılığına … üyeliğe…seçilmiş olup … ve … münferiden imza yetkilisi olduğu, 23.03.2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurulunda Toplantıda aynı yönetim kurulu 3 yıl süre ile tekrar seçilmiş … yönetim kurulu başkanı … başkan yardımcısı…üye olarak seçilmiş … ve … münferiden. üye …, genel müdür yardımcısı …ve muhasebe müdür …’dan fabrika müdürü … ile birlikte müştereken atacakları imzaları ile şirketi temsil etmelerine karar verildiği, 27.07.2019 tarihli genel kurul ve aynı tarihli yönetim kurulunda…… ve … yönetim kurulu üyeliklerine seçilmiş olup … ve …’un yönetim kurulu üyeliklerinin sona erdiği, …’ın üç yıllığına yönetim kurulu başkanı … başkan yardımcısı olarak seçildiği, … ile …’un münferiden temsile yetkili olduğu, …, … ve … müştereken temsile yetkili olduğu, 26.06.2020 tarihli genel kurulda Yönetim kurulu üyelikleri için seçim yapılmış olup …, …yönetim kurulu üyeliklerine seçildikleri, … ve … münferiden temsile yetkili kılındığı, böylelikle 2008 yılından itibaren şirket yönetim kayıtlarında münferit yetkili olan davacı …’un imza yetkisinin 2019 yılında sona erdildiği, bu tarihten itibaren de şirket yönetiminde imza yetkisinin … ve bu pay grunu temsil eden ortakalara münferiden verilmediği tespit edildiğini bildirdiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede; Türk Ticaret Kanunu’nun 531.maddesinde belirtilen haklı sebeple fesih talebinin kabulü için; Pay sahibinin hak veya menfaatlerini sürekli olarak, ağır ve ciddi şekilde ihlal eden ve dürüstlük kuralı gereğince davacı pay sahibi yönünden ortaklığa devamı çekilmez kılan karar, işlem ve davranışların gerçekleşmesi gerektiği, feshe dayanak gösterilen haklı nedenlerin, hiç kimse kendi eylem ve işlemlerine dayanarak kendi lehine sonuç çıkaramayacağı ilkesi gereği, münhasıran diğer ortaklardan kaynaklandığının kanıtlanması gerektiği, bu koşullar gerçekleşmiş olsa dahi, azınlık hakları değerlendirilirken aynı zamanda diğer ortakların, şirketin ve çalışanların da hukukunun korunması gerektiği, şirketin amaçlarını gerçekleştirmesini önemli ölçüde olumsuz yönde etkileyecek bir ortaklıktan ayrılma, haklı sebep olsa dahi yasanın özüne uygun olmadığının değerlendirilmesi gerektiği, koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği, mahkememizce dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da 2021 yılı gelir tablosu incelendiğinde 2017 yılına göre gelir artış oranının %84, 2021 yılında kârlılığın 2017 yılına göre % 601 arttığı, şirketin 2017 yılından itibaren düzenli olarak kâr dağıttığı, Şirket yönetiminin huzur hakkı almadığı, tüm ortakların maaş hakları tek tek incelenmiş ve sonuç olarak, karşılıklı olarak maaşlarda önemli bir fark görülmediğinin tespit edildiği, dosyaya sunulan şirket kayıtları, dinlenen tanık beyanları, bilirkişi raporu, mali tablolar ve tüm kanıtlar birlikte değerlendirildiğinde, davacıların TTK.531.maddesinde belirlenen haklı sebeple fesih talebinin koşullarının oluşmadığı kanıtlandığından davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Tarifesi gereği alınması gereken 80,70.-TL maktu harçtan peşin yatırılan 54,40.-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Asgari Avukatluk Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra 6100 Sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzünde, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Yargı yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/03/2022

Başkan….
e-imza
Üye…
e-imza
Üye ….
e-imza
Katip ….
e-imza