Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/869 E. 2021/408 K. 30.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/869 Esas – 2021/408
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2020/869
KARAR NO : 2021/408
HAKİM : …
KATİP : ….

DAVACI : …BANKASI ANONİM ŞİRKETİ – ….
VEKİLİ : Av. ….UETS
DAVALI : …- …
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2020
KARAR TARİHİ : 30/04/2021
Mahkememizde açılan davanın açık muhakemesi sonunda ;
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde, Davalı hakkında Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2019/… E. sayılı dosyası ile asıl kredi borçlusu… ‘un davacı bankaya olan kredi sözleşmesinden doğan borcu nedeni ile müteselsil kefil davalı … e icra takibi yapıldığını, davalı borçlu icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz etmişlerdir. Davalı-borçlu kredi sözleşmesi, ihtarname ve banka hesap kayıtları ile sabit olacak şekilde borçludur. davalı alacağın tahsilini uzatma ve zaman kazanmak amacını taşıdığını, davalının haksız ve mesnetsiz itirazının iptaline,takibin kaldığı yerden devamına, alacağın tahsilini geciktirme amacı taşıyan itiraz nedeni ile borçlu davalı hakkında %20’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı asil …ın cevap dilekçesinde özetle; 9. İcra Müdürlüğünün 2019/… esas sayılı dosyasına okuma yazma bilmemesi sözleşmeye imza atamayacağını sözleşmenin hukuki geçerliliğinin olmaması sebebiyle itiraz ettiğini, kendisinin işsiz , tüccar olmadığını belirterek davanın ticaret mahkemesinde görülmesinin yasaya aykırı olduğunu , davanın mesnetten yoksun bulunduğunu, öncelikle görevsizlik kararı verilmesini, esasa ilişkin olarak da davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava Genel Kredi sözleşmesine dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davalı genel kredi sözleşmesini müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla 21.05.2019 tarihinde imzalamıştır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 584. Maddesi “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. ” şeklinde olup ilgili hüküm kamu düzenini ilgilendiren hükümlerden olmasa da emredici nitelikte bir hükümdür. Dolayısıyla kamu düzeninden olmadığı için geçmişe etkili (makable şamil) bir hüküm olarak nitelendirilemeyecekse de, resen uygulanması gereken bir hükümdür.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.05.2017 Tarih, 2017/12-1135 Esas ve 2017/1012 Karar sayılı kararında bu husus “…Türk Borçlar Kanunu’nun 584/1 inci maddesine göre rıza sonradan verilecek icazet ile tamamlanmadığından, eşin izni tamamlayıcı unsur değil geçerlilik unsurudur. Yani kefalet sözleşmesinin geçerli olarak kurulabilmesi için eşin rızası mutlaka gereklidir. Aksi halde kefalet sözleşmesi geçersiz olacaktır. Zira rıza, eşin kefil olma ehliyetini sınırlar ve rızanın yokluğunun yaptırımı kesin hükümsüzlüktür. Bu geçersizlik hakim tarafından resen dikkate alınır (Gümüş, M.A.: Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, İstanbul 2014, s.348)….” şeklinde ifade edilmiştir. Ayrıca bir çok doktrinsel yazıtta da benzer şekilde görüşler mevcuttur.
Bu açıklamalar ışığında; davalının nüfus kayıt örneğinden 18.11.1987 tarihinde evlenmiş olduğu görülmektedir. Eşin rızasının aranmayacağı istisnai durumlar da dosyada mevcut değildir. Nitekim davalının beyanından, dava dışı kredi kullanan üçüncü kişiyi köyden tanıdığı anlaşılmaktadır. Davacı bankanın basiretli bir tacir gibi davranıp, kullandıracağı kredilerde almış olduğu kişisel teminatların, şekli koşullara uygun alınıp alınmadığını bilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla kefalet sözleşmesi şekil şartlarına aykırılık sebebiyle geçersiz olduğundan, ilgili kefalet nedeniyle davalının davacıya herhangi bir borcunun da bulunmadığı gözetilerek , davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekliyle hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının 560,03.-TL peşin harçtan mahsubu ile, arta kalan 500,73.-TL bakiye harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı yana İADESİNE,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden; vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra 6100 Sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafa İADESİNE,
6- Hazineden ödenen 1.320,00.-TL arabuluculuk masrafının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, bu hususta tahsil tezkeresi düzenlenmesine
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri Nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı asilin yüzüne karşı açıkça okundu, usulen anlatıldı. 29/04/2021

İş bu kararın gerekçesi 18/06/2021 tarihinde yazılmıştır.

Katip …
✍e-imzalı

Hakim ….
✍e-imzalı