Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/866 E. 2021/341 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/866
KARAR NO : 2021/341

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … -TC Kimlik no- …
2- … – TC Kimlik no- …
VEKİLİ : Av. … …. UETS
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – … UETS
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 05/11/2020
KARAR TARİHİ : 07/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkillerinin ortağı olduğu davalı kooperatifin 06/09/2020 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 11. Maddesinin (a) bendinde yer alan” Belediye park alanı tarafına açılan kapının güvenlik açısından kapatılması” kararının yapılan oylama sonucunda müvekkili dahil 5 kişinin red oyuna karşılık 15 kabul oyu ile kabul edildiğini, (I) bendinde yer alan “Sitenin üst giriş kapısından giriş-çıkışın manuel yapılmasına ve iki ana giriş kapısı için anahtarlı kilit takılması ” kararının da oyçokluğu ile kabul edildiğini, ihtilaf konusu yere ilişkin …Belediyesinden alınmış imar yapı ruhsati ve eki mimari projenin incelenmesi ile belediye park alanı tarafına doğru bir kapının bırakıldığının açıkça görüldüğünü, müvekkilinin evlerinin söz konusu yapı kooperatifinin yaptığı sitenin alt kısmında olduğunu, sitenin eğimli bir alanda kurulu olduğunu, sağanak yağmur yağdığı zaman derenin taşması sonucunda davacılardan …’in evinin daha önce su altında kaldığını, artık kat mülkiyeti tapuları verildiğinden siteye ilişkin bu kararın Kooperatifin Kanununa göre Kooperatif Genel Kurulunca değil, Kat Mülkiyeti Kanuna göre kat malikleri kurulunca alınması gerektiğini, ortak kullanıma ilişkin bu dava konusu değişikliklerin de oyçokluğu ile değil oybirliği ile alınması gerektiğini belirterek 06/09/2020 tarihinde usulüne ayktırı olarak … Yapı Kooperatifinin Genel Kurulunda 11.maddenin (a) bendinde alınan “Belediye park alanı tarafına açılan kapının güvenlik açısından kapatılması” kararı ile (I) bendinde alınan “Sitenin üst giriş kapısından giriş-çıkışın manuel yapılmasına ve iki ana giriş kapısı için anahtarlı kilit takılması” kararının iptaline, sel baskını gibi telafisi mümkün olmayacak zararların önlenmesi amacıyla teminat alınmaksızın anılan kararların uygulanmasının ertelenmesine dair ihtiyati tedbire karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı Kooperatifin Genel Kurul toplantı tarihinin 06.09.2020 olup işbu dava ile genel kurulda alınan kararların iptalinin talep edildiğini, Kooperatifler Kanunu madde 53 uyarınca “Genel Kurul kararları aleyhine, toplantıyı kovalıyan günden başlamak üzere bir ay içinde” dava açılmalıdır. Genel kurul kararlarına karşı açılacak iptal davalarında bir aylık süre öngörülmüştür. Bu süre nitelik itibariyle hak düşürücü süredir. Bir aylık hak düşücü sürenin başlangıcının, genel kurul kararının alındığı tarih olduğunu, davanın konusunun bir miktar para alacağının ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında olmadığından, “dava şartı arabuluculuk” kapsamında olmadığını, Kanunda yazılı hususların bilinmediği ve sürenin bu sebeple kaçırıldığı iddiasının kabul edilebilir olmadığını, sürenin kaçırılmasında üçüncü kişilerin etkisi olduğunun iddia edilmesinin ise sürenin kaçırılması üzerine uydurulmuş bir kılıf olduğunu, davacıların davaya ilişkin usul hükümlerini bilmedikleri gerekçesiyle dava açma süresini kaçırdıkları yönündeki iddiaları; kendilerine kanunda belirtilen süreyi uzatma imkanı veremeyeceğini, dosyanın açılış tarihi dikkate alındığında dava, süresi içerisinde açılmadığını, kapılara kilit takılmasının dava dilekçesinde belirtildiği gibi davacılara ve annelerine bir ceza olarak düşünülürse, diğer kooperatif sakinlerinin de bu cezadan nasiplerini almakta olduklarını , davacıların annesinin tavuk, horoz ve meyve fidanlarının bulunduğu 1 numaralı parsel üzerinde kanunen korunan üstün bir hakkı da bulunmadığını, kapılara kilit takılması kararının; sitenin konumu itibariyle güvenlik zaafı olmasının ve sitede güvenlik görevlisi bulunmamasının olumsuz etkilerini azaltmak için alındığını, bu boş araziye açılan kapının parmaklıklı bir yapıya sahip olduğunu, bu sebeple bu kapının kilitlenmesi ile yağmur sularının davacıların evine dolması arasında maddi ve hukuki hiçbir bağ olmadığını, zira bu kapı kilitlense de yağmur sularının parmaklıklar arasından tahliye edilmeye devam edebileceğini, kaldı ki bu iddiaya karşılık; site içerisindeki 9 adet mazgallı giderden davacılara ait M Blokun tam yanındaki giderin yine davacılar tarafından beton ile kapatıldığını, bu durum da tek başına davacının iddialarındaki samimiyetsizliği ve kötü niyeti açıkça göstermekte olduğunu, sitenin üst kapısı konumu itibariyle araç giriş çıkışlarına ve araç dönüşlerine alttaki araç kapısı kadar elverişli olmadığını, bu kapıyı sadece en üstteki iki blokun etkin bir şekilde kullanması mümkün olmakta olduğunu, tapuların da dağıtılması ile kat mülkiyetine geçilmiş olan sitede ortak alanlar site sakinlerinin kafasına göre tasarrufta bulunacağı boş toprak olmaktan çıkmış olup, sitenin ihtiyaçlarına göre otopark, düzenli yeşil alan veya park alanı olarak tüm sitenin faydalanabileceği alanlar haline getirilmesi gerektiğini, kooperatif henüz tasfiye edilmediğinden site ile ilgili alınacak tüm kararlar Kooperatif genel kurul toplantılarında alınmakta olduğunu, bu sebeple alınan kararların nisapları ve toplantının usulunün yasalara uygun olduğunu, yakın zamana kadar; site içerisinde yerleşik bir hayatın oluşturulamamış olmasının, inşaatın devam etmesi gibi etkenlerle davacılar ve annelerinin; site içerisindeki toprak alanı ve çevresindeki kendilerine ait olmayan arazileri kafalarına göre kullandıklarını, bu alanlarda kendi özel mülkleri gibi hareket ettiklerini, bu serbestliğin sitede yerleşim başladıktan sonra da devam etmesini istemekte olduklarını, bu isteklerini gerçekleştirmek için de kooperatifin güvenliği, düzen ve huzuru için yapılan işlemlere karşı çıkmış, alınan kararlara itiraz ettiklerini, her ne kadar genel kurul kararının iptali için dava açılması kanuni bir hak olsa da; MK madde 2 gereğince herkes, haklarını kullanırken iyi niyet kurallarına uymakla mükellef olduklarını, aynı maddenin devamında bir hakkın kötüye kullanılmasının hukuk düzeni içerisinde korunmayacağı açıkça belirtildiğini, davacılar da işbu dava ile genel kurul kararlarının iptaline ilişkin dava açma haklarını kötüye kullandıklarını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davalı kooperatife ait Genel Kurul kararının iptalinin gerekip gerekmediği. davanın süresi içinde açılıp açılmadığına ilişkindir.
Kooperatifler kanunun 53. Maddesi uyarınca genel kurul kararlarının iptalinin dava edilebilmesi için toplantıda alınan karara muhalif kalınması, toplantı tutanağına muhalefet şerhinin yazdırılması ve altının imzalanması gerekmektedir. Anılan hüküm dava şartıdır. Oylama sonucunda davacı dahil 5 kişinin red oyuna karşılık 15 kabul oyu ile kabul edildiğİ anlaşılmıştır. Yapılan oylamada 5 kişinin red oyu kullanılması iptal davası açılması için yeterli değildir. Bu hususun tanıkla ispatı da mümkün değildir. İptali istenen karar kanun ve iyi niyet kurallarına da aykırılık ta teşkil etmemektedir.
Kooperatifler Kanunu madde 53 uyarınca “Genel Kurul kararları aleyhine, toplantıyı kovalıyan günden başlamak üzere bir ay içinde” dava açılmalıdır. Genel kurul kararlarına karşı açılacak iptal davalarında bir aylık süre öngörülmüştür. Bu süre nitelik itibariyle hak düşürücü süredir. Bir aylık hak düşücü sürenin başlangıcının, genel kurul kararının alındığı tarih olduğunu, davanın konusunun bir miktar para alacağının ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında olmadığından, “dava şartı arabuluculuk” kapsamında olmadığından, Kanunda yazılı hususların bilinmediği ve sürenin bu sebeple kaçırıldığı iddiasının kabul edilebilir olmadığından, davacıların davaya ilişkin usul hükümlerini bilmedikleri gerekçesiyle dava açma süresini kaçırdıkları yönündeki iddiaları; kendilerine kanunda belirtilen süreyi uzatma imkanı veremeyeceği, dosyanın açılış tarihi dikkate alındığında davanın süresi içerisinde açılmadığı anlaşıldığından açıklanan gerekçe ve dosyada toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın hak düşürücü süre yönünden REDDİNE,
2-Harçlar Tarifesi gereği alınması gereken 59,30.-TL maktu harçtan peşin yatırılan 54,40.-TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90.-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Asgari Avukatluk Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-7155 Sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6325 Sayılı Kanun 18/A-12-13 maddeleri uyarınca 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk hizmeti giderinin davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra 6100 Sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzünde, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Yargı yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/04/2021

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza