Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/781 E. 2023/85 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO :2020/781 Esas
KARAR NO :2023/85
HAKİM :… …
KATİP :… …
DAVACI :… – …
VEKİLİ :Av. … -…. UETS
DAVALI :… – … …
VEKİLİ :Av. … – …. UETS
DAVA :Alacak (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :06/10/2020
KARAR TARİHİ :31/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :31/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;Davacı Vekili Dilekçesinde Özetle; davacı ile davalı 28.03.2019 tarihli sözleşme ile …adresinde faaliyet gösteren davacıya ait ticari işletmenin devri konusunda anlaştıklarını, devir tarihi itibariyle işletmenin tüm giderlerinden devralan sorumlu iken, taşınmazın kira sözleşmesi, doğalgaz aboneliği ve araçların tescili davacı adına kaldığını, devralanın sorumlu olduğu ancak resmiyette davacı adına görünen aylık kira bedeli, doğalgaz faturaları ve trafik cezalarının ödenmediğini, ödenmeyen kira bedelleri nedeni ile taşınmaz maliki … Bursa Bölge Müdürlüğü tarafından davacı aleyhine Bursa 14. İcra Müdürlüğü 2020/3889 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının sorumlu olduğu ve ödemesi gereken borç nedeni ile davacı aleyhine takip başlatılmış olması nedeni ile dosya borcunun davalıdan tahsili gerektiğini, davalının ayrıca işletmenin devir bedeli olarak ödemeyi taahhüt ettiği ve üstlendiği davacıya ait borçlardan bir çoğunu da ödemediğini, işletme devir bedelinin tahsili için ayrıca dava açma hakkımızı saklı tuttuklarını, uyuşmazlık konusu ile ilgili olarak arabuluculuğa başvurduklarını ancak anlaşma sağlanamadığını, devredilen işletmenin faal olmadığını, devam eden ticaret de olmadığını, yargılama sonuna kadar geçen sürede davalının üzerine kayıtlı malları devretmesi halinde alacağın tahsilinin imkansız hale gelmesi ihtimali bulunduğundan alacağı teminat altına almak üzere ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini belirterek, öncelikle alacağın tahsilinin imkansız hale gelmemesi adına davalının taşınır ve taşınmazlarına borca yeter miktarda ihtiyati haciz konulmasına, 28.03.2019 tarhli sözleşme ile karşı tarafa devredilen işletmenin, devir tarihinden sonra davacı adına işleyen 114.000 TL kira takibi dosya borcu, 10.797 TL Doğalgaz Fatura Borcu ve 3414 TL Trafik cezaları olmak üzere toplam 128.211 TL’nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı Vekili Dilekçesinde Özetle;Dava dilekçesinde ileri sürülen hususların kabulünün mümkün olmadığını, davacı yanın dava dilekçesinin ekinde sunmuş olduğu 28.03.2020 tarihli sözleşme suretinde, satıcı konumda olan davacı …’nun imzası bulunmadığını, sözleşmeler hukuku kapsamında imza, kurucu unsurlar arasında yer aldığından, davaya konu sözleşme hukuken kesin hükümsüz olduğunu, hukuka aykırı bir sözleşmeye dayalı olarak işbu davanın ikame edildiğini, açık bir şekilde hukuka aykırılık teşkil ettiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davaya konu edilen sözleşme taraflar arasında uygulama alanı bulamamış da bir sözleşme olduğunu, taraflar kendi aralarında böyle bir anlaşma yapmayı düşünerek sözleşme metni oluşturduklarını, davacının sözleşmedeki yükümlülükleri yerine getirmesi beklendiğini, ancak daha sonra davacı tarafın edimlerinin yerine getirilmemesi sebebi ile karşılıklı ihtarsız şartsız feshedilip iptal edildiğini, sözleşmeyi kabul anlamına gelmemekle birlikte; davacı mezkur sözleşme ile 16 … 497, 16 … 092, 16 … 99 plakalı araçların davalı devir ve tescilini taahhüt ettiğini, davacı, bu araçların devir ve tescilini hiçbir zaman gerçekleştirmediğini, mezkur sözleşmede yazılı olan taşınmazın mülkiyeti, … Genel Müdürlüğü’ne ait bulunduğunu, davacı bu taşınmazdaki varlığını … Genel Müdürlüğü ile yaptığı kira sözleşmesine bağlı olarak sürdürdüğünü, davacı, kira sözleşmesini davalı adına devir edeceğini taahhüt etmesine rağmen, sözleşmenin devredilmesini sağlayamadığını, dava konusu sözleşmede yer alan bu ve buna benzer tüm taahhütlerini yerine getiremeyen davacı temerrüde düştüğünü, görüşülen sözleşmenin ihtarsız, şartsız feshi yoluna gidilmiş, sözleşme uygulama alanı bulmadığını, davacı tarafın uhdesinde delil ya da delil başlangıcı niteliğini haiz herhangi bir belge bulunmadığını, davalı … ‘in tacir sıfatı bulunmadığını, davaya bakmakla görevli mahkemelerin Asliye Hukuk mahkemeleri olduğunu, görev yönünden itirazları olduğunu, davacı tarafın tanık dinletme taleplerini kabul etmediklerini, sözleşmenin muhteviyatına bakıldığında da, davacının borçlu, davalının alacaklı konumda olduğunun anlaşıldığını, … Genel Müdürlüğü ile yapılan kira akdini usulüne uygun bir biçimde davalıya devretmeyen davacının, araçların kullanımından, iş yerinin kullanımından (doğalgaz, elektrik, su vb.) ve iş yerinin kira borçlarından davalıyı sorumlu tutma çabası hukuka ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek, açılan davanın öncelikle GÖREV yönünden reddine, mahkemeniz aksi kanaat de olur ise haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Davalı Tanığı …” Ben davalı …’in babasıyım. Her ne kadar davacının sunmuş olduğu protokolde devralan oğlum gözükse de tüm protokolün hazırlanmasında ben rol aldım. Kağıt üstünde devralan oğlum olsa da esasen işletmeyi ben devir alacaktım. Protokolü de bu şekilde düzenledik. Protokolü hazırladıktan sonra davacı taraf protokolü imzaya gelmedi. Ben bir ara ceza evinde olduğum için işlemleri oğlum adına yaptık. Protokolü hazırlayan benimdir. Protokol üzerindeki imzanın da oğluma ait olmadığını düşünüyorum. Protokol yaparken davacının işletmesinin borçları mevcuttur. Zor durumda oldukları için devir edeceklerdi. Biz dosyada bulunan protokol gereğince davacının da zor durumda olduğunu belirtmesi üzerine bir miktar ödeme yaptık. Yaklaşık 140.000,00 TL ödeme yaptık. Biz daha sonra davalının başkaca da borçları olduğunu öğrendik. Bize şirket ile birlikte çalışacak ustayı bırakacaklarını söylediler. Bu ustanın ismi … idi. … bana davacının kendisine iş yerinden kaynaklı birçok borcun olduğunu söyledi. İş yerinin … Bölge Müdürlüğüne ait olduğunu biliyorduk. Ancak işletmeyi devir almak için devreye girdiğimizde sözleşmenin … Bölge Müdürlüğünce feshedildiğini öğrendik. Ayrıca bize devredecekleri araçların beyan ettiklerinden başka borçları olduğunu öğrendik. Ayrıca araçları da bize kendileri devir etmediler. Araçları alıkoydular. Protokolde ismi geçen … ŞAHİT isimli kişide davacının ortağıdır. Oda benim gibi protokolde hazır bulunmuştur. Araçlar devir etmeyen kişide …ur. Biz Vakıflara kira ödedik. Bir sürü borçlarını ödedik. Bir süre işletmeyi faaliyete geçirdik. Biz bu işi bilmediğimiz ve ustalardan bir tanesi iş yerini terk etmesi üzerine Hayrullah bize yardım etmeye başladı. Ancak oda işi bilmiyordu. Biz işi 21/08/2019 tarihinde bıraktık. O tarihte işletmenin herhangi bir borcu kalmamıştı. Bunun üzerine davacı ile yeni bir protokol yapacaktık. Ancak kendileri devir almaya yanaşmadılar. Biz araçların fiilen işletmeyi devir alınca teslim aldık. Ancak araçların birisine Hayrullah, diğerine Mesut kullanıyordu. Bir tanesi de parkta duruyordu. Bizim zaten kendilerimize ait araçlarımız vardı. Biz işletmenin borçları olması üzerine işletmeye gelip teslim ederken bizi davacı ile tanıştıran ve işletmenin devirine vesile olan …’i çağırdık. Hayrullah da geldi. Hayrullah’a işletmenin kendilerine ait olduğunu söyledik. İşletmeyi devir almasını talep ettik. Araçların ve işletmenin anahtarını verip teslim ettik. Ben 2019 yılı Eylül ayında tekrar tutuklanana kadar işletmeyi … ile …işletiyorlardı. Biz işletmeyi geri devir ettik dedi. Görgüm bilgim bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı …”Benim taraflar ile herhangi bir akrabalık bağım yoktur, Biz davacı ile daha önce ayrı Anonim Şirketler de birlikte çalışıyorduk. Davacıyı bu sebeple tanırım. Davalıyı bu işletme devri için görüştüğümüzde tanıştım. Daha önceden bir tanışıklığım yoktur. Bana göstermiş odluğunuz satış sözleşmesi başlıklı evrak altındaki imza bana aittir. Davalıları tanıyan bizim de ticari ilişkimiz olan bir arkadaş …’i davacıya ait kadayıf üretim işletmesinin devralmak istediklerini söylemesi üzerine davalı ile ve … ile birkaç kez görüştük. En sonunda bana göstermiş olduğunuz sözleşme düzenlendi. Bende sözleşme düzenlenirken oradaydım. Sözleşme de bulunan hükümlerin yerine getirilmesi belli bir süreye yayılmıştı. Ancak bu süre Ramazan ayının sonuna kadardı. Ancak Ramazan ayından sonuna kadar herhangi bir devir işlemlerinin yapılmadığını öğrendim. Ramazandan sonra da herhangi bir devir işleminin yapılmadığını davacıdan öğrendim. Davalı tarafın bir takım ödemelerinde davacıya yaptığını duydum. Bunlar acil yapılacak ödemelerdi. Mesela; su kesilmesin diye yapılandırma ücretlerinin ödediklerini duydum. Görgüm bilgim bundan ibarettir. Davacı vekilinden beyanları üzerine soruldu: Şuan işletme faal değildir. … Genel Müdürlüğüne olan borç sebebi ile işletmeye … Genel Müdürlüğünce el konuldu. İçindeki araç ve gereçlerde toplam 22.000,00 TL bedel üzerinden … Genel Müdürlüğüne ödeme yapıldı. Bu işlemleri … Genel Müdürlüğü kendisi yaptı. Biz satıldığına dair çok sonraları haberdar olduk”şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamına göre; dava konusu uyuşmazlık davacı tarafından davalıya devredildiği iddia olunan işletmenin devrinin gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmişse davacı tarafça davalıya ait ticari işletmenin devir edilip edilmediği, devredildiyse davalı tarafça kira bedeli, doğalgaz fatura borcu ve trafik cezalarının ödenmediği iddiası kapsamında Bursa 14 .İcra Dairesi’nin 2020/3889 esas sayılı dosyasında yapılan takibe itirazın iptalinin mümkün olup olmadığı noktasında toplandığı görülmüştür. Mevcut davada öncelikle çözümlenmesi gereken husus taraflar arasındaki işletmenin ticari işletme olup olmadığıdır. Zira işletmenin ticari işletme olup olmadığına göre devrin kurucu unsurları değişecektir. Mahkememizce vergi dairelerine yazılan müzekkere cevapları, ticari defterler incelendiğinde 2007/12362 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 1/a maddesi uyarınca devre konu işletme esnaf işletmesi sınırlarının üstünde olup bu bakımdan da ticari işletme vasfındadır. Ticari işletmenin devri TTK 11’inci maddesinde “Ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan edilir.” şeklinde düzenlenmektedir. Kanun koyucu ticari işletmenin devrini kolaylaştırmak için taraflara yazılı devir sözleşmesi ile işletmenin bütün halinde devrini mümkün kılmaktadır. Kanun metninde açıkça ifade edildiği üzere sicile tescil de devir için bir diğer zorunlu kurucu unsurdur. Ticari işletme dışındaki işletmelerin devri halinde işletmeye ait her bir unsurun şekil şartına göre devredilmesi gerekmektedir. Mahkememizce Bursa Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne ve Ticaret Sicil Gazetesi’ne yazılan müzekkere cevapları doğrultusunda işletmenin devredildiği hususunda sicile tescil veya ilanın bulunmadığı anlaşılmıştır. Devir sözleşmesi kapsamında tescilin yapılmadığı bu sebeple de henüz devrin gerçekleşmediği, devre ilişkin borç ve alacağın bu sebeple henüz doğmadığı, aksinin kabulü halinde dahi devir sözleşmesinin aşamalarının açıkça belirtilmediği, hangi tarafın hangi sırayla yükümlülükleri yerine getireceğinin belirtilmediği, davalı tarafça yerine getirilmesi hususunda davalıya ihtarda bulunulmadığı görülmekle ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası gereği alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 2.189,53-TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.009,63-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı yana İADESİNE,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 20.231,65 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-6325 Sayılı Kanun 18/A-11-12-13 maddeleri uyarınca 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk hizmeti giderinin davacıdan alınarak hazineye irat KAYDINA,
6-Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri Nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okundu, usulen anlatıldı. 31/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır