Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/518 E. 2021/933 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/518 Esas – 2021/933
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2020/518
KARAR NO : 2021/933
HAKİM : …
KATİP :…

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … UETS
DAVALI : … TİCARET VE SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİ -… UETS
VEKİLLERİ : Av. … UETS
Av. ….
DAVA : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 07/07/2020
KARAR TARİHİ : 18/11/2021
Mahkememizde açılan davanın açık muhakemesi sonunda ;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde, Müvekkile ait …dresinde bulunan …Restaurant isimli işletmenin bahçe kısmında yani dış mekanında kullanılmak üzere davalı tarafın tanıtım ve broşürlerinde “ Dış Mekana Uygun” “Suya Dayanıklı” “Sağlam” olarak tanıtılan ve alım esnasında da müvekkile bu şekilde anlatılan masa ve sandalyeleri müvekkil, …adresindeki davalı tarafa ait Bursa Şubesinden satın aldığını, müvekkile satılan ürünlerin gizli ayıplı olması nedeniyle davalı tarafa Gürsu Noterliğinden gönderilen 23.03.2020 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname gereğince TBK 227/1-1. cümle gereğince sözleşmeden dönme hakkının kullanılması nedeniyle taraflar arasındaki satış sözleşmesinin feshi ile müvekkilin davalı tarafa ödemiş olduğu toplam 21.430,00 TL.’ nin ticari avans faizi ile müvekkile ödenmesine, öncelikle müvekkile teslim edilen ve halen müvekkilin işletmesinde bulunan ayıplı malların tespiti için mobilyacı bilirkişi marifetiyle delil tespitine, yargılama giderleri ve vekil ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin Davacının11.03.2020 tarihinde Yalova Yolu Şubemizden sipariş ettiği ürünler 14.03.2020 tarihinde teslimat adresi olarak bildirdiği …(…) adresine eksiksiz ve sorunsuz şekilde … imzasına teslim edilmiştir. Buna ilişkin teslimat makbuzu … tarafından hiçbir çekince ve ihtirazi kayıt sunulmaksızın imzalandığını, Ürünlerde herhangi bir ayıp olmadığı gibi sipariş edilen ürünler ile teslim edilen ürünler aynı olduğunu, davacı ürünleri satın alırken dış mekanda kullanacağını belirtmemiş “…” adı altında cafe/restaurant olarak faaliyet yürüttüğü işyerinde kullanacağını beyan etmiştir. davacı ve çalışanları teslimat ekibimiz tarafından defalarca uyarıldığını, davacı ürünleri Yalova Yolu Mobilya Mağazamıza gelerek beğenmiş ve delillerimiz arasında sunulmakta olan satış sözleşmesini imzalayarak sipariş ettiğini, ürünlerin sandalyelerinin plastik masalarının da MDF’ den üretildiğini görmüş yerinde incelemiş ürünlere dokunup görerek ve beğenerek aldığını, ürünleri satın alırken dış mekanda kullanılacağını satış danışmanına belirtmediğini, sandalyeler plastikten üretildiğinden dış mekanda kullanılmasında hiç bir sakınca bulunmadığını, davacının kendi kusurundan kaynaklanan zararını açıkça kötü niyetli şekilde satıcıya yüklemeye çalıştığını, davacının bu tutumu yasanın kendine tanıdığı hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olmakla birlikte dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu, bahse konu zarar satılan ürünlerden yalnızca masalar bakımından oluşmuş olup; sandalyelerde bir sorun bulunmadığını, davacının hatalı kullanımından kaynaklanan masaların kabardığı ve açıldığı yapılacak bilirkişi incelemesiyle de bu durum anlaşılacağını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava taraflar arasındaki ticari satım sözleşmesi nedeni ile satılan ürünlerin ayıplı olması sebebi ile deforme oldukları bu sebeple davacının seçimlik haklarından sözleşmeden dönme ve ödediği 21.430,00 TL nin istirdatına ilişkin alacak davasıdır.
Davacı satın almış olduğu masaları kafe olarak işlettiği işletmesinde kullandığı sırada satın aldıktan 2 gün sonra yağan yağmurda ıslanarak deforme oldukları, malların ayıplı olduğu iddiası ile ayıp nedeniyle uğranılan zararın tazminini istemektedir.
Kural olarak taraflardan biri tüketici olduğunda, ayıbın açık ayıp mı yoksa gizli ayıp mı olduğunun tespiti yapılırken ortalama/vasat bir tüketici kriteri kullanılır. Fakat tacirler yönünden bu durum daha ağırlaştırılmış, her tacirin iş ve işlemlerinde basiretli tacir gibi davranması gerektiği TTK’da özellikle hüküm altına alınmıştır.
Davacının aldığı ürünlerin tanıtımında dış mekana uygun yazdığı için aldığını beyan etmiş ise de, vasat bir tüketici dahi sunta ürünlerin su ve neme maruz kaldığında şişeceğinin farkında olması ve bilmesi beklenir. Davacı tacir olup, ticari işletmesine aldığı ürünlerin ne amaçla ve ne şartlarda kullanılacağını bilmesi gerekir. Davalının hile ile bu ürünü satmış olması dahi, davacının ürünü alırken basiretli davranma, araştırma, tecrübe etme yükümlülüklerini ortadan kaldırmaz. Kaldı ki tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere davalının çalışanları ürünü kurdukları sırada bunların bu şekilde kullanılması durumunda olacakları bildirmişlerdir.
Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde davacının gerekli araştırma ve kontrolleri yapmayarak ürünlerin zarar görmesine sebebiyet verdiği gözetildiğinde, basiretli tacir gibi davranmadığı, ürünlerin aslında ayıplı olmadığı, dış mekan tabirinin kapalı , nemden uzak bir dış mekanı kasteder şekilde de yazılmış olabileceği, vasat bir tüketicinin bile bilmesi gereken bu durumu basiretli bir tacirin evleviyetle bilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Nitekim yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 01.10.2012 Tarih, 2012/…Esas ve 2012/… Karar sayılı kararında benzer bir husus ” …..Davacı; davalı firmadan aldığı faturaya konu malları dava dışı Öküşne isimli firmaya sattığını, malların dış ortamda kullanmaya uygun kaliteli malzemeden yapıldığının söylendiğini ve buna ilişkin davalı firma tarafından bastırılıp dağıtılan kataloğun bir örneğinin firmalarına verildiğini, ancak davaya ve faturaya konu malların dış ortama dayanıklı olmayıp kullanımdan bir süre sonra sorunlu olduğu anlaşılınca firmalarına dava açıldığını ve tazminat ödemeye mahkum edildiğini belirterek 25.500-TL tazminatın davalıdan ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. ……
Mahkemece toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; tarafların tacir olduğu, davaya konu sandalye ve masaların davacı tarafça teslim alındığı, davacının TTK.’nın 25/3 maddesinde belirlenen süreler içerisinde masa ve sandalyelerin gerekli muayene ve incelemelerini yaparak bu süre içerisinde tespit edeceği açık ayıpları iki gün içerisinde gizli ayıpları ise sekiz gün içerisinde TTK’nun 25/4 maddesi uyarınca satıcıya kanunda belirlenen şekillerde bildirmesi gerektiği, bu sürelerin hak düşürücü süreler olduğu ve re’sen dikkate alınacağı, davacı tarafça hak düşürücü süre içerisinde davalıya ayıp bildiriminde bulunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.” şeklinde olup daire bu onama kararında açıkça; broşürde dış mekana uygun ibaresi bulunsa dahi satın alan tacirin açık ayıplar ve gizli ayıplar için süresinde yapılacak inceleme yükümlülüklerini kaldırmayacağını içtihat etmiştir.
Yine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 15.02.2011 Tarih, 2010/8407 Esas ve 2011/1854 Karar sayılı kararında “….Zira, taraflar tacirdir. TTK.nun 20/2.maddesi uyarınca “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir işadamı gibi hareket etmesi lazımdır”. Hal böyle olunca subjektif şartın gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesinde tacir olan davacıların hiffet ve tecrübesizliğinden söz edilemeyeceğinden, müzayaka hali üzerinde irdeleme yapılarak varsa davalıların, davacıların müzayaka halinden bilerek yararlanıp yararlanmadığı hususunun da kanıtlanması gerekmektedir….. ” şeklinde tespitler olup, gabin halinde dahi, basiretli davranması gereken bir tacirin subjektif unsur olarak yalnızca müzayaka halinden yararlanabileceği, hiffetsizlik ve tecrübesizlik halinin tacirler açısından gabin durumunda dahi uygulanmasının mümkün olmayacağına hükmetmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında basiretli tacir gibi davranması gereken davacının bu yükümlülüğünü ihlal ederek alım yaptığı gözetildiğinde, malların ayıplı değil de davacı tarafından kullanım alanında hata olduğu ve hilenin bu olay özelinde davacı lehine yararlanılabilir bir hukuksal müessese olmadığı da dikkate alındığında davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası gereği alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 365,98-TL peşin harçtan mahsubu ile arta kalan 306,68-TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı yana İADESİNE
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-7155 Sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6155 Sayılı Kanun 18/A-12-13 maddeleri uyarınca 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk hizmeti giderinin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/11/2021

İş bu kararın gerekçesi 15/12/2021 tarihinde yazılmıştır.

Katip …
¸E-imzalıdır.

Hakim …
¸E-imzalıdır.