Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/489 E. 2020/782 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/489
KARAR NO : 2020/782

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1- … – … …
2- … – …
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 26/06/2020
KARAR TARİHİ : 23/12/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Nilüfer Vergi Dairesi Müdürlüğünün 209 064 4267 vergi kimlik numaralı mükellefi kurum … Plastik Ambalaj San. ve Tic. Ltd. Şti./nin 2016-2017 yılı hesaplarının Vergi Müfettişi … tarafından incelenmesi sonucunda 03/04/2020 tarih ve 2020-A* 6431/3 sayılı Vergi Tekniği Raporu düzenlendiğini, Mükellef kurum temsilcisi Sergen Cihan UYKAN 2016 hesap döneminde … Çevreci Plastik Geri Dönüşüm vc Oran. İmli. San. Tic.Ltd.Şti.’ye düzenlenen faturalara ilişkin olarak kendisine yöneltilen soruya verdiği cevapta; “Faturalarda bahsi geçen mallan gerçeklen sattık, /y yerimizde hen üretimden sorumluydum ahim … ise pazarlamadan sorumluydu. Bu nedenle bu jirmaylada ahim ilgilendi. Faturayıda’abim düzenledi… ” şeklinde ifade ve beyanda bulunduğunu, 6183 Sayılı A.A.T.U.K.nun 17. maddesinin 3.bendinde yer alan “Teşebbüsün muvazaalı olduğu ve hakikatle başkasına aidiyeti hakkında deliller elde edilmişse ihtiyati haciz muvamalı teşebbüsten vergi vc resim bakımından faydalananların malları hakkında tatbik olunur” hükmünden hareketle şirketin gizli ortakları olduğu yönünde kuvvetli deliller elde edilen davalılar … hakkında da davalı şirketin mevcut borçları ve Vergi Tekniği Raporuna İstinaden düzenlenecek Vergi İnceleme Raporları neticesinde tarh edilecek vergi borçları için ihtiyati tahakkuka dayalı ihtiyatı haciz uygulanması gerektiğinden … ile mükellef kurum arasındaki ortaklığın tespiti gerektiğini belirterek 6100 sayılı H.M.K.’nm 389 ve devamı maddeleri gereğince davalı ….’un taşınır taşınma/ malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi İçin borca yeter kısım ürerine karar kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir konulmasına ve …’un mükellef kurum … Plastik Ambalaj San, ve Tic. Ltd. Şt, gizli ortağı olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalıların davaya cevap verilmediği anlaşıldı.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava; davacı … İdaresinin davalı gerçek kişinin diğer davalı şirketin gizli ortağı olup olmadığının tespitine ilişkindir.
Davacı … iş bu dava ile davalı …’ın … Plastik Ambalaj Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti’nin gizli ortağı olduğunun tespitini talep etmiştir.
Limited Şirketin Kuruluşu ve Organları ile Sona Ermesi, Pay Sahipliğinin Kazanılması ve Sona Ermesi ile ilgili genel ve temel ilkeler 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 574.ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup; Limited Şirketlerin Kuruluşu ve Kurucu Ortaklık Şartları ile Limited Şirket Ortaklığının devren kazanılmasında adi ( çıplak ) payların devri, nama yazılı hisselerin devri, nama yazılı hisselerden de hisse senedi bastırılmış ve bastırılmamış payların devri, hisse senedi bastırılmış paylarda ilgili hisse senetlerinin borsaya kote edilmiş ve edilmemiş olanların devrinin ve pay sahipliğinin hukuki durumu birbirinden farklı şekilde mevzuatımızda düzenlenmiş olup; pay sahipliğine bağlanan sonuçlarda usulüne uygun şekilde pay sahipliği oluştuktan sonra tezahür edebilecek olup; bu yasal şartlar oluşmadan davacının dava dilekçesinde yazılı nedenlerle ve delillerle diğer davalı şirketin gizli ortağı olduğunun tespitinin mahkememizce yapılması mümkün olmayıp, davacının vergi gelirinin tahsili bakımından ve bu amacı gerçekleştirmeye yönelik olarak ise bağlı olduğu mevzuatı çerçevesinde hareket etme imkanı bulunmaktadır.
A.A.T.U.H. Kanun çerçevesinde, teşebbüsün muvazaalı olduğu ve hakikatte başkasına aidiyeti hakkında deliller elde edilmişse ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz işlemlerinin yapılması davacı idarenin takdir ve sorumluluğundadır. Kanunun 17/3 maddesinde açıkça yazılı olduğu üzere ihtiyati tahakkuk işlemi için kesinleşmiş bir yargı kararı aranmaz. Yasa “hakikatte başkasına aidiyeti hakkında deliller elde edilmişse” ibaresini kullanarak bir yargı kararına ihtiyaç olmadığını ortaya koyduğu gibi, delillerin değer ve kuvvetini takdir edecek makamın da idarenin kendisi olduğunu zımnen ortaya koymuştur. Üstelik bu hüküm vergi dairesi yetkilileri için emredici niteliktedir. Açılan bu tespit davasının “delil elde etmeye yönelik bir girişim” kabul edilmesi mümkün değildir. Zira mahkemenin vereceği bu tespit kararı aynı zamanda delilleri takdir etmeyi de gerektirecek mahiyettedir. Davacı taraf “teşebbüsün gerçekte başkasına ait olduğuna dair” iddia ortaya koymakla bu yönde yeterli kanaate ulaştığı için dosyada bu davayı açmıştır. Bu nedenle ayrıcı bir tespit kararına ihtiyacı ve bunda hukuki yararı yoktur.
Kanunun 18/3 maddesi de “Bu esasa göre tahakkuk eden vergi ve resimler (…) için derhal ihtiyati haciz tatbik olunur. 17 nci maddenin 3 üncü bendine giren hallerde ihtiyati haciz muvazaalı teşebbüsten vergi ve resim bakımından faydalananların malları hakkında tatbik olunur.” demekle görevin vergi dairesine ait olduğunu belirlemiştir. Vergi Dairesinin bu görevlerini yapması için bir tespit kararına ihtiyacı olmadığı gibi işlem tesisi için böyle bir kararla idare bağlı tutulamaz.
Kanunun 20nci maddesinde yazılı olduğu üzere “haklarında ihtiyati tahakkuk üzerine ihtiyati haciz tatbik olunanlar ihtiyati tahakkuk sebeplerine ve miktarına 15 inci madde gereğince itirazda bulunabilirler.” Mahkemeden istenen tespit kararı aynı zamanda ihtiyati tahakkukun sebebini teşkil edeceğinden, tespit kararına karşı gidilmesi gereken kanun yolu ile Kanunun 15nci maddesinde yazılı kanun yolunun farklılığı sorunlara neden olacaktır.
Ayrıca kural olarak ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati hacizde gizlilik esastır. Asıl sorumluların işlemden haberdar olarak karşı tedbir almalarını engelleyecek biçimde hareket edilmesi gerekir. Bilakis daha işlem yapmadan ilgilileri uyarır gibi tespit davası açılması doğru olmaz. Kanaatimizce davacı idare 6183 Sayılı Kanunun 17 ve 18nci maddelerinin sağladığı imkandan yararlanmak için re’sen harekete geçmesi gerekir. Yapacağı ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati hacze karşı gidilecek yasal yollarla davalıların limited şirketle bağlantıları ve sorumlulukları ispat edilecektir.
Davada ayrıca ihtiyati tedbir istenmiştir.Açılan dava, bir alacak davası olmayıp, nitelik itibari ile de eda davası değil tespit nitelikli bir davadır. Bu nedenle dava konusu yapılmayan bir alacak hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün değildir.
Davacı yanın talebini ihtiyati tedbir olarak nitelendirdiği görülmekle bu kapsamda yapılan incelemede de HMK 389.madde gereği dava konusu olmayan mal, hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağından yerinde görülmeyen İhtiyati Tedbir Talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu nedenle davacının tedbir talebi yönünden de hukuki yarar bulunmamıştır. Hem tespit davası sürerken iki hafta içinde eda davası açmanın fiilen zor olması hem de yasanın memurlarına yüklediği görev sebebiyle 6183 Sayılı Kanun gereğince ihtiyati haciz tatbik etme imkanının bulunması karşısında mahkememizce tedbir konulmasında hukuki yarar yoktur. Yukarıda açıklandığı üzere davacı taraf tek taraflı bir işlemle ihtiyati tahakkuk yapabilir, davalıların muhtemel borçlarına yetecek biçimde mal varlıklarına ihtiyati haciz de koyabilir. Bunun için mahkemeden alacağı bir karara ihtiyaç yoktur. Dolayısıyla davada hukuki yararı da yoktur. ( Benzer yönde bknz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 17.06.2016 tarih 2016/2100 E 2016/6849 K) Bu nedenle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı kurum harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra 6100 Sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafa İADESİNE,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Yargı yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/12/2020

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza