Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/481 E. 2021/707 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/481 Esas – 2021/707
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
(Görevsizlik Kararı)
ESAS NO : 2020/481 Esas
KARAR NO : 2021/707

HAKİM :…
KATİP :…

DAVACI :… SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ -…
VEKİLİ : Av. ….UETS
DAVALI : …(TC….)
VEKİLİ : Av. ….UETS
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/06/2020
KARAR TARİHİ : 28/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: davacı vekilinin 23/06/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalının, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı doğan borcunu ödemediğini, bu nedenle müvekkili tarafça, davalı aleyhine Bursa 6. İcra Müdürlüğü’nün 2019/…E. Sayılı dosyasından takip başlatıldığını, davalı, ilgili icra dosyasından gönderilen ödeme emrine ilişkin olarak borcun tamamına itiraz ettiğini, ortada gerçek bir ticari ilişki bulunmasına rağmen davalının borca itiraz etmiş olması itirazın, açıkça işlemleri yavaşlatmak adına ve kötüniyetli yapıldığının ispatı olduğunu, zira davalı borçlu, itirazında borcu ödediğine dair herhangi bir belge de ibraz edemediğini, bu nedenle müvekkili tarafça her ne kadar arabuluculuk yoluna başvuru yapılmış ise de, anlaşma sağlanamadığını, anılan bu sebeplerle; davalının Bursa 6. İcra Müdürlüğü’nün 2019/…E. Sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibe, davalı tarafından borca ilişkin itirazın kaldırılarak takibin devamına, davalı kötü niyetle itiraz etmiş olduğundan dolayı, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı aleyhine hükmedilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; davalı vekilinin 24/07/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar davacı taraf borcun ödendiğine dair hiç bir evrak sunulmadığı iddiasında bulunmuş ve bunu iş bu davaya dayanak göstermiş ise de itirazda açık ve net olarak böyle bir borcu bulunmadığından itiraz edildiğinin belirtildiğini, yani müvekkilin böyle bir borcu bulunmadığını, bulunmayan borcun ödenmesininde söz konusu olamayacağını, burada dikkat edilmesi gereken husus müvekkilin davacıdan alacaklı olduğunu, şöyle ki bu alacağa istinaden Brsa 4. icra Dairesi’nin 2019/…Esas sayılı, 2019/… esas sayılı, 2019/…esas sayılı ve 2019/…esas sayılı icra takip dosyaları ile takibe geçildiğini ve bu takiplere ilişkin iş bu dilekçe ekinde sunulan, davacının da imzasının bulunduğu protokolle sulh olunduğunu, iş bu protokol gereği de alacaklı ve borçlu söz konusu borcun ödenmesine müteakip hiçbir hak ve alacağı kalmadığını kabul ve beyan ettiklerini, bu açılan takip ise tarafların birbirini ibra etmesine rağmen açıldığından kötüniyetli olarak açıldığını, davacı şirket yukarıda belirtilen icra takip dosyalarından müvekkil …’in 500.000,00 TL civarında büyük parasal miktarlarla borçlusu olduğunu, ( Bursa 4. İcra Dairesi’nin 2019/…esas sayılı, 2019/… esas sayılı, 2019/…esas sayılı ve 2019/…esas sayılı icra takip dosyaları takip özetleri) Öncelikle iş bu dilekçe ekimizde sunulan takip özetlerinden ve yine bu takiplerin takip konularından anlaşılacağı üzere davacı şirket yetkilisinin müvekkile büyük bir borcunun var olduğu aynı tarihlerde, müvekkilin davacı şirkete 18.300,00 TL borçlanması hayatın doğal akışına ve mantığa tümüyle aykırı olduğunu, davacı şirket yetkilisine, müvekkil aynı tarihlerde 18.300,00 TL elden borç para verdiğini, lakin davacı şirket yetkilisi bu borcu 3 parça halinde müvekkile geri ödemiş olup, ekte sunulan banka dekontlarından görüleceği üzere açıklamaya borç yazmış olduğunu, davacı tarafın, dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu cari hesapta da görüleceği üzere davacı şirket yetkilisinin müvekkile olan borcu nedeniyle ödemiş olduğu bu parayı, davacı taraf cari hesaba borç olarak aynı tarihte işlemiş olduğunu, halbuki müvekkilin çeke istinaden olan alacaklarının yanında yine borç olarak elden vermiş olduğu 18.300,00 tl’yi defalarca kez istemiş olduğu, bu görüşmelerin hemen ardına da yapı kredi banka iban numarasını gönderiği, davacı tarafça da bu ödemenin müvekkile olan borcuna istinaden yapıldığı açıkça mesaj kayıtlarından görülmekte olduğunu, davacı iş bu davayı açarken son derece kötü niyetli olduğunu, anılan bu sebeplerle; işbu itirazın iptali davasının esastan reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE;
Dava; davacı tarafından, davalı aleyhine Bursa 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/…Esas sayılı icra takip dosyası ile, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe, itirazın iptali davası olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce Bursa 16. İcra Müdürlüğü’nün 2019/…Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; davacı vekili tarafından 05/11/2019 tarihinde davalı aleyhine cari hesap alacağının tahsili amacıyla 18.300,00-TL miktar üzerinden takip başlatıldığı, 13/11/2019 tarihinde davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce 24/06/2020 tarihinde Bursa Nilüfer Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak, davacının 2019-2020 yıllarına ait BA/BS kayıtlarının celbi istendiği, 30/06/2020 tarihli yazı cevabı ile, ilgili dönemlere ilişkin BA/BS formlarının gönderildiği görülmüştür.
Mahkememizce 24/06/2020 tarihli tensip zaptı ara kararı gereğince; tarafların defterleri üzerinde, dava dosyası, ibraz edilen deliller ve taraflara ait ticari defter ve dayanağı kayıtları üzerinde 06/08/2020 günü bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek, icra takip tarihi itibariyle davacının var ise alacaklı olduğu miktar ve faizinin belirlenmesi yönünde rapor alınmasına karar verilmiş olup, dosya tüm ekleri ile birlikte konusunda uzman Mali Müşavir Bilirkişi …’ya teslim edilmiştir.
30/09/2021 Tarihli Mali Müşavir Bilirkişi Raporunda Özetle; davacı tarafın 2019 yılı ticari defter ve belgelerini sunması üzerine, yapılan inceleme ve tespitlere göre; davacının cari hesap ve yevmiye defter kayıtları incelendiğinde, 2019 yılında 3(üç) adet havale ile toplamda 18.300 TL değerinde ödeme gönderildiği, havale dekontlarının içeriğine bakıldığında; 5.000 TL ve 9.800 TL değerindeki dekontların açıklama kısmına “BORÇ VERME” yazıldığı, 3.500 TL değerindeki dekontun açıklama kısmının ise boş olduğu, taraflar arasında ticari ilişkiye dair herhangi bir fatura kaydının mevcut olmadığı, davalının davacıya elden borç para verdiği ve davacının davalıya yaptığı toplamda 18.300 TL havalenin bununla ilgili olduğu iddiası ile ilgili Hukuki değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; dava dosyası içerisinde mevcut olan mesaj görüşme kayıtlarında özetle; …’in çeke karşılık ödeme istediği, ödenmezse çeki yazdırıp takibe vereceğini belirttiği, … nın da çeki yazdırmamasını istediği ve çeki ödeyeceğini belirttiği, 30 Ocak 2019 tarihinde … in …hesabını … ya mesaj olarak gönderdiği, sonrasında 31 Ocak 2019′ da 3.500 TL ve 9.800 TL, 1 Şubat 2019′ da da 5.000 TL olmak üzere …’ e toplamda 18.300 TL gönderildiği dekontlardan görüldüğü, dava dosyası içerisinde mevcut olan anlaşma protokolünün konusunun 520.000,00 TL değerindeki çekler olduğu, Bursa 4. İcra Dairesi’nin 2019/…Esas Sayılı, 2019/… Esas Sayılı, 2019/…Esas sayılı icra takip dosyalarına ilişkin oldukları, huzurdaki davanın konusunun ise 18.300,00 TL değerindeki alacak iddiası olduğu, anlaşma protokolünün bu davanın icra takip dosyası olan Bursa 6.İcra Müdürlüğünün 2019/…Esas Sayılı dosyasına ilişkin olmadığının görüldüğü, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 18.300,00-TL alacaklı olduğunun davacının Ticari defterlerindeki muhasebe kayıtlarından görüldüğü, icra takibinin bu tutar üzerinden başlatıldığı, davacının işlemiş faiz talebinin bulunmadığı, asıl alacağa işleyecek değişen oranlarda avans faizi talebinin bulunduğu, davacı Tarafın 2019 yılına ait tutmuş oldukları Ticari Defterlerin TTK’nın 64.cü maddesine göre yasal süresi içerisinde noter açılış onaylarının ve yine yasal süresi içinde Yevmiye defterinin noter kapanış onayının yapıldığı, Tek Düzen Hesap planına uygun olarak düzenli bir şekilde tutulduğu, Kanunlara uygun olarak tutulan Ticari defterlerin bu davada delil olabileceği yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Setbaşı Vergi Dairesi’ne 19/01/2021 müzekkere yazılarak, davalıya ait 2019-2020 yıllarına ilişkin Gelir Vergisi Beyannamelerinin gönderilmesi istenildiği, 26/03/2021 tarihli yazı cevabı ile, ilgili Beyannamelerin gönderildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce 19/01/2021 tarihinde BTSO’ya müzekkere yazılarak, davalının tacir olup olmadığı hususunda bilgi verilmesi ile, davalıya ait kayıtların gönderilmesi istenildiği, 20/01/2021 tarihli yazı cevabında ise; davalı … ünvanlı şahıs firması kaydına rastlanılmadığı, 108400 sicil no ile tescilli… Anonim Şirketi’nin merkezini İstanbul’a nakletmiş olduğu, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nce 07/10/2020 tarihinde 269339-e sicil numarası tescil edildiği, en son 27/08/2020 tarihli hazirun listesine göre ortağının, … olduğu yönünde bilgi verildiği görülmüştür.
Davalıya ait Gelir İdaresi Başkanlığı Bursa Setbaşı Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden celp edilen, 2019-2020 yılı vergi beyannamelerine ilişkin bilgilerin incelenmesinde; gerek davanın ticari dava olup olmadığı gerekse de tarafların tacir olup olmadığı hususunun netleştirilmesinin gerektiği, davacının tacir olup olmadığına ilişkin tereddüt bulunmamakla birlikte davalının tacir olup olmadığının değerlendirilmesinin gerektiği, bu hususta 2007/1…sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 1/a maddesinde “Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmî Gazete’de yayımlanacak esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr sayılmaları ile esnaf ve sanatkâr siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odalarına kaydedilmeleri,” şeklinde düzenlemenin bulunduğu, bu düzenleme gereği VUK 177 inci maddesindeki vergi beyannamesinin verildiği yıllın yeniden değerleme oranına göre tahlil edilmesinin gerektiği, davalının 2019 yılına ait beyan ettiği alım miktarının 0,00- TL, yıllık hasılat miktarının 6.265,75 TL olduğu, 2020 yılına ait alım miktarının 0,00-TL hasılatının ise 43.857,79- TL olduğu bu değerin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177/2 maddesinin hasılat miktarına ilişkin 2019 değerleme oranının 120.000,00-TL’nin tamamından az olduğu, bu sebeple davalının tacir kabul edilmemesi gerektiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; Asliye Ticaret Mahkeme’lerinin görevini belirleyen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanu’nun 5. Maddesinin 1. Fıkrası “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.” düzenlemesini getirmiştir. Ticari davaların neden ibaret olduğunu düzenleyen aynı yasanın 4. Maddesi 1. Fıkrası ise” Her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda ve maddenin b,c,d,e,f, bentlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır düzenlemesini getirmiştir.
Davada öncelikle dava şartları hususunda değerlendirme yapmak gerekmiştir.6100 Sayılı HMK’nın 1.maddesinde; görevin kamu düzenine ilişkin olduğu düzenlenmiş olup aynı yasanın 114/1-c maddesinde; görevin dava şartı olduğu belirtilerek, mahkemenin görevli olup olmadığını davanın her aşamasında mahkemenin kendiliğinden araştıracağı hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda davalı taraf tacir olmayıp, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan bir dava olmadığı gibi taraflar arasındaki ihtilafın Ticaret Mahkemeleri’nin görevini belirleyen TTK’nın 4. Maddesinde sayılan hususları kapsamadığı anlaşıldığından bu hususla ilgili yargılama yapma görevi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olup mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
3-Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya görevli mahkeme ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde Görevli BURSA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağının ihtarına,
4-Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine,
Dair tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda karar verildi. 28/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır