Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/424 E. 2020/188 K. 02.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/424 Esas
KARAR NO : 2020/188

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … (TCN:…)
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … (TCN: …) …
VEKİLLERİ : Av. … [
Av. … [

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 17/09/2019
KARAR TARİHİ : 02/06/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2020

Bursa 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1416 Esas 2020/206 Karar sayılı görevsizlik kararı sonucu mahkememize tevzi edilen Menfi Tespit davasının yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı …’ın , … Car firmasından 2019 yılı Mayıs ayında 50 günlük süre için 16 …497 plakalı özel aparatlı engelli aracı kiraladığını, bu kiralama işlemi için H sınıfı ehliyetini ibraz ettiğini ve sözleşme imzaladığını, bu kiralama işleminin Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Kiralık Araç Bildirim Sistemi kayıtlarında da mevcut olduğunu, araç kiralama bedelinin 3.750 Türk Lirasını elden ödediğini, geri kalan bedeli ise… Karacabey ilçesinde bulunan ATM den kimlik numarası ile kartsız işlem yaparak … isimli şahsa gönderdiğini, davacı müvekkilin kesinlikle boş teminat senedi imzalama iradesi olmayıp söz konusu araç kiralama firma sahiplerinden olan… tarafından sözleşmeyi imzala denilmek suretiyle sözleşmenin alt tarafında bulunan teminat senedini davacının iradesini fesada uğratarak hile ile imzalattığını, davacının sözleşmeyi imzaladığını zannederken kendisine hile ile teminat senedi imzalatıldığını,
Sözleşmenin eki niteliğindeki açık teminat senedi davalı tarafından kötü niyetle doldurulduğunu, davaya konu senet üzerindeki yazıların davacının eli ürünü olmayıp, davacı tarafından düzenlenmesinin tıbben mümkün olmadığını, davacı …’ın %70 oranında engelli olup, baş parmağının ve işaret parmağının olmadığını, diğer parmaklarında da engel mevcut olduğunu, yazı yazma kabiliyeti mevcut olmadığını,
Davacının … Car firmasından kiralamış olduğu araç ile 23.07.2019 tarihinde maddi hasarlı bir trafik kazasına karıştığını, fakat her kiralık araç gibi davacının kullanmış olduğu araçta da rent a car kaskosu mevcut olduğunu, kazadan sonra … Car firma sahiplerinden olan…müvekkilden 36.000 Türk Lirası talep ettiğini, davacının bu tutarı kabul etmediğini,
Araç Kiralama Sözleşmesinin eki niteliğindeki davacının iradesi dışında imzalatılan boş teminat senedinin davalı tarafından kötü niyetle doldurularak, Bursa 3. İcra Müdürlüğünün 2019/…Esas sayılı dosyasıyla Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını ve davacıya ödeme emri gönderildiğini,
Davacı müvekkilin davalıya borcunun olmamasına rağmen düzenleme tarihi, vade tarihi, miktarı ve diğer kısımları boş olarak hile ile imzalatılan teminat senedi üzerine davalı tarafından “25.04.2019 Ödeme Günü, 45.000 TL Miktar, bedeli Nakden ahzolunmuştur” yazılmıştır. 45.000 TL asıl alacak, 3.221,51 TL İşlemiş faiz 135.00 TL bono komisyonu olmak üzere toplam 48.356,51 TL üzerinden Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz yoluyla icra takibi yapıldığını, davacı icra takibinin dayanağı olan teminat senedinde de gösterildiği gibi davacının davalıya 45.000 TL nakden borçlandıracak bir hukuki ilişki mevcut olmadığını,
Ancak icra takibine konu olan düzenleme tarihi, vade tarihi, miktarı ve diğer kısımları boş olarak imzalanan teminat senedinin davacı tarafından sözleşme imzaladığı zannı oluşturularak hile ile… tarafından imzaltıldığını, bu itibarla davacının davalıya borcunun olması söz konusu olmadığını, davacının zaten davalı …’ı hiçbir şekilde tanımadığını, aralarında herhangi bir borç ilişkisini doğuracak hiçbir hukuki ilişkileri bulunmadığını,
Davacının, davalıya borcu olmamasına rağmen hile ile imzalatılan teminat senedi iradesine ve aradaki hukuki ilişkiye aykırı biçimde doldurulmuş, davacı hakkında icra takibi başlatılarak borcun tahsiline çalışılmış olmasından dolayı, ihtiyati tedbir kararı talepli menfi tespit davası açılması zorunluluğu doğduğunu, davalının, davacı aleyhinde başlattığı icra takibinin öncelikle ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, akabinde iptaline, davacının borçlu olmadığının tespitine, davalının alacağının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle : Kambiyo senetlerine dayalı menfi tespit davalarında görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olduğunu, davacının eldeki davayla davalının elindeki senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini istediğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesi hükmü uyarınca uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olduğunu, TTK’nun 26/02/2012 tarih ve 6335 sayılı yasanın 2.maddesi ile değişik 5.maddesinde; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağının düzenleme altına alındığını, görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hâkim tarafından re‘sen de dikkate alınmadığını, davacının 17/09/2019 tarihinde davasını açmış olup, uyuşmazlığın kambiyo senedinden kaynaklanmakta olduğunu, bu sebeple TTK’nun 4. ve 5.maddeleri uyarınca uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olması sebebiyle dava dilekçesinin görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, (6102 Türk Ticaret K m. 4, 5) (2004 s. İİK m. 72) (T. C. Yargıtay Onüçüncü Hukuk Dairesi Esas : 2017/1089 , Karar 2017/3984 Tarih: 05.04.2017)
Takibe konu olan senet kesinlikle teminat amacı taşımadığını, bu durum senet üzerindeki nakden ibaresinden de anlaşıldığını, bu nedenle görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olması sebebiyle davanın görevsizlik nedeni ile reddi gerektiğini,
Davacının itirazları tamamen haksız, mesnetsiz , kötü niyetli ve alacağı sürüncemede bırakma amacı taşıdığını, zira davacının kiralamadan kaynaklı borcu, huzurdaki davaya konu senetten ayrı olduğunu,
Davacı borçlunun müvekkilin babasının arkadaşı olup, davacı ile müvekkil arasında tanışıklık seviyesinin ilerlediğini, davacı maddi olarak çok sıkışık olduğunu, bu nedenle nakit paraya ihtiyacı olduğunu davalıya beyan ettiğini, davalı müvekkilin de kendisine değişik tarih ve miktarlarda borç para verdiğini ve bakiye alacak miktarı artınca en son kendisi için bir güvence olarak karşılığında davacıdan senet aldığını, zira bu hususun takibe konu senette de bedeli kısmında yazılı olan “nakden” kelimesinden de açıkça anlaşıldığını,
Davacı borçlu ile sürekli görüşmüş iyiniyetli olarak 5 aya yakın bir süre beklediğini, daha sonra da borç ödenmeyince icra takibi başlatıldığını,
Davacı tarafın davalıya hiçbir şekilde ödeme yapmadığını,
Y.12.H.D 29.09.2015T. 2015/10883E., 2015/22374K. Sayılı karar uyarınca;
“..İİK.nun 169/a-l. maddesi gereğince, borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde mahkemece borçlunun borca itirazı kabul edileceğinden, ancak olayda borçlunun itirazını İİK’nun 169/a-l. maddesinde belirtilen belgelerden biri ile ispatlayamaması nedeni ile davanın reddi gerekeceği – İcra hukuk mahkemesinde yemin teklif edilemeyeceği …”
Davacı borçlunun, borcunun bulunmadığını resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatlayamadığından işbu iddialarının da yasal dayanağı bulunmadığını, Y.12.H.D 29.09.2015T. 2015/10883E., 2015/22374K. Sayılı kararının da aynı doğrultuda olduğunu,
İddiasını ispatla yükümlü olan borçlunun kötü niyetli olarak ve alacağı sürüncemede bırakmak maksadıyla menfi tespit davası açtığını, davacının amacı takibi sürüncemede bırakarak zaman kazanmak olduğunu, davacının ödeme emrine zamanında itiraz dahi etmediğini,
Borç ikrarını içeren bir bononun bedelsiz olduğunu ispatlama yükümlülüğünün borçluya ait olduğunu, Aksine sözleşme veya âdet bulunmadıkça edimlerin aynı anda ve karşılıklı olarak ifa edilmesine ilişkin genel ilkenin (TBK m.96) bir istisnası olarak, alt hukuki ilişkinin karşı edimini alan borçlu, para borcunu derhal ödemek yerine bir bono düzenleyerek karşı âkide verebileceği, hattabu ödemeleri taksitler hâlinde ve ardışık vadelerde düzenlediği bonolara bağlayabileceği, böylelikle bono, keşidecisine ödeme konusunda zaman kazandırırken, lehtarına da ciro suretiyle ticari ilişkisini sürdürmek olanağı sağladığını, kambiyo senetleri temel hukuki ilişkiden bağımsız bir nitelik taşır ve soyut bir borç ikrarı içerdiğini, dava, bono nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitine ilişkin olduğunu, bonodaki keşideci imzası inkâr edilmediğini, bonoya karşı ileri sürülen iddiaların yazılı delili kanıtlanması gerektiğini, ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu, davacı tarafından ileri sürülen iddialar gerçek dışı olduğunu, takibin sürüncemede bırakılmak istendiğini, takibe konu senet davacıdan zorla alınmadığı gibi, davacının iddia ettiği üzere araç kiralama sözleşmesinin teminatı olmadığını, takibe konu senedin araç kiralama sözleşmesiyle herhangi bir bağlantısı olmadığını,
Dava, hileye dayalı olarak alındığı iddia edilen kambiyo senedinden dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olduğunu, Kambiyo senetlerine karşı borçlu bulunmadığının tespitinin yazılı delillerle ispatı gerekmekte olduğunu,
Dava dilekçesine bakıldığında açıklamalar kısmının 3.ve 4.maddesinde çelişki görüldüğünü, davalı önce senedin kendisine hile ile imzalatıldığını daha sonra ise engelli olmasından dolayı yazma kabiliyetinin olmadığını ileri sürdüğünü,
Ayrıca davacının dilekçesinde delil de bildirmediğini, HMK madde 19/1-f gereğince iddia edilen her vakıa hangi delille ispat edilecekse dava dilekçesinde bulunması gerektiği, yargılamanın basit usulde görüleceği, bu nedenle delillerin davacı bakımından en geç dava dilekçesinde bildirilmesi gerektiğini,
Basit yargılama usulünde, tarafların dilekçelerinde göstermiş olmakla birlikte, mahkemeye sunmadıkları belgeleri ön inceleme aşamasında ibraz etmelerine imkân tanıyan bir düzenlemeye yer verilmediğini, mahkeme, basit yargılama usulünde, tarafların dilekçelerinde sözünü ettikleri yazılı belgeleri mahkemeye sunmamaları ve başka yerden getirtilecek belgeler bağlamında herhangi bir izahta bulunmamaları halinde, yazılı belgeleri sunmaları yahut izahat vermeleri için, taraflara iki haftalık kesin süre de veremeyeceğini, “Davacı dava dilekçesi ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek; elinde bulunan delillerini dava dilekçesine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dava dilekçesinde yer vermek zorundadır. (m.318) İkinci dilekçe verme yasağı nedeni ile bu hususa dikkat edilmesi önemlidir.” Buna göre, basit yargılama usulünde davacı dava dilekçesinde delillerini hasretmiş olur. Yazılı yargılama usulünün aksine (m.140/5), basit yargılama usulünde taraflara, dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için ayrıca süre verilmesi öngörülmediğini, görüldüğü üzere, basit yargılama usulünde tarafların belge mahiyetindeki delillerini dilekçelerine eklemek ya da başka yerden getirilecekse bu konuda bilgi vermek zorunda olduklarını, öncelikle davanın görevsiz mahkemede açıldığından dolayı davanın görevsizlik nedeni ile reddine, haksız yere menfi tespit davası açan davacı borçlunun davasının reddine, davalı lehine, davacı borçlu aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bursa 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/… Esas 2020… Karar sayılı kararı ile özetle; Alacaklı …’ın borçlu … hakkında yürütmüş olduğu Bursa 3. İcra Dairesinin 2019/…takip esas sayılı dosya da takibe dayanak belgenin kira sözleşmesi olmadığı gibi kira ilişkisinden kaynaklanan alacak iddiası olmadığı, teminat senedinden kaynaklı olduğu ve 48.356,51 tl üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, davacının davasının TTK 4 ve 5. Maddeleri uyarınca, davacı vekilinin dilekçesi ve davalı vekilinin dilekçe içeriğinden davaya konu icra takibinin kambiyo senedine ilişkin olduğu ve bu davaya bakma görevinin Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir.
GEREKÇE;
19/12/2018 tarihli Resmi Gazete yayınlanarak yürürlüğe giren 30630 Sayılı Yasa ile Değişik 6102 Sayılı TTK’nun 5.maddesine eklenen madde (3) Dava Şartı Arabuluculuk başlıklı, madde 5/A- (1) gereğince; bu kanunun 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartıdır.
Aynı yasa ile 6325 Sayılı Kanuna ek olarak getirilen Dava şartı Arabuluculuk başıklı madde 18/A-1-2 gereği; ”…. İlgili Kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir….” başlıklı hükümleri uyarınca, menfi tespit davalarının gerek taraflar arasındaki hukuki sonucun niteliği, gerek zorunlu arabuluculuk yasasının ve gerekse TTK’nun 5.maddesinde arabuluculuğa ilişkin yapılan düzenlemenin hedefi şekil ve öz açısından bir arada düşünüldüğünde, ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılarak davacı yanca arabuluculuk yoluna başvurulmaksızın iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmakla, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- 6102 Sayılı TTK’nun 5/A maddesi, 6325 Sayılı Kanunun 18 (A) 1-2 maddesi gereği davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 54,40 TL maktu harcın 823,51-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 769,11-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde İstinaf Yargı yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/06/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır