Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/419 E. 2020/637 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/419
KARAR NO : 2020/637

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …-

VEKİLLERİ : Av. … – . …
Av. … – …
DAVALI : … – …

VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 09/04/2018
KARAR TARİHİ : 19/11/2020
Öncesinde Bursa 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/428 esas 2018/819 karar sayılı dosyasında görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderilen dosyanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kısıtlı …’ın vasisi olduğunu, davalı tarafın ise kısıtlı …’ın Bursa 19. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… esas sayılı dosyası ile icra takip alacaklısı olduğunu, kısıtlı …’ın tasarruf ve borçlanma ehliyetine sahip olmadığını ve davalı-takip alacaklısı ile ekonomik ve ticari ilişkisi olmasının mümkün olmadığını, senetteki imzanın emsal imza örneklerine benzemediğini, davalı tarafın dava dışı Melike Gördeli’nin kısıtlının ayırt etme gücünün olmamasından faydalanarak kısıtlının babasından intikal eden malvarlığına ve Karacabey 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/30 esas sayılı dosyasında intikal edecek kamulaştırma bedeline haciz koydurmak için kendilerine borçlandığını, ardından kısıtlıya intikal edecek malvarlığı ve kamulaştırma bedeline haciz konulduğunu, davalı tarafın kötü niyetli olması nedeniyle takibin iptalinin gerektiğini, yukarıda açıklanan nedenlerle müvekkilinin vasisi olduğu …’ın 4721 sayılı TMK’nın 14,15 ve 16 maddeleri gereği borçlanma ehliyetinin bulunmaması ve dava konusu senetlerde yer alan imzaların kısıtlının el ürünü olmaması nedeniyle davalı tarafa borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, müvekkili lehine %20 kötüniyet tazminatı hükmedilmesine, dava sonuçlanıncaya kadar kısıtlının babasından intikal eden malvarlığındaki hisselerine konulan haciz işlemlerinin ve Karacabey 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/30 esas sayılı kamulaştırma dosyasında mevcut hak ve alacaklarının davalı tarafa ödenmesinin tedbiren durdurulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; eldeki dava mutlak ticari nitelikte bir dava olduğunu,davada asliye ticaret mahkemeleri görevli olduğunu, eldeki davanın icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğu, icra dosyaları müstenidatlarının bono olduğunun tartışmasız olduğunu,kambiyo hukukundan kaynaklanan davaların mutlak ticari nitelikte davalar olduğunu, bonodan doğan menfi tespit davasındaki uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olduğunu, kötü niyetli davacının, ilgisiz talep ve delillerle görevsiz mahkemeden, bir şekilde ihtiyati tedbir kararı alarak karışıklık yaratmaya çalıştığını icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verileceğini, ancak icra dosya borcunun icraya ve bu rakamın %15’i kadar teminatın mahkemeler veznezine depo edilmesi ile icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesinin sağlanabileceğini, İ.İ.K.nun 72/3.maddesinde belirtiltiği gibi icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile icra takibinin durdurulmasına karar verilemeyeceği açıkça belirtildiğini, …’ın ilk icra takibinden itibaren bugüne kadar 500 günden fazla geçmesine rağmen kötü niyetle son bir atakla borçlarından kurtulmaya çalıştığını,icra takibinden sonra menfi tespit davası açılması halinde, alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi istenebileceğini,davacının eldeki davayı ikame edebilmesi için vesayet makamından husumet izni alması gerektiğini,bu izin alınmışsa bile dosyaya ibraz edilmediğini,dosyaya asli müdahil olarak katıldıkları için …’ın kısıtlandığı taraflarınca bilinmediğini, davacı taraf kötü niyetli olduğunu, davaya konu Bursa 19.İcra Müdürlüğünün 2016/… E. sayılı dosyalarının açılmasının üzerinden 500 günden fazla geçtiğini, bu süre zarfında; …’ın bir kısmı kamulaştırma davasına da konu taşınmazları üzerine haciz konulduğunu, bunların bir kısmı hakkında İ.İ.K.nun 121/1.maddesine göre yetki alınıp “Ortaklığın Giderilmesi” davası açılmış, borçlunun Karacabey 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/30 E. sayılı dosyasındaki kamulaştırma alacağı üzerine haciz konulduğunu,borçlunun bu dönemde hakkında bir kısıtlılık kararı olmamasına rağmen ne imzaya ne borca itiraz ettiğini ne de eldeki davada olduğu gibi bir menfi tespit davası ikame etttiğini, …’ın bono ile müvekkiline borçlandığı anda tam ehliyetli olduğunu,borcun var olmadığı hususunda tanık dinletilmesine muvafakat etmiyoruz. senetin aksi senetle ispat olunması gerektiğini, davacının müvekkile borçlu olmadığı hususunda tanık dinletmesine muvafakatlerinin olmadığını, Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğuna,mahkemizin görevsizliğine, esasa girilmesi durumunda dava açma dava yetkisi bulunmayan davacıya “husumet izni” eksikliğini gidermesi için önel verilmesine,davanın ve usul ve yasaya aykırı talep edilen ihtiyati tedbirin reddine, İ.İ.K.nun 72/4.maddesi kötü niyetli davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bursa 6.Asliye Hukuk Mahkemesince taraflar arasındaki uyuşmazlığın takip konusu bonodan kaynaklandığı ve bonodan kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin davaların 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. ve 5. maddeleri uyarınca Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden dava dilekçesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1., 20., 114/c ve 115. maddeleri uyarınca görev yönünden reddine karar verilmiş ve dosya mahkememize gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE,
Dava, imzalanan bono nedeni ile bonoyu imzalayan davacının fiil ehliyetinin tam olmadığı ve imzanın kendisine ait olmadığı ve savurganlık nedeni ile kısıtlandığı iddiası ile borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.
Mahkememizce dosyanın grafolog bilirkişiye tevdi edildiği, ancak bilirkişinin ön raporunda; davacının yalnızca Mahkeme huzurunda alınan imza örneklerinin mevcut olduğu, mukayeseye yarar başkaca imza örneklerinin bulunmadığı bu sebeple inceleme yapılamadığı; nihai raporun ise ancak mukayese yarar imza örneklerinin sunulması halinde yapılabileceği belirtilmiştir.
02/07/2020 tarihinde yapılan ve karşı taraf vekillinin de hazır bulunduğu ön inceleme duruşmasında; 5 numaralı ara kararla “Davacı asilin nerede ıslak imzalarının bulunduğu hususunda beyanda bulunmak üzere iki haftalık kesin süre verilmesine, bildirilmediği takdirde bu delilden vazgeçmiş sayılacağının ihtarına,” şeklinde ara karar kurulmuştur.
Davacı taraf da 16/07/2020 tarihli delil dilekçesinin Mahkemece verilen 5 numaralı ara karara beyanlarının bulunduğu B bendinde, davalının istenen yıllara ait yalnızca dava konusu senet metninde imzası olduğunu belirtmiş ve başkaca imza örneği sunmamıştır.
Davacıya tekrar süre verilmesi HMK’nın kesin süreye ilişkin hükümlerine, usuli kazanılmış hak ilkelerine aykırıdır. Ayrıca davacı tarafın delil dilekçesinin B bendinde aynen “……’ın bu dava dosyası için 22/10/2015 düzenleme tarihli 150.000 TL bedelli senette imzasının bulunmaktadır.” şeklindeki beyanı ile davacı taraf, dava konusu senet metnindeki imzasını ikrar etmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla imza incelemesi yaptırılmasına mahkememizce gerek görülmemiştir. İmza inkarı açıkça yapılmalıdır. Kesin olmayan ifadelerle yapılan inkarın mahkeme nezdinde itibar görmesi mümkün değildir.
Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez. İkrar gereğince davacının senetteki imzası çekişmeli olmaktan çıkmıştır ve bu husus artık yargılama konusu değildir.
Ayrıca davacının kısıtlı olduğu tarihte imza attığı iddiası araştırılmış ve kısıtlama kararının verildiği tarihinin 22.02.2018 olduğu fakat senedin düzenleme tarihinin 22.10.2015 olduğu, takibin de vesayet davası açılmasından önce 26.12.2016 tarihinde olduğu görülmektedir. Dolayısıyla bononun imzalanma tarihinde davacı tam ehliyetlidir. Bu hususta başkaca bir araştırma yapılması da mümkün değildir.
Yine davacının taraflar arasında herhangi bir iş ilişkisi mevcut olmadığı yönündeki iddia yönünden ise ; kambiyo senetleri illetten mücerret olduğundan taraflar arasında ne amaçla verildiğinin, başkaca bir yazılı delille ispatlanmadığı gözetilerek araştırılmasına gerek görülmemiştir
Tüm bu nedenler gözönüne alındığında davanın herhangi bir dayanağı bulunmamaktadır. Davanın , davalının alacağına kavuşmasını geciktirme amacıyla yapılmış olduğu kanaatine varıldığından davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının 2.561,63.-TL peşin harçtan mahsubu ile, arta kalan 2.507,23.-TL bakiye harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı yana İADESİNE,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Asgari Avukatluk Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 18.200,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra 6100 Sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafa İADESİNE,
Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine dair,”2 hafta içerisinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri Nezdinde istinaf kanun yolu” açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okundu, usulen anlatıldı.19/11/2020

İş bu kararın gerekçesi 08/01/2020 tarihinde yazılmıştır..

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza