Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/288 E. 2020/202 K. 04.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/288
KARAR NO : 2020/202

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI :1- … -TC Kimlik no- …
2-…- TC Kimlik no-….
VEKİLİ : AV. ….
DAVALI : … – TC Kimlik no- …

DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 14/02/2020
KARAR TARİHİ : 04/06/2020
Mahkememizde açılan davanın açık muhakemesi sonunda ;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı asil dava dilekçesinde özetle; davacı ……’ın … isimli kişiden 16 … 7219 plaka sayılı aracı satın aldığını, aracı alırken aracın kaydına mülkiyeti muhafaza kaydı düşüldüğünü, aracın kalan taksitlerini gösterir bono bilgilerinin işlendiğini, daha sonra bu aracın borcunun ödendiğini ve Gürsu Noterliğinin 08/12/2015 tarih … yevmiye numarası ile mülkiyeti muhafazanın kaldırıldığını, Ahmet Nedir tarafından ibraya verildiğini ve aynı gün araç satışının gerçekleştiğini, davalı …’in iş bu ödenmiş/ibra edilmiş ve konusuz kalmış bonoları Bursa 12.İcra Müdürlüğü’nün 2016/…esas sayılı dosyası ile icraya konulduğunu, bonolar üzerinde borçlunun … ve kefil olarak da … görünmekte olduğunu belirterek davacıların …’e Bursa 12.İcra Müdürlüğünün 2016/…esas sayılı icra takibi ve dayanak bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
6502 Sayılı Yasanın 3/1. Maddesi’nin (k) bendi, tüketicinin kim olduğunu açıklamış olup, buna göre “Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder, düzenlemesini getirmiş olup, davacı taraf gerçek kişidir.
Tüketici işlemi, tüketici ve satıcı/sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi ifade eder. Ancak her türlü hukuki işlem, tüketim sonucunu doğurmaz. Görülmektedir ki, 6502 sayılı Kanun, ticari dağıtım zincirinin nihai halkasını oluşturan ve ekonominin nihai hedefi olan tüketicinin, satıcı/sağlayıcı karşısında daha etkin olarak korunması gereğinden hareketle düzenlenmiş ve bu koruma anlayışı tüketici hukukunun temelini oluşturmuştur. Tüketici, üretilip piyasaya sürülen ve üretim sürecinin hiçbir aşamasında bilgi sahibi olmadığı ürün veya sunulan hizmeti satın aldığı bir ilişkide zayıf olan taraf olarak kabul edilmiş; yasa koyucu, bu kabulden yola çıkarak iradesini tüketiciyi korumak şeklinde ortaya koymuştur. Giderek 6502 sayılı Kanun ile de bu koruma olgusunu yasal düzenleme altına alıp; üretim aşamasında bilgi sahibi olmadığı malları veya sunulan hizmetleri satın alan ve sözleşmede satıcıya/sağlayıcıya karşı zayıf durumda olduğu kabul edilen tüketicinin, sonradan bu mal veya hizmetlerin ayıplı çıkması sonucu uğradığı zararın tazminini sağlama yoluna gitmiştir.
Ticaret Mahkemelerinin görevi 6102 sayılı TTK’nun 5/1. Maddesi ile ” tüm ticari davalar ” olarak belirlendikten sonra ticari davaların nelerden ibaret olduğunu düzenleyen aynı yasanın 4. Maddesi ile ise ” her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda düzenlenen hususlar ile maddenin b, c, d, e, f bentlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır düzenlemesini getirmiş olup, eldeki davada davacı tacir değildir.Her ne kadar bonoya dayalı olarak menfi tespit istenmiş ise de yapılan eser sözleşmesi konuta yönelik olduğundan ve davacı tacir olmadığından TTK 5.madde ilk cümlesi uyarınca 6502 Sayılı yasadan kaynaklı tüketici uyuşmazlıklarına bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda eldeki davada davacı ve davalı tacir olmadığı gibi davanın da mutlak ticari işlerden ve davalardan olmadığı, davaya konu aracın hususi kullanıma özgülenmiş bir araç olduğu, davalının tacir olmasının, davalı ve davacı arasındaki ilişkinin nisbi ticari dava olarak nitelenmesi sonucunu doğurmayacağı, dolayısıyla aradaki ilişkinin tüketici ilişkisi olması hasebiyle görevsizlik kararı vermek gerekmiş, davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu anlaşıldığından, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜK Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya görevli mahkeme TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde Görevli TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine dair “2 hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri Nezdinde istinaf kanun yolu”açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yokluğunda karar verildi.04/06/2020

İş bu kararın gerekçesi 04/06/2020 tarihinde yazılmıştır.

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza