Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/275 E. 2023/920 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/275
KARAR NO : 2023/920

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … -TC Kimlik no- …
VEKİLİ : Av. … – [16280-82271-…] UETS
DAVALI
(MÜTEVEFFA) : … -TC Kimlik no- … İhsaniye Mah. Lefkoşe(110) Sk. No:4 İç Kapı No:14 Nilüfer/ BURSA
VEKİLİ : Av. … – [16727-27466-……] UETS

MİRASÇILAR : 1-…-TC Kimlik no-…
2-… -TC Kimlik no-…
3-…-TC Kimlik no-….
DAVALI :… PATLAYICI MADDELER SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
KAYYIM : …
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 07/02/2020
KARAR TARİHİ : 18/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Patlayıcı Maddeler Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı ve ortağı olduğunu, davalı tarafça hile ve aldatma ile muvazaalı şekilde müvekkilinin Uludağ Üniversitesi Ruh ve Sinir Hastalıkları bölümünde tedavi gördüğü sırada ve kendisinin irada ve yetkisi olmadığı süre zarfında devir hususu ile ilgili olarak imzasının alındığını, bu nedenle müvekkilinin hisselerinin davalı tarafça hileyle ve muvazaalı olarak elinden alındığını, yapılan hisse devir işleminin hukuken geçersiz olduğunu, davalı hakkında Bursa CBS’nın 2019/109591 sor. sayılı dosyasında nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından suç duyurusunda bulunularak hisselerin 3.kişilere devrinin önlenmesi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, TBK 36.madde ile TTK 595.madde vd. Maddeleri uyarınca yapılan hisse devrinin geçersiz olduğunu, TTK Hükümleri çerçevesinde yapılan devir işleminin geçerlilik kazanılabilmesi için; devir ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılması ve noterce onanması gerektiğini, müvekkiline genel kurul toplantı ve müzakere karar metninin Uludağ Üniversitesi, Ruh ve Sinir Hastalıkları Bölümünde tedavi gördüğü süreçte imzalatıldığını, ayrıca karar metnine bakıldığında resmi noter tasdikli evrakta evvelki yahut sonraki tarihte tahribat ve tahrifat yapıldığının açıkça ortada olduğunu, müvekkilinin 30/09/2019-05/11/2019 tarihleri arasında tem zamanlı olarak tedavi gördüğünü, hisse devri ile alakalı karar metninin noter tasdik tarihine bakıldığında 07/10/2019 olduğunu, ayrıca şirketteki hisse oranlarının ilk halinin %50 (25.000,00 TL ) Müvekkili …, %25 (12.500,00 TL ) davalı … ve geri kalan %25 (12.500,00 TL ) ise davalının eşi … adına kayıtlı olduğunu, ancak anılan hileli evrağa bakıldığında; … %15 ve davalının eşi … %25 şeklinde olduğunun müvekkili tarafından BTSO’ya gidilip yapılan araştırma sonucunda anlaşılıp öğrenildiğini, sonuç olarak TTK 591/1.maddesi uyarınca şekil şartları gerçekleşmemiş ve madde metninin yorumuna da aykırı bulunduğunu, ayrıca doktrinde istikrar kazanmış yaygın görüş noter onayının da emredici nitelikte olduğunun görüldüğünü, TTK 595/2.maddesi uyarınca Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, hisse payının devri için ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Hükmü uyarınca Türk Ticaret Kanununun anılan hükmünde hisse devrinin geçerli sayılabilmesi için ortaklar genel kurulunun onayı mutlak surette şekli zorunluluk olup, davaya konusu işleme bakıldığında şirketin yönetim kurulu başkanı olan müvekkilimin herhangi bir rızası yahut iradesi olmadığını, Bu haliyle de davaya konu işlemin yok hükmünde olduğunu, TTK 519.maddesi uyarınca; İmzaları noter tarafından tasdik edilmiş devir sözleşmeleri ile devre muvafakat edildiğini gösteren ortaklar kurulu kararının noter tasdikli bir örneğinin ticaret sicili memurluğuna verilmesi gerektiğini, şirketin ticari defter kayıtlarının incelenmesine müteakip görüleceği üzere bu şekil şartı da davaya konu işlemde gerçekleşmediğini, şirket paylarının devrinde son adımın, devrin tescili olduğunu, bunun için şirket müdürlerinin ticaret siciline başvurması gerektiğini, devir tarihinden kastın genel kurulun onay tarihidir. Yine şirket ticari defterleri ve kayıtları incelendiğinde bu şartın da sağlanmadığını, sağlansa dahi davaya konu sözde kurul kararının tarihi davalılarca 14/02/2019 olarak belirtilmiş olup, TTK devreden ortağa başvurunun müdürler tarafından 30 günlük süre içerisinde yapılmaması halinde, devreden ortağa başvuru hakkı tanıdığını, karar tarihinden sonra yapılması gereken tescil işlemi kurucu değil açıklayıcı nitelikte olduğundan , tek başına hüküm tesis etmeye elverişli bulunmasa dahi davalı yanın muvazaaya dayalı olarak müvekkili hisse payından mahrum bırakmak amacı ile tasarlayarak söz konusu hukuka aykırı işlemi gerçekleştirildiğini, ayrıca davaya konusu işleme dayanak olan sözde genel kurul kararının geçerli olabilmesi için TTK hükümleri çerçevesinde ‘ genel kurula davet’ şartının da gerçekleşmesi gerektiğini, Somut olayda böyle bir davet mektubunun da mevcudiyetinin bulunmadığını, davalı yanın muvazaasının aşikar olup müvekkilin içinde bulunduğu durumdan faydalanıp rant elde etmek ve şirketin yönetim kurulu başkanı olan müvekkili şirket hisselerinden mahrum bırakmak saiki ile hareket edildiğini, davalı tarafça davaya konu teşkil eden ve müvekkile ait olan hisse paylarının 3. Kişilere devir işleminin gerçekleşeceği hususunda kuvvetli duyumlar aldıklarını, bu nedenle mahkememizce hisselerin 3.kişilere devrinin önlenmesi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davanın kabulü ile hisse paylarının devri işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı beyanında irade yetisinin bulunmadığı esnada kendisine devir sözleşmesine ilişkin evrakın imzalatıldığını beyan etmiş olsa da CBS dosyasındaki hastane raporlarına ve ayrıca davacının ve müvekkilinin ifadelerine de bakıldığı taktirde söz konusu evrağın davacı tarafından ilacı almadan evvel imzalamış olduğunu, ayrıca yine hastane raporları dikkate alındığı taktirde davacının psikolojik ve ruhsal durumunun devir sözleşmesine atmış olduğu imzanın sonuçlarını algılayabilecek durumda olduğu yani temyiz kudretinin yerinde olduğunu, davacının hastaneye yatmadan aylar evvel nisan ayında hesabına sermaye bedelinin yatırıldığı da bu hususla ilgili daha evvel ortaklar arasında konuşulduğunu, davacının devirle ilgili iradesinin olmadığı hususu düşünüldüğü taktirde böyle bir bedelin müvekkili tarafından ortada hiçbir anlaşma olmadan davacının hesabına kendiliğinden yatırıldığının düşünülmesinin hayatın olağan akışına ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacının banka hesabına yatırılmış olan sermaye bedelinden sonra söz konusu devir sözleşmesini imzalamaktan aylarca kaçınması, müvekkilini oyalaması ve aylar sonra hastaneye yatınca davacının abisi Şakir Sanbur’un müvekkilini arayarak davacının devir sözleşmesini imzalayacağını söyleyerek hastaneye çağırmasının davacının aslında iyi niyetli olmadığını ve bu durumu planlayarak organize ettiğini, davacının CBS dosyasındaki ifadesine bakıldığı taktirde beyanında hastaneye 30 Eylül 2019’da yattığını beyan etmiş olduğu görülmekle birlikte bu tarihin gerçeği yansıtmadığını, davacının hastaneye 4 Ekim 2019 tarihinde saat 14:58’de yatmış olup yatış işleminden sonra da müvekkilinin, 4 Ekim 2019 saat 15:00 civarlarında davacının ağabeyi Şakir Sanbur tarafından arandığını, arama kayıtlarına bakıldığı taktirde bu durumun açıkça ortaya çıkacağını, ayrıca CBS dosyasında bulunan hastane kayıtlarına bakıldığı taktirde de davacının hastaneye yatış tarihinin 4 Ekim 2019 saat 14:58 olduğunun anlaşılacağını, yine aynı gün 16.00 sularında müvekkili ve eşinin hastaneye giderek davacıdan devir sözleşmesine ilişkin gereken imzayı aldıklarını, bu esnada davacının hastaneye geleli henüz 1 saat olduğunu ve kendisine hiçbir tıbbi müdahale ya da ilaç tedavisi uygulanmadığını, davacı tarafın beyanında TTK madde 595/1 maddesine dayanılarak devir ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılması ve noterce onanması gerektiğini belirtmiş ise de; söz konusu evrakın yazılı olduğu ve noterce imzaların onandığı zaten Bursa 14.Noterde kayıtlı olduğunu, sözleşmede yapılan tahribatın müvekkili tarafından yapılmadığını, kendisinin evrakı davacıya imzalattıktan sonra muhasebeci …’ya teslim ettiğini, karar tarihinin el yazısıyla doldurulduğu hususuna gelindiği taktirde de bu konuyla ilgili olarak CBS dosyasında müvekkilinden alınan imza ve yazı örneklerinin mevcut olduğunu, kriminal inceleme yapıldığı taktirde söz konusu el yazısının müvekkiline ait olmadığı ortaya çıkabilecek olup ayrıca tarih değişikliğini muhasebeci …’ın yaptığını, … davacı tarafın yıllardır … ile birlikte muhasebeciliğini yapmakta olduğunu, Bu tarih değişikliğinden müvekkilinin hiçbir şekilde haberi olmadığını ve ayrıca buna ilişkin herhangi bir menfaati bulunmadığını, TTK Madde 344 gereğince Nakit sermaye taahhüt edilmiş ise, payların itibari değerlerinin, en az %25’i tescilden önce, gerisi de tescili izleyen en geç 24 ayda ödenir. TTK’nın söz ettiğimiz maddesi de göz önüne alındığı taktirde kanun ortakların sermaye bedellerini ifa etmeleri gerektiğini, ancak davacının tescilden önce yatırılması gereken sermaye bedelini dahi yatırmadığı aksine söz konusu bu bedelin dahi davalı müvekkili tarafından yatırıldığını, şirketin kuruluş aşamasındaki bütün masrafların (Taşınmazların alım bedelleri, yatırılması gereken harç ve masraflar vs.) müvekkili tarafından karşılandığını, Anonim Şirketlerde, doktrinde mevcut olduğu üzere Devir Serbestliği İlkesi söz konusu olduğunu, bu ilkeye göre senede bağlanmış olsun olmasın, payların devredilebileceğini, ilke gereği pay sahibinin herhangi bir makam, organ veya kişinin izin/ icazetini almasına gerek olmaksızın payını devredilebilmesini ifade ettiğini, ilkenin kapsamına, payın devredileceği kişiyi seçme serbestisi de gireceğinden, payı devralacak olanın kimliği ve kişiliğinin önem taşımayacağını; herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin, pay sahipliğini kazanabileceğini, nitekim TTK Madde 490/1 hükmüne bakıldığında, kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı payların, herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebilirler ibaresi bulunmakta olduğunu, hamiline yazılı pay senetlerinin devir şekline bakıldığı taktirde bu devir işlemi yalnızca zilyetliğin geçirilmesi (nakli) ile devredilebileceğini, devrin anonim şirkete bildirilmesi ve bir deftere kaydedilmesinin söz konusu olmadığını, TTK Madde 647/1 maddesine göre mülkiyet ve sınırlı bir ayni hak kurulması amacıyla kıymetli evrakın devri için her halde senet üzerindeki zilyetliğin devri şart olduğunu, şu halde devir için senet zilyetliğinin nakledilmesi gerektiğini, TMK Madde 977’ye göre zilyetlik, şeyin veya şey üzerinde hâkimiyeti sağlayacak araçların, edinene teslimi veya edinenin önceki zilyedin rızasıyla şey üzerinde hâkimiyeti kullanacak duruma gelmesi hâlinde devredilmiş ollacağını, zilyetlik devrinin, mülkiyetin geçişi amacıyla yapılmalı ve tasarrufi işlemin geçerli bir hukuki sebebi olması gerektiğini, devredenin yetkili olması gerektiğini, zilyetliğin devredilmesiyle ilgili olarak davacının borç durumu ve sahibi olduğu şirketlerin iflas etmiş olduğu bundan da kaynaklı olarak davacının şirketle ilgili ödemelerinin yapılmaması ve yapılacağı konusunda da tereddüt bulunması olduğunu, tarafların bu sayılan hususlardan dolayı payların devredilmesi konusunda karşılıklı anlaştıklarını, davacı tarafın beyanında imzaları noter tarafından tasdik edilmiş olan devir sözleşmesinin noter tasdikli bir örneğinin ticaret sicili memurluğuna verilmesi gerektiğini, ancak bu işlemin de gerçekleştirilmediğini beyan etmiş olsa da söz konusu devir sözleşmesi ticaret sicil memurluğuna verildiğini, davacı tarafın dilekçesinde iddia ettiği gibi müvekkili tarafından davaya konu teşkil eden hisse paylarının 3.kişilere devir işleminin gerçekleşeceği konusundaki duyumlarının tamamen asılsız olup zaten kendilerinin de bu beyana ilişkin iddiaları dışında herhangi bir delillerinin de bulunmadığını ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmesini, müvekkilinin yıllarca davacı tarafı maddi ve manevi olarak gerek ticari hayatında gerek ise şahsi hayatında desteklediğini, kendisini özellikle maddi anlamda desteklediğini ve dava konusu şirketle ilgili olarak yapılan ödemelerin bizzat müvekkili tarafından yapıldığını, müvekkilini basiretli bir tacir olmakla birlikte ticari hayatı boyunca hukuka ve ticari hayatın gereklerine aykırı bir davranışı bulunmadığını, davacı tarafın ödemeleri gerçekleştirmemiş olması karşısında müvekkilinin yasal haklarını kullanmamasının tamamen davacı tarafla aralarındaki senelere dayanan arkadaşlık ve güven ilişkisinden kaynaklandığını asıl kandırılan tarafın müvekkili olduğunu, davacı tarafın iflas ettiğini dahi müvekkilinden sakladığını, müvekkili ile davacının ortak olma kararı aldıkları sırada müvekkilinin davacının iflas ettiğini bilmediğini belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava; davacı tarafça davalı yana yapılan hisse devrinin geçerli olup olmadığı, iptalinin gerekip gerekmediğine ilişkindir.
Mahkememizce davalı … Patlayıcı Maddeler A.Ş ‘ye ait genel kurul toplantı ve müzakere defteri, yönetim kurulu karar defteri ve pay defterinin mahkememizce fiziki ortamda incelenmesinin sağlanması yönünden bir dahaki celseden 3 gün öncesinden mahkememize ibraz edilmesi hususunda … Patlayıcı Maddeler A.Ş ye müzekkere yazılmasına, Bursa 24.Noterliğinin 14/02/2019 tarih 4462 yevmiye numaralı aynı tarih 4463 yevmiye numaralı, 07/10/2019 tarih 30084 yevmiye numaralı, aynı tarih 30085 yevmiye numaralı işlemlerine ilişkin evrakların tasdikli örneğinin çıkartılarak gönderilmesinin istenmesine, davalı hisse devri bedeli açıklamalı 17/04/2019 tarih 1841 işlem nolu … hesap nolu EFT … nolu işlem dekontunun çıkartılarak gönderilmesi için TEB A.Ş ye müzekkere yazılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce davacı vekiline ayrıca birleşen dosya davalısı şirket yöneticisi …’un bu dosya da davalı konumda bulunması nedeni ile davalı şirketi temsil etmek üzere ayrı bir dava açıp kayyım tayin ettirmesi ve sonucundan mahkememize bildirmesi konusunda süre verilmesine, … Patlayıcı AŞ’ye ait ortaklar pay defterinin mahkememiz kalemine sunulduğu bildirilmekle şimdilik mahkeme yazı işleri müdürlüğü kasasına alınarak dosya içerisine şerh verilmesine, genel kurul karar ve müzakere defterinin ise Bursa C.Başsavcılığı’nın 2019/109591 Soruşturma sayılı evrakı içerisine sunulduğu bildirilmekle buradan celbi için yazı yazılmasına, yönetim kurulu karar defterinin davalı vekilince bir dahaki celseye kadar sunulmasına, bilirkişi incelemesi ve müteakip işlemler konusunda daha sonra karar oluşturulmasına karar verilmiş, dava dışı şirket tarafından şirkete ait yönetim kurulu karar defteri, ortaklar pay defterinin mahkememiz kalemine ibraz edildiği, genel kurul toplantı ve müzakere defterinin Bursa C.Başsavcılığının 2019/109591 soruşturma sayılı dosyasına ibraz edildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 03/07/2020 tarihli ara kararı ile davacı vekilinin 15/06/2020 tarihli dilekçesi ile; mahkememiz dosyasına konu hisseler üzerine mahkememiz tarafından 3.000,00 TL teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verildiğini, müvekkilinin durumunun iyi olmadığını, şirketin mal varlığı üzerine tedbir konulması yönünden tedbir kararı verilmediğini, ileride telafisi güç zararların önlenmesi bakımından şirketin taşınır ve taşınmaz malları ile bankalardaki hesaplarının tespit edilerek tamamı üzerine ihtiyati tedbir/ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ettiğinden; mahkememizce davacı vekilinin taleplerinin değerlendirilmesi bakımından Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/109591 soruşturma sayılı dosyası DYS üzerinden celbine karar verilmiş olup; ilgili dosya mahkememiz dosyası içerisine alınmış, davacı tarafın taleplerinin değerlendirilmesi bakımından Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/109591 soruşturma sayılı dosyası DYS üzerinden celbi ile dosyanın incelenmesinde; davacı vekilinin 15/06/2020 tarihli dilekçesinde yer alan ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile; açılan dava ve yürütülen soruşturma kapsamında olası hak ve kayıpların önlenmesi bakımından dava dışı … Patlayıcı Mad. San ve Tic. A.Ş.’ye ait menkul ve gayrimenkul malların 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi yönünden Tapu Sicil Müdürlüğüne ve Trafik Tescil Şube Müdürlüğüne ayrı yazılar yazılmasına, davanın ve talebin niteliğine göre daha önce yatırılan teminat ile yetinilerek yeniden teminat alınmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 08/04/2021 tarihli ara kararı ile davalı vekilinin davalı şirket hisselerinin 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesine dair (davalıya devrolunan 25.000.-TL karşılığı 25.000 adet hissenin) ve şirket mal varlığının menkul ve gayrimenkul mallarının 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesine dair mahkememiz 15/06/2020 tarih ve 03/07/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararlarına itirazın reddine, dava dışı şirketin davaya dahil edilmesi ve dava dışı şirketi bu davada temsil etmek üzere bir temsil kayyumu atanması konusunda davacı vekiline gereğinin icrası için süre verilmesine dair ara kararından rücu edilmesi istemlerinin de reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce dava dışı şirkete ait genel kurul toplantı ve müzakare defterinin celbi yönünden Bursa C.Başsavcılığı Emanet Memurluğu’na yazı yazıldığı, yazı cevaplarının dosya içerisinde olduğu, şirkete ait genel kurul ve müzakere defteri aslının gönderildiği 21/04/2021 tarihi itibari ile mahkeme yazı işleri kasasına alındığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davalı şirkete temsil kayyumu olarak atandığı anlaşılan Av. …’ın tebliğ ile bilgilendirilerek bir daha ki duruşmaya çağırılmasına, bu celse davacı vekilince ibraz edilen delile ve belgelere karşı beyanda bulunmak üzere davalı vekiline süre verilmesine, Bursa 24.Noterliğine yazılan yazının tekidi ile davacı vekillerince elden takip ile dosyaya getirtilmesine, davalı şirkete yönetim ya da denetim kayyumu atanması konusundaki taleplerin dosya içerisine celp edilen tüm deliller geldikten sonra yeniden heyetçe değerlendirilip bilahare karara bağlanmasına, Bursa C.Başsavcılığının 2019/109591 Sor. Sayılı evrakının akıbetinin beklenmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce Bursa 24. Noterliğine yazılan yazıya cevap verildiği, istenen belge asıllarının gelmekle mahkeme yazı işleri kasasına alındığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce 13/10/2021 tarihli oturumda davacı …’un imza örneklerimi vermeye hazır olduğunu beyan etmesi üzerine mahkememizce usulüne uygun imza örnekleri alınmakla düzenlenen tutanaklar dosya arasına alındığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacı vekiline müvekkili …’a ait imza incelemesine esas olmak üzere 14/02/2019 tarihi öncesine ait resmi merciilerde bulunan imza sirküler aslı, çek hesabı açılış imza beyannamesi, banka kredi sözleşmesi, seçim müdürlüğü kayıtları gibi yerlerin mahkememize bildirilmesi konusunda 1 haftalık kesin süre verilmesine, davacı vekilince müvekkiline ait ıslak imzalı belgelerin bulunduğu yerler ile ilgili bilgi verildiğinde belgelerin celbi için yazılar yazılmasına, belge asılları geldikten sonra dosyanın mahkememizce resen seçilecek bir grafolog bilirkişiye tevdii ile mahkememiz yazı işleri müdürlüğü kasasında bulunan davalı şirkete ait Genel Kurul Toplantı ve Müzakere defteri, yönetim kurulu karar defteri üzerinde 14/02/2019 tarihinde alınmış kararlar altında davacı …’a tfen atılan davacının eli ürünü olup olmadığı konusunda rapor aldırılmasına karar verilmiş, bu itibarla bilirkişiden alınan 10/01/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; benzerlikleri fotoğraflar ve diğer uygun görüntü teknikleriyle işaretlemeler yaparak desteklenen inceleme ve bulgular neticesinde; (1) ve (2)numara ile tanımlandırılan “yönetim kurulu karar defteri” başlıklı belge ve “genel kurul toplantı ve müzakere defteri” başlıklı belge üzerinde … adına atfen atılı bulunan imzaların, …’a ait karşılaştırmaya esas asıl olan mukayese belgelerdeki örnek imzaları arasında gözlenen benzerliklere atfen, … eli ürünü olduğu kanaatine varıldığı, (3) numara ile tanımlandırılan “pay defteri” başlıklı belge belge üzerinde … adına atfen atılı bulunan imzanın ile “…” ibareli el yazısının üzerine farklı cins mavi renkli mürekkepli kalem ile atılmış olması ve kaligrafik ve karakteristik özelliklerinin belirgin olmaması sebebi ile … eli ürünü olup olmadığı husunda müspet ya da menfi bir kanaat bildirmenin mümkün olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Celse arasında ölü davalı … mirasçıları vekilinin 24/03/2022 tarihli beyan dilekçesinin dosya içerisinde olduğu, grafolog bilirkişi incelemesinin yapıldığı raporun dosya içerisinde olduğu, taraflara tebliğ olunduğu, kayyum raporunun sunulduğu, genel kurulun yapıldığı, miras hisse devirleri ile ilgili kayıtların gerçekleştirildiği, dosya içerisinde sunulan kayyum raporu ve eklerinden anlaşılmıştır.
Mahkememizce şirkete ait genel kurul toplantısının gerçekleştirildiği ve şirkete ait yönetim organlarının seçildiği anlaşılmakla kayyum …’ın görevinin daha önceden olduğu gibi bu davada temsil kayyumu olarak devamına, davacı vekilinde bu celse ibraz edilen beyan dilekçesi ve eklerinin henüz sunulduğu anlaşılmakla inceleme konusu yapılarak yine davacı vekilinin dava dilekçesine konu hususlar ile ilgili açıklayıcı beyan dilekçesini sunması sonrasında genel kurul ve yönetim kurulu defterleri ile pay defteri üzerindeki tahrifat ve imza aidiyeti konusunda ATK’dan inceleme yaptırılıp yaptırılmayacağı konusunda bilahare karar oluşturulmasına, Bursa CBS’nin 2019/109591 Soruşturma akıbetinin sorulmasına, şirket kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp yaptırılmayacağı konusunda daha sonra karar oluşturulmasına karar verilmiştir.
Celse arasında 14/02/2019 tarihli ve Bursa 24. Noterliğinin 07/10/2019 tarih ve 30084 yevmiye numarası ile tasdikli genel kurul toplantı ve müzakere defterindeki tahrifat iddiaları yönünden dosyanın yeniden daha önce mahkememizce görevlendirilen grafolog bilirkişiye tevdii ile dosya içerisinde mevcut bilgi ve belgeler ve kasa evrakı da eksiksiz şekilde teslim ve tesellüm belgesi düzenlenerek tevdii edildikten sonra ek rapor aldırılmasına, davacı …’un irade fesadı ve temyiz kudreti yönünden ileri sürülen iddia ve itirazların da ayrıca inceleme konusu yapılması gerekeceğinden davacı …’un gördüğü psikiyatrik tedavi süreci ile ilgili daha önce dosyaya celbedilen tıbbi tedavi evrakı ile birlikte dava dosyasının bir örneği çoğaltılarak dosyanın Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’na gönderilerek davacı …’un 14/02/2019 işlem tarihi ve 07/10/2019 tasdik tarihleri itibari ile hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönünden rapor aldırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 28/09/2022 tarihli raporunda; (2) numara ile tanımlandırılan, inceleme konusu “T.C. BURSA TİCARET SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ” tarafından, “16 Kasım 2018” tarih ve “12860” yevmiye numarası ile onaylanmış, yetmişsekiz sayfadan oluşan, “GENEL KURUL TOPLANTI ve MÜZAKERE DEFTERİ” başlıklı defter üzerindeki incelemede; silinti, kazıntı, karalama, lekeleme, ekleme, çıkarma vb. bir tahrifat izine ve “3″ numaralı sayfaları üzerinde tahrifat yönünden yapılan rastlanılamadığı, (3) numara ile tanımlandırılan inceleme konusu, “T.C. BURSA TİCARET SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ” tarafından, “16 Kasım 2018” tarih ve “12861” yevmiye numarası ile onaylanmış, yetmiş sekiz sayfadan oluşan, “PAY DEFTERİ” başlıklı belgenin numaraları sayfaları üzerinde tahrifat yönünden yapılan incelemede; ilgili sayfalar üzerinde bulunan çeşitli rakamalar üzerinde aynı cins ve farklı cins mürekkepli kalemler ile mükerrer söz konusu mükerrer amacıyla yapılıp yapılmadığı hususunda müspet ya da menfi bir kanaat bildirmek mümkün olamadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
06/10/2022 tarihli sağlık kurulu raporunda; davacı …’un, yapılan incelemede anılan tarihlerde intihar girişimi nedeniyle hastane yatışının bulunduğu, kullandığı psikiyatrik tedavi, yoğun anksiyetenin varlığı ve psikolojik duramu nedeniyle hukuki işlem ehliyetinin tam olmadığı, ancak şuanda hukuki işlem ehliyetinin tam olduğu kanaatine varıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Celse arasında dosyanın itirazların incelenmesi yönünden yeniden grafolog bilirkişi … ile aynı zamanda davanın esası ile ilgili hususlarda da iddia ve savunmalar ve esasa ilişkin hususların incelenmesi yönünden rapor düzenlenmek üzere nitelikli hesaplamalar uzmanı Prof. Dr. …’den oluşturulacak heyet halinde tüm dosya kapsamını inceler şekilde heyet raporu aldırılmasına karar verilmiş, bilirkişi …’in 19/06/2023 tarihli raporunda; 10 OCAK 2022 tarihli bilirkişi raporunda; imza inceleme esalarının neler olduğu belirtilmiş, uzmanlık alanım ile ilgili olarak bu esaslar çerçevesinde şahısın samimi ve huzurda alınan mukayese imzalarını havi belgelerinin tamamı tek tek incelenmiş, inceleme ve karşılaştırmalar yapılmış, yapılan incelemeler ve karşılaştırmalar sonucunda elde edilen tespitler ışığında ulaşılan kanaat de inceleme ve mukayese konusu imzalara ait göre desteklenmiş se de gerekli işaretlemeler yapılarak sunulduğu, 28 EYLÜL 2022 tarihli bilirkişi raporunda; tahrifat incelemesi yönünden yapılan incelemede, tahrifat incelemelerine dayanak oluşturan “Video Spektral İncelemeler ” tekniğine esas teşkil edecek cihazların kullanılması kapsamında; gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde resmi ler ve çeşitli kriminal laboratuvarları tarafından da kullanılan ve uzmanlık alanımla ilgili konularda raporda kullanması gereken, tarafına ait“FORENSİC DOCUMENTER (FORENTEK M900)” cihazı ve “F Serisi Belge İnceleme Cihazı” kullanılmış, mahkemenin incelenmesini istediği hususların hepsi dikkate
alınarak, mürekkep incelemeleri ve mürekkeplerin farklı dalga boylarında ışığa verdiği tepkimeler ölçülerek söz konusu incelemeler neticesinde elde etmiş olduğu tespitler ve kanaatler ile ileri derecede incelemeye gidilemeyen hususlar da yine görüntüler ile desteklenerek raporunda belirtilmiş, tüm bu hususlar ile teknik imkan ve kabiliyetlerim doğrultusunda; imza incelemesi ve tahrifat incelemesi yönünden dosya muhteviyatındaki inceleme konusu belgeler ile mukayese konusu belgeler arasında yeniden yapılan inceleme ve karşılaştırmada; “10 OCAK 2022” ve “28 EYLÜL 2022” tarihli bilirkişi raporlarına ilave bir tespit bulunmadığının belirtildiği anlaşılmıştır.
Nitelikli hesaplamalar uzmanı Prof. Dr. …’den alınan 12/05/2023 tarihli raporda; davacının dava dışı … AŞ’de kuruluşundan itibaren sahip olduğu bedeli tamamen ödenmemiş ve senede bağlanmamış hamiline yazılı 25.000 adet payının devri için davacı … ile müteveffa davalı … arasında, senede bağlanmamış payların devri bakımından kabul edilen geçerlilik şartlarına uygun devir sözleşmesi yapılmamış olduğu; 14.02.2019 tarihli yönetim kurulu kararı ile aynı tarihli genel kurul kararının, anonim şirkete yönetim kurulları ile genel kurullarının, pay sahiplerinin kendi aralarında yapmaları gereken devir sözleşmeleri hususunda herhangi bir yetkilerinin olmaması nedeniyle yok hükmünde oldukları; bunun kabul edilmemesi halinde her iki kararın da TTK m. 391-1-b ve m. 447/1-c hükümleri uyarınca batıl oldukları; 14.02.2019 tarihli yönetim kurulu kararı ile aynı tarihli genel kurul kararının bir an için her açıdan usulüne uygun olduğu kabul edilse dahi davacı …’un 14.02.2019 tarihinde işlem ehliyetinden yoksun olduğu tespit edilmiş olduğundan bahsi geçen kararların TBK m. 27 uyarınca da batıl olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin davacını ıslah ettiğine dair 23/06/2023 tarihli dilekçesini UYAP sistem üzerinden dosyamız içerisine ibraz etmiş olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Ticaret sicili kayıtlarına göre … Patlayıcı Maddeler San. ve Tic. AŞ’nin (müteakiben … AŞ) Bursa Ticaret Siciline 16.11.2018 tarihinde 101591 sicil numarası ile tescil edildiği, şirketin kuruluş esas sermayesinin 50.000 TL olup, esas sermaye beheri TL’dan toplam 50.000 adet paya bölünmüş, esas sözleşmenin 6. maddesi hükümlerine göre davacı … 25.000 adet pay karşılığı 25.000 TL; müteveffa davalı … 12.500 adet pay karşılığı 12.500 TL ve mirasçı davalı …, 12.500 adet pay karşılığı 12.500 TL esas sermaye taahhüdünde bulunmuşlar, davacı tarafın iptalini istediği, davalı tarafın ise geçerli olduğunu iddia ettiği
bir tane yönetim kurulu, bir tane de genel kurul kararı söz konusu olduğu, TTK’da ne yönetim kuruluna ne de genel kurula pay sahipler ile diğer pay sahipleri ya
da üçüncü kişiler arasındaki pay devirlerine ilişkin karar alma yetkisi ve görevi verilmemiş olduğu, bir diğer ifadeyle ne genel kurulun ne de yönetim kurulunun pay
sahiplerince gerçekleştirilecek pay devirlerine ilişkin işlemler (sözleşmelerin akdedilmesi vb. gibi)
karar alma yetkileri olmadığı, senede bağlanmamış ve bedeli tamamen ödenmemiş paylar bakımından şirket adına devre muvafakat açıklama yetkisinin (TTK m. 491/1) yönetim kurulunda olması ise, esasen sadece taraflarınca yapılması mümkün olan alacağın devri ve borcun üstlenilmesi işlemlerinin baştan sona bizatihi şirket organlarınca gerçekleştirilebilmesi anlamına gelmeyeceği, zira davacı …’un mülkiyetinde yer alan payların devri için gerekli olan alacağın devri ve borcun üstlenilmesi işlemlerinin devreden … ile devralan … arasında yapılması gerektiği, devre konu payların şirkete ait olmadığının da açık olduğu, kaldı ki, usulünce yapılmadığı için geçersiz pay devrine dayalı olarak yapılan pay defteri kayıtlarının da ilgili payların devredene geçişini sağlamayacağı, nitekim TTK m. 499/1 ve 2’de de “şirket, senede bağlanmamış pay sahipleriyle, ad, soyad, unvan ve adresleriyle, pay defterine kaydedeceği, payın usulüne uygun olarak devredildiği, ispat edilmediği sürece, devralan ve intifa hakkı sahibi pay defterine yazılamaz” denilerek, pay defterine kayıt için, devir işleminin öncelikle usulüne uygun şekilde gerçekleştirilmiş olması gerektiğinin ifade edildiği, gerek yönetim kurulu gerekse genel kurul kararları anonim şirketin organları olarak kurul üyelerinin iradelerini değil şirketin iradesini yansıttığı, yönetim kurulu ve genel kurul kararlarının katılanların oylarıyla (iradeleriyle) oluşması, ortaya çıkan kararın katılanların iradeleri olduğu anlamına gelmeyeceği, dolayısıyla organ içinde açıklanan iradelerin tüzel kişinin iradesinin oluşmasına yönelik olup, ilgililerin kişisel işlemleri açısından herhangi bir hüküm ifade etmeyeceği, bu açıdan “pay devri” dava konusu olayda görüldüğü gibi şirketin “yönetim kurulu kararı” ya da “genel kurul karari” şeklinde ortaya çıkmış olsa da, karar devir işleminin taraflarının (…-… iradesini yansıtmadığından geçerli bir pay devrinden söz edilmesinin hukuken kesinlikle mümkün olmadığı, davacı …’a ait senede bağlanmamış ve bedeli kısmen ödenmiş 25.000 adet payın müteveffa davalı …’a devri hususunda adı geçenler arasında alacağın devri işlemi (TBK m. 183) ve borcun üstlenilmesi sözleşmesi (TBK m. 195) yapılmadığı görülmüş, bir kazandırıcı işlem olarak dava konusu 25.000 adet çıplak pay devrinin geçerli bir hukuksal dayanağının bulunmadığı sonucuna ulaşılmış, 14.02.2019 tarihli yönetim kurulu kararının yönetim kurulunun yetkisiz olduğu bir konuya ilişkin olması nedeniyle yok hükmünde olduğu, bunun kabul edilmemesi halinde de TTK m. 391/1-b (anonim şirketin temel yapısına uymama) uyarınca batıl olduğu; aynı tarihli genel kurul kararının da genel kurulun TTK m. 408’de sayılmış yetkileri arasındaki sayılan hususlardan hiçbirine uymamasından dolayı yok hükmünde olduğu, bunun kabul edilmemesi halinde de TTK m. 447/1-c (anonim şirketin temel yapısına uymama) uyarınca batıl olduğu kanaatine varılmış, yokluk ve butlan mahkemece re’sen dikkate alınabilecek geçersizlik nedenleri olduğu gibi
TTK’da belirtilen hallerin ileri sürülmesi için herhangi bir hak düşürücü süre ya da zamanaşımı süresi öngörülmemiş, kaldı ki kararların 14.02.2019 tarihinde alındığı, davanın ise 07.02.2020’de açılmış olduğu görüldüğünden TMK madde 2’den kaynaklanan makul sürenin aşılmış olmasından da bahsedilemeyeceğinden gerek yok hükmündeki ve gerekse batıl kararlar baştan itibaren hiçbir hüküm ve sonuç doğurmayacağı değerlendirilmiş, dosya kapsamında aldırılan Bursa Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezinin 26.10.2022 tarihli ve 69621
Sayılı yazısına ekli 06.10.2022 tarihli ve 11.05.2022.24/690 nolu BUÜ SUAM Hastanesi Ruh Sağlığı ve
Hastalıkları Anabilim Dalı Sağlık Kurulu Raporunda; “…’un, yapılan incelemede anılan tarihlerde (14/02/2019 işlem tarihi ve 07.10.2019 tasdik tarihleri itibari ile) intihar girişimi nedeniyle hastane yatışının bulunduğu, kullandığı psikiyatrik tedavi, yoğun anksiyetenin varlığı ve psikolojik durumu nedeniyle hukuki işlem ehliyetinin tam olmadığı, ancak şu anda hukuki işlem ehliyetinin tam olduğu kanaatine varılmıştır” yönünde tıbbi kanaat bildirildiği, davacı …’a ait 25.000 adet payın
müteveffa davalı …’a devri amacıyla 14.02.2019 t.de iki ayrı karar alındığı, bu kararlardaki imzaların davacı …’a ait olup olmadığından bağımsız olarak, bahsi geçen sağlık kurulu raporuna göre davacı …’un 14/02/2019 işlem tarihi ve
07.10.2019 tasdik tarihleri arasında hukuki işlem ehliyetinin tam olmadığı sonucuna varılmış olduğundan, bir an için yönetim kurulu ve genel kurul kararlarının usulüne uygun olduğu; yönetim kurulu ya da genel kurul kararlarıyla pay devri yapılabileceği kabul edilse dahi, işlem ehliyeti olmadığından TBK 27.maddesi uyarınca “devir işleminin” mutlak hükümsüz olacağı sonucuna varıldığından davanın kabulüne karar verilerek davalı şirkete ait 07/10/2019 tasdik tarihli davacı …’a ait 25.000 Adet payın Ölü Davalı …’a devrine dair genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun ve devrin geçersizliğinin tespitine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, davalı şirkete ait 07/10/2019 tasdik tarihli davacı …’a ait 25.000 Adet payın Ölü Davalı …’a devrine dair genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun ve devrin geçersizliğinin TESPİTİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 269,85.-TL harçtan peşin olarak alınan 54,40.-TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/1-2 uyarınca belirlenen 17.900,00.-TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 5.368,26.-TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalılar vekili ve davalı şirket kayyumunun yüzünde, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Yargı yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/10/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye 1…
e-imza
Katip …
e-imza

DAVACI TARAFÇA YAPILAN
YARGILAMA GİDERLERİ DÖKÜMÜ.
54,40 TL BVH.
54,40 TL PH.
3.850,00 TL BİLİRKİŞİ ÜCRETİ
1.409,46 TL TEB. VE POSTA GİD.
TOPLAM : 5.368,26.-TL