Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/121 E. 2021/165 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/121 Esas
KARAR NO : 2021/165
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … (TC. …) …
VEKİLİ : Av. … … UETS
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/01/2020
KARAR TARİHİ : 23/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; davacı vekilinin 16/01/2020 tarihli dava dilekçesini özetle; davalı tarafın, müvekkilinden mallar satın alıp cari hesaptan kaynaklanan borcunu ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine Bursa 17. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının 08/11/2019 tarihinde haksız ve kötü niyetli olarak takibe ve borca borcun 3.000,00-TL’lik kısmına itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalı tarafın itiraz dilekçesinde sadece borcun 3.000,00-TL’lik kısmını kabul edip, geriye kalan 13.218,08-TL’ye itiraz ettiğini, anılan bu sebeplerle; öncelikle davalı borçlu hakkında borca yeter tutarda menkul, gayrimenkul ve 3. Kişilerdeki hak ve alacaklı üzerine ihtiyati haciz konulmasına, davalının kısmi itirazının iptali ile Bursa 17. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı icra dosyasıyla yapılan takibin, takip tarihinden itibaren takip dosyasında belirtilen faiz oranı uygulanmak suretiyle icra dosyasında belirtilen şartlarla borcun itiraz edilen kısım olan 13.215,08-TL olarak aynen devamına, haksız ve kötü niyetli olarak takibin durmasına neden olunduğu için alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekaleti ücretin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; davalı vekilinin 21/02/2021 tarihli cevap dilekçesini özetle; davalı müvekkil davacı şirketten dava konusu alacağı içeren herhangi bir mal satın almadığını, böyle bir borcu bulunmadığını, davalıya tebliğ edilen herhangi bir kapalı yada açık fatura, teslim edilen herhangi bir mal ve irsaliye söz konusu olmadığını, Ticaret kanunu amir hükümlerine göre davacı şirketten davaya konu alacağa ilişkin malların teslimine dair herhangi bir irsaliye mevcut olmadığı gibi, ticari defter ve kayıtlarda da böyle bir borç bu borca ilişkin kayda girmiş fatura da bulunmadığını, davalı Bursa 17. İcra Müdürlüğünün 2019/… esasa sayılı dosyası için davacı vekiline ilişikte ibraz edilen ödeme dekontundan da anlaşılacağı üzere sadece ve sadece satın ve almış olduğu 2 adet motor borcu için 4.000,00-TL ödediğini, makine borcu 3.000,00-TL olmasına rağmen davacı vekili kısmi avukat ücreti ve icra masrafı talep ettiği için 4.000,00-TL ödendiğini, davalının davacıya bunun dışında herhangi bir borcu bulunmadığını, anılan bu sebeplerle; yargılama sırasında da ortaya çıkacak deliller karşısında haksız ve mesnetsiz davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine; mahkeme vekil ücreti ve mahkeme masraflarının davacı tarafı yükletilmesine karar verilmesine talep etmiştir.
GEREKÇE;
Dava; taraflar arasındaki cari hesap alacağından kaynaklanan, davacı vekili tarafından Bursa 17. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine başlatılan 16.215,00-TL tutarındaki takibin, davalı tarafça 3.000,00-TL’lik kısmının ödenmesi ve geriye kalan 13.215,08-TL’ye yapılan itirazın iptali davası olduğu anlaşılmıştır.
Bursa 17. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı icra takip dosyasının celp ve incelenmesinde; davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25/10/2019 tarihinde cari hesap alacağından kaynaklanan 16.215,08-TL asıl alacak üzerinden takip başlatıldığını, davalı tarafın 08/11/2019 tarihli dilekçesi ile, takibe konu alacağın 3.000,00-TL’sini kabul ettiğini, geriye kalan 13.218,08-TL’sine itiraz etmesi üzerine, icra takibinin 3.000,00-TL’lik kısmı üzerinden devamına, 13.218,08-TL üzerinden kısmi olarak durdurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraf defterleri üzerinde dava dosyası, ibraz edilen deliler ve taraflara ait ticari defter ve dayanağı kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, icra takip tarihi itibariyle davacının var ise alacaklı olduğu miktar ve faizinin belirlenmesinin istenmesi yönünden, dosyanın mahkememizce resen seçilecek bir mali müşavire tevdii ile, 27/02/2020 günü bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, dosya tüm ekleri ile birlikte mali müşavir bilirkişisi…e tevdii edilmiştir. davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi de değerlendirilerek, bu aşamada yaklaşık ispat koşulu yerine gelmediğinden davacı vekilinin davalıya ait araca ilişkin ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerine müzekkere yazılarak, tarafların 2019 yılına BA/BS formlarının gönderilmesi istenilmiştir.
…Vergi Dairesi’ne yazılan 11/02/2020 tarihli müzekkere cevabında; davacı… San Ve Tic Ltd Şti’nin 2019 yılına ait BA/BS formlarının gönderildiği, … Vergi Dairesi’ne yazılan, 13/02/2020 tarihli müzekkere cevabında ise; davalı …’un işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu ve BA-BS formu ve yükümlülüğünün bulunmadığı ve sistem kayıtlarına mükellefe ait BA-BS formu bulunmadığına dair bilgi verildiği görülmüştür.
05/08/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre; dosya ve ekleri ile davacı tarafa ait incelemeye esas ticari defter ve bağlı kayıtları üzerinde yapılan inceleme ve tespitler neticesinde, davalı taraf ticari defterleri ibraz edilmemiş olduğundan, incelemenin dosya ve ekleri ile davacı tarafa ait 2019 yılı ticari defterleri üzerinden yapıldığını; e-defter mükellefi olan davacı tarafın süresinde oluşturulmuş beratlarının tarafına ibraz edildiğini, basılı defterleri olan envanter defterinin açılış tasdikinin TTK ve VUK ilgili hükümlerinde öngörülen yasal süreler içerisinde yaptırılmış olduğu, defterlerin kayıt nizamına ve usule uygun tutulduğu, tüm defter kayıtlarının birbirlerini doğrulayacak şekilde istikrarlı olduğunun tespit edildiği, delil niteliğinin takdirinin mahkemeye ait olduğunu, davacı tarafın kendi defterlerine, 9 adet fatura ile toplam 17.436,62-TL tutarında davalıya mal-hizmet sattığını ve karşılığında takip tarihinden evvel 1.221,54-TL tahsilat yaptığını kaydettiğini, T.C Bursa 17. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyası ile davacı taraf vekilince davalı taraf aleyhine, 16.215,08-TL asıl alacak üzerinden takip başlatıldığı tarih olan 12/09/2019 tarihinde, davalının 16.215,08-TL borçlu olduğunun kayıtlı olduğunu, takip talibinde, takip tarihinden evveline ilişkin işlemiş faiz talep edilmemiş olmakla birlikte, davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir belge dosya içeriğinde görülemediğinden, takipten evveline ilişkin faiz hesap tablosu oluşturulmadığına ilişkin görüş ve kanaat bildirmiştir.
27/02/2020 günü bilirkişi inceleme günü, davacı tarafın 2019 yılına ilişkin ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine esas olmak üzere mahkememize ibraz ettiği ancak, davalıya defter incelemesi için çıkartılan tebligatta, defterin temin edilmemesi halinde davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinin esas alınacağı hususunun ihtar edilmediği görülmekle, mahkememizce tekrar defter inceleme günü verilmiş olduğu ve dosyasının 18/12/2020 tarihinde ek rapor tanzimi için bilirkişiye tevdii edildiği görülmüştür.
16/01/2021 tarihli bilirkişi ek raporuna göre; davacı tarafın kendi defterlerine, 9 adet fatura ile toplam 17.436,62-TL tutarında davalıya mal-hizmet sattığını ve karşılığında takip tarihinden evvel 1.221,54-TL tahsilat yaptığını kaydettiğini, T.C Bursa 17. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyası ile davacı taraf vekilince davalı taraf aleyhine, 16.215,08-TL asıl alacak üzerinden takip başlatıldığı tarih olan 12/09/2019 tarihinde, davalının 16.215,08-TL borçlu olduğunun kayıtlı olduğunu, davalı tarafın, tacir sıfatını haiz olup olmadığına ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177. Maddesinin birinci fıkrasında yıllık olarak güncellenen limitler esas alınarak, davalının bir numaraları ben t kapsamında faaliyet gösteriyor olması nedeni ile ( 1. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı 2019 yılı için 230.000,00-TL’yi veya satışlarının tutarı 2019 yılı için 320.000,00-TL’yi aşanlar) tacir sayılıp/sayılamayacağı hususu değerlendirildiğinde, davalı …’un 2019 yılına ilişkin yıllık gelir vergiis beyannamesinden yıllık alımları tutarının 102.672,54-TL olarak tespit edildiğini, bu tutarların belirlenen yıllık sınırların altında kaldığını, davalı tarafa ait 2019 yılı işletme defteri dökümü incelendiğinde; davacı…San Ve Tic Ltd Şti’ne ilişkin tek bir kayıt olduğu; 18.01.2019 tarihli, davalı taraf defterinin 7. Sayfası 139. Sırasında kayıtlı bu işlemin, davacı tarafından davalı adına tanzim edilmiş olan A-… seri nolu, ve 1.221,54-TL tutarlı faturaya ilişkin olduğu, davalı tarafa ait 2019 yılı işletme defterinden takip tarihindeki alacak borç rakamının tespit edilemeyeceğini, işletme defterinini tek taraflı kayıt istemine göre tutulan bir defter olmakla birlikte, işletmenin borç ve alacaklarının takibine imkan sağlamadığını, işlemin peşin, veresiye ya da senetli olup olmadığına bakılmaksızın, yapılan işlemle ilgili toplam tutarların kaydedildiği ayrıca 6102 sayılı TTK 64. Maddede sayılan ticari defterler arasında, işletme defterinin yer almadığı yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Davalıya ait Gelir İdaresi Başkanlığı 2019 yılı vergi beyannamelerine ilişkin bilgilerin dosyaya ibraz edildiği, görülmüş olup, gerek davanın ticari dava olup olmadığı gerekse de tarafların tacir olup olmadığı hususunun netleştirilmesinin gerektiği, davacının tacir olup olmadığına ilişkin tereddüt bulunmamakla birlikte davalının tacir olup olmadığının değerlendirilmesinin gerektiği, bu hususta 2007/12362 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 1/a maddesinde “Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmî Gazete’de yayımlanacak esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr sayılmaları ile esnaf ve sanatkâr siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odalarına kaydedilmeleri,” şeklinde düzenlemenin bulunduğu, bu düzenleme gereği VUK 177 inci maddesindeki vergi beyannamesinin verildiği yıllın yeniden değerleme oranına göre tahlil edilmesinin gerektiği, davalının alım satım işiyle iştigal ettiği, bu sebeple VUK 177/1 inci maddesinin esas alınacağı, davacının 2019 yılına ait beyan ettiği alım miktarının 102.672,54- TL olduğu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177/1 maddesinin alım miktarına ilişkin 2019 değerleme oranının 230.000,00-TL olduğu yukarıda değinilen Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi uyarınca bu değerin yarısı olan 115.000 TL altında alım yaptığına ilişkin beyanda bulunduğu, bu sebeple davalının tacir kabul edilmemesi gerektiği,
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; Asliye Ticaret Mahkeme’lerinin görevini belirleyen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanu’nun 5. Maddesinin 1. Fıkrası “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.” düzenlemesini getirmiştir. Ticari davaların neden ibaret olduğunu düzenleyen aynı yasanın 4. Maddesi 1. Fıkrası ise” Her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda ve maddenin b,c,d,e,f, bentlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır düzenlemesini getirmiştir.
Davada öncelikle dava şartları hususunda değerlendirme yapmak gerekmiştir.6100 Sayılı HMK’nın 1.maddesinde; görevin kamu düzenine ilişkin olduğu düzenlenmiş olup aynı yasanın 114/1-c maddesinde; görevin dava şartı olduğu belirtilerek, mahkemenin görevli olup olmadığını davanın her aşamasında mahkemenin kendiliğinden araştıracağı hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda davalı taraf tacir olmayıp, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan bir dava olmadığı gibi taraflar arasındaki ihtilafın Ticaret Mahkemeleri’nin görevini belirleyen TTK’nın 4. Maddesinde sayılan hususları kapsamadığı anlaşıldığından bu hususla ilgili yargılama yapma görevi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olup mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya görevli mahkeme ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde Görevli ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
HMK 331/2.madde gereğince; yargılama gideri harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine dair gerekçeli kararın tebliğinden itibaren “2 hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri Nezdinde istinaf kanun yolu”açık olmak üzere tarafların yüzüne karşı yapılan inceleme sonunda karar verildi.23/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdı