Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/1027 E. 2023/57 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/1027 Esas – 2023/57
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2020/1027
KARAR NO : 2023/57
HAKİM :….
KATİP : …

DAVACI : … TESİS YÖNETİM VE İŞLETİM HİZMETLERİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ -….
VEKİLİ : Av. …. UETS
DAVALI :… EĞİTİM KURUMLARI ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av. … UETS
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2020
KARAR TARİHİ : 19/01/2023
Mahkememizde açılan davanın açık muhakemesi sonunda ;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin kişi ve kuruluşlara teknik danışmanlık, idari yönetim ve temizlik hizmeti verilmesi işi ile iştigal etmekte olan bir şirket olduğunu, davalı şirket ile 21/07/2020 tarihinde hizmet sözleşmesi imzalandığını ve bu kapsamda müvekkil şirket tarafından davalının sahibi bulunduğu eğitim kurumuna güvenlik teknik destek ve temizlik hizmeti verilmeye başlandığını, ancak davalı tarafından Bursa 17.Noterliğinden 30/09/2020 tarih ve … yev. Nolu ihtar ile Pandemi ve okulların açılmasının belirsizliği gerekçe gösterilerek mezkur sözleşmenin herhangi bir önel de verilmeksizin feshedildiğini. Mezkur sözleşmenin 21/07/2020 tarihinde yani pandemi sürecinden yeni normale dönüldüğü dönemde imzalandığını, sözleşme imzalandığı esnada pandemi zaten gerek ticari gerekse de özel hayatımızın bir parçası haline geldiğini ve de okulların açılıp açılmaması noktasındaki belirsizliğinde bilinen gerçek olduğunu, davalı şirket, pandemi döneminde mezkur okul yatırımını yapmaya başladığını ve müvekkil şirket ile bu şartlar ortada iken 1 yıllık bir sözleşme imzaladığını. Fesih ihtarının keşide edildiği tarihte Milli Eğitim Bakanlığı okulların kısmen de olsa normal eğitime başlayacağını açıklamış olmasına rağmen, pandemi var ve okulların açılış tarihi belirsiz bu nedenle sözleşmeyi feshediyoruz dediklerini, fesih keyfiyetinin haksız ve mesnetsiz olduğunu ve de haksız fesih sebebiyle mezkur sözleşmenin 1 yıl süre ile yürürlükte kalacağını varsayarak sözleşmeye konu iş için önemli meblağda yatırım yapan şirketin bu fesih ile ciddi bir zarara uğradığını. Fesih nedeniyle müvekkil şirket bir kısım çalışanlarını işten çıkarmak zorunda kaldığını, bunlara ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü doğduğunu, taraflar arasında düzenlenmiş sözleşmede de bu sorumluluğu ayrıca düzenlenmekte olduğunu, buna ilişkin davalıya kesilen 37.474,91 TL bedelli ve 30/11/2022 tarihli fatura düzenlenerek davalı şirkete gönderildiğini, ancak davalı şirketçe herhangi bir ödeme yapılmadığını. 1 yıl boyunca devamı öngörülen işbu sözleşmenin haksız ve hukuka aykırı feshi nedeniyle müvekkili şirketin elde etmeyi umduğu (tahmini 86.000,00TL civarındaki) kardan da yoksun kaldığını. Müvekkili şirketin bu sözleşmeyi imza aşamasına getirmek ve sözleşme imzalandıktan sonra sağlıklı bir şekilde yürütebilmek adına bir takım masraflar yaptığını, sözleşmenin imzasından evvel yapılan analiz çalışmaları diğer işlemler için en az 10 defa yapılan İstanbul-Bursa seyahat giderleri: her bir seyahatin maliyeti 1.000,00 TL civarında olduğunu, personel temini kapsamında Bursa’da kalınan 10 günlük otel gideri, toplamda12.500,00 TL olduğunu, sözleşme uyarınca aylık 1.250,00 TL olarak belirlenen hizmet içi satın alınan temizlik demirbaş amortisman bedelinin 10 aylık tutarı olan 12.500,00 TL olduğunu, sözleşmenin imza ve ifası için yapılan sair giderler olduğunu. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 1.8.2 maddesi uyarınca sözleşmenin herhangi bir nedenle fesih halinde davalı şirketin, müvekkili şirket çalışanlarını davalı isthdam etmesi durumunda her bir personel başına 25.000,00 TL eleman temin ve yetiştirme bedelini ödemesi gerekmekte olduğunu, müvekkili şirket çalışanlarından olan bazı personellerin…. fesihten sonra davalı şirkette devam ettiğini. Bu nedenle fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik iş akitleri fesih ihbar önelsiz olarak ve derhal feshedilmek zorunda kalınan davalı şirkette istihdam edilen müvekkili şirket çalışanlarına ödenmek zorunda olunan (37.474,91 TL ihbar tazminatından şimdilik) 1000,00 TL’nin, 1.000,00 TL kar kaybı, sözleşmenin 1 yıl boyunca yürürlükte kalacağı öngörüsü ile müvekkili tarafından yapılan giderler toplamından oluşan menfi zararın tazmini için şimdilik 1.000,00 TL, eleman bulma ve yetiştirme bedeli olarak şimdilik 1.000,00 TL’nin, dava tarihinden itbaren TC Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere uygulanacak avans faizi birlikte tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Covid-19 salgını nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığınca okulların açılmasının belirsiz olarak ertelendiğini. Müvekkili şirket bu durumdan zarar gördüğünü. Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 1.6.1 maddesi, yerleşmiş ve güncel Yargıtay kararları ve MEB ‘in genelgelerine göre müvekkili şirketin “Hizmet Sözleşmesini” haklı olarak feshettiğini. Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi nin 21/07/2020 tarihinde akdedildiğini ve 10/08/2020 tarihinde yürürlüğe gireceğinin kararlaştırıldığını. Milli Eğitim Bakanlığının 03/07/2020 tarihli genelgesinde 2020-2021 yılı eğitim ve öğretimin yüz yüze yapılacağını ilan ettiğini, ancak Milli Eğitim Bakanlığının 28/08/2020 tarihinde yayınladığı genelgede ise daha önce ilan edilen yüz yüze eğitimin yapılmayacağını, eğitim ve öğretimin uzaktan eğitim yoluyla yapılacağının ilan edildiğini ve yüz yüze eğitimin ne zaman yapılacağına dair açıklama yapılmadığını. Müvekkili şirkettin buna dayanarak Bursa 17.Noterliğinin 30/09/2020 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile hizmet sözleşmesini feshettiğini, sözleşmenin 1.6.1 maddesi göre; taraflar mücbir sebeplerin oluşması halinde yükümlülüklerinden gecikmesinden veya yerine getirilmemesinden sorumlu sayılamayacaklarını. Salgın hastalık gibi doğal afetlerin mücbir sebep sayıldığını, bu nedenle fesih şartlarının gerçekleşmiş olduğunu. Müvekkili şirketin iş akdi feshedilen işçilerin ihbar tazminatı ve diğer işçilik alacaklarından sorumlu olmadığını. Davacı tarafın ihbar tazminatı talebinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu. Bu nedenle davacı tarafın iddia ettiği zararı dava dilekçesinde tam ve net olarak belirlemiş olduğu dikkate alınarak belirsiz alacak davası olarak açılan davanın usulden reddini, davacı taraf ile dava dışı işçiler arasındaki ilişki hukuki itibariyle Hizmet sözleşmesinden kaynaklanan iş ilişkisi olduğundan İş Mahkemeleri kanunu gereği görevli mahkeme İş Mahkemesi olduğundan görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının görevli İş Mahkemesine gönderilmesini, davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava davacı ile davalı arasında davalı eğitim kurumuna temizlik, teknik, idari ve güvenlik personeli sağlanması hususundaki hizmet sözleşmesinin erken ve hukuka aykırı olarak feshedildiği iddiası ile 1.000,00 TL cezai şart 1.000,00 TL kar kaybı 1.000,00 TL işçilik alacağı ve 1.000,00 TL nin eleman yetiştirme toplamda 4.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline ilişkin alacak davasıdır.
Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin haklı olarak feshedilip edilmediği hususu öncelikle incelenmesi gereken konudur.
Davalı Bursa 17. Noterliği’nin 30.09.2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmeyi mücbir sebebin varlığı sebebiyle süresinden önce feshetmiştir.
Konunun anlaşılabilmesi için öncelikle mücbir sebep kavramı açıklanmalıdır. Mücbir sebep önceden öngörülemeyen, kaçınılmaz, karşı konulamayan, harici ve olağanüstü olaylardır. Türk Borçlar Kanunu 138. Madde aşırı ifa güçlüğünü düzenlemiş olup, bu maddede son olarak sözleşmenin feshine imkan verilmiş ise de asıl amaçlanan sözleşmenin uyarlanması suretiyle ayakta tutulmasıdır. Fakat bu maddenin uygulanabilmesi için önceden öngörülmeyen ve öngörülmesi beklenmeyen olağanüstü bir durumun mevcudiyeti gerekmektedir.
Maruf ve malum olayların ispatına gerek yoktur. Dolayısıyla Covid 19 pandemisi ülkemizde 2020 yılının mart ayında etkilerini göstermeye başlamıştır. Mart ayından itibaren belirli tarihler arasında okullardaki yüz yüze eğitim tatil edilmiş, online eğitim ise devam etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme ise bu tarihten çok sonra, 21.07.2020 tarihinde yapılmıştır. Dolayısıyla pandeminin devam ettiği ve bir kısım tedbirlerin hala uygulandığı bir dönemde yapılan sözleşmede, okullarda yüz yüze eğitime tekrar ara verilebileceği ve bir kısım başkaca tedbirler alınabileceği öngörülebilir durumdadır. Yine dosya içerisinde bulunan bakanlık yazılarından (11.09.2020 Tarihli, 08.10.2020 Tarihli, 20.11.2020 Tarihli v.b.) amaçlananın yüzyüze eğitime geçiş olduğu, normalleşmenin başladığı anlaşılmaktadır. Pandemi elbette bir mücbir sebep olarak kabul edilebilir, fakat bu hal pandemi ortaya çıkmadan önce akdedilen sözleşmeler için geçerlidir. Pandemi ortaya çıktıktan sonraki dönemde akdedilen sözleşmeler yönünden, mücbir sebebin öngörülmezlik ve sonradanlık ilkelerinin mevcudiyetinden söz edilemeyeceğinden, teknik manada bir mücbir sebep halinin varlığından da söz edilemeyecektir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 1.6.1. Maddesinde pandemi ve okulların kapatılması mücbir sebep olarak sayılmış ise de, bu maddede dahi önceliğin sözleşmeyi ayakta tutmak olduğu, bir süre askıya almanın öngörüldüğü, mücbir sebep halinin üç ayı geçmesi durumunda sözleşmenin feshedilebileceği öngörülmüştür. Oysa bakanlık yazılarından da anlaşıldığı üzere, tarafların öngördüğü mücbir sebep (teknik manada bir mücbir sebep olmasa dahi) 3 ay devam etmemiştir. Davalının sözleşmeyi salt pandemi ve okulların kapatılması sebebine dayalı olarak doğrudan feshi, sözleşmenin niteliği de gözetildiğinde hakkaniyetle bağdaşmayacak, sözleşmedeki edimler dengesini açıkça ihlal edecektir ve bu durum sözleşmede öngörülen askıya alma hükmüne de aykırılık teşkil edecektir. Davacı tarafından her iki tarafın da menfaatlerini koruyacak şekilde tedbirler alınması imkanı mevcut iken, sözleşmenin doğrudan feshi hakkaniyet ve dürüstlük kuralları ile bağdaşır nitelikte kabul edilmemiş, sözleşmenin feshi haklı görülmemiştir.
Dolayısıyla sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davacının uğramış olduğu zararların da tazmini gerekeceğinden, bu hususta hesaplamalar yapılması amacıyla dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mahkememizce dosya ilgili işçilerin çalıştığı dönemler dikkate alınarak davacının bu husustaki iddiasının incelenmesi amacı ile bilirkişi incelemesi yapılmak üzere aktüerya bilirkişisine tevdi edildiği, bilirkişinin ise 08/08/2021 tarihli raporunda ise;
“a. Davacının talep kalemlerinin, 30 işgörenin ihbar tazminatları, kendi işçisi oldukları halde Davalı okul tarafından sözleşmenin feshinden sonra çalıştırılmış olan işgörenler için sözleşme tazminatı olduğu anlaşılmıştır. Bu talep kalemleri raporumuzda üç ana başlıkta irdelenmiştir.
b. Davacının olası İhbar Tazminatı Zararının TOPLAM 33.581,24TL olacağı hesaplanmıştır. Ancak söz konusu ihbar tazminatlarının ödendiği, vergilerinin Maliye’ye yatırıldığına ilişkin hiçbir bulgumuz bulunmamakta olup, Takdir ve Değerlendirmesi Yüce Mahkemenize aittir.
c. İş Kur’dan Güvenlik Görevlisi ve sair eleman alımında, işverenin gönderilen sevk edilen elemanı seçme zorunluluğu bulunmamaktadır. Esasen seçim, bizzat Davalı Okul tarafından yapılmaktadır. Davacının 25.000,00 x 6- 150.000TL cezai şart alacağının takdir ve
değerlendirmesi Yüce Mahkemenindir.
d. Feshe bağlı haklardan olan İhbar tazminatından, Asıl İşveren (Davalı Okul) sorumlu olacaktır. Bu sebeple, ödemeye ilişkin bir belgenin bulunmaması, ihbar tazminatından Davalı Okulun sorumlu olması nedeniyle üç işgören için hesaplama yapılmadığını” bildirdiği anlaşılmıştır.
Tarafların bilirkişi raporuna beyan ve itirazları üzerine dosya bilirkişi Yıldırım TİMUR’a tevdii edilerek ek rapor düzenlemesi istenilmiş olup, bilirkişinin 06/10/2021 tarihli raporunda;
“a. Sayın Davalı Vekilinin “Hukuki Yorum” yapıldığı yolundaki görüşlerine katılmadığımızı, belirtiriz. Eğer hukuki yorum yapılmış olsaydı kök raporumuzda “Fesih Tarihi” resen dikkate alınarak hesaplama yapılacağı izahtan varestedir. b. Diğer yandan, “İşçilerin İş Akdi Fesih Tarihleri” dikkate alınarak yapılan hesaplama yukarıdaki bölümde arz edilmiştir. c. İş Kur’dan Güvenlik Görevlisi ve sair eleman alımında, işverenin gönderilen sevk edilen elemanı seçme zorunluluğu bulunmamaktadır. Esasen seçim, bizzat Davalı Okul tarafından yapılmaktadır. Davacının 25.000,00 x 6- 150.000TL cezai şart alacağının takdir ve
değerlendirmesi Yüce Mahkemenindir. Söz konusu Bilirkişilik Görüşümüz değil, İş Kur Mevzuatının arzıdır…” şeklinde rapor tanzim etmiştir.
Tarafların aktüerya bilirkişi raporuna beyan ve itirazları üzerine dosya bilirkişi …’a tevdii edilerek ek rapor düzenlemesi istenilmiş olup, bilirkişinin 31/01/2022 tarihli raporunda; “Görüleceği Davacı şirketin personel başı kar marjı standart 250TL dır. Davacı Şirketin Sair Pay içinde göstermiş olduğu, MALZEME EKİPMAN, DENETİM İSG MALİYETİ, MALİ MES. SİGORTASI ile ilgili somut bir belge ve bilgi sunmadığı görülmüştür. KIDEM TAZMİNATI FONU ise henüz yasalaşmadığı ve dosyaya somut bir belge ve bilgi sunulmadığı için hesaplamaya dahil edilmemiştir. GİYİM yardımları ise iş bu raporumuzun A.DAVACI TARAFIN DOSYAYA SUNDUĞU FATURALAR NEDENİYLE ZARARI bölümünde yer aldığı için, hesaplama dışı tutulmuştur. Ancak Şirketin personel başı kar marjı standart 250TL olduğu dikkate alınarak kar kaybı miktarının hesaplanması gerekmiştir.
PERSONEL KAYNAKLI GELİR KAYBI
PERSONEL ŞİRKET KARI ADET KARMİKTARI BEKLENEN KAR
PROJE SORUMLUSU 1 250,00 3.000,00
TEKNİK PERSONELİ 2 250,00 6.000,00
ÖZEL GÜVENLİK PER. 4 250,00 12.000,00
TEMİZLİK PERSONELİ 16 250,00 48.000,00
TOPLAM 69.000,00
Davacının gelir kaybından dolayı zararının TOPLAM 69.000,00TL olduğu tespit edildiğini” bildirmiştir.
Davacı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yapmak üzere İstanbul Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmıştır. Dosya SMMM bilirkişisi ….’na tevdi edilerek rapor tanzim etmesi istenmiş, bilirkişinin 07/12/2022 tarihli bilirkişi raporunda; “1- Davacı şirket … Tesis Yönetim ve İşletim Hizmetleri Limited Şirketi ile Davalı şirket… Eğitim Kurumları Anonim Şirketi arasında ticari mal ve hizmet alım-satımından kaynaklanan ticari bir ilişki olduğu, 2- Davacı-Alacaklı … Tesis Yönetim ve İşletim Hizmetlerinin ibraz edilen 2020-2021 yılına ait yasal ticari defterlerinin kendi lehine delil vasfının olduğu, 3- Davacı-Alacaklı … Tesis Yönetim ve İşletim Hizmetleri Limited Şirketi”nin yasal ticari defter kayıtlarında, davalı-borçlu… Eğitim Kurumları Anonim Şirketi”nin 44.496.80-TL borç bakivesinin bulunduğunu” bildirdiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yapmak üzere dosya SMMM bilirkişisi …’a tevdi edilerek rapor tanzim etmesi istenmiş, bilirkişinin 22/08/2022 tarihli bilirkişi raporunda; “1- Davalı taraf… Eğitim Kurumları A.Ş’nin 2020 yılına ait yasal defterleri olan Yevmiye, Defteri Kebir ve Envanteri defterlerinin 6102 sayılı TTK’nun 64/3 maddesine ve V.U.K 220-221-222 Maddelerine göre açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapılmış olduğu görülmektedir.
2- Davalı taraf… Eğitim Kurumları A.Ş’nin 2020 yılına ait yasal defter bilgilerine göre davalı taraf ile davacı taraf arasındaki ilgili cari hesabında bakiye olmadığı ” bildirdiği anlaşılmıştır.
Öncelikle davacı taleplerini sınırlandırmış ve tazminat kalemlerini ayrı ayrı 1.000,00 TL olarak kuruşlandırmıştır. Dolayısıyla her kalem yönünden haklılığın ayrı incelemeye tabi tutulması gerekmiştir.
İlk alacak kalemi cezai şart olup, davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin 1.8.2. Maddesinde davalı şirket çalışanlarını (doğrudan ya bir başka yüklenici aracılığı ile dolaylı olarak) davalı istihdam etmesi durumunda her bir personel başına (bir nevi cezai şart niteliğinde olan) 25.000,00-TL eleman temin ve yetiştirme bedelini ödemesi gerektiği öngörülmüştür.
İlgili SGK kayıtları bilirkişi aracılığı ile inceletilmiş ve toplamda 6 adet davalı çalışanının sözleşmenin feshi sonrasında davacı şirkette çalışmaya başladığı, üç adet işçinin ise başlangıçda davalı işçisi oldukları, taraflar arasındaki sözleşme sonrasında davacıya transfer oldukları ve sözleşmenin feshi sonrasında davalıya geri döndükleri anlaşılmıştır. Dolayısıyla 6 adet personel yönünden sözleşmede öngörülen cezai şart koşulları oluşmuş fakat 3 adet personel yönünden bu şart oluşmamıştır. Dolayısıyla bilirkişi tarafından tespit edilen bu 6 işçi yönünden davalının 150.000,00 TL cezai şart ödemesi gerekmektedir.
Bir diğer kalem sözleşme nedeniyle işe alınan personelin, sözleşme sonrası işten çıkarılmaları sebebiyle ödenecek olan ihbar tazminatlarına ilişkindir. Bilirkişi tarafından bu bedel 33.581,24 TL olarak hesaplanmış ise de, davacı tarafından bu işçilere ödeme yapıldığına ilişkin bir bilgi yahut belge sunulmamıştır. Zaten davalı da üst işveren sıfatı ile davacı işçilerine ödenecek ihbar tazminatından müteselsilen sorumludur. İşçiler tarafından bir talep gelmesi durumunda davalı da bu talepte talep edilen konumunda bulunabilecektir. Ödenip ödenmeyeceği henüz belirli olmayan bir bedelin zarar kalemi olarak istenilmesi mümkün görülmediğinden, ödendiğinde sözleşmeye göre rücu hakkı var ise tarafların birbirine rücu imkanları baki kalmak kaydı ile bu aşamada soyut kalan bu talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Bir diğer kalem olan davacının muhtemel karına yönelik bilirkişi tarafından 69.000 TL olarak hesaplanmıştır. Sözleşme ayakta tutulup, borçlar gereği gibi ifa edilseydi davacının kazanacağı bedel olan 69.000,00 TL, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davacının aktifinde yer alamadığı için, davacının bu zarar kalemini, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davalıdan talep etmesi mümkün görülmüş, yapılan hesaplama da sözleşmeye uygun bulunduğundan bilirkişi raporundaki bedel hükme esas alınmıştır.
Yine personel giyim yardımı bedeli olan diğer kalem ise bilirkişi tarafından diğer faturalarla birlikte 36.343,16 TL olarak hesaplanmıştır.
Davacı ıslah dilekçesi ile personel yardımı gideri talebini 14.043,80 TL olarak sınırlandırmıştır. Dolayısıyla davacının toplam zararı bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi doğrultusunda mahkememizce 233.043,38 TL olarak hesaplanmıştır. Yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere ihbar tazminatı talebi ise reddedilmiştir.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
3.000,00 TL’sine dava tarihi olan 28.12.2020 tarihinden, 230.043,80 TL’sine ıslah tarihi olan 08.04.2022 tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte toplamda 233.043,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar yasası gereği alınması gereken 15.919,22.-TL harçtan peşin alınan 68,31.-TL harç ile 4,270,00 TL ıslah harcı toplamı olan 4.338,31 TL’nin mahsubu ile bakiye 11.580,91.-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, bu hususta harç tahsil tezkeresi düzenlenmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 68,31 TL harç, 4,270,00 TL ıslah harcı ve 2.459,35 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre (kabul %92, red %8) 2.262,60 TL’sinin toplamı olan 6.600,91 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı vekili lehine takdir edilen karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca hesaplanan 35.626,13 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı vekili lehine takdir edilen karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-7155 Sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6325 Sayılı Kanun 18/A-12-13 maddeleri uyarınca 1.320,00.-TL zorunlu arabuluculuk hizmeti giderinin kabul red oranına göre (kabul %92, red %8) 1.214,40.-TL’sinin davalıdan, 105,60.-TL’lik kısmınında davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, bu hususta harç tahsil tezkeresi düzenlenmesine,
7-Karar kesinleştiğinde taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının HMK 333.md.uyarınca yatıranlarına iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Nezdinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/01/2023

İş bu kararın gerekçesi 24/02/2023 tarihinde yazılmıştır.

Katip…
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı