Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/1022 E. 2021/777 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/1022 Esas – 2021/777
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/1022 Esas
KARAR NO : 2021/777
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI :… SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ …
VEKİLİ : Av….UETS
DAVALI :…PERAKENDE SATIŞ ANONİM ŞİRKETİ -…UETS
VEKİLİ : Av….UETS
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2020
KARAR TARİHİ : 12/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; davacı vekilinni 26/12/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma ile davalı arasında ilk kez 20.12.2016 tarihinde süresiz olacak şekilde (madde 7) elektrik enerjisi satış sözleşmesi akdedildiğini, iş bu sözleşmeye göre “Abonenin şirket ile ikili anlaşma imzalaması dahil serbest tüketici olmaktan kaynaklanan tedarikçi seçme hakkını kullanması halinde ilgili mevzuata göre yeni tedarikçiye geçişin gerçekleştiği tarihte işbu sözleşme mali sonuçları saklı kalmak kaydıyla kendiliğinden sona erer. Tedarikçi değiştirme nedeniyle abonenin elektriği kesilmez” (Madde 18/5) bu halde aboneden herhangi bir cayma bedeli gibi bir cezai şart öngörülmediğini, aynı taraflar arasında işbu sözleşmenin eki olarak nitelendirilebilecek 5 ay süreli tek zamanlı elektrik birim fiyatı üzerinden belli oranda indirimin sağlandığı 05.07.2019 tarihli elektrik enerjisi satış sözleşmesi imza edildiğini, işbu sözleşmenin 10. Maddesinde ”Müşteri tarafından haklı bir gerekçe olmaksızın veya tedarikçi tarafından sözleşmeden kaynaklı haklı bir nedenle sonlandırılması hallerinde müşteri, tahakkuk ettirilecek aylık en yüksek elektrik faturasının 2 katı tutarında fesih tazminatı bedeli ödemeyi kabul, beyan ve taahhüt eder” şeklinde yasal mevzuata aykırı haksız bir hüküm belirlendiğini, 14/3/2013 tarihli ve 6446 sayılı elektrik piyasası kanununa dayanılarak çıkartılan ikincil mevzuat (yönetmelik) hükümleri serbest tüketici sıfatına sahip olan müvekkili firmanın davalı ile imzalamış olduğu ikili anlaşma hükümlerine de uygulanması gerektiğini, ekte Sunulan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’ ne göre Serbest Tüketici: Kurul tarafından belirlenen elektrik enerjisi miktarından daha fazla tüketimde bulunması veya iletim sistemine doğrudan bağlı olması nedeniyle tedarikçisini seçme serbestisine sahip gerçek veya tüzel kişiyi,
ifade ettiğini, İkili anlaşmalar ise Gerçek veya tüzel kişiler ile lisans sahibi tüzel kişiler arasında ya da lisans sahibi tüzel kişilerin kendi aralarında özel hukuk hükümlerine tabi olarak, elektrik enerjisi ve/veya kapasitenin alınıp satılmasına dair yapılan ve Kurul onayına tabi olmayan ticari anlaşmaları, ifade ettiğini, bu tanımlamalardan da anlaşılacağı üzere elektrik mevzuatındaki tüketici teriminin kapsamı TKHK’da yer alan ”tüketici” kavramından daha geniş olduğunu, bu halde abonelik sözleşmesi akdeden tacir TKHK kapsamında olmayacaksa da elektrik mevzuatındaki tüketiciye/aboneye tanınan haklardan yararlanabileceğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin mevzuata aykırı olduğunu, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği Madde 12’ye Göre ”Tedarikçi ikili anlaşma kurulmadan önce EK-1 ve EK-2’de yer alan standart formlarla açık ve anlaşılabilir bir şekilde kayıt altına almak suretiyle kağıt üzerinde veya kalıcı veri saklayıcısı ile tüketiciyi bilgilendirmek ve tüketicinin söz konusu bilgileri edindiğini teyit etmesini sağlamak zorundadır. Söz konusu bilgilendirmenin yapıldığına ve tüketici tarafından teyit edildiğine ilişkin ispat yükü tedarikçiye aittir. Bilgilendirmenin gereği gibi ya da hiç yapılmamış olması tüketici için haklı fesih sebebidir.” EK 1 ve EK 2 de yer alan formlar dava dilekçesi ekinde sunulmuş olduğu, davalı tarafça müvekkile imzalatılan anlaşmada bu formlara yer verilmemiş ve müvekkili bilgilendirilmediğini, 05.07.2019 tarihli sözleşmede, sözleşmenin ekinde yer alıyor gibi gösterilen ancak sözleşmenin ekine eklenmeyen perakende satış sözleşmesi sona erdirme talep formu da eksik bırakılmış olduğunu, her anlamda müvekkil firma bilgilendirilmediğini ve bu hususlarda şeffaf davranılmadığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 10. maddesinde yer alan fesih tazminat bedelinin miktarı yönetmelik hükümlerine aykırı olduğunu, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği Madde 20 ye göre (1) Belirli süreli ikili anlaşmada tedarikçi ya da tüketimi düşük serbest tüketici aleyhine ceza koşulu ancak haksız fesih işlemleri için kararlaştırılabilir. Haksız fesih, haklı bir sebebe dayanmaksızın yapılan fesihtir. (2) 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili ikincil mevzuat kapsamındaki tüketiciler hariç tüketimi düşük serbest tüketicinin ödeyeceği cayma bedeli ve/veya ceza koşulu cayma tarihi ya da fesih tarihi öncesi tüketicinin son 12 aylık tüketim toplamı ile cayma tarihinde ya da fesih tarihinde uygulanan fiyat esas alınarak hesaplanan toplam tutarın % 10’unu geçemez. Yer verilen bu yönetmelik hükümleri ihlal edilerek bahse konu sözleşmede müvekkil firmanın tahakkuk ettirilecek aylık en yüksek elektrik faturasının 2 katı tutarında fesih tazminatı kararlaştırılması kanunlara ve ikincil mevzuata aykırı olduğunu, kaldı ki müvekkilim işbu sözleşmeden sadece 5 ay yararlandığını, bu süreçte müvekkili ortalama 500.000 TL kadar fatura bedeli ödediğini, bu nedenle 12 aylık değil maksimum 5 aylık fatura bedelinin toplamının yüzde 10 undan fazlası müvekkilden cezai şart olarak alınamayacağını, açıklanan bu nedenlerle; müvekkilden yasal işlem başlatılacağı baskısı ile 04/02/2020 tarih 755 sayılı yazıya istinaden tahsil edilen 218.292,00-TL fesih tazminat bedelinin hukuka aykırı olup fazla alınan kısmın iadesi gerektiğini, davanın kabulü ile, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak koşuluyla sonradan arttırılmak üzere şimdilik 1.000,00 TL fazla ödenen fesih tazminat (istirdat) bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; davalı vekilinin 18/01/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının, Sözleşmeye uygulanacak mevzuatın tespitine ilişkin açıklamalar yaptığı dilekçesinin (2) no.lu bendindeki: “abonelik sözleşmesi akdeden tacirin Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında olmayacaksa da elektrik mevzuatındaki tüketiciye/aboneye tanınan haklardan yararlanabilecektir” şeklindeki beyanlarının hukuken hiçbir dayanağı bulunmadığı gibi bağlayıcılığı da olmadığını, çünkü davacıyla imza edilen ikili anlaşma bir abonelik sözleşmesi değil, özel hukuk hükümlerine tabi ticari sözleşme olduğunu, bu husus, bizzat kendisinin de atıf yaptığı 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 3. maddesinde ve Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 4. maddesinde ‘özel hukuk hükümlerine tabi ticari anlaşma’ olarak açıkça tarif edilmişken zorlama yorumlarla yeni tanımlar yapmanın kabulünün mümkün olmadığını, davacının, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 12. maddesine atıf yaparak, bu madde doğrultusunda işlem yapılmadığı, Ek-1 ve Ek-2 de yer alan Standart formların ikili anlaşma ekinde yer verilmediği ve her anlamda bilgilendirilmedikleri yönündeki iddiaları da yasal dayanaktan yoksun olduğu gibi gerçekleri de yansıtmadığını, davacının iddialarını dayanak gösterdiği Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin ‘Kapsam’ başlıklı 2. maddesinde: “Bu Yönetmelik, Tedarikçiler ile tüketimi düşük serbest tüketiciler arasında yapılacak ikili anlaşmada yer alacak asgari usul ve esaslara ilişkin hükümleri kapsar.” düzenlemesi ile ikili anlaşmaları düzenleyen üçüncü bölüm başlığı altındaki 9. maddesinde: “Bu bölümde yer alan ikili anlaşmaya ilişkin usul ve esaslar, tüketimi düşük serbest tüketicilerle tedarikçiler arasında yapılan ikili anlaşmaları kapsar” hükmü mevcut olduğunu, yine Yönetmeliğin ‘Tanımlar ve kısaltmalar’ başlıklı 4. maddesinde tüketimi düşük serbest tüketici: “Yıllık elektrik enerjisi tüketimi 100.000 kWh’tan düşük olan serbest tüketici” olarak tanımlandığını, davacı Şirketin yıllık elektrik enerjisi tüketimi ise 100.000 kWh’tan yüksek olduğu için tüketimi ‘düşük serbest tüketici’ vasfında olmadığını ve dolayısıyla Yönetmelik hükümlerinin dava konusu ikili anlaşma için uygulanması hukuken söz konusu olmayacağını, dava dilekçesinin (4) no.lu bendinde ileri sürülen; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 10. maddesinde yer alan fesih tazminatı bedelinin Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 20/2 maddesine, ‘Sözleşmenin Yenilenmesi’ başlıklı 9. maddesinin de Yönetmeliğin 14/2 maddesi hükümlerine aykırı olduğu iddialarının, davacı Şirketinin tüketimi düşük serbest tüketici vasfında olmaması ve sözleşmenin Yönetmelik hükümlerine tabi olmaması nedeniyle hukuki dayanağının bulunmadığını, davacı şirket, daha önce 21.02.2020 ve 11.03.2020 tarihli yazılarıyla cayma bedeli adı altında istenen 218.292,00-TL. nin Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği’nin 16. maddesi kapsamında hukuka ve mevzuata hükümlerine aykırı olduğunu belirterek sebepsiz zenginleşmeye yol açacak şekilde haksız olarak fazla tahsil edilen 118.280,30-TL. nin iadesini talep ettiğini, davacı şirketin bu başvurularına 27.03.2020 tarih, 1795 sayılı yazı ile hukuki dayanakları belirtilerek cevap verildiğini, 01.08.20019 başlangıç tarihli ikili anlaşmanın 10. maddesi doğrultusunda tahakkuk ettirilen 218.292,00 TL tutarlı sözleşme fesih tazminatı bedelinin hesaplanmasında, talep ve tahsil edilmesinde herhangi bir hata veya hukuka aykırılık bulunmadığı için fazla tahsil edildiği iddia olunan kısmın iadesi taleplerinin kabul edilmediğinin bildirildiğini, yine aynı konuda, davacı şirket yetkilisi Bülent ENDEZ’in 05.03.2020 tarihinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) yaptığı ve Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından müvekkili şirkete iletilen başvurusuna da müvekkil Şirket tarafından 07.05.2020 tarih, 258 sayılı yazıyla cevap verildiğini, 5 ay süreli olarak imzalanan 01.08.2019 başlangıç tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesinin ‘Sözleşmenin Yenilenmesi’ başlıklı 9. maddesi; “Taraflardan herhangi birisi sözleşme bitiş tarihinden 30 (otuz) gün öncesine kadar sözleşmenin feshedileceğini diğer tarafa yazılı olarak bildirmediği sürece sözleşme birer yıllık sürelerle kendiliğinden uzar” şeklinde düzenlendiğini, buna göre, 31.12.2019 tarihinde sona erecek olan sözleşme, bitiş tarihinden 30 (otuz) gün öncesine kadar taraflarca sonlandırılacağı yönünde yazılı bildirimde bulunulmadığı için bir yıl süreyle kendiliğinden uzadığını, 01.08.2019 başlangıç tarihli ikili anlaşmanın ‘Sözleşmenin Feshi ve Fesih Tazminat Bedeli’ başlıklı 10. maddesi, “Sözleşme’nin Müşteri tarafından haklı bir gerekçe olmaksızın veya Tedarikçi tarafından Sözleşme’den kaynaklı haklı bir nedenle sonlandırılması hallerinde Müşteri, Sözleşme kapsamında tahakkuk ettirilecek aylık en yüksek elektrik faturasının 2 (iki) katı tutarında fesih tazminatı bedeli ödemeyi kabul, beyan ve taahhüt eder” hükmünü içerdiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 22. maddesine göre; tacir sıfatını haiz borçlu, Türk Borçlar Kanununun 121 inci maddesinin ikinci fıkrasıyla 182 nci maddesinin üçüncü fıkrasında ve 525 inci maddesinde yazılı hâllerde, aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini mahkemeden isteyemez. Dolayısıyla, davacının genel işlem koşulları, haksız şart, emsal olarak gösterilen diğer elektrik dağıtım şirketlerinin uyguladıkları fesih tazminatı bedellerine ilişkin iddialarının da hukuken kabul edilebilir bir yanı bulunmadığını, anılan bu sebeplerle; davacının haksız davasının reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
GEREKÇE;
Dava; taraflar arasında imzalanan Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi’nin davacı tarafça fesih edilmesi ile, davalıya ödemiş olduğu cayma bedelinin kısmen geri iadesine ilişkin alacak davası olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce her ne kadar 2 nolu celse 1 nolu ara kararı ile, dosyanın tevdi edilmesi istenilen bilirkişi uzmanlık alanlarının konusunda beyanda taraflara kesin süre verildi ise de; dosya kapsamı incelendiğinde ihtilafın sözleşmenin yorumuna ilişkin olduğu, bu hususun mahkemece resen incelenebilecek hususlardan olduğu, teknik bir incelemeye ihtiyaç duyulmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve taraflar arasında akdedilen 05/07/2019 tarihli Elektrik Enerji Satış Sözleşmesi bir bütün halinde incelendiğinde davacı serbest tüketici olarak davalı elektrik dağıtım firması ile yaptığı anlaşmanı yasal mevzuata aykırı olduğu, alınan ücretin fahiş olduğu, davalının tekel niteliğinde hizmet veren kuruluş olduğu, kendilerinden fahiş olarak alınan fesih tazminat bedelinin şimdilik 1.000 TL’lik kısmı için istirdat talebine ilişkin olduğu görülmüştür.
Dava konusu uyuşmazlığın çözümü için yasal mevzuatın ve davacının statüsünün değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacının kendilerinin Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği 12 maddesindeki ”Tedarikçi ikili anlaşma kurulmadan önce EK-1 ve EK-2’de yer alan standart formlarla açık ve anlaşılabilir bir şekilde kayıt altına almak suretiyle kağıt üzerinde veya kalıcı veri saklayıcısı ile tüketiciyi bilgilendirmek ve tüketicinin söz konusu bilgileri edindiğini teyit etmesini sağlamak zorundadır. Söz konusu bilgilendirmenin yapıldığına ve tüketici tarafından teyit edildiğine ilişkin ispat yükü tedarikçiye aittir. Bilgilendirmenin gereği gibi ya da hiç yapılmamış olması tüketici için haklı fesih sebebidir.”hükmü doğrultusunda bilgilendirilmedikleri iddiasının yerinde olup olmadığının tespiti için Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin ‘Kapsam’ başlıklı 2. maddesindeki: “Bu Yönetmelik, Tedarikçiler ile tüketimi düşük serbest tüketiciler arasında yapılacak ikili anlaşmada yer alacak asgari usul ve esaslara ilişkin hükümleri kapsar.” düzenlemesi ile ikili anlaşmaları düzenleyen üçüncü bölüm başlığı altındaki 9. maddesinde: “Bu bölümde yer alan ikili anlaşmaya ilişkin usul ve esaslar, tüketimi düşük serbest tüketicilerle tedarikçiler arasında yapılan ikili anlaşmaları kapsar” hükmünün değerlendirilmesi gerekmektedir. 12.maddenin uygulanması için ilgili yönetmeliği 3.bölümünün kapsamını belirleyen 9. Madde incelendiğinde ilgili bölümdeki düzenlemelerin tüketimi düşük serbest tüketiciler hakkında uygulanacağı ifade edilmiştir. İlgili maddenin uygulanıp uygulanmayacağının tespiti için davacının tüketimi düşük serbest tüketici olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Tüketimi düşük serbest tüketici yönetmelikte ‘Tanımlar ve kısaltmalar’ başlıklı 4. Maddesi ile “Yıllık elektrik enerjisi tüketimi 100.000 kWh’tan düşük olan serbest tüketici” olarak tanımlanmıştır. Davacı tarafından dosyaya sunulan elektrik tüketimine ilişkin faturalar incelendiğinde aylık bazda dahi davacının 100.000 KW saatten fazla tüketiminin bulunduğu, yıllık tüketim miktarının 100.000 KWH’den fazla olduğu göz önüne alındığında tüketimi düşük serbest tüketici olmadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda 12.maddenin davacı için zorunlu olarak uygulanması gerekmemektedir.
Davacı tarafından aralarında imzalanan sözleşmenin 10. Maddesinin Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 20/2 maddesindeki emredici hükme aykırı olduğuna ilişkin talep açısından ilgili yönetmeliğin 20/2 inci maddesinde ” 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili ikincil mevzuat kapsamındaki tüketiciler hariç, tüketimi düşük serbest tüketicinin ödeyeceği cayma bedeli ve/veya ceza koşulu cayma tarihi ya da fesih tarihi öncesi tüketicinin son 12 aylık tüketim toplamı ile cayma tarihinde ya da fesih tarihinde uygulanan fiyat esas alınarak hesaplanan toplam tutarın % 10’unu geçemez.” şeklinde ifade edildiği, madde kapsamı incelendiğinde maddenin uygulanabilmesi için nihai tüketici(tüketici kanuna tabi olanlar) sıfatını taşımayan tüketimi düşük serbest tüketici hakkında cezai şartın %10u geçmeyecek şekilde uygulanabileceği, yukarıda izah edildiği üzere davacının tüketimi düşük serbest tüketici olmadığı bu sebeple de bu maddenin kapsamında girmediği değerlendirilmekle yukarıda izah edilen hükmün davacı açısından uygulanamayacağı kanaatine ulaşılmıştır.
Davacının davalının tekel niteliğinde hizmet sürdüğü, genel işlem şartının uygulanmasının gerektiğine ilişkin talebi incelendiğinde davacının tacir olduğu, genel işlem şartı tacirler için de uygulanabilecek olsa da sözleşme bir bütün halinde incelendiğinde, 100.000 KWH’ten fazla elektrik tüketen, serbest tüketici olarak farklı firmalar ile de anlaşma yapabilecek olan davacının basiretli bir tacir olarak akdedilen sözleşmenin tüm unsurları ile inceleyip sözleşmeyi imzalamasının gerektiği, bu sebeple genel işlem şartının uygulanamayacağı anlaşılmakla yukarıda izah edilen sebeplerle davacının sübut bulmayan davasının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası gereği alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 54,40-TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 4,90-TL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-7155 Sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6155 Sayılı Kanun 18/A-12-13 maddeleri uyarınca 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk hizmeti giderinin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
6-Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa İADESİNE,

Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzünde, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır