Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/981 E. 2020/584 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/981 Esas – 2020/584
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/981
KARAR NO : 2020/584

HAKİM :…..
KATİP : …..

DAVACI : …SİGORTA A.Ş. -….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI :… TAAHHÜT İNŞAAT TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ….
VEKİLİ : Av. ….
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 31/12/2019
KARAR TARİHİ : 10/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından Kobi Paket Sigorta Poliçesi ile sigorta edilen …’nin faaliyet gösterdiği iş yerinin davalı yanın mal sahibi olarak bulunduğu işyerinden 18/10/2018 tarihinde sızan sular nedeniyle dahili su hasarına maruz kaldığını ve neticesinde sigortalı işyerinde demirbaş, dekorasyon ve emtialarda hasar meydana geldiğini, müvekkili şirketçe yaptırılan inceleme neticesinde olay ve hasarın … Apartmanı 15 numaralı bağımsız bölüm tesisatında meydana gelen arıza nedeniyle sızan suların sigortalı işletmenin faaliyet gösterdiği yapı içerisine sirayet etmesi sonucunda meydana geldiğinin tespit edildiğini, olayın oluş şekli ile davalı yanın BK hükümlerine göre hem kusurlu sorumluluk hem de kusursuz sorumluluk ilkesince tamamen sorumlu olduğunu, sigortalı işyerinde yapılan eksper incelemesi nitecesinde hazırlanan ekspertiz raporu ile belirlenen 2.581,56 TL.hasar bedelinin 26/10/2018 tarihinde sigortalılarına ödenmiş olup, işbu davadan önce sigortalılarına ödenen hasar tazminatının TTK’nun 1472 gereğince rücuen tahsili hususunda davalı yana başvurulmuşsa da bu başvurularının sonuçsuz kaldığını, davalı yanın bahse konu borcu ödememesi sebebiyle davalı aleyhine Bursa 15.İcra Müd’nün 2018/…esas sayılı dosyasıyla alacağın tahsili amacıyla icra takibine geçildiğini, fakat davalı yanın Bursa 15.İcra Müd’nün 2018/…esas sayılı dosyasına da itiraz dilekçesi ile itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, bunun akabinde 2019…başvuru, 2019/…arabuluculuk numarasına kayıtlı başvuru ile ticari hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk yolu tüketildiğini beyanla, davalı yanın Bursa 15.İcra Müd’nün 2018/…esas sayılı dosyasına ileri sürdüğü borca itirazının iptaline ve duran icra takibinin devamına, davalının %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:Davacı yanın dava dilekçesinde öne sürmüş olduğu asılsız tüm iddialarını kabul etmeyip, itiraz ettiklerini, davacı tarafça açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın iddia ettiği 15 nolu su sızıntısından kaynaklı hasar tazmin davasındaki muhatabın müvekkili olmadığını, bununla ilgili kira sözleşmesini dilekçeleri ekinde sunduklarını, davacı tarafın davasını dava dışı…’a karşı açması gerekirken müvekkiline karşı açmasının yanlış hasıma yönelik dava açtığının görüldüğünü, müvekkili ile dava dışı kirac… arasında 2010 yılından beri kira sözleşmesinin olduğunu, 2010 yılından beri dava konusu tazminatın olduğu iddia edilen 15 nolu bağımsız bölümü müvekkilinin kullanmadığını, müvekkiline karşı açılan davada husumet itirazında bulunduklarını, husumet yönünden yanlış açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu zarara sebebiyet verildiği iddia edilen 15 nolu daireyi kullanan dava dışı… su sızıntısı konusunda apartmanda oturan komşular ve apartman görevlisi tarafından bir çok kez uyarıldığını, bağımsız bölümdeki arızayı gidermediği her gün akşamları 15 nolu bağımsız bölümdeki ana vanayı kapatıp evine gittiğini, arızayı gidermeyip bu şekilde hareket ettiği konusunda tanıklar dinlenildiğinde bu hususun ortaya çıkacağını beyanla, davanın müvekkili yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesine, yersiz açılan davanın esastan reddine karar verilmesini, kötü niyetli olduğu açıkça görülen davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile harçların davacı üzerinde bırakılmasına, vekalet ücreti hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Mevcut dava dava dışı sigortalı …’nin maliki… ve Tur. Taah. İnş. Tic. AŞ’ ye ait işyerinden sızan sular nedeniyle iş yerinin zarar görmesi iddiası kapsamında davacı …Sigorta’nın sigortalısı …’ye yaptığı ödeme sonrası halefiyet ilkesi gereği, davalıya rücu kapsamında Bursa 15.İcra Müdürlüğü’nün 2018/…sayılı dosyasında yapılan takibe itirazın iptaline ilişkin olduğu,
Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2016/10832 esas ve 2019/7367 karar sayılı kararında, “Dava, işyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19. maddesinde, her kat malikinin anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun’un Ek 1. maddesinde ise kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde çözümleneceği öngörülmüştür. Somut olaya bakıldığında; hasar tarihinde davacının sigortalısının da bulunduğu davalıların maliki olduğu taşınmazın, kat mülkiyeti kurulmuş bir taşınmaz olduğu görülmektedir. Bu durumda, anataşınmazda kat mülkiyeti kurulmuş olması nedeniyle, davada Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu açıktır. ” şeklinde belirtidiği, aynı dairenin yerleşik içtihatlarının yukarıdaki örnek karar doğrultusunda olduğu, yine 20.Hukuk Dairesi’nin 2017/735 Esas, 2017/1336 karar sayılı kararında “Somut olayda uyuşmazlık, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1472/1. maddesi uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, kusurlu olan davalıdan rücuan tahsiline ilişkindir. TTK’nın 1472/1. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472/1. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. – 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 tarih ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği gibi eylemin haksız fiilden kaynaklandığı açıktır.634 sayılı Kanunun 35/b maddesinde ise “Ana gayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakımı ve onarımı için gereken tedbirlerin alınması” hükmüne, 16. maddesinde “Kat malikleri anagayrimenkulün bütün ortak yerlerine, arsa payları oranında, ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olurlar.” hükmüne, ayrıca 19/3. maddesinde de “Her kat maliki anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, diğer yandan aynı Kanunun Ek madde 1. maddesi ile de “Bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda, bağımsız bölüm malikinin halefi olan davacı sigorta şirketi, davalı bağımsız bölüm malikinin dairesinden gelen su sızıntısı nedeniyle sigortalıya ödenen tazminatın rücuan tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptalini talep etmekte olup, bu şekilde Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılan uyuşmazlığın Mersin 3. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmaktadır.” şeklinde karar verdiği aynı dairenin yerleşik içtihatlarının da bu yönde olduğu,
Mevcut davada Davacı sigorta şirketi sigortalısına ödeme yaptığı, yapılan ödeme sonucu 1988 yılında kat mülkiyetine geçildiği tespit edilen maliki davalı Doğa Otelciliğe halefiyet ilkesi gereği rücu ettiği, rücu ilişkisinin kaynağının kat mülkiyetinden kaynaklandığı, kat mülkiyetinden kaynaklı davanın Sulh Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
3-Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya görevli mahkeme SULH HUKUK MAHKEMESİ olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde Görevli SULH HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağının ihtarına,
4-Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine,
Dair, davacı vekillinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere yapılan inceleme sonunda karar verildi. 10/11/2020

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim ….
¸e-imzalıdır