Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/948 E. 2020/638 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/948 Esas – 2020/638
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/948
KARAR NO : 2020/638

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI : …. ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 30/12/2019
KARAR TARİHİ : 19/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02/07/2019 tarihinde saat 05:00 sıralarında sürücü İbrahim Aktay’ın sevk ve idaresindeki 60 … 313 plakalı binek aracın 805-08 karayolu Çekerek istikametinden Zile istikametine 12. km 950. metrede hakimiyetini kaybetmesi ve yoldan çıkarak devrilmesi sonucu araç içerisinde yolcu konumunda bulunan müvekkil Yağmur Eken ağır yaralandığını, kaza tarihi itibari ile kazanın oluşumuna sebebiyet veren Mesut Tunçer adına kayıtlı 60 … 313 plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası davalı Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi üzerinde olduğunu, trafik kazası ile ilgili Zile Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/1457 Soruşturma sayılı dosyasıyla tahkikat yapıldığını, meydana gelen kazada, davacı müvekkil Yağmur Eken’in araç içerisinde yolcu konumunda bulunduğu ve kazanın oluşumunda hiç bir kusurunun olmadığını, 15.05.1992 doğumlu davacı müvekkil Yağmur Eken’in geçirdiği kaza nedeniyle uğramış olduğu beden güce kayıp oranın belirlenebilmesi için 20/02/2019 tarih ve 30692 sayılı Resmi gazetede yayımlanan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmeliğin 9. Maddesi uyarınca davalı sigorta şirketinden sevk yazısı talep edildiğini, ancak davalı şirket tarafından başvurunun cevapsız bırakıldığını, bu sebeple davacı müvekkilin beden gücü kayıp oranının belirlenemediğini, bu kazada müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, kolunda ve omuriliğinde ciddi surette kırık ve yaralanmalar meydana geldiğini, davacının ağır surette yaralanması nedeni ile kalıcı sakatlık – çalışma(beden) gücünün yitirilmesi (maluliyeti) nedeniyle iktisaden uğrayacağı maddi zarar için fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek geçerli faizi ile birlikte davalıdan da tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde ; öncelikle HMK 6. Madde gereği yetkili mahkemenin davalı tarafın davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeridir. HMK m.16’ya göre ise, haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. Bu maddeler uyarınca davanın yetki yönünden reddi ile dosyanın ortak ve kesin yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, 6100 sayılı HMK 14/1 maddesine göre “Bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.” hükmüne göre şubenin yetkisinden kasıt, o tüzel kişinin her şubesi değil, işlemi yapan acentenin bağlı olduğu şubesi olduğunu, işbu davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesini, müvekkil şirketin sorumluluğu trafik poliçesindeki limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, davaya konu kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER VE GEREKÇE;
6100 sayılı HMK’nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. “7. maddesinde de,” davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hallerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” denilmektedir. Yine aynı Yasa’nın 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. Maddesinde ise “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” ifadesine yer verilmiştir.
Davalının bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemelerinin yetkisine ilişkin kabul, hem HMK’nın yetki kurallarına, hem usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil edecektir. Ayrıca bölge müdürlüklerinin yetkisinin kabulü trafik kazalarında avukatları aradan çıkararak sigorta aracılığı yaptığını iddia eden üçüncü şahıslara kolaylık sağlayacaktır. Sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün yetkili olduğuna dair genişletilmiş yorum mahkememizce kabul edilmemiştir.
HMK 16. madde hükmü, HUMK’taki düzenlemeye oranla daha genişletilmiş ve ayrıntılandırılmıştır. Ancak HMK’da kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup haksız fiile ilişkin davalardaki yetki kesin yetki olmayıp bir seçimlik yetkidir. ” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 27.05.2015 tarih, Esas No: 2013/11-2359, Karar No: 2015/1443)
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
Somut olayda, dava trafik kazasından kaynaklanmakta olup trafik kazası netice itibari ile bir haksız fiildir. Davaya konu trafik kazası Tokat’ta meydana gelmiştir. Davalı sigorta şirketinin yerleşim yerinin İstanbul olduğu, ayrıca HMK m.16’ya göre ise, haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğu, bu maddeler uyarınca Bursa Mahkemeleri sayılanlardan hiç biri olmamakla, davalı da seçimlik hakkını İstanbul Anadolu Mahkemeleri şeklinde kullanmakla, davayı görmeye yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde yetkili İSTANBUL ANADOLU ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE gönderilmesine dair aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarıda gerekçesi ve ayrıntısı açıklandığı üzere;
MAHKEMEMİZİN YETKİSİZLİĞİNE,
Davanın yetkisizlik nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya yetkili mahkeme İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde Görevli İSTANBUL ANADOLU MAHKEMEsine GÖNDERİLMESİNE,
Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine dair “2 hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri Nezdinde istinaf kanun yolu”açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup anlatıldı.19/11/2020

Katip 104191
e-imza

Hakim 190236
e-imza