Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/941 E. 2021/666 K. 17.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2019/879 Esas
KARAR NO : 2021/697
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – … UETS
DAVALI : … –

VEKİLİ : Av. … -…. UETS
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/…/2019
KARAR TARİHİ : 23/09/2021
Mahkememizde açılan davanın açık muhakemesi sonunda ;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket … adresinde kain, tapunun 5427 ada, 37 parsel sayısında kayıtlı taşınmaz üzerinde mevcut …Plaza isimli binanın sahibi olduğunu, davalı şirket, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından “ Riskli Yapı Raporu” hazırlamak konusunda lisans verilmiş olan firma olduğu davalı Şirket tarafından, Müvekkil şirkete ait … adresinde bulunan “…Plaza” binası ile ilgili olarak bir “ Riskli Bina Tespit Raporu” hazırlanarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Bursa İl Müdürlüğüne sunulduğunu, davalı tarafından hazırlanmış olan “Riskli Bina Tespit Raporu”nda bilerek ve kasıtlı olarak ÇOK AÇIK MADDİ HATALAR İLE YANLIŞ HESAPLAMLAR yapılarak neticesinde müvekkile ait …Plaza Binasının 23 katlı Kule Blok kısmı “ Riskli Bina” olarak gösterildiğini, bu nedenle 23 katlı …Plaza binası yıktırıldığını, davalı tarafından hazırlanmış olan “ Riskli Bina Tespit Rapor” unda bilerek ve kasıtlı olarak yer alan açık maddi hatalar ile yanlışlıklar yapıldığını, müvekkil şirkete ait olan… adresinde kain, tapunun…sayısında kayıtlı taşınmaz üzerinde mevcut …Plaza İsimli bina ( …- inşaat alanı) nın davalı şirket tarafından hazırlanmış olan eksik, hatalı ve yanlış
“Risk Tespit Raporu” sebebiyle yıkılması nedeniyle oluşan maddi zararların tespiti ile, iş bu maddi zarardan fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 80.000 TL (Seksenbinlira)lık kısmının faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkil davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğundan bu tür bir davada, dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım istemi de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından oluşmaktadır. Bu sebeple dava dilekçesinde elatmanın önlenmesi isteğiyle ilgili olarak davacı tarafından bir değer belirtilmediği gözetilmek suretiyle, davacıya bu istek bakımından dava değeri sorularak, açıklattırılıp, belirtilecek değere göre harç ikmali yaptırılması keşif yapılarak gerçek dava değerinin tespiti halinde ise, bakiye harcın tahsil edildikten sonra işin esasına girilmesi gerektiğini, davanın görevsiz mahkemede açıldığı, görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğu, davacı yanın davası ve talepleri iyi niyetten uzak olup kabulü mümkün olmadığı davanın reddi gerektiği davacı yan Belediyeler ve İdareye karşı iş bu dava konusu olaya ilişkin birçok davalar açmış ve bu davalar sonucunda da dava konusu taşınmazın yıkımına ilişkin kararlar verildiğini, davacı yanın taleplerini bu defa müvekkilimize yöneltmesi tamamen kanunu dolanmak adına ve iyi niyet kuralları ile de bağdaşmayan talepler olduğu davaya dayanak yapılan tüm bu hususların, raporların idareler ile olan davalarda tartışıldığı ve karara bağlandığı kanaatinde olup bu nedenle de davacı yanın taleplerinin ve davasının reddi gerektiği, idare mahkemesi dosyalarından dava konusu olaya ilişkin emsal kararlar dava konusu olayı daha da netleştireceğini, zira davaya dayanak yapılan tüm hususlar bu davalarda tartışılmış ve karara bağlanmış ise de davacı yan iyi niyetten uzak olarak ve kanunu dolanarak bu kez sadece müvekkil şirkete karşı Mahkemenizde iş bu davayı açtığını, ancak Bursa 2 İdare Mahkemesinin 2019 / … E sayılı dosyası celp edildiğinde de davacı yanın davasının haksızlığı bir kez daha ortaya çıktığını, davacı yan davasını haksız fiile dayandırarak dava açmıştır. Müvekkilimizin dava konusu olayda kendisine yüklenebilecek hiçbir kusuru bulunmadığını, bu nedenle de davanın reddi gerektiğini, öncelikle davanın yazılı yargılama usulüne tabi olduğuna karar verilerek ,2. Cevap dilekçesi verilmesine karar verilmesini davanın usuli itirazlarımız değerlendirilerek öncelikle esasa girilmeden usulden reddine, davanın her halükarda esastan da reddine ; tüm yargılama gideri ve vekalet ücretinin de davacı yana yükletilmesine karar verilmesini vekil eden adına talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLER VE GEREKÇE :
Davanın riskli yapı raporunun kusurla hukuka ve gerçekleri aykırı olarak düzenlendiği bunun neticesinde davacıya ait “…plaza” isimli yapının yıkılmasına sebebiyet verildiği iddiası ile olarak 80.000,00.-TL maddi tazminatın ödenmesine yönelik olduğu tespit edildi.
Davacı davasını herhangi bir hukuki sebebe dayandırmamış ise de hukuki sebebin tespiti hakim tarafından yapılacağından, mahkememizce öncelikle 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştrülmesi Hakkında Kanun uyarınca bedeliye tarafından düzenlettirilen “Riskli Yapı Raporu”‘nun niteliği noktasında araştırmalar yapılmıştır.
6306 Sayılı Yasanın 3. Maddesi “Riskli yapıların tespiti, Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikte belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde masrafları kendilerine ait olmak üzere, öncelikle yapı malikleri veya kanuni temsilcileri tarafından, Bakanlıkça lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara yaptırılır ve sonuç Bakanlığa veya İdareye bildirilir. Bakanlık, riskli yapıların tespitini süre vererek maliklerden veya kanuni temsilcilerinden isteyebilir. Verilen süre içinde yaptırılmadığı takdirde, tespitler Bakanlıkça veya İdarece yapılır veya yaptırılır. Bakanlık, belirlediği alanlardaki riskli yapıların tespitini süre vererek İdareden de isteyebilir. Bakanlıkça veya İdarece yaptırılan riskli yapı tespitlerine karşı maliklerce veya kanuni temsilcilerince onbeş gün içinde itiraz edilebilir. Bu itirazlar, Bakanlığın talebi üzerine üniversitelerce, ilgili meslek disiplini öğretim üyeleri arasından görevlendirilecek dört ve Bakanlıkça, Bakanlıkta görevli üç kişinin iştiraki ile teşkil edilen teknik heyetler tarafından incelenip karara bağlanır. Bakanlık veya İdare tarafından yapılan tespit işleminin masrafı ilgili tapu müdürlüğüne bildirilir. Tapu müdürlüğü, binanın paydaşlarının müteselsil sorumlu olmalarını sağlamak üzere tapu kaydındaki arsa payları üzerine, masraf tutarında müşterek ipotek belirtmesinde bulunarak Bakanlığa veya İdareye ve binanın ayni ve şahsi hak sahiplerine bilgi verir.” şeklinde olup, riskli yapıların tespitinin ne şekilde yapılacağını ve itiraz yöntemlerini açıkça vazetmiştir.
Bu maddeden anlaşılacağı üzere aslında riskli yapı raporu düzenlenmesi ile ilgili taşınmazın statüsü değişmemekte, sonrasında yapılan tespit işlemi ile idari açıdan başkaca bir statüye girmektedir. Ve bu rapora karşı itiraz mercii olarak yine üniversiteler, bakanlık tarafından teşekkül ettirilecek bir heyet öngörülmüştür. İdare, kolluk yetkisini, ruhsat yöntemi ile lisanslandırmış olduğu kişiler aracılığı ile kullanabilir. Nitekim riskli yapı raporları da bu yöntemle düzenlenir. Bu raporlar hazırlık işlemi olduğundan idari bir iptal davasının konusunu tek başına oluşturamazlar. Sonrasındaki icrai niteliklikteki yıkım kararı, riskli yapı tespit işlemi yahut itiraz üzerine verilen karar iptal davasına konu teşkil eder. Bu iptal davasında riskli yapı raporunun denetimi de yapılabileceğinden, itiraz üzerine verilen kararın akabinde hak sahiplerine idari itiraz yolundan sonra yargısal denetim hakkı da tanınmıştır. Dolayısıyla riskli yapı raporunun düzenlenmesi tek başına yargısal denetimin konusunu oluşturamayacak, sonrasındaki işlemler nedeniyle idari yargıda hak sahiplerince iptal yahut yerine göre tam yargı davası açılabilecektir. (

Akbey Erdidal, Didem: 6306 Sayılı Kanuna Dayalı Riskli Alan ve Riskli Yapı Tespiti ve Hukuki Sonuçları, (Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi SBE, İstanbul, 2019)
Tüm bu açıklamalardan sonra davamızın konusunu oluşturan olaya dönüldüğünde, davacının maliki olduğu taşınmaza yönelik riskli yapı raporu düzenleyen lisanslı şirket olan davalıya davasını yönelttiği anlaşılmaktadır. Davanın hukukumuzda borç doğuran sebepler olan hukuki işlem, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme sebeplerinden birine dayalı olarak açılması gerekmektedir. Hukuki tavsifin hakime ait olacağı ve davacının dava sebebi olarak özel bir sebep seçmediği gözetildiğinde, davacının en lehine olan hukuki sebep olarak haksız fiil seçilmiştir. Zaten taraflar arasında olaya uygulanabilir başkaca bir hukuki sebep söz konusu olamamaktadır.
Davalının düzenlemiş olduğu riskli yapı raporunun bir hukuka aykırı fiil olarak kabul edilip edilemeyeceği noktası olayın çözümünde tartışılması gereken bir başka husustur. Davalının düzenlediği rapor şekli bakımdan pozitif hukuka uygun olarak düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 49. Maddesinin 2. Fıkrası “Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde olup davacının iddiasına göre kasten yanlış rapor düzenlendiği iddiası ahlaka aykırı bir fiil olarak kabul edilebilir. Lakin haksız fiil sebebine dayalı tazminat davalarında , davacı, haksız fiilin varlığını, kusuru, zararı ve illiyet bağını ispatlamalıdır. Nitekim davalının kasten böyle bir rapor düzenlediği iddia edilmiş ise de bu husus ispatlanabilmiş değildir. Davalının düzenlediği rapor idari yönden itiraz incelemesinden geçmiş ve aykırılık tespit edilememiştir. Ayrıca rapor akabinde alınan yıkım kararı Bursa 2. İdare Mahkemesi’nin 2019/… Esas ve 2020/60 Karar sayılı kararı ile yargısal denetimden geçerek kesinleşmiştir.
Bursa 2. İdare Mahkemesi dosyasında riskli yapı raporu yönünden gayet yetkili mercilerden raporlar alınmış ve riskli yapı raporunun denetimi bu raporlarla sağlanmıştır. Dolayısıyla bu raporlar mahkememizce tek tek okunmuş ve diğer raporlarla arasındaki farklılıklar incelenmiştir. Düzenlenen raporlardaki veri farklılıklarının yorum farklılığı olduğu anlaşılmış ve davalının düzenlediği raporda kasten yanlış yapıldığına dair bir veriye rastlanılmamıştır. Dolayısıyla davalının ahlaka yahut hukuka aykırı bir fiilinin varlığı ispatlanamamıştır.
Ayrıca davalının düzenlediği raporda kasten bir yanlış hesaplama yaptığı varsayımında dahi, davalının bu düzenlediği rapor bir idari işleme hazırlık işlemi olduğundan ve tek başına icrai bir işlem olarak kabul edilemeyeceğinden, tek başına zarara sebebiyet veren bir işlem olarak kabulü de mümkün değilidir. Yani itiraz üzerine heyetçe verilen karar ve riskli yapı tespit işlemi ile yıkım kararları yıkım sonucunu doğurmuş, davacının yıkım sebebi ile uğradığını iddia ettiği zararlar ile riskli yapı raporunun kasten hatalı düzenlendiği varsayımındaki ahlaka aykırı fiil arasındaki illiyet bağı bu idari işlemler ile kesilmiştir. Dolayısıyla tazminatı gerektirir bir sebep söz konusu değildir.
Açıklanan nedenler ile ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekliyle hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30.-TL harcın peşin alınan 1.366,20.-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.306,90.-TL’nin istemi halinde davacıya iadesine,
3-Arabuluculuk masrafı olan 1.320,00.-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, bu hususta harç tahsil tezkeresi düzenlenilmesine,
4- Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden , karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 11.200,00.-TL’nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra 6100 Sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca istem halinde davacı tarafa İADESİNE,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri Nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okundu, usulen anlatıldı. 23/09/2021

İş bu kararın gerekçesi 14/10/2021 tarihinde yazılmıştır.

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı