Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/865 E. 2022/372 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/865 Esas
KARAR NO : 2022/372

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … (TC. …) …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … UETS
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 25/04/2019
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2022

Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/269 Esas 2019/862 karar sayılı görevsizlik kararı sonucu mahkememize tevzi edilen Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil … 26.06.2013 tarihinde yapılan davalı … Köyü Tarımsal Kalk. Koop. Başkanlığına seçilmiş ve 06.06.2018 tarihine kadar bu görevini devam etmiş olup halen yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığını, davalı Kooperatifin soğuk hava deposu ve zirai ilaçlar bayiliği bulunduğu, davalıya ait soğuk hava deposuna ortaklar(köy kooperatiflerinde köylüler, ortak olarak anılmaktadır), tüccarlar mal koymakta olduğunu, koyulan bu malların bedelleri nakit olarak kullananlar ve tüccarlar tarafından ödenemediği için çek, senet alınmakta, özellikle ortakların bu ticari ilişkide güven ilişkisine dayalı olarak malları soğuk hava deposuna koyulmakta olduğunu, her ne kadar güven ilişkisine dayalı olsa da yazılı olarak buzhane defterlerinde kayıtları ve ödenmesi gereken bedeller tutulduğunu, soğuk hava deposunun elektrik, su faturaları, personel maaşları malların koyulması karşılığı elde edilen kazançlardan sağlandığını, ancak verilen çek ve senetlerin ödenmemesi, güven ilişkisine dayalı olarak ortaklar tarafından ödenecek mal koyma bedellerinin verilmemesi sebebi ile davalı kooperatif çok defalar soğuk hava deposunun elektrik, su, işçi maaşları gibi giderlerini karşılayamadığını, yine aynı şekilde davalı kooperatife ait zirai ilaç bayisine, köylünün- ortakların tarımsal faaliyetlerinde kullanılması için ilaçlar alınmakta olup genel kurul kararlarında da görüleceği üzere, her yıl 30 Ağustos- 30 Aralıkta köylü tarafından zirai ilaç bedelleri ödenmek sureti ile, vadeli zirai satış olarak zirai ilaçlar ortaklara verildiğini, bu ilaçların keşidecisi davalı kooperatif olan çekler verilmek suretiyle alındığını, ancak ortaklar tarafından belirlenen sürelerde(her yıl 30 Ağustos-30 Aralık) bu bedeller ödenmediği için davalı kooperatifin çekleri ödenememekte ve kooperatif borç tehdidi ile karşı karşıya kaldığını, gerek soğuk hava deposunun yüklü elektrik- su faturaları, işçi maaşları, gerek zirai ilaçların alınması karşılığından davalının keşidecisi bulunduğu çek bedellerinin ödenememesi karşısında, davalı kooperatif icra ve borç ile karşı karşıya kaldığını, ayrıca davalı kooperatifin çatısının yaptırılması gibi elzem giderlerin de müvekkil tarafından karşılandığını, bu durumun davalı kooperatif ve ortaklara bildirilmesine, ödeme yapılması istenmesine karşın ödemeler yapılmaması sebebiyle müvekkil bu ödenmesi gereken bedellerin hepsini şahsi hesaplarından ve kendi adına kredi çekerek ödediğini ve davalı kooperatifi yüksek borçlardan kurtardığını, yine davalı kooperatif adına çekilen mevcut krediler bulunmakta olup, bu ödemelerde zamanında kooperatif tarafından karşılanamadığından müvekkil tarafından ödendiğini, müvekkil, başkanlık dönemi boyunca davalı kooperatifi borç altında bırakmamak için, şahsi hesaplarından tüm borçları ödediğini, buna göre dava dilekçesinde yer alan tablodaki “*” ibaresi; müvekkilin kendi hesabından çektiği ve davalı kooperatif hesabına yatırması için …’ e verdiği bedelleri göstermekte olduğu, bu sebeple koop. hesaplarından … teslimatı olarak yer aldığı, bu konuda … tanıklığı olayın gerçekliğini açıklayacağı, “**” ibaresi; müvekkilin yukarıda yatırdığı ancak koop. hesabına bu miktarda geçmeyen ödemeleri açıklamak üzere konulduğunu, müvekkil kendi hesabından çektiği bedellerden, koop. ödemeleri için olan kısmı koop. hesabına aktarmış, diğer bedelleri de personel maaşlarını ödediğini, ” *** “ibaresi; Müvekkilin hesabından çektiği bedellerin, o anki koop. borç ödemesine yetmemesi sebebiyle aynı anda o dönem kooperatif başkan yardımcısı olan …’ nin de kendi hesabından çektiği bedelleri anlatmak adına koyulduğunu, örneğin, 31.10.2016 da elektrik ödemesi için müvekkil 23.760,00 TL yatırmış olup aynı anda … de 23.750,00 TL yatırdığını, tüm bunlar …’nin hesapları ve kooperatifin tüm hesapları araştırılıp bilirkişi marifetiyle incelendiğinde açıkça görüleceğini, bu ödemelere ilişkin müvekkilin tüm dekontları ve davalı kooperatif hesap dökümlerinde mevcut olduğunu, kaldı ki, kooperatif başkan vekili … de yetkili olması sebebiyle yapılan bu ödemelere şahit olduğunu, yine kooperatifin tüm kayıtlarını tutan ön muhasebeci …, müvekkil tarafından davalı kooperatifin borçlarına ilişkin paralar çektiğini ve bu borçları ödediğini, her defasında ön muhasebeci olarak kendi onay ve bilgisi ile gerçekleştirmiş olduğuna şahit olduğunu, müvekkil, davalının borçlarından dolayı, gerek davalı kooperatife gerek kooperatif üyeleri ve ortaklarına icrai ve borç işlemleri yüklenmemesi için gereken özeni göstermiş, müvekkilin şahsi hesaplarından, tüm ortaklar ve diğer kooperatif üyelerinin bilgisi dahilinde güven ilişkisine dayanarak işbu borçları ödediğini, ancak 06.06.2018 tarihli genel kurulda yapılan oylamada müvekkilin başkanlık görevi değişmiştir olup yönetim kurulu üyesi olarak yeni görev tanımı yapıldığını, müvekkil, başkanlık döneminde davalı kooperatif adına zorunlu ve yararlı yüksek bedeller ödediğini ve bunların kendisine iadesini talep etmiş ancak davalı kooperatifçe hep ödeneceği söylenerek, bedeller müvekkile verilmekten kaçınıldığını, kaldı ki, bugüne kadar hep geri ödeneceği, gerekli hesapların yapılacağı söylenmesine karşın, 06.06.2018 tarihli genel kurulda müvekkil sözlü olarak yine alacağını dile getirmiş, ancak davalı kooperatif bu borcu bilmesine ve bugüne kadar oyalamasına karşın müvekkile geri iade yapılmayacağını, böyle bir borç olmadığını dile getirdiğini, müvekkilin, her zaman davalı kooperatifin yararları gözetilerek hareket etmiş olup bu hususta müvekkil şahsi olarak mağdur durumda kaldığını, hatta kooperatif hesabına kendi yaptığı ödemeler dahil tüm giriş-çıkışları bir hata oluşmaması adına ön muhasebe onay ve bilgisi dâhinde gerçekleştirdiğini, Müvekkil küçük sayılabilecek bir bedeli bile hiç şekilde kendisine menfaat sağlamak amacı ile kullanmadığını, müvekkil, kooperatifin borçlarını ödemek için şahsi krediler dahi kullanmış olup ilerleyen yıllara ilişkin bu ödemeler halen devam etmekte olduğunu, müvekkil, şahsi parasını kullanarak, görevi dahilinde davalı kooperatifin zararı olmaması adına gereken tüm özeni gösterdiğini, tüm kooperatif hesapları ve müvekkilin hesapları incelendiğinde, müvekkil alacaklı durumda kalacağı, müvekkilinin kooperatif borçlarını kendi şahsi hesaplarından ödemiş olup, davalıdan alacaklı olduğunu, bu konuda yasal prosedürler doğrultusunda 29.01.2019 tarihinde arabuluculuk bürosuna başvurulmuş olup 20.02.2019 tarihinde arabuluculuk son tutanağı ile taraflar bir anlaşma sağlanamadığını belirterek müvekkilinin davalı adına yapmış olduğu zorunlu ve yararlı masrafların bilirkişilerce yapılacak tespit sonrasında tamamlanmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’sinin davalı kooperatiften alınarak müvekkilimize ödenmesine, davalı kooperatifin yedindeki malları 3.kişilere kaçırma ihtimaline binaen adına kayıtlı tapu kayıtlarına ihtiyati tedbir kararı konulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu Kooperatifler Hukukunun konusu olup Türk Ticaret Kanunu kapsamına girmekte olduğunu,davanın kooperatifin yönetim kurulu eylem ve kararlarına yönelik işlemler olması nedeniyle TTK md. 4 gereğince görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olması gerekirken Asliye Hukuk Mahkemesinde açılması hatalı olduğundan bu nedenle davanın öncelikle usulden reddi gerektiği, davayı kesinlikle kabul etmemekle birlikte davanın “Vekaletsiz iş görmeden kaynaklanan alacak davası” ve bunun neticesinde ortaya çıkan iş görenin alacaklarının talebi sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında talep edilmesi gerektiği, talebin 0 şekilde olduğunu varsaysak bile sebepsiz zenginleşme hükümleri neticesinde zamanaşımı süresi dolmuş olup davanın bu zamanaşımı yönünden de reddi gerektiği, dava kısmi alacak olarak açılmış olup dava belirsiz alacak davasına olarak görülmeye çalışılsa da; kabul anlamına gelmemekle birlikte alacak miktarı belirlenebilir olup miktar davacı tarafından belirtilmesi gerektiği, öncelikle belirtmek gerekir ki; yönetim kurulu başkanı kooperatifi borçlandıracak işlemleri, yönetim kurulu kararı olmaksızın yapamayacağı gibi yönetim kurulu kararı olmadan yalnızca kooperatife bağış ve hibe kabul edebileceği, asla kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafın sunmuş olduğu banka dekontları da alacağını ispat edecek nitelikte olmadığını, söz konusu dekontların hiç birinde kooperatif adına-yararına alacak ya da borç açıklaması bulunmadığını, yine kabul anlamına gelmemekle birlikte tüm bu işlemlerin hukuki niteliği bağış olduğu, davacı, müvekkil kooperatif adına kredi başvurusu yapıp, daha sonra bu parayı kendi hesabına hiç bir karar olmaksızın geçirdiğini, bundan sonra kooperatif hesabına geçirdiği hiç bir ödeme de kendisini alacaklı konumuna getirmeyeceğini, davacının, açıkça zimmet suçunu işlediğini, buna yönelik olarak yapmış oldukları savcılık şikayetinin bulunduğunu, davacı tarafın delilllerinde belirtmiş olduğu …’e ait dekontlar da o dönemin başkanı olan davacı ve başkan yardımcısı olan …’in bu suçu birlikte işlediğinin kanıtı olduğu, davacı sunmuş olduğu dava dilekçesinde iddiaları soyut, şüpheli maddi gerçeğe aykırı olup hukuka aykırı olduğunu, bir kooperatifin yönetiminin tamamen duygusal saiklerle hareket ettiğini göstermeye çalışmak tutunacak herhangi bir hukuki gerekçenin olmadığını bizlere açıkça göstermekte olduğunu, öncelikle unutulmamalıdır ki kooperatifin bir yönetim kurulu olduğu, bu yönetim kurulunun kooperatif menfaatleri doğrultusunda aldığı kararlar neticesinde kooperatif varlığını sürdürdüğü, davacı tarafın iddia ettiği gibi kooperatiflerin menfaatleri doğrultusunda şahısların değil yönetim kurulunun karar alma yetkisi olduğu, arada olduğu iddia edilen bu alacak- borç ilşkisi adına yönetim kurulunun herhangi bir kararı olmadığı, eski yönetim kurulu başkanı …’ın yetkisini aşarak bu işlemleri yaptığını iddia etmesi işlemlerin güvenilirliğini ortadan kaldırdığını, yönetim kurulunun tüm eylem ve işlemleri yönetim kurulu kararı doğrultusunda tutanak tanzim edilerek yapılması gerektiği, davacı tarafın kooperatif menfaati doğrultusunda alınan karar neticesinde bu işlemleri yaptığının herhangi bir ispatı olmadığı, mahkeme dosyasına davacının sunmuş olduğu dekontlarda iddialarını doğrulayan herhangl bir açıklama olmadığı, nitekim Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nda açılan 2018/…. Soruşturma numaralı dosyada yürütülen soruşturma kapsamında tarafımızca müvekkil kooperatif adına … hakkında zimmet suçundan şikayette bulunulduğunu, bu soruşturma dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda “alınan ve verilen tutarları yönetim kurulunda bir tutanak halinde yapılmadığı ve izah edilemediğinden güvensizliğin mevcut olduğu” beyanı İle davacının tddialarının itibar edilmemesi gerektiğini ortaya koyduğu, bu aşamada önemle belirtmek gerekir ki 2018/…. soruşturma numaralı savcılık dosyasında alınan raporda davacının tüm başkanlık dönemleri incelenmediği, davacı 2012/2018 yılları arasında başkanlık yapmış olup, incelemenin 2012 yılından günümüze kadar yapılması gerekirken 2016 yılının sonundan itibaren yapılması eksiklik ve sonuç olarak hatalı bir bilirkişi inceleme raporu doğurduğu, öncelikle bu hususta savcılık makamına itirazlarımızı sunduklarını, davacının tanık olarak göstermiş olduğu …’ in ön muhasebe personeli olduğu, ön muhasebe personeli mevcut statüleri gereği muhasebesel işlemin sebeplerini amaçlarını bilebilecek konumda olmadığı, bu nedenle davayı aydınlatacak herhangi bilgiye ve görgüye sahip olmadığı, tanık olarak dinlenmesi yersiz olup dinlenmemesi gerektiği, davacı, müvekkil şirkette başkanlık taptığı tarihten itibaren sürekli olarak müvekkil hesaplarından, her hangi bir yönetim kurulu olmadan, tutanak tutulmadan para giriş çıkışı yaptığı, davacının başkanlık yapmaya başladığı 2012 yılından bu güne kadar yaptırılacak olan bilirkişi incelemesiyle, davacının hukuka ve üsüle aykırı işlemler yaptığı, davayı kötü niyetli ve haksız olarak açtığının görüleceği, yine belirtmek gerekir ki 2018/…soruşturma numaralı savcılık dosyasında 26/03/2019 tarihinde ifade alınmış olup burada davacı açıkça “kooperatif seçimlerinin yapılacağı haziran 2018 tarihinden yaklaşık 1 ay önce kooperatif adına deniz bank’tan kredi talebinde bulunduğunu” beyan etmiş, bu kredinin onaylanarak kooperatif hesabına düştüğü ve davacı tarafından bu paranın aktarıldığı tarihte daavcının başkan olmadığı, davacı yine soruşturma kapsamında verdiği beyanlarda bu parayı kendi hesaplarına aktardığını beyan ettiği, başlı başına yaptığı işlem usulsüz ve kötü niyetli olduğu, açıkça seçimlerde başkan olamayacağını öngörmüş buna yönelik olarak kötü niyetli ve haksız kazanç sağlayıcı hareketlerde bulunduğunu, söz konusu ifadesinde davacı 250.000 TL’yi kooperatif hesaplarına iade ettiğini beyan etmiş ise de asla kabul anlamına gelmemekle birlikte başkanlık döneminin tüm zamanlarını kapsayacak şekilde sayın mahkemenizce bilirkişi incelemesi yaptırıldığı vakit davacının başkaca kredi başvurularında bulunduğu ve bu paraları da hiç bir karar, bildirim ya da tutanak olmadan kendi hesabına geçirdiğinin görüleceğini belirterek davanın reddi ile davacı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER; Banka kayıtları, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018…. Sorusturma sayılı dosyası, Bursa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü İnceleme Raporu, tanık beyanları, davalı kooperatif kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, davacının davalı kooperatifin başkanı olduğu dönemde davalı kooperatif lehine ödediğini iddia ettiği yararlı ve zorunlu ödemelerin davalı kooperatiften tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır.
Mahkememizce, taraflarca gösterilen kanıt ve belgeler toplanmış, tanıkların dinlenmesine karar verilmiştir.
Davacı Tanığı …: “Ben davalı kooperatifte yaklaşık on dört yıldır ön muhasebeci olarak çalışıyorum. Arif Bey’in başkanlık yaptığı dönemde tüccarların kimilerinden tahsilat yapamadık. Bunlar hatırladığım kadarıyla …., … Daha çok bu şirketlerden alacağımız vardı. Bu tahsilatlar yapılamadığı için … kendi kişisel hesabından kredi kullanarak bizim maaşlarımızı, kooperatifin elektrik borcunu ve kooperatif çeklerini ödedi. Belli dönemlerde de az bir kısmını geri alabildi. Tüccarlar dışında soğuk hava deposunda ve diğer ticari ilişkilerde tüccarlar dışında başka kişiler oluyordu bunlardan da tahsilat yapılamıyordu. Maaşları …. elden verirdi. Bende personele dağıtırdım. Elden …’in verdiği ve kooperatif hesabına yatırdığımız paralar da oluyordu. ” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Davacı Tanığı …: “Ben davacı ile kooperatifte davacının başkan olduğu dönemde başkan yardımcısı olarak çalıştım. 2016 yılında başkan yardımcılığını bıraktım oda bıraktı. Kooperatifte çift imzalı çalıştığımız için davacının yaptığı zorunlu masraflara bizzat şahit oldum. Mesela o dönemde 300.000,00 TL lik bir çekimiz tüccar tarafından ödenmemiştir. Meyveler o sene satılmadığı için depoda kaldı. Ödenmeyen çek başkan olan davacı tarafından kişisel hesabından ödenmiştir. O dönemde aylık 50.000 – 60.000TL ye yakın elektrik giderimiz olurdu. Depodan mal çıkmayınca tahsilat olmayınca elektrik borcunu kendisi ödüyordu. Mesela elektrik borcu için kooperatif çek verirdi. Para olmayınca başkan kendi şahsi hesabından öderdi. Net ne kadar ödediğini ya da kaç ay ödediğini bilmiyorum. Tamamladığı da oldu. Bizim kooperatifin tarım ilacı bayisi vardı. Ortaklarımıza hizmet amaçlı firmalardan tarım ilacı alıyorduk. Tarım ilacını ortaklarımıza satıyorduk. Ortaklar para vermeyince meyve satılmayınca 350.000 TL gibi bir alacağımız oldu. Başkan bey yerini ipotek verdi. İkimiz bu zararı karşıladık. Beraber 500.000 TL ye yakın ödeme yapmışızdır. Benimki azdır ne kadar olduğunu bilmiyorum. Benim yaklaşık 125.000 TL alacağım olabilir. Şuan davadadır. Biz tek tek yaptığımız harcamaların dekontlarını muhasebeye ilettik. Biz sezon sonunda buzhanedeki depoda ki meyvenin çıkışından para gelecek iyi niyeti ile ödemeler yaptık. ortaklar zaten meyveyi satınca para gelecekti. Hiç para almadık değil para aldık ama ne kadar aldık bilmiyorum. Nakit gelenler zaten personele elektriğe gitmiştir. ” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Davalı Tanığı …: “Ben davacıdan sonra kooperatifin başkanlığını yaptım. Başkanlığı bırakalı 2 ay oldu. Ben kooperatif başkanlığı seçildiğinde kooperatifin üç trilyon ikiyüz yirmidört bin lira borç ile eski yönetimden devraldık. Mazbatayı teslim aldıktan sonra genel kurulda yapıldı. Ancak kendisi yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen toplantıda hiçbir şekilde alacağından bahsetmedi. Mazbatayı aldıktan yaklaşık bir buçuk iki ay sonra bu borçların üzerine davacı benim yaklaşık üçyüz doksan binlira alacağım var dedi. … de yüzyirmibeş binlara alacağım var dedi. Üçüncü üye olan muasif üye Rıfat Sayın da altmışaltı bin lira alacağım var dedi. Bunlar bize tabi lafla söylendi. Kooperatif karar defterine en ufak bir şey bile alındığında yazılması gerekir. Karar defterini başkan olduktan sonra incelediğimde böyle bir yazılı kağıt olmadığını gördüm. Kooperatifin borcu yönetim devralındıktan sonra ilk ayımızda öğrendik… ” Şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Davalı Tanığı … :” Ben iki buçuk yıl davalı kooperatifte denetçi olarak çalıştım. Bu yıl ağustos ayındaki seçimde görevi bıraktım. Davalı kooperatifin karar defterine her türlü giriş çıkışların yazılması gerekir. Ben denetimci olarak hiçbir şey görmedim. Kendisinin ne alıp verdiğini nerden bilebiliriz. Bizde aynı köylüyüz kooperatife kendi cebimize para veremeyiz. Kooperatifin bir sürü malı mülkü var geliri çoktur. Bu kadar gelir için de cebimizden para eklemeyiz. Muhasebe kayıtlarında ya da defterde davacının alacaklı olduğuna dair bir belge yoktur. Kooperatifin son on yıldır durumu kötüdür. Buz hanenin uzun yılları geliri olmuştur. 1982 de kurulmuştur. 1982 den beri geliri olmuştur. Davacının başkanlığını yaptığı dönemde de geliri mevcuttur. Kooperatif karar defterine ticari alışverişler hep yazılmıştır. Elden para alışverişi olmaz. Herşey resmidir. Daha önceki karar defterlerinde de herşeyin yazıldığını gördüm. “şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce dosyanın SMM bilirkişi Şevki Yetiker’e tevdii ile, dava dosyası ibraz edilen deliller ile davacı kooperatif kayıtları üzerinde yerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacının kooperatif kanunu çerçevesinde üyelik durumunun ve davaya konu edilen alacağın niteliği de değerlendirilerek davacının var ise alacaklı olduğu miktar ve faizin belirlenmesine yönelik rapor tanzimi için, dosya tüm ekleri ile birlikte bilirkişiye teslim edilmiştir.
22/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Rapor içeriğinde belirtildiği gibi davalı kooperatif defterlerinde 2018 yılına kadar davacı ile
ilgili hiçbir borç alacak kaydı bulunmadığı, 2018 ve 2019 yıllarındaki kayıtlarında
dayanağı bulunmamakta olup açıklaması gerekmekte olduğu, ayrıca hesaptaki tarım bakanlığı
raporuna istinaden düşülen borç tutarlarının dayanağı olan raporun da ibraz edilmesi
gerekmekte olduğu, davalı defterlerinde davacı ile ilgili kayıt olmadığı gibi davacı da elle tutulur bir belge sunmamış
ne kadar alacağı olduğunu beyan etmeden defter incelemesi ile bilirkişinin bulması istendiği,
şirket yetkilisi ve mali müşaviri bankaya yatan ve çekilen bedellerin neden işlenmediği
sorusuna ,yatan bu paraların davacının kendi şahsi hesabından mı yoksa kooperatifin elinde
bulunan paralardan mı yattığının bilinmediğini yatan kısmında bir çok harekette hem davacının
hem de yönetim kurulu başkan yardımcısının adının beraber geçtiğini ve davacıların bu nakit
hareketleri ile ilgili olarak tek bir kez soru sormadıklarını yönetim kurulu olarak alacak ya da
borçları ile ilgili olarak bir rapor istemediklerini bu belirsizlikler nedeni ile de defterlere davacı
adına hesap açılmadığını ifade ettikleri,
gerçekten de ne davalı ne de davacı taraftan banka ekstrelerinden başka belge sunulmadığı,
tek başına banka hesapları kesin bilgiyi vermeyeceği, diğer belgelerle karşılaştırma yapılması
gerektiği, ekstrelerde mali müşavirin belirttiği gibi … yatan, … çekilen, …
…’e ödenen veya … … teslimatı adı altında yüzlerce hareket
bulunmakta olduğunu, bu hareketlerin hangisi gerçekten davacının kooperatif nakde sıkıştığında
bankaya yatırıldığı ne kadarının zaten kooperatif parası olduğu belli olmadığı, bazı kayıtlarda
gerçekten çek ödemeleri öncesi çekin ödenmesini sağlayacak nakdi bankaya yattığı
görüldüğü, ancak bunun bankaya hangi kanaldan yattığı kesin bir delille
gösterilebilmesi gerektiği,
sonuç olarak davacı alacağının ne kadar olduğunu belirtememiş davalı da
defterlerine davacı ile alakalı olarak 2018 yılına kadar hiçbir hareketi işlememiş dosyaya banka
ekstrelerinden başka hiçbir geçerli evrak sunulmadığı, banka kredilerinin taksitleri gelecek
yıllarda olduğu, dolayısıyla dava tarihinden sonraki kredi hareketlerini ve faiz hesaplaması yapmak mümkün olmadığı, öncelikle tarım bakanlığı raporunun , bankadan kooperatif ve
davacı tarafından çekildiği iddia edilen kredilerin kredi sözleşmeleri ile ödeme tablolarının da
dosyaya ibraz edilmesi gerektiği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce davalı vekiline bilirkişi raporunda bahsi geçen 2019 yılı 30/09/2019 tarihinde 126 nolu madde ile belirtilen Tarım Bakanlığı raporunu ibraz etmek üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, davalı vekilinin 01/12/2021 tarihli beyan dilekçesi ile ilgili raporun Tarım Bakanlığı’ndan istenilmesini talep ettiği ve mahkememizce ilgili raporun dosyamıza celbedildiği görülmüştür.
Mahkememizce …Bankasına müzekkere yazılarak kooperatif ve davacı tarafından varsa çekilen kredilere ilişkin kredi sözleşmelerinin onaylı örneği ile bu sözleşmelere ilişkin ödeme tablolarının dosyamıza celbedilmiştir.
Mahkememizce, dosyanın daha önceki bilirkişiye tevdii ile ek rapor düzenlenmesine karar verilmiştir.
21/11/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; …’ın kooperatif hesaplarına 937.872.00-TL yatırdığı hesaplardan 710,627,00-TL
çektiği 227.245.00-TL alacaklı olduğu tespit edildiği,
ancak kooperatif defter kayıtları kasa defteri kayıtları gerçek bir hesaplama yapmaya elverişli olmadığı, kasada ve banka hesaplarında yaklaşık 7-8 bin hareket bulunmakta olduğu, bütün bu hareketlerin
karşılıklı incelenmesi günlerce yapılacak bir çalışmayla mümkün olabilecek olup bulunacak
sonuçlarda olsa olsa mantığına göre varılabilecek sonuçlar olduğu, örneğin davacının iddia ettiği
gibi kendi hesabından para çekildikten sonra kooperatif kasasından yatmış gibi kooperatif
hesabına yatırılan paranın aslında davacının yatırdığı para olduğu varsayımına ve yine davacı
vekilinin dava dilekçesinde ifade ettiği gibi “ Yine ön muhasebeci tanık …’inde
beyan etmiş olduğu üzere personel maaşlarının elden ödendiği göz önüne alındığında işbu
çekilen bedelden dahi kalan paranın yine davalı kooperatifin çalışanlarının maaş ödemeleri
olarak dağıtıldığı kuvvetle muhtemeldir.” Çıkarımıyla ileri sürülen iddialara dayanarak net bir
hesaplama yapmak kanaatince mümkün olmadığı, Tarım bakanlığı röportörleri de “alınacak son tarihli yönetim kurulu tarafından kayıtlarımıza
uygundur ibaresi ile onaylanmış ara mizanın il müdürlüğüne ibrazını”
istedikleri, bu nedenle yatırılan çekilen bu paraların … ın kendine ait paralardan mı yoksa
kooperatife ait kasada olması gereken paralardan mı yatırıldığının tespiti mümkün olmadığı, düzenli olmayan, bordroların bile elden ödendiği belirtilen kooperatif kayıtları ve yönetici ın kayıt dışı ikinci bir kasa ve banka hesabı gibi işlemler yaptığı neyin doğru neyin yanlış
olduğunu kesin olarak kendilerinin bile bilmediği bir kayıt ortamında iddialarının ne kadar
gerçek olduğunun tespitini yapmak mümkün olmadığı, kök raporda da ifade ettiği gibi şirket yetkilisi ve mali müşaviri bankaya yatan ve çekilen
bedellerin neden işlenmediği sorusuna ,yatan bu paraların davacının kendi şahsi hesabından mı
yoksa kooperatifin elinde bulunan paralardan mı yattığının bilinmediğini yatan kısmında bir
çok harekette hem davacının hem de yönetim kurulu başkan yardımcısının adının beraber
geçtiğini ve davacıların bu nakit hareketleri ile ilgili olarak tek bir kez soru sormadıklarını
yönetim kurulu olarak alacak ya da borçları ile ilgili olarak bir rapor istemediklerini bu
belirsizlikler nedeni ile de defterlere davacı adına hesap açılmadığını ifade ettikleri, taktiri sayın mahkemeye ait olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davalı kooperatif üyesi olan davacı, kooperatifin başkanlığını yaptığı dönemde, kooperatif lehine zorunlu ve yararlı ödemeler yaptığını, bu ödemelerin iadesini talep etmesine rağmen davalı kooperatifçe ödeme yapılmadığını ileri sürerek yapılan ödemelere ilişkin 10.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiştir.
Her ne kadar davacı taraf kooperatif lehine zorunlu ve yararlı ödemelerin hepsini şahsi hesaplarından ve kendi adına kredi çekerek ödediğini ve davalı kooperatifi borçlardan kurtardığını, yine davalı kooperatif adına çekilen mevcut kredilerine ilişkin ödemelerin zamanında kooperatif tarafından karşılanamadığından davacı tarafından ödendiğini ileri sürmüşse de, davacı tarafın iddia ettiği gibi kooperatiflerin menfaati doğrultusunda iddia edilen alacak- borç ilşkisi adına yönetim kurulunun herhangi bir kararı olmadığı, davacı tarafın kooperatif menfaati doğrultusunda alınan karar neticesinde bu işlemleri yaptığının kooperatif kayıtlarında yer almadığı, yine davacı tarafından çekilen kredilerin davacı adına düzenlenen krediler olup kooperatif defter kayıtlarında bu
kredilerin alındığı tarihlerde kooperatif hesaplarına giren bir tutar görülmediği, davacı tarafından söz konusu ödemelere ilişkin dayanılan dekont ve hesap dökümlerinde kooperatif adına-yararına alacak ya da borç açıklaması bulunmadığı,
her ne kadar davacı tarafından kooperatif hesaplarına 937.872.00TL yatırdığı, hesaplardan 710,627,00-TL
çektiği tespit edilmişse de, yatırılan, çekilen bu paraların davacının kendine ait paralardan mı yoksa
kooperatife ait kasada olması gereken paralardan mı yatırıldığının tespiti mümkün olmadığı, sonuç itibariyle davacının davalı kooperatiften alacağına ilişkin iddiasının sübut bulmadığı anlaşılmakla mahkememizce davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açılandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Harçlar yasası gereği alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 170,78-TL harcın mahsubu ile, bakiye 90,08-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı yana iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-7155 Sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6155 Sayılı Kanun 18/A-12-13 maddeleri uyarınca 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk hizmeti giderinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/03/2022

Katip … Hakim …
E-imzalı E-imzalı