Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/856 E. 2020/313 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/856 Esas
KARAR NO : 2020/313

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … (TCN: …)

VEKİLİ : Av. … … UETS
DAVALILAR : 1- … (TCN:…)

VEKİLİ : Av. …
: 2- … (TCN:…) …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/12/2019
KARAR TARİHİ : 09/07/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesini özetle; Müvekkil adına Bursa 17. İcra Müdürlüğü’nün 2019/…Esas sayılı dosyası kapsamında 18.10.2019 tarihinde başlatmış olduğu ilamsız icra takibimize Davalı/Borçlu … (…) 28.10.2019 tarihinde itiraz etttiğini, bu itiraz için Bursa 17. İcra Müdürlüğü 30.10.2019 tarihinde takibin durmasına karar verildiğini, Davalı/Borçlu … (…) 31.10.2019 tarihinde itiraz ettiğini, bu itiraz için Bursa 17. İcra Müdürlüğü 31.10.2019 tarihinde takibin durmasına karar verildiğini, Bursa 17. İcra Müdürlüğü’nün 2019/…E. sayılı dosyası kapsamındaki takibin dayanağı; 31.12.2013 tarihli 50.000.00 TLlik ve 03.07.2014 tarihli 40.000.00 TLlik iki adet çek olduğunu, davalı/borçlu … tarafından keşide edilen bu çeklerin diğer davalı/borçlu … tarafından ciro edilerek, alacaklısının müvekkili … olduğunu, borçlularının … ve … TEKSTİL SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ (… Vergi Nolu) olduğu, kesinleşmiş Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2015/…Esas sayılı dosyası alacağına karşılık, yine keşidecisinin … olduğu ve … tarafından ciro edilen 30/04/2013 ödeme tarihli, 60.000.00 TLlik ve 20/07/2013 ödeme tarihli 50.000.00 TLlik iki adet senet ile birlikte 07.03.2017 tarihinde müvekkili …’ya verildiğini, bu iki adet çek ve yanında iki adet senedin … tarafından ciro edilerek, müvekkiline verilmesi üzerine Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2015/…Esas sayılı dosyası alacağı için 07.03.2017 tarihinde … ve … TEKSTİL SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin ibra edilerek aynı tarihli ibraname düzenlendiğini, müvekkili …, …la birlikte aynı tarihte aynı kalemle …’un cirosun altına gelecek şekilde senetleri ve çekleri ciro ettiğini, …, Bursa’da ikamet ettiği halde, ciro ve ibra işlemi için müvekkilinin bulunduğu Ankara’ya gelerek çeklerin arkasında bulunan …’un ve Müvekkilim …’nın ciroları Ankarada aynı tarih olan 07.03.2017 tarihinde, aynı ortamda, Avukat sıfatıyla nezaretimde gerçekleştiğini, yazılan el yazılarının aynı kalemle yazıldığını, atılan imzaların aynı kalemle atıldığını, bu konuda yapılacak bir inceleme ile somut gerçeklik net olarak anlaşılacağını, …’un, sırf bu Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2015/…Esas sayılı dosyası alacağına karşılık çek ve senetleri verme ve ibralaşma işi için Bursa’dan Ankara’ya seyahat ettiğini, hatta senetlerin ve çeklerin takip masrafları dahi …’un Bursa’daki tanıdıklarını araması üzerine, aynı gün 3.700,00 TL olarak şahsına ait IBAN …. hesaba EFT yapıldığını, davalı/borçlu …, … TEKSTİL SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin müdürü ve ortağı olduğunu, Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2015/…Esas sayılı dosyasının aynı zamanda borçlusu olduğundan bu dosya borcundan şahsen ve borçlu şirket müdürü/ortağı sıfatıyla sorumlu olduğunu, davalı/borçlu …, … TEKSTİL SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin ortağı olduğunu, Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2015/…Esas sayılı dosyası borcundan borçlu şirket ortağı sıfatıyla sorumlu olduğunu, davalı/borçluların, müvekkili …’ya, kesinleşmiş Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2015/…Esas sayılı dosyası alacağına karşılık Bursa 17. İcra Müdürlüğü’nün 2019/…E. sayılı dosyası kapsamındaki takibe konu 31/12/2013 tarihli 50.000.00 TLlik ve 03.07./04/2014 tarihli 40.000.00 TLlik iki adet çek ve yanında iki adet senet vermeleri ve bunları takibe koymalarının gayet olağan olduğunu, dikkate şayan olan ise; davalı/borçluların Bursa’da birlikte çek ve senet düzenleyerek, veya daha önce düzenlenmiş çek ve senetleri davalılardan …’un alıp bulunduğu Ankara’ya gelerek, ciro yapması, Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2015/…Esas sayılı dosyası alacağına karşılık o dosya alacaklısı Müvekkil …’ya vermesi, bu dosya borcu için ibralaşma, çek ve senetlerin takibi için …’un yakınları aracılığı ile masraf dahi vermesi ve sonrasında çekleri takibe koymaları üzerine davalı/borçluların takibe itiraz etmeleri olduğunu, bu olayda bir dolandırma kastının bariz unsurlarının mevcut olduğunu, bu konuda her türlü talep, dava ve şikayet haklarının saklı olduğunu, Bursa 17. İcra Müdürlüğü’nün 2019/…E. sayılı dosyası kapsamındaki takibin dayanağı olan çeklerin, sürenin geçmesiyle birlikte kambiyo vasfını yitirmiş olsalar bile, kambiyo hukukunun aradığı titizliğe uyularak, çek şekil şartlarına göre hazırlandığını, keşideci ve cirantaların isim ve imzalarının, ödeme tarihlerinin olduğu belgeler olduğunu, her ne kadar davalılar imzaya da itiraz etmiş bulunsalar da, davalı/borçluların çeklerdeki imzaları, başka belgelerle desteklenebilecek imzalar olduğunu, Zira … açısından delilleri arasında sunacağı 07.03.2017 tarihli ibranamenin, imzaya emsal bir belge olduğunu, davalı/borçluların”…faize ve ferilerine…” de itiraz ettiklerini, ülkenin ekonomik koşulları ve takibin içeriği dikkate alındığında faiz talep etmelerinin ve talep ettikleri faizin türünün makul olduğunu, bu sebeple davalıların faiz talebine ilişkin itirazlarının da ret edilmesi gerektiği, davalı/borçluların, itirazında haksız ve kötü niyetli oldujklarını, müvekkile borcunu ödemeyen, haksız ve kötü niyetli itirazlarıyla icra takibini durduran davalılar hakkında tüm itirazlarının iptali yanında % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatını ve mahkemenizin takdir edeceği miktarda kötü niyet tazminatını ödemeye de hükmedilmesi gerektiği belirtilerek, davalı/borçluların Bursa 17. İcra Müdürlüğü’nün 2019/…E. sayılı takibimize yönelik zamanaşımı defi de dahil tüm itirazlarının reddi ile takibin devamına, davalı/borçlular itirazlarında haksız ve kötü niyetli olduğundan, % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkemenin takdir edeceği miktarda kötü niyet tazminatının davalılardan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesini özetle; Müvekkilinin şahsına yöneltilen iş bu davada, hem davacı hem de davalılar şahıs olduğundan ve iddia olunan bir ticari iş de bulunmadığından, söz konuus uyuşmalıkta Asliye Ticaret değil Asliye Hukuk Mahkemeleri yetkili olduğundan öncelikle görev itirazlarının bulunduğunu, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu bulunmamakta olup, yapılan takibe sunulan itirazlarımızda da belirtildiği üzere, takibe dayanak olarak sunulan çek vasfını yitirmiş belgelerde bir imzasının da bulunmadığını, Bu belgelerin bundan 6-7 sene öncesi tarihli olup müvekkilinin bu belgeleri hatırlayabilmesine de imkan olmadığını, davacının bu belgelerin daha sonradan imzalandığı, bu belgeleri imza için Ankara’ya Seyehat ettiği iddiasının ise asılsız olduğunu, zira belgelerde müvekkilinin imza tarihini gösterir bir kayıt da olmadığını,
takibe dayanak belgeleri, bu belgelerin kambiyo senedi vasfında olduğunu, müvekkilin herhangi bir şekilde bu belgeler sebeiyle borçlu olduğunu ve bu belgelerde bir dahili ve imzası bulunduğunu kabul kabul anlamına gelmemek kaydıyla, öncelikle takibe dayanak çek olduğu iddia olunan belgelerin zamanaşımına uğradığını, davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini. TTK madde 808 gereği hamilin başvurma haklarını kullanabilmesi için çeki ibraz etmesi zorunlu olduğundan, hamil olduğunu iddia eden davacının ciranta olduğunu iddia ettiği müvekkilden herhangi bir talepte bulunma hakkının olmadığını, bu nedenle davanın husumet yönünden de reddini talep ettiklerini, TTK madde 732 ‘ye göre davacının ciranta olduğunu iddia ettiği müvekkiline dava açma hakkı olmadığı gibi, sebepsiz zenginleşme hükümleri ile keşideciye dahi başvurma hakkı da bulunmadığını, sebepsiz zenginleşme hükümleri açısından dahi davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, davanın bu nedenle de reddi gerektiğini, takibe dayanak belgelerde tahribat mevcut olduğunu, bu nedenle de dayanak belgelerin geçerliliğine de itiraz ettiklerini, müvekkilinin, alacaklı sıfatıyla … aracılığıyla birden çok kez takibe maruz kalsığını, her defasında tarihi geçmiş zamanaşımına uğramış belgeler ve usulsüz takipler ile bezdirilmeye çalışıldığını,
dava dilekçesinde davacının müvekkilinin kendilerini aradığı, EFT yaptığı, vekilin önünde imzalar attığı vs gibi iş bu davanın konusu olmayan ve ayrıca vekilin kendisinin olaylara tarafmışcasına anlattığı hususların hiçbirinin taraflarınca kabul edilmediğini, Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen itirazın iptali talepli dava bu dosyadan tamamen farklı ve bağımsız olduğunu, ayrıca davacı bu belgelerin ne karşılığı alındığı, ticaret yapıp yapmadığı, yaptı ise buna dayanak kayıtların defterlerinde olup olmadığı gibi hiçbir hususa iddiaların da yer vermediğini, sadece Ankara 30. İcra Müdürlüğü’nün 2015/…E. sayılı dosyası ile … Tekstil adına ilamsız bir takip başlattığını, bu takibin kesinleştiğini takibin karşılığında bir kısım senet ve davaya konu çeklerin alındığını ve ibralaşıldığını iddia ettiğini, müvekkilinin davaya konu belgeleri herhangi bir borç karşılığı vermemiş olup, kesinleşen takip karşılığında davacının kambiyo vasfını yitirmiş ve zamanaşımına uğramış çekleri alması da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek davanın reddi ile, davacının %20 kötüniyet tazminatı ödemesine, tüm yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının TMK. md. 2 ve HMK. Md. 29/1 de ifade edilen “dürüstlük davranma” ile HMK. md. 29/2’deki “doğruyu söyleme yükümlülüğü” ilkelerine aykırı davranması sebebiyle TMK. Md. 2 ve HMK. Md. 29 gereği, gerçek dışı ve kötüniyetli davanın reddi gerektiğini, Asliye Ticaret Mahkemeleri görevsiz olması sebebiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacının dava dilekçesi, daha önce redle sonuçlanan Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/…E., 2017/574 K. sayılı itirazın iptali dosyasındaki dava dilekçesiyle birebir aynı olduğunu, Perihan Karaca vekili Av. …, 31.08.2017 tarihli cevaba cevap dilekçesinde “çekler bizdedir” beyanıyla Mahkememizdeki davaya konu çeklerin Perihan Karaca’da olduğunu beyan ettiğini, mahkememizdeki davada ise çeklerin …’da olduğunu ifade ettiğini, Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/…E., 2017/… sayılı davasının yargılama aşamasında … ile…karı koca oldukları, boşandıklarının anlaşıldığını, boşanmaya rağmen kocasının soyismini taşımaya devam ettiğini, haricen duyumlarına göre, aralarında gerçek bir boşanma olmadığını, Ankara 17. İcra Müdürlü- ğü’nün 2017/… sayılı dosyasında… alacaklı, … ise borçlu olarak gözükmesine ve … takibe itiraz etmemesine rağmen, …itiraz etmeyen … aleyhine hiçbir icrai işlem yapılmadığını, davalı müvekkilim ile …, … Tekstil İplik San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı iken müvekkilim şirket ortaklığından ayrılmış ve bir süre sonra kendi adına şahıs firması kurduğunu, davalı müvekkili … ile …, şirket eski ortakları olduğunu, müvekkilinin eski ortağı ve o dönemde arkadaşlığı devam eden …’un beyanlarına inanarak takip konusu çekleri ve başkaca kıymetli evrakları verdiğini, icra takibine konu kambiyo vasfında olmayan çekler ve başkaca kıymetli evraklar, davalı müvekkilim … hileye düşürülerek alınmış ve yine hileye düşürülerek iade edilmediğini, …’un imzası sahte ise, ifade ettiği gerçeklerin açığa çıkmaması ve inkarda bulunmak için başkasına imza attırmasının da söz konusu olabileceğini, diğer taraftan davacı ile davalı … arasında işbirliği ve danışıklı hareket hali söz konusu olduğunu, İcra takibine takibe konu çeklerin kambiyo vasfında olmadığını, kambiyo niteliğini taşımayan çeklerdeki bir hakkın, ciro ile temliki mümkün olmadığı gibi, Türk Borçlar Kanununun 184’üncü maddesinde görüldüğü şekilde her iki çekte yazılı bir temlik beyanı olmadığından ve temlik beyanı taşımadıklarından, gerçekten herhangi bir hak ve alacak olsaydı dahi davacının bu yolla dahi, alacağı iktisap ettiği söylenemeyeceğini, sonuç olarak davacı, çeklerdeki mevcut hakkı talep edebilecek gerçek ve meşru hamil olmadığını, ve gerçek ve meşru hamil sayılamayacağını, bu nedenle dahi davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, bir an için Yasaya ve Yargıtay içtihatlarına aykırı şekilde, çeklerin arkasındaki ciroların Türk Borçlar Kanununun 184’üncü maddesinde görüldüğü şekilde yazılı bir temlik beyanı olduğu kabul edilse bile, TBK md. 188 (mülga BK. Md. 167) borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebileceği, kaldı ki, davacı dava dilekçesinde, davalı … ise icra takibine itiraz dilekçesinde … tarafından yapılmış bir temlik olduğunu iddia ve beyan etmedikleri, aksine … icra takibine itiraz dilekçesinde imza da dahil olmak üzere icra takibine tümden itiraz ettiğini belirterek davanın reddi ile, davacının, davalı müvekkili …’ye % 20 kötüniyet tazminatı ödemesine ,yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava zamanaşımına uğramış çeke dayalı olarak girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
5235 sayılı Kanunun 6. maddesinin ikinci fıkrasına göre, Asliye Hukuk Mahkemeleri, Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2 nci maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 sayılı Kanunun üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Bir davanın ticari nitelikte olup olmadığı, bir diğer ifade ile Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp görülmeyeceğinin belirlenmesi işi de Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinde gösterilen ilkelere göre yapılmalıdır. Öğretide de benimsenen görüşe göre ticari davalar mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin 1 inci bendinin (a) alt bendi uyarınca bu Kanunda düzenlenen hukuk davaları mutlak ticari davalardır. Nispi ticari davalar ise konusu ne olursa olsun, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarıdır (TTK.m.4/1). Kanuni düzenleme uyarınca sadece mutlak ya da nispi ticari davalar asliye ticaret mahkemesinde görülürken, bunlar dışında kalan davalar (istisnalar saklı kalmak kaydıyla) Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmelidir.
İtirazın iptali davaları takip hukuku kaynaklı, icra takibine sıkı sıkıya bağlı ve alacağın varlığını maddi hukuk kuralları çerçevesinde belirlemeye yarayan kendine özgü davalardır. Dava ile takip arasındaki bu sıkı ilişki nedeniyle dava konusu, ancak takip talepnamesinde yazılı alacak dayanağı, tutar ve benzeri talepler olabilir ve kural olarak ispat vasıtaları da bu çerçevede değerlendirilir.
Somut olayda, davacı yanca davalı aleyhine Bursa 17. İcra Dairesinin 2019/…sayılı takip dosyası üzerinden 28.10.2019 günü girişilen (örnek 7) genel haciz yolu ile icra takibinde alacağın kaynağı olarak “03.07.2014 tarihli, 4904826 seri numaralı,40.000,00 TL bedelli çek” ve “31.12.2013 tarihli, 2512138 seri numaralı,50.000,00 TL bedelli çek” gösterilmiştir.
Ödeme emrinin tebliği üzerine davalı borçlular vekili tarafından icra dosyasına sunulan dilekçe ile, borca, takibe, takibin ve borcun dayanağına ve sebebine, imzaya, alacaklı sıfatına, borcun aslına, faizine, ferilerine vs. borcun tamamına itiraz ettikleri görülmüştür.
Takip talepnamesinde gösterilen borç kaynağına, iddia ve savunma içerikleri ile özellikle çeklerin zamanaşımına uğradığının sabit olmasına ve tarafların benimsemesine göre takip konusu alacağın davacı vekili tarafından çeke dayanmayıp, davalı/borçlu … tarafından keşide edilen çeklerin, diğer davalı/borçlu … tarafından ciro edilerek, alacaklısının müvekkili … olduğunu, borçlularının … ve … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketi (… Vergi Nolu) olduğu, kesinleşmiş Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2015/…Esas sayılı dosyası alacağına karşılık, yine keşidecisinin … olduğu ve … tarafından ciro edilen 30/04/2013 ödeme tarihli, 60.000.00 TLlik ve 20/07/2013 ödeme tarihli 50.000.00 TLlik iki adet senet ile birlikte 07.03.2017 tarihinde müvekkili …’ya verildiğine ve bu iki adet çek ve yanında iki adet senedin … tarafından ciro edilerek, müvekkiline verilmesi üzerine Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2015/…Esas sayılı dosyası alacağı için 07.03.2017 tarihinde … ve … Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin ibra edilerek aynı tarihli ibraname düzenlendiğine ilişkin olduğu, dosya kapsamına göre davacı çeklere bir kambiyo senedi olarak değil bir ispat vasıtası olarak dayanmakta, davalılar da bu çerçevede davacının iddialarını ve borcu tümden inkar etmektedir.
Somut olay bakımından zamanaşımına uğramış çekle ile ilgili Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin tartışılması ve değerlendirilmesi gerekmemektedir. Kaldı ki dava, Türk Ticaret Kanununun 818 inci maddesi atfıyla çekler için de uygulanan ve poliçelerde sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen 732 nci maddesine dayalı bir istemi de içermemektedir.
Tarafların tacir olmadığı sabit ise de, davacı taraf her ne kadar Ankara 30. İcra Müdürlüğünün 2015/…Esas sayılı dosyasında ticari alacağı için 07.03.2017 tarihinde … ve … Tekstil Sanayi Ticaret limited Şirketi’nin ibrası sonucu davaya konu çeklerin verildiğini, Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/…Esas sayılı dosyasına davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde de bunu beyan ettiklerini belirtmiş ise de, davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen söz konusu ibranamede davaya konu çeklere ilişkin bir açıklamanın bulunmadığı, ayrıca Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/…Esas sayılı dosyasına sunulan cevap dilekçesinde belirtilen senetlerin davaya konu çekler olmadığı anlaşılmakla; davanın mutlak ya da nispi ticari dava sayılamayacağı anlaşıldığından davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde değil Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsizliğine, davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya görevli mahkeme ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dosyanın Görevli ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/07/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır