Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/794 E. 2021/259 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/794 Esas
KARAR NO : 2021/259

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : …-(TC..) …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/12/2019
KARAR TARİHİ : 18/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinDE özetle; davacı şirketin, ticari satımdan kaynaklı alacağına ilişkin olarak davalı hakkında Bursa 4. İcra Müdürlüğü 2019/… Esas sayılı icra dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından 14/11/2019 tarihinde dosyaya itirazlarını belirtir dilekçe ibraz ettiklerini, söz konusu itiraz üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini, davacı şirketin söz konusu takip ile ilgili alacağına dair tüm kayıtlar usulüne uygun olarak tutulduğunu ve ticari defterlerinde mevcut olduğunu, ayrıca davalı tarafından borcun 198.440,72 TL’lik kısmını kabul ettiğine dair 22/07/2019 tarihli hesap mutabakatının davacıya gönderildiğini, davacının takip tarihi itibariyle alacağı 209.313,20 TL olup, söz konusu alacağı gösterir kayıtlar davacı şirketin muhasebe kayıtlarında mevcut olduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulu olan, taraflar arasındaki hesap mutabakatını gösterir anlaşmadan görüleceği üzere, borçlu tarafından 23/07/2019 tarihi itibariyle borcun 198.440,72 TL’lik kısmının kabul edildiğini, dava dilekçesinde sunulu olan fatura, cari hesap ekstresi, BA&BS formları, whatsapp yazışmaları da dikkate alınarak; davalının borca itiraz sonrası ve arabuluculuk görüşmeleri esnasında üzerine kayıtlı araçları satışa çıkardığının öğrenilmesi, alacak miktarının yüksek olması, ihtiyati haciz talebinin reddi halinde dava sonucunda davanın haklılığına karar verilse dahi davacının alacağını elde etmesinin imkansız hale geleceğini, alacağın kıymetli evrak, ipotek, rehin vs. Teminatlar ile teminat altına alınmamış olması nedenleriyle asıl alacak tutarı olan 209.303,20 TL ya da taraflar arasında mutabık kalınan 198.440,72 TL’lik alacak kısmı için davalının taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının İİK.257 vd. maddeleri gereği ihtiyaten haczine karar verilmesini, davamızın kabulü ile;
icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline; alacak miktarı fatura ve ticari defter kayıtları ile sabit olduğundan davalı tarafın %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili süresinde ibraz edilmeyen cevap dilekçesinde özetle; davalı yan ile davacı yan arasında cari hesaba dayanan ticari ilişki bulunduğunu, davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalının beyanlarına göre, davalı yanın şu anda borcu bulunmadığını, takibe konu edilmiş borçla ilgili olarak iade edilmiş mallar ve birtakım ödemeler gerçekleştirildiğini, bu kalemler düşüldüğünde davalı yanın borcunun bulunmadığını, davacı yan hesap devresi bitmeden ödeme talep ettiğini, davacı yan ödeme için hesap devresinin bitimini beklemesi gerektiğini, davacı yan en son 13.02.2020 tarihinde davalı yana cari hesap ekstresi göndermiş bulunduğunu, dolayısıyla cari hesabı sürdürme iradesi içinde olan karşı yanın hesap devresi bitmeden ödeme talep etmesi çelişki oluşturduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderlerinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı vekili tarafından dosyaya sunulan 17/02/2020 tarihli cevap dilekçesinin süresinde olmadığını, bu nedenle süresinde sunulmayan cevap dilekçesi içeriğindeki aleyhe hususları HMK 127-128. Maddeleri gereği kabul etmediğini, HMK.141.maddesi gereği savunmanın genişletilmesine muvafakatinin bulunmadığını, davalı vekili süresinde olmayan cevap dilekçesinde bir kısım iddia ve delilleri belirtmiş ise de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun söz konusu kararı, cevap dilekçesi vermeyen davalıların daha sonra delil göstermek için mehil talep etmesine olanak vermediğini, ayrıca bu davalılar, dava dilekçesinde yer alan olguları inkar kapsamında da herhangi bir delil sunamayacaklarını, cevap dilekçesinin verilmemesi delil sunulamaması sonucunu da doğuracağını, aleyhe hususlarını kabul etmediğini, cevap dilekçesinde dahi davalı vekili taraflar arasındaki ticari ilişkiyi ve cari hesap kaynaklı borcu bulunduğunu kabul ettiğini, ancak borcun devresi gelmediği nedeniyle henüz muaccel olamayacağını iddia ettiğini, davalı vekilinin borca karşılık ödeme veya mal iadesi yapıldığına ilişkin iddialarını ispata muhtaç olup, ispat külfetinin davalı yanda olduğunu, iş bu nedenle süresinde verilmeyen cevap dilekçesi içeriğindeki iddia, savunma ve delilleri HMK 127,128,141,145. vd. maddeleri gereği kabul etmediğini ve yargılamanın iddia ve delillerimiz doğrultusunda yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, itirazın iptali davası olup; yasal süresi içinde açılmıştır.
Bursa 4.İcra Müdürlüğü 2019/… Esas Sayılı takip dosyasının celp ve incelenmesinde; davacı alacaklı vekili tarafından davalı borçlu aleyhine 11.11.2019 tarihinde, cari hesap alacağından kaynaklı, 209.313,20 TL asıl alacak üzerinden takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Takip konusu alacağın taraflar arasındaki ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağı olduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşmesi bulunmamaktadır. Fatura konusu malın teslim edildiğine dair yazılı bir belge de yoktur. Kural olarak alacağın varlığı hususunda ispat yükü davacının üzerindedir.
Yazılı bir belge bulunmaması sebebiyle tarafların ticari defter ve belgeleri incelenmelidir.
Bilindiği üzere taraflar tacirdir. Ticari davalarda dava konusunun tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olduğundan ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin yahut alacak miktarının ispatı mümkündür.
HMK’nın 222. Maddesine göre ; Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi haline ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Buna göre mahkeme taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden resen taraflardan defter ibrazını isteyebilir.
HMK’nın 219.maddesi tarafların belgeleri ibrazı zorunluluğunu düzenlemiştir. Buna göre ; Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir. Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.
HMK’nın 219.maddesi talep edildiği durumlarda defter ve belgelerin ibraz zorunluluğunu hüküm altına almıştır.
HMK 220.maddesi talep edilmesine rağmen tarafın belgeyi ibraz etmemesinin neticelerini düzenleme altına almıştır. Buna göre ; İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir. Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.
HMK’nın 220.maddesi bu şekliyle elinde bulunduğu anlaşılan bir belgeyi ibraz etmemenin hüküm ve sonuçlarını ortaya koymuştur. Hiç şüphesizdir ki 220.maddede düzenlenen belge tabiri ticari defter ve belgeleri de kapsamaktadır.
Tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın defter ve belgeleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Anılan yasal düzenlemeler uyarınca verilen süreye rağmen bir taraf ticari defter ve belgelerini sunar diğer taraf sunmaz ise bu davranışı ile kendi defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan engel olduğu bu sonucun varlığını ve neticelerini kabul etmiş sayılır. HMK’nın 220.maddesi kapsamında ticari defter ve belgeler bunu tutan tarafın zilliyetliğinde olduğundan 220/2.maddesindeki inkarı da yapamayacaktır.
Dava dosyası, ibraz edilen deliller ve tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, davacı taraf inceleme gününde ticari defter ve dayanağı belgeleri mahkememize ibraz ettiği, davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi için Afyonkarahisar Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazıldığı, davalının ticari defter ve dayanağı belgeleri talimat mahkemesine ibraz ettiği görülmüştür.
Davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi yönünden SMMM bilirkişi … tarafından mahkememize ibraz edilen 12.10.2020 tarihli alınan bilirkişi raporlarına göre; davacı şirket 2018-2019-2020 yıllarında ticari (yevmiye defterini) e-defter olarak tuttuğu, yevmiye defterinin e defter beratlarının 01/2018, 01/2019, 01/2020 ilk ayının, 12/2018, 12/2019, 06/2020 son ayının kanuni sürelerde oluşturulduğu, davacı şirketin ticari defterlerine göre takip tarihinde; davacı şirketin, davalı firmadan 209.313,20 TL alacaklı gözüktüğü, davacı şirketin takip tarihinden ve dava tarihinden sonra, davalı firmadan tahsilat yaptığı ve iade mal aldığı, 16.01.2020 tarihinde 15.04.2020 vadeli ciro çek ile 12.000,00 TL tahsilat ve 28.01.2020 tarihinde iade faturası ile 60.043,99 TL, 06.02.2020 tarihinde iade faturası ile 10.135,52 TL, 06.02.2020 tarihinde iade faturası ile 22.344,99 TL, 06.02.2020 tarihinde iade faturası ile 8.967,59 TL iade mal alarak toplam 113.492,09 TL kayıt göründüğü, her ne kadar davacı şirketin ticari defter kayıtlarında takip tarihinde; davacı şirketin davalı firmadan 209.313,20 TL alacağı gözükmekte ise de; davacı vekili tarafından, dava dosyasına sunulan 22.07.2019 tarihli hesap mutabakatında ; davacı şirketin, davalı firmadan 198.440,72 TL alacağı olduğu konusunda mutabık kalındığını, davacı şirket tarafından, davalı firmaya gönderilen hesap mutabakatı, davalı firma tarafından imzalanarak, davacı şirkete gönderildiğini, buna göre, takip tarihinde davacı şirketin 22.07.2019 tarihli hesap mutabakatı sonucu; davalı firmadan 162.803,36 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi yönünden SMMM bilirkişi … tarafından ibraz edilen 16.12.2020 tarihli alınan bilirkişi raporlarına göre; davalının dava konusu döneme ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun olarak yapılmış olduğu, davacının icra takibi başlattığı tarih itibariyle 264.693,83 TL davalının borçlu olduğu, davalı tarafından 2019 yılında yapılan ödemelerin 2020 yılının dönem başına kaydedilmesi sonucu kalan borcun 209.313,20 TL tutarında olduğu, ayrıca 2020 yılında yapılan mal iadeleri ve çek ödemesi sonucu son borç bakiyesinin 95.821,12 TL olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, delil olarak dayanılan taraf ticari defterlerinin incelenmesi sonucu HMK’nun 222.maddesi uyarınca tarafların ticari defterlerinin birbirini doğrulayan hususlarda kesin delil oluşturduğu, takip ve cari hesaba konusu faturaların tarafların defterlerinde kayıtlı olup, tarafların ticari defterlerinin birbiriyle uyumlu olduğu, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 209.313,20 TL alacaklı olduğu, takip ve dava tarihinden sonra davalı tarafından çek ile yapılan ödeme ve mal iadelerine ilişkin düzenlenen faturalar sonucu toplam 113.492,09 TL ‘lik ödeme/mal iadesinin her iki tarafın ticari defterlerinde de kayıtlı olup, takip ve dava tarihinden sonra davacının 209.313,20 TL-113.492,09 TL=95.821,12 TL alacağının bulunduğu, her ne kadar bilirkişi raporunda takip tarihinde davacı şirketin 22.07.2019 tarihli hesap mutabakatı sonucu; davalı firmadan 162.803,36 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş ise de, söz konusu hesap mutabakatına ilişkin kaydın tarafların ticari defterlerine işlenmemiş olup, davalı tarafından da buna ilişkin bir itirazın olmadığı, her iki taraf ticari defterlerinde tutulan kayıtların birbirini doğruladığı, ayrıca davacı vekili tarafından sunulan 14.10.2020 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ve cari hesap ekstresi incelendiğinde, mutabakat tarihindeki cari bakiyenin 244.950,56 TL olduğu, aradaki farkın, 244.950,56 TL-198.440,72 TL) 46.509,84 TL olduğu ve bu tutarın 31.12.2018 tarihi itibariyle 2018 den 2019’ a devir bakiyesi olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin programın sadece 2019 yılına ilişkin kayıtları göz önünde bulundurarak kayıt oluşturduğu ve hesap mutabakatını da programın bu şekilde verdiğine yönelik beyanlarına itibar edilerek, bilirkişi tarafından hesap mutabakatı dikkate alınarak yapılan hesaplamaya mahkememizce karara esas alınmadığı anlaşılmakla, bu sebeple mahkememizce davanın kabulü ile davalı-borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, icra takibinin talepnamedeki miktar ve koşullar ile birlikte devamına ve alacak likit ve yasal şartlar oluşmakla asıl alacağın %20 si tutarında icra inkar tazminatına da hükmolunmasına karar verilmiş;
Ayrıca, her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olan ve dava tarihinden sonra 16/01/2020 tarihinde 12.000,00-TL tahsilat, 28/01/2020 tarihli 60.043,99-TL’nin iade faturası, 06/02/2020 tarihli 10.135,52-TL’lik iade faturası, 06/02/2020 tarihli 22.344,99-TL ‘lik iade faturası ve 06/02/2020 tarihli 8.967,59-TL’lik iade faturası nedeniyle yapılan mal iadelerine ve tahsilata ilişkin olmak üzere toplam 113.492,09-TL lik ödemenin İcra Müdürlüğünce infazda nazara alınmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜ ile Bursa 4.İcra Müdürlüğü 2019/… Esas Sayılı takip dosyasına davalı-borçlu tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, icra takibinin talepnamedeki miktar ve koşullar ile birlikte DEVAMINA,
Her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olan ve dava tarihinden sonra 16/01/2020 tarihinde 12.000,00-TL tahsilat, 28/01/2020 tarihli 60.043,99-TL’nin iade faturası, 06/02/2020 tarihli 10.135,52-TL’lik iade faturası, 06/02/2020 tarihli 22.344,99-TL ‘lik iade faturası ve 06/02/2020 tarihli 8.967,59-TL’lik iade faturası nedeniyle yapılan mal iadelerine ve tahsilata ilişkin olmak üzere toplam 113.492,09-TL lik ödemenin İcra Müdürlüğünce infazınca nazara alınmasına,
2-Alacak likit ve yasal şartlar oluşmakla davalı-borçlunun asıl alacağın %20 si oranında hesap edilen 41.862,64- TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine,
3- Alınması gereken 14.298,19-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 3.574,55-TL harcın mahsubu ile bakiye 10.723,64-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat KAYDINA,
4- 7155 Sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6155 Sayılı Kanun 18/A-12-13 maddeleri uyarınca 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk hizmeti giderinin davalıdan alınarak hazineye irat KAYDINA,
5- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca taktir ve tayin olunan 23.101,92-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davacı tarafça yapılan 2.578,78-TL harç, 1.145,50-TL bilirkişi ve tebligat giderinden oluşan toplam 3.724,28-TL yargılama giderinden davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
7-Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa İADESİNE,
dair kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davalı vekili yokluğunda, davalı asil ile davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/03/2021

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı