Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/692 E. 2021/493 K. 08.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/692 Esas
KARAR NO : 2021/493

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … ….UETS
DAVALI : …

VEKİLİ : Av. … ….UETS
DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İcra Yoluyla Takipten Kaynaklanan Sıra Cetveline İtiraz)
DAVA TARİHİ : 16/09/2019
KARAR TARİHİ : 08/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/06/2021
Bursa 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/… Esas 2019 Karar 30/10/2019 tarihli görevsizlik kararı ile, Bursa Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu tarafından mahkememize gönderilen, Sıra Cetveline İtiraz (İcra Yoluyla Takipten Kaynaklanan Sıra Cetveline İtiraz) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; davacı vekilinin 16/09/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; tarafı olduğu Bursa 8.İcra Müdürlüğünün 2018… esas sayılı dosyasından 12/01/2019 tarihinde borçlu … aleyhine ilamsız takip başlatılmış, yapılan tebligat neticesinde kesinleşen takibe müteakip 04/04/2019 tarihinde borçluya ait … parsel b blok 4. Ve çatı kat 20 nolu bağımsız bölüm üzerine, yine tarafı oldukları Bursa 8.İcra Müdürlüğünün 2018/…esas sayılı dosyasından 13/02/2018 tarihinde borçlu … aleyhine ilamsız takip başlatılmış, yapılan tebligat neticesinde kesinleşen takibe müteakip 05/04/2019 tarihinde borçluya ait…parsel b blok 4. Ve çatı kat 20 nolu bağımsız bölüm üzerine ve yine tarafı oldukları Bursa 8. İcra müdürlüğünün 2018/… esas sayılı dosyası ile … aleyhinde 05/01/2018 tarihinde 48.795,52 TL alacak miktarı üzerinden ihtiyati hacze dayalı kambiyo senetlerine özgü ilamsız takip başlattığını, bu sebeplerle davanın kabulü ile Bursa 20. İcra Müdürlüğünün 2018/… esas sayılı dosyasından 10/09/2019 tarihinde yapılan sıra cetvelinde ikinci sırada bulunan haciz alacaklısı Davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne düşen payın Bursa 8. İcra Müdürlüğü 2018/… esas sayılı dosyanın alacaklısı olan tarafı olduğunu belirttiği müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; davalı vekilinin 03/10/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının icra dosyasındaki alacağının dayanağını 3 adet çek oluşturmak olup, 15.000,00-TL bedelli 23/09/2017 tarihli çekin ödeme tarihi, davalının alacağının dayanağı olan takibe konu iki adet senedin düzenlenme tarihi olan 30/09/2017 tarihinden önce olduğunu, bu nedenle davacının muvazaa iddiasını ileri sürmesinin mümkün olmadığını, ayrıca davalının icra dosyasındaki alacağının dayanağını oluşturan 23/09/2017 tarihli, 15.000,00- bedelli, 31/11/2017 tarihli 15.000,00-TL bedelli 30/12/2017 tarihli 30.000,00-TL bedelli çeklerin davalıya ait hesap ekstresinde; dava dışı borçlu … tarafından davalıya teslim edildiği tarihler görülmekte olup, bu üç tarihte davacının alacağının dayanağı olan takibe konu iki adet senedin düzenlenme tarihi olan 30/09/2017 tarihinden önce olduğunu, bu nedenle davacının muvazaa iddiasını ileri sürmesinin mümkün olmadığını, davacının 3 adet icra dosyası nedeniyle dava dışı borçludan azımsanmayacak bir miktarda alacağı bulunduğunu, gerekse de davalının dava dışı borçludan alacağının az miktarda olmadığını, bu nedenle dava dışı borçlunun mal varlığı olarak ortada para etme ihtimali olan ve tahsilat yapılması ihtimali dahiline sokan bu daire üzerinde de 380.000,00-TL bedelli … A.Ş 1. Sıradan ipoteği bulunduğunu, 20/12/2017 tarihi itibarı ile dava dışı borçlunun bu dairesinin tapu kaydında; ne davacının ne davalının ne de bir başkasının haczi bulunmadığını, davalının icra dosyasındaki alacağını dayanağını oluşturan çeklerin 23/09/2017 tarihli, 15.000,00- bedelli, 31/11/2017 tarihli 15.000,00-TL bedelli 30/12/2017 tarihli 30.000,00-TL bedelli çekler olduğunu, davalı 23/09/2017 tarihli, 15.000,00- bedelli, 31/11/2017 tarihli 15.000,00-TL bedelli iki adet çekin dava dışı borçlu tarafından ödenmemesine rağmen dava dışı borçlu hakkındaki icra takibi yapmamış, dava dışı borçlu hakkındaki icra takibini 30/12/2017 tarihli 30.000,00-TL bedelli çekin ödenmemesi üzerine 05/01/2018 tarihinde yaptığını, hal böyle iken, davacının dava dışı borçlu ile davalının muvazaalı işlemler yaptığı iddiasının doğru olmadığını, davacı, dava dışı borçlu …’a yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu iddia ettiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile, borçlu …’a yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu iddiasını davacının ileri süremeyeceğini, bu iddiayı borçlu … tebliğ tarihinin düzeltilmesi davası ile ancak dava yolu ile ileri sürebileceğini, bu iddianında gerçeği yansıtmadığını, …’a yapılan ödeme emrinin tebliği akabinde icra dosyasına sunduğu mal beyanı dilekçesinde ödeme emrini tebellüğ ettiğini yasal süresi içerisinde mal beyanını sunduğunu belirttiğini, davacının alacağının dayanağı olan bu iki senedi icraya koyma tarihi 16/01/2018 tarihi olduğunu, davalının icra takibi yaptığı tarih 05/01/2018 tarihi olduğunu, bu nedenle davacı icra takibini en geçe vadeli senedinin vadesi olan 17/12/2017 tarihinden yaklaşık bir ay sonra 16/01/2018 tarihinde başlattığını davacı icra takibi yapmak için en geç vadeli senedinin vadesi olan 17/12/2017 tarihinden itibaren yaklaşık bir ay beklemiş olduğunu, davacı icra takibi yapmak en geç vadeli senedinin tarihinden itibaren hemen yapmış olsa idi borçluya ait daireye ilk haczi kendisi koyabilecek olduğunu, sayın mahkemece gerek görüldüğü takdirde davalıya ait ticari kayıtları da incelenebileceğini, anılan bu sebeplerle; haksız ve yersiz açılan davanın reddine yarılama giderleri ile vekaleti ücretin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE;
Dava; İİK 142 Md. Göre, Bursa 20. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı dosyası ile düzenlenen sıra cetveline itiraz davasıdır.
Mahkememizce Bursa 8. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı icra dosyası ve Bursa 20. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı icra takip dosyası, mahkememiz dosyasına fiziki olarak celbedilmiştir.
Dava ilk olarak, Bursa 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/… Esasına kaydedilmiş olup, yapılan yargılama sonucunda; “T.T.K.nın 4. maddesine göre ticari bir dava söz konusu olup, TTK.nın 5. maddesi uyarınca davaya bakmaya Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olup, mahkememiz görevli olmadığından 114/1(c) ve 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir” denilerek, 30/10/2019 tarih 2019/… Esas 2019/36 sayılı kararı ile, görevsizlik kararı verilerek ve mahkememizin 2019/692 Esasına kaydedildiği görülmüştür.
Benzer bir davada Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/… Esas, 2015/6486 sayılı kararında;” Asıl ve karşı dava, sıra cetvelindeki alacağın esasına yönelik itiraz davasıdır. Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra, “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile de nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir. İİK’nın 142/1 maddesinde “Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu hükümde yer alan “alakadarlar” ifadesi, sıra cetvelinde kendisine pay ayrılan ve dava sonucunda etkilenecek olan alacaklıları ifade eder. Bu hükümde belirtilen mahal mahkemesinin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Dairemizin 04.06.2013 tarih ve 3440 E., 3763 K. sayılı ve 15.09.2014 tarih ve 2019 E., 5643 K; 15.10.2014 tarih ve 1764 E., 6313 K. sayılı ilamları da bu yöndedir. Somut olayda, davacı ve davalı tacir ise de, davacı ile davalı arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi, uyuşmazlık asıl davacı-karşı davalı ve asıl davalı-karşı davacı ile borçlu arasındaki alacak ilişkisinin muvazaalı olup olmadığından kaynaklanmaktadır. 01.10.2011 tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davaları için görevli mahkeme (alacağın sıra cetveline göre düşen hissenin miktarına bakılmaksızın ) HMK’nın 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, sh:738) 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HUMK’nın 428/2. maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak bozma nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça temyize gelmese dahi temyiz mahkemesince re’sen gözetilmelidir. …. görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” şeklinde karar verdiği, Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin yukarıdaki kararı, 2017/1926 Esas, 2020/593 karar sayılı kararı ve sair yerleşik içtihatları ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 26/02/2018 tarih, 2018/246 Esas, 2018/244 Karar sayılı ilamlarında da benzer mahiyette kararlar verildiği,
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, mevcut dava haciz sebebiyle davalının alacağının muvazaalı olduğu iddiası ile sıraya ve davalının alacağına karşı sıra cetveline itiraz davası olduğu, her ne kadar iki taraf tacir olsa da, davacı ile davalı arasında ticari bir ilişki bulunmadığı, davacının davalının muvazaalı alacağına dayandığı, davanın ticari nitelikte bir dava olmadığı, tarafların alacaklarının dayanağı olan takip dosyalarının kambiyo senetlerine dayalı olmasının, taraflar arasındaki hukuki ilişki bulunmamasına ilişkin durumu değiştirmeyeceği, davacı ile davalı arasında muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemini inceleme görevinin İİK’nın 142/1. Maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu anlaşılmakla, davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, Asliye Hukuk mahkemesinin görevli olduğuna,
2-Hükmü İstinaf kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde HMKnun 21 ve 22 maddesi gereğince yargı yerinin belirlenmesi için derhal dosyanın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa 11. Asliye Hukuk Mahkemesince taktirine, yargılamanın görevli mahkeme de devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve HÜKMEDİLMESİNE
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır