Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/509 E. 2019/138 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/509
KARAR NO : 2019/138

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … -TC KİMLİK no- …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … –

VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 11/11/2019
KARAR TARİHİ : 26/12/2019
Mahkememizde açılan davanın açık muhakemesi sonunda ;
DAVACININ TALEBİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının evinin banyosunda meydana gelen sızıntının aynı binada 1 nolu dairede oturan …’un duvarlarına, fayanslarına ve bazı mobilyalarına zarar verdiğini, bu zararın davacı tarafından ödendiğini ve bu ödemenin konut sigortası poliçesi kapsamında davalı … şirketinden isteme zarureti hasıl olduğunu, olayın 13/04/2017 tarihinde meydana geldiğini, sigorta poliçesi bitiş tarihinin 04/05/2017 olduğunu, yani olayın sigorta süresi içinde gerçekleştiğini, sigorta sorumluluğunun mevcut olduğunu, sigorta şirketine yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … şirketi de cevap dilekçesi ile davaya konu hasar ile ilgili olarak hasar dosyası açıldığını ve alınan ekspertiz raporu uyarınca tespit edilen tutarı olan 1.250,00.-TL’nin ödendeğini belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava konut sigortası sigortalısının, kendi evinden damlayan sular nedeniyle üçüncü kişiye verdiği zararın tazmini için kendi sigortacısına karşı açtığı tazminat davasıdır.
6502 Sayılı Yasanın 3/1. Maddesi’nin (k) bendi, tüketicinin kim olduğunu açıklamış olup, buna göre “Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder, düzenlemesini getirmiş olup, davacı taraf gerçek kişidir.
Tüketici işlemi, tüketici ve satıcı/sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi ifade eder. Ancak her türlü hukuki işlem, tüketim sonucunu doğurmaz. Görülmektedir ki, 6502 sayılı Kanun, ticari dağıtım zincirinin nihai halkasını oluşturan ve ekonominin nihai hedefi olan tüketicinin, satıcı/sağlayıcı karşısında daha etkin olarak korunması gereğinden hareketle düzenlenmiş ve bu koruma anlayışı tüketici hukukunun temelini oluşturmuştur. Tüketici, üretilip piyasaya sürülen ve üretim sürecinin hiçbir aşamasında bilgi sahibi olmadığı ürün veya sunulan hizmeti satın aldığı bir ilişkide zayıf olan taraf olarak kabul edilmiş; yasa koyucu, bu kabulden yola çıkarak iradesini tüketiciyi korumak şeklinde ortaya koymuştur. Giderek 6502 sayılı Kanun ile de bu koruma olgusunu yasal düzenleme altına alıp; üretim aşamasında bilgi sahibi olmadığı malları veya sunulan hizmetleri satın alan ve sözleşmede satıcıya/sağlayıcıya karşı zayıf durumda olduğu kabul edilen tüketicinin, sonradan bu mal veya hizmetlerin ayıplı çıkması sonucu uğradığı zararın tazminini sağlama yoluna gitmiştir.
Ticaret Mahkemelerinin görevi 6102 sayılı TTK’nun 5/1. Maddesi ile ” tüm ticari davalar ” olarak belirlendikten sonra ticari davaların nelerden ibaret olduğunu düzenleyen aynı yasanın 4. Maddesi ile ise ” her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda düzenlenen hususlar ile maddenin b, c, d, e, f bentlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır düzenlemesini getirmiş olup, eldeki davada davacı tacir değildir. Her ne kadar dava sigorta hukukunu ilgilendiren nitelikle mutlak ticari dava statüsünde olsa da, davaya konu olayda davacının ikametgah adresindeki konut statüsündeki evinin banyosunda meydana gelen sızıntının meydana getirdiği zararın tazminine ilişkin olması, dolayısıyla aradaki ilişkinin tüketici ilişkisi olması hasebiyle görevsizlik kararı vermek gerekmiş, davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu anlaşıldığından, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜK Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya görevli mahkeme TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde Görevli TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine dair “2 hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri Nezdinde istinaf kanun yolu”açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 26/12/2019

İş bu kararın gerekçesi 26/12/2019 tarihinde yazılmıştır.

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza