Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/388 E. 2020/772 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/388 Esas – 2020/772
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/388
KARAR NO : 2020/772

HAKİM : ….
KATİP : …
DAVACILAR : 1- …-….
2- … – ….
VEKİLLERİ : Av. ….
Av. ….] UETS
DAVALI : 1- … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ – ….
VEKİLLERİ : Av. ….
Av. …UETS
DAVALI : 2- … –
VEKİLİ : Av. ….
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 20/09/2018
KARAR TARİHİ : 24/12/2020
Öncesinde Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/…. Esas 2019…. Karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi olan dosyanın, Mahkememizde açılan davanın açık muhakemesi sonunda ;
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde, 11/04/2018 günü saat 06:00 sıralarında sürücü…’nın kullanmış olduğu 06 … 88 plaka sayılı araçta müteveffa … ile birlikte seyir halindeyken gerçekleşen kazada, müvekkillerinin murisi olan … ve sürucu…nın olay yerinde hayatını kaybettiğini, kazanın gerçekleştiği, 06 … 88 plaka sayılı aracın sahibinin … olduğunu, aracın 0306053 Numaralı Kuber Sigorta Aracılık Hizmetleri Acentesi ve 54110806 Sayılı poliçe kapsamında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda belirtilen zorunlu mali sorumluluk sigortası gereğince … SİGORTA AŞ sigorta tarafından sigortalandığını, …’ın 12/08/2018 tarihinde oğlunun ölüm acısına dayanamayarak vefat ettiğini, her ne kadar aracı kullanan… olsa da aracı işletenin … olduğunu, Sigorta kuruluşuna kaza sonucu oluşan zararların tazmini için başvuru yapıldığını, başvuru neticesinde sigorta şirketinin tazminat alacaklarının 82.399,00 TL olduğunu bildirdiğini, Ancak sigorta şirketince belirlenen tazminatın ve ibranamenin kabulünün mümkün olmadığını, kazanın oluşunda ölen …’ın bir kusuru bulunmaması dikkate alınarak, baba-muris… için 50.000,00 TL, anne …için 100.000.00 TL, kardeş … için 100.000,00 TL, olmak üzere toplam 250.000.00 TL. manevi tazminata, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000,00 TL maddi tazminatın Sigorta Şirketi ve Araç işletenden müteselsilen tahsiline, toplam 250. 000,00 TL manevi tazminatın işletenden tahsiline, yasal faizin işleten yönünden olay tarihinden, sigortacı yönünden temerrüt tarihinden itibaren işletilmesine; yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAPLAR :
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle: davacı vekilinin iddia ettiği hususlar, tamamen gerçek dışı olduğunu, öncelikle Mahkememizin yetkisiz ve görevsiz olduğunu, dava konusu talebe ilişkin zamanaşımı bakımından davaya itiraz ettiğini, davacı tarafın sunmuş olduğu 18.09.2018 tarihli dava dilekçesinde, iddia etmiş olduğu hususların yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafın iddia etmiş olduğu hususların ispat yükü altında olduğunu dava dilekçesinde delil olarak sunulan bilgi ve belgelerin hiç birinin usul kuralları çerçevesinde iddia edilen vakıayı ispata elverişli araçlar olmadığını. her ne kadar dava dilekçesinde “11.04.2018 günü saat 06:00 sıralarında sürücüsü…’nın kullanmış olduğu 06 … 88 plakalı aracın yaptığı kaza sonucunda müvekkillerinin murisi olan …’ın ve sürücü olduğu iddia edilen…’nın hayatını kaybettiğini bu nedenle kazanın oluşunda ölen …’ın bir kusurunun bulunmadığını bu sebeple yakınlarına 250.000,00-TL manevi, 50.000,00-TL maddi tazminat ödenmesi gerektiğini söylenmiş ise de, iddia edilen hususların hiç birinin gerçeği yansıtmadığını, davanın kabulü halinde davacı tarafın sebepsiz yere zenginleşeceğini, ölümlü kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün dahi tespit edilemediğini, desteğin ölümlü sonucu doğuran ağır kusuru dikkate alındığında manevi tazminatın takdirinin ya son derece düşük ya da olmaması gerekeceğini, beyanlarının ve itirazlarının kabulü davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı … Sigorta A.Ş. İse yetki itirazında bulunmuş, kusur durumuna ilişkin itirazlarını dile getirmiş, hatır taşıması ve müterafık kusur indirimi taleplerini beyan etmiş ve ilgili itirazlarını sunarak davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, müteveffa …’ın yolcu olarak bulunduğu 06 … 88 plaka sayılı aracın kaza yapması nedeniyle ölümü sonucu annesi ve kız kardeşi olan davacıların destekten yoksun kalma tespitine ilişkindir.
Tarafların sosyal ekonomik durumlarına ilişkin belgeler, SGK hizmet dökümleri, Bala/Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2018… esas sayılı dosyası celp edilerek dosyamız içerisine alınmıştır.
Davada davalılardan …’nın sorumluluğu araç maliki olması sebebiyle KTK 85. Madde uyarınca araç işletenin sorumluluğu haline diğer davalı … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğu ise kaza yapan aracın ZMMS sigortacısı olması sebeplerine dayanmaktadır. İncelemeler bu sorumluluk temellerinde yapılmıştır.
Müteveffa araçta yolcu olarak bulunduğu için ve alınan raporlardan kazanın tek taraflı kaza olduğunun anlaşıldığı için ayrıca bir kusur incelemesi yapılmasına mahkememizce gerek görülmemiştir. Nitekim başka bir aracın da kazaya sebebiyet verdiği iddiası bulunmakta ise de ; bu husus savcılık dosyasında araştırılmış ve herhangi bir delile rastlanılamamıştır. Zaten kazanın üzerinden geçen zaman, iddiaların soyutluğu dikkate alındığında mahkememizce bu hususta araştırma yapılsa dahi herhangi somut bir delil elde edilmesi mümkün görünmemektedir. İncelenen tespit tutanakları ve görüntülerden müteveffa dava dışı şoförün çukura girerek kaza yaptığı , fren izlerinin çukurdan itibaren başladığı anlaşılmıştır. Zira davalı tarafça bu hususun aksine ilişkin herhangi bir delil de dosyaya sunulmamıştır. Açıklanan nedenlerle dosyamız arasına giren bilgi ve belgelerle yetinilmiş ve kazanın tek taraflı olduğu kanaati mahkememizde tezahür etmiştir. Kazanın oluşumunda araç sürücüsü müteveffa…’nın tam kusurlu olduğu sonucuna varılmıştır. Nitekim TBK 50, 77. Madderi uyarınca hukuk mahkemesi hakimine bağımsız olarak kusuru takdir etme yetkisi verilmiştir.
KTK 85 Maddesi “…İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur…” şeklinde olup davalı … işleten sıfatı ile aracın şoförü olan…’nın kusurundan kendi kusuru olmasa dahi kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği sorumlu olacaktır. Ayrıca 86. Madde uyarınca ileri sürdüğü kurtuluş beyyinesine de bir önceki paragrafta açıklandığı üzere itibar edilmemiştir. Üçüncü kişinin zarara sebebiyet verdiği iddiası soyut kalmıştır ve ispat yükü davalıda olmasına rağmen ispatlanabilmiş değildir. Dolayısıyla ilgili zarardan sorumluluğu mevcuttur.
Yine aracın işletilmesi sebebiyle bir zarar meydana geldiğinden ZMMS sigortacısı olan diğer davalı … Sigorta A.Ş.’ de zarardan sorumludur. Sorumluluk hususu netleştirildikten sonra zarar miktarının hesaplanması amacıyla dosya ; 10/03/2020 tarihinde rapor aldırılmak üzere aktüeryal bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Aktüeryal bilirkişi 05/05/2020 tarihli raporunda; …’ın 12.08.2018 Tarihinde, yani müteveffa Kerem’den 4 ay sonra hayatını kaybettiği görülmüştür. Müteveffa Kerem’in okulunu 01.06.2019 Tarihinde bitirebileceği dikkate alındığında, babasına destek olabilecek durumda olmadığı, bilakis destek görmesi gerekeceği açıktır. Bu sebeple müteveffa …’a Destekten Yoksun Kalma zararı hesaplanmamıştır. Mütevaffanın bir sene sonra, Türkiye’nin en iyi Üniversitelerinden birinin, en prestijli bölümü olan Bilgisayar Mühendisliği dalından mezun olacağı, hak sahiplerinin Destekten Yoksun Kalma Zararlarının asgari ücret düzeyinde olacağını kabul etmenin hayatın olağan akışına aykırı olacağı açıktır. Bu sebeple TÜİK Kazanç Veri Tabanında tespit edilen ücret kabulüyle yapılan hesaplamada, davacı annenin destek zararının 353.504,29TL olduğu tespit edilmiştir. Diğer yandan asgari ücret üzerinden de hesaplama yapıldığında, Davacı annenin destek zararının 94.240,87TL olacağı hesaplanmıştır. Yüksek Yargıtay’ın yerleşik kararlarında sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi gerekmektedir. Dava dosyasında böyle bir bulgu olmadan müteveffaya anılan müterafik kusur payının atfedilmesinin mümkün olmadığı düşünülmektedir şeklinde rapor tanzim edilmiştir.
Tarafların bilirkişi raporuna itiraz etmesi üzerine dosya ek rapor aldırılmak üzere 28/09/2020 tarihinde bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 30/09/2020 tarihli ek raporda; Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK.’nun 45/2. maddesine (6098 sayılı TBK. md. 53/1-3) dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak destekten yoksun kalma tazminatına hukmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Borçlar Kanunu’nun 45. maddesinde sozu geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa, ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür, Bununla birlikte, destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir, ayrıca kardeşlerin birbirine karşı kural olarak bakım görevi yoktur. Ancak, bir kardeşin diğer kardeşe eylemli ve düzenli olarak yardım etmesi halinde, bu kardeş diğerinin desteği sayılır. 4721 sayılı Turk Medeni Kanunu’nun 364/1. maddesinde “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa duşecek olan ustsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yukumludur.” düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında ise “Kardeşlerin nafaka yukumlulukleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda, kendisi destek alarak öğrenciliğini sürdüren mağdur kazalının, kardeşine destekliği söz konusu olamayacaktır. Nitekim Yüksek Yargı’nın yerleşik ilke kararları da bu doğrultudadır şeklinde rapor tanzim edilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 02.06.2020 tarih, 2019/6636 Esas ve 2020/3039 Karar sayılı kararında “üniversite öğrencisi olması halinde, mezun olacağı tarihin ilgili öğrenim kurumundan sorulması; ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından mezuniyetinden itibaren ne kadar sürede iş bulabileceği, emsal gelirinin ne kadar olacağı gibi hususların sorulması; bu tespitlerden sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek tazminat hesabının yapılması” şeklindeki tespitler de gözetilerek dosyada mevcut öğrenci belgesi ile birlikte değerlendirildiğinde bilirkişinin yapmış olduğu ikili değerlendirmeden; muhtemel gelirin TÜİK verileriyle tespit edilmiş olduğu zarar hesabına itibar edilmiştir.
Baba yönünden maddi zarara ilişkin bilirkişi görüşü hukuka uygun olmakla bu değerlendirmelere kararda itibar edilerek maddi bir zararın olmadığı gözetilerek baba yönünden maddi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Müteveffanın hatır taşıması ile taşındığı gözetilerek tespit edilen zarar miktarından Yargıtay uygulamaları gözetilerek %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılmıştır. Yine 11.04.2018 tarihli kaza tespit tutanağında ölenin emniyet kemerinin takılı olmadığı kısmı “2” olarak işaretlenmiş olup, zaten cesedin araçtan çok uzakta olduğu gözetildiğinde kemerin takılı olmadığı anlaşılmakla, müteveffa desteğe bu yönüyle müterafık kusur yüklenebileceği gözetilerek yine tazminat miktarından ayrıca %20 oranında takdiri indirim yapılmıştır.
Bu husus Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 23.06.2020 Tarih , 2018/3903 Esas ve 2020/3867 Karar sayılı kararında “daha sonra belirlenen bedeller üzerinden sırasıyla ayrı ayrı olarak %20 oranında hatır taşıması indirimi ve %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması suretiyle sonuç tazminatın belirlenmesi gerekirken, zarar ve tazminatın belirlenmesindeki sıraya aykırı olarak davacılar aleyhine olacak şekilde yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.” şeklinde ifade edilmiştir. Ayrıca yapılan takdiri indirimler nedeniyle davalılar lehine maddi tazminatın reddedilen kısmı yönünden karşı vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
Davalı … ayrıca haksız fiil hükümleri ve yine KTK 85 uyarınca manevi zarardan da sorumludur. Davalı … Sigorta A.Ş.’nin ZMMS sigortacısı olduğu ve poliçede manevi zarar klozu bulunmadığı gözetilerek manevi zarardan sorumluluğu bulunmamaktadır. Manevi tazminatın takdirinde tarafların sosyo-ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli, yine aynı kazada davalının da oğlunun vefat etmiş olması, manevi tazminat ile zenginleşmeye cevaz verilemeyeceği ilkesi gözetilerek tazminat miktarları belirlenmiş ve bu miktarlardan yine maddi tazminatın hesaplanmasında yukarıda açıklanan sebeplerle hatır taşıması indirimi ve müterafık kusur indirimi yapılmıştır.
Davacıların …’a yönelik manevi tazminat talepleri de mevcut ise de, bir çok hukuk düzeninde manevi tazminat ileri sürme hakkının mirasçılara intikali hususu tartışılmış, kimi hukuklarda intikale hiç imkan tanınmamış, kimilerinde de mirasçılara bu hakkın geçeceği öngörülmüştür. Türk hukukunda ise karma sistem benimsenmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 25. Maddesinin 3. Fıkrası “….Manevi tazminat istemi, karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez; miras bırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmez….” şeklinde genel bir hüküm ihtiva etmekle, mirasbırakanca ileri sürülmesi halinde mirasçılara geçeceği hususu benimsenmiştir. Başkaca kanunlarda manevi tazminatın mirasçılara intikaline ilişkin bir hüküm bulunmadığı gözetilerek bu hükmün tüm manevi zarara ilişkin talepler bakımından şümulü uygun olacaktır. Uygulamada da manevi tazminatın mirasçılara geçmesinde ileri sürme hususu tartışılmış ve bu ileri sürme kavramının sadece dava yolu ile olmayacağı, hukuk düzeninde yer bulacak şekilde irade beyanı açıklaması ile gerçekleşebileceği kabul görmüştür. Mehaz kanunun uygulandığı, İsviçre Federal Mahkemesi’nin son kararları (BGE 118 II 404 E 3a; REY, N. 446; ZK-LANDOLT, Vorbem. zu Art. 47/49, N. 289; BasK/ HEIERLI/SCHNYDER, Art. 47, N. 7. Aksi fikir nispi nitelikte alacak hakkı görüşü: GURZELER, s. 182; BK-BREHM, Art. 47, N. 123 ff.) ile de karma düzenin bu şekli ile benimsendiği görülmüştür.
Somut olayda ise müteveffanın babası olan…’ın kazadan 4 ay gibi bir süre sonra öldüğü anlaşılmaktadır. Fakat gerek verilen vekaletname tarihi incelendiğinde, gerekse dosyaya… tarafından manevi zararını ölmeden önce ileri sürdüğüne ilişkin bir delil yahut emare sunulmadığı anlaşıldığından, manevi zarar mevcut olsa dahi bunu talep hakkının mirasçıları olan davacılara geçmeyeceği gözetilerek talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2- 353.504,29.-TL maddi tazminattan takdiren %20 oranında (70.700,85.-TL) hatır taşıması indirimi ve takdiren %20 oranında (70.700,85.-TL) müterafık kusur indirimi yapılarak 212.102,57.-TL tazminatın davalı … yönünden 11/04/2018 tarihinden ve davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 25/05/2018 tarihinden işleyecek faizi ile davalılardan müteselsilen tahsili ile davac…’a ÖDENMESİNE,
Diğer maddi tazminat taleplerinin REDDİNE,
…n uğradığı manevi zararın 50.000,00.-TL olarak tespiti ile bu zarardan %20 oranında (10.000,00.-TL ) müterafık kusur ve %20 oranında (10.000,00.-TL ) hatır taşıması indirimi yapılmak sureti ile 30.000,00.-TL manevi tazminatın 11/04/2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalı …’dan tahsili ile davacı …a ÖDENMESİNE,
…’ın uğradığı manevi zararın 40.000,00.-TL olarak tespiti ile bu zarardan %20 oranında (8.000,00.-TL ) müterafık kusur ve %20 oranında (8.000,00.-TL ) hatır taşıması indirimi yapılmak sureti ile 24.000,00.-TL manevi tazminatın 11/04/2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalı …’dan tahsili ile davacı …’a ÖDENMESİNE,
Fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin REDDİNE,
3-Dava 2018 yılında açılmakla zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı gözetilerek arabuluculuk ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan 2.102,37-TL harç ve 878,80.-TL muhakeme masrafı olmak üzere toplam 2.981,17.-TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 23.297,18.-TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine,
6-Davacı …lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı üzerinden A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 4.500,00.-TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacı …’a ödenmesine,
7-Davacı … lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı üzerinden A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 4.080,00.-TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacı …’a ödenmesine,
8- Davacı …’ın manevi tazminat talebinin reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan vekalet ücretinin davacı lehine hükmedilen ücreti geçemeyeceği gözetilerek, 4.500,00.-TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı …’ya ödenmesine,
9- Davacı …’ın manevi tazminat talebinin reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan vekalet ücretinin davacı lehine hükmedilen ücreti geçemeyeceği gözetilerek, 4.080,00.-TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı …’ya ödenmesine,
10-Alınması gereken 18.177,46.-TL harçtan başta alınan 2.102,37.-TL harcın mahsubu ile bakiye 16.075,09.-TL harcın 3.688,74.-TL’lik kısmının yalnızca davalı …’dan , kalan 12.386,35.-TL’lik kısmının ise her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, bu hususta harç tahsil tezkeresi düzenlenmesine,
HMK’ nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avanslarının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri Nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/12/2020

İş bu kararın gerekçesi 12/02/2021 tarihinde yazılmıştır.

Katip …
✍e-imzalı

Hakim ….
✍e-imzalı