Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/276 E. 2021/836 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/276 Esas – 2021/836
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/276 Esas
KARAR NO : 2021/836

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av. ….UETS
DAVALI : … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 08/10/2019
KARAR TARİHİ : 28/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil firma … SAN ve TİC. A.Ş.hazır giyim ihracatı amaçlı olmak üzere Danimarkalı ve Türk olmak üzere iki ortaklı bir şirket olup 2 ortak tarafından 25.02.2016 tarihinde kurulduğunu, kurulduğu günden bu güne kadar sadece sadece Danimarka piyasasına ihracat yapmakta olduğunu, ilk ihracat beyannamesini 25.03.2016 tarihinde açan firma günümüze kadar Milyon Euro’luk bir ihracat rakamına ulaştığını, Danimarka’da … A/S isimli firma ile çalışmakta olup imal ettiği ürünlerin siparişlerini aldıktan sonra bu firma üzerinden Danimarka’da satışa sunduğunu, müvekkil firma gibi… isimli firmada aynı şekilde … firmasına hizmet verdiğini, müvekkilinin kumaş imalatı işiyle uğraşan davalı … San. ve Tıc. Ltd. Şti ile 2016 yılının başlarında çalışmaya başlayıp ilk fatura tarihi ise 25/02/2016 olduğunu,25/02/2016 tarihinden bu güne kadar 235.000 metre kumaş alımı yapıldığını ve gerçekleşen fatura toplamı 934.000€ olduğunu, müvekkil firma imal ettiği kıyafetleri Danimarka’ya sunmaya başladıktan sonra ilk olarak 2017 yılı içinde şikayetler ve geri dönüşler başladığını, müşterilerden gelen şikayetler pantolonların kumaşlarının kötü bir hal aldığı ürünlerin elastikiyetinde bozulmalar ve likrada kopmalar meydana geldiği konusunda olduğunu, bu olayın müşteriler ve firmanın itibarı nezdinde sorun çıkarmaya başlaması üzerine bir toplantı organize edildiğini, 2017 yılı Ağustos ayında …Hotelde Müvekkil Firma, davalı …, …, ve …n katıldığı toplantıda ilk olarak likra sorunu gerçek anlamda Davalı firma… tekstile iletildiğini, bu konu hakkında toplantıda likra sorunu görüşüldükten sonra Danimarka’da ki firma Müvekkil firmadan çözüm beklediğini hatanın kendine imalat yapan müvekkil firma ve… firmasından gelen ürünlerde olduğunu ve acilen çözüm beklediğini ileten bir mail gönderdiğini, bunun üzerine 06/09/2017 tarihinde bir maille tekrar sorunu hatırlatmış ve bir an önce çözüm beklendiğini iletildiğini, davacı firma ile tüm yazışmalar mail ortamında kayıtlı olduğunu, … firması da davalı firmanın kumaşları ile üretim yapmakta olduğunu, müvekkil firma ürünlerdeki hatanın artması üzerine durumu 07/09/2017 tarihinde davalı… tekstile mail ile iletmiş mailde eğer hatanın kumaş üzerinde çıkması üzerine bu sorumluluğu yüklenmeleri gerektiğini ve zararın bir an önce giderilmesini talep ettiğini, davalı firma aynı gün içinde geri dönüş sağlayarak bozuk likra konusunda teknik departman ile görüşmelerin tamamlandığını ve hatanın kendilerinden değil konfeksiyon firmalarının dikiş işleminden kaynaklı olduğunu ve sorumluluğun kendilerinde olmadığını iddia ettiklerini, davalı firma yapılan görüşmelerde sorunun dikimden kaynaklandığını iddia etmesi üzerine … firması 3. bir kişiden bir rapor alınması hususunun sorun olup olmayacağını sorması üzerine davalı tarafından cevaben 09/09/2017 tarihinde mail ile verdikleri cevap üzerine 3. bir kişiden rapor alınmasının hiç bir sorun yaratmayacağını belirttikleri, bu beyan üzerine Ek:1 de görülen 05/10/2017 tarihli … ‘den ilgili rapor alınmış ve rapor davalı firmaya da gönderildiğini, ilgili raporda ekte de görüleceği üzere hatanın kumaştan kaynaklandığı gerçeği açıkça ortada olduğu, davalı firma bu süreç içinde de kumaşlardaki hatanın kaynağı ve sorunun giderilmesi hakkında hiç bir işlem yapmamış müvekkil firmayı da bu konuda bilgilendirmediği, hali hazırda davalı firma, Danimarka’dan alınan rapor üzerine hiç bir cevap vermeyince ikinci olarak müvekkil firma 28/11/2017 tarihinde …Üniversitesine başvuru yapmış bunun sonucunda Ek:2 de sunmuş olduğumuz …Üniversitesinden 04/ 12/2017 tarihli bilirkişi raporu gelmiştir. Bilirkişi raporu ekte de görüleceği üzere ” %67 viskoz, %29 polyamid, %4 elastan olduğunu beyan edilen ürünlerin dikiş etrafında likra kaçıklarının görüldüğü belirtilerek hatanın nereden kaynaklandığı sorulmaktadır. labaratuarımız da yapılan incelemeler neticesinde elastanların sadece dikiş yerlerinde değil kumaşların yüzeyinde de koparak ortaya çıktığı tespit edilmiştir. sonuç olarak; bölüm elemanlarımızdan oluşan uzman kurulumuz, söz konusu hatanın kumaştan kaynaklandığı kanaatine varılmıştır. ” şeklinde rapor verildiğini, davalı firma bu rapor üzerine de hiç bir cevap vermediğini, müvekkil firma 25/01/2018 tarihinde mail aracılığı ile … firmasının hatalı ürünleri toplayıp davalı firma… tekstile koli yaparak göndereceğini miktarın henüz ne kadar olduğunu bilmediklerini belirttikleri, hali hazırda bu tarihlerde imal edilen ürünlerdeki hatalar ortaya çıkıp müşterilerden iyice geri dönüşler başlayınca Danimarka’daki … firması artık ürünlerin satışını durdurduğunu müşteri kaybı yaşadığını bu yüzden elindeki ürünleri de müvekkil firmaya iade edeceğini belirtmiş üstüne de müvekkil firmaya 13/02/2018 tarihinde 18.204,72 Euro bedelli bir iade gönderdiğini, Ek:9 14/02/2018 tarihinde müvekkil firma bu iadeler üzerine davalı firma…’ya kar marjını yansıtmanın etik olmayacağını belirterek sadece 12,525.52 Euro tutarındaki kısmın reklamasyon olacağını belirttikleri, tüm bunlara rağmen iyi niyetli olan müvekkil firma kendi hatası olamadığı halde zararın bir kısmını bile kendi karşılamayı dahi göze aldığını, bu arada bu sorunlar yaşanırken müvekkil firma sürekli olarak sorunun çözümüne gitmeye çalışmış mail üzerinden yazışmalar devam ettiğini, davalı firma da sorunun dikimden kaynakladığını ve düzgün bir dikim yapılmadığını dile getirdiğini, bu yazışmalar devam ederken davalı firmada olayın çözümü ile ilgili kendileri tarafından seçilen bir top kumaştan hem… hem de müvekkil firmaya aynı model ürünleri diktirdiğini, davalının iddialarına göre müvekkil firma ve… ürünlerin dikim esnasında kör overlok bıçağı ve iğneler kullandığı için bu sorunlar yaşanmakta olduğunu, hata kumaştan değildir dediğini, davalının dikim esnasında kullanılan overlok bıçağı ve iğnelerin bu kopmalara sebep olduğunu hatanın kumaştan olmadığını söylemesi üzerine likrayı koparacak şekilde hem keskin hem de kör overlok bıçağı ile numuneler dikildiğini, bu numuneler… çalışanları tarafından test edildi ve yine bir sonuç alınamadığını, numunelerde likrayı koparacak hem kör hemde keskin bıçakla dikildiği halde iki çeşit üründe de sorun yaşandığını, fakat bu incelemeler devam ederken davalı firma kendi yaptığı testlerde ve Ek: 1 te sunduğumuz … alınan raporda çok ilginç bir şekilde kumaşı hali hazırda yanlış ürettiğinin farkına varıldığını, ürünlerde kullanılan kumaşın İlk çalışmaya başlandığında kalitesi 250 gr/m2 ve % 67 viskon, % 29 polyamid, % 4 elastan şeklinde konuşulup anlaşmaya varılmış fakat sonrasında davalı firma bu oranlara dikkat etmeyip ürünün içeriklerini yanlış hazırlayarak müvekkile sunmaya devam ettiğini, Danimarka’daki firma … gelen talep üzerine kumaşın daha kaliteli olması için ağırlık 270 gr/m2 olarak değiştirildiğini, davalı firma … bundan dolayı yeni fiyat talebinde bulunduğunu, müvekkil ile davacı her konuda antakt kaldıkları halde kumaş içeriklerini yanlış kompozisyonla üretmeye devam ettiğini, ancak kumaşta çıkan likra patlağı için kendi yaptıkları testlerde kumaşın yanlış kompozisyon ile üretilmiş olduğunu davacı kendisi 05/03/2018 tarihinde gönderdiği mail ile itiraf ettiğini, fakat hali hazırda tüm çalışmaları 250 gr/m2 kumaş karışımı talebimiz ve davalı firmanın onayı neticesinde 270 gr/m2 ye çıkartılmış olduğu bilgisi verilmiş ise de bu sefer verilen kumaşlar da % 67 viskon olması gerekirken % 76 viskon olmuş, % 29 polyamid olması gerekirken % 21-22 polyamid ve % 4 elastan olması gerekirken % 3 elastan olduğunu, bu durumda EK:4 teki raporda açıkça görülmekte olduğunu, müvekkil firmaya bu değişikliklerden hiç bir şekilde bilgi verilmediği gibi uzunca bir süre yanlış kumaş karışımında mal verildiğini, müvekkile verilen kumaşın başından beri yanlış kompozisyon ile müvekkile satılmış olduğu tesadüfi tespit edildiğini, İyi niyetli olan müvekkil firma bu aşamaya kadar tüm çabaları davalı firma tarafından sorunun çözülmesi ve birlikte çalışmaya devam etmek yönünde olduğundan davalı firma ile sürekli yapıcı bir şekilde irtibat kurduğunu, fakat tüm bu detaylar aynı zamanda da … firması ile paylaşılmış ve … firması ” bu grupta yapılan tüm işi korumaya çalıştıklarını kaliteye yönelik bir pazar olduğunu ve bu pazarın kaybedilmeye başladığını, yeniden bu pazarı korumaya çalışma ve düzeltme çalışmaları yaptıklarını fakat… tekstilin kalitelerinin tedarikçisi ve doğru çalışma arkadaşı olamayacağını hala kendilerinin ikna olmadıklarını ancak ısrarlarımız doğrultusunda sorunların çözüleceği ve güvenin yeniden oluşturulacağı şeklinde müvekkil firmaya güvenlerinin olduğunu ” belirttiklerini, tüm yapılan bu çalışmalar , yazışmalar ve incelemeler üzerine hala sorun çözülemeyince Pendik Greenpark Hotelde Mart ayında müvekkil firma, davalı…, …, … inde katıldığı katıldığı son bir toplantı yapıldığını, bu toplantı ile ilgili beklenenden daha fazla malın müşterinin elinde kaldığı ayıplı ürünlerin oldukça fazla olduğu tespit edilmiş şu an için 13500 adet ürünün likra kopmasından kaynaklı geri dönüş olduğu bilgisi görüşülmüş ve bu sıkıntının artık firmalara yansıtılacağı bilgisi verildiği, davacı, müvekkil firma ve müvekkilin çalıştığı firma bu zararın bir şekilde giderilmesi için en minimal şekilde zarar tespit edilmiş ve yine mail aracılığı ile tüm taraflara iletildiğini, hali hazırda Müvekkilin Danimarka’da çalıştığı firma müvekkil firmaya 13/02/2018 tarihli 1594 sayı numaralı 18.204,72 euro bedelli iade faturası Ek:9 göndermiş müvekkil firma bu faturayı kabul ettiğini, davacı firma değişik teklifler ile zararı gidermeye çalışma yoluna gitmiş ise de sunduğu teklifler tüm taraflara ekstra maliyetler yüklemekte olduğundan zararın ancak kısmen maddi olarak giderilebileceği konusunda karar verilmiş fakat bir sonuca ulaşamadığını, davalı firma yapılan tüm bu iyi niyetli görüşmelere rağmen artık kendi yaptığı hiç bir hatayı kabul etmeyerek 09/04/2018 tarihinde …Üniversitesine yapmış olduğu başvuru sonucunda üniversiteden EK:5 de bulunan raporu aldığını ve artık likra patlağı sorununun kendini kesinlikle bağlamadığını ve bu konuda hiç bir şey yapmayacaklarını belirttikleri,24/04/2018 tarihinde gönderdikleri mail ile davalı firma yaptığı tüm teklifi geri çekmiş ve iadeyi yada hiç bir ödemeyi kabul etmeyeceğini beyan ettikleri, hali hazırda Müvekkilin Danimarka’da çalıştığı firma müvekkil firmaya 13/02/2018 tarihli 1594 sayı numaralı 18.204,72 euro bedelli iade faturası kestiği içinde müvekkil firma bu gelen iadeler üzerine yinede çok iyi niyetli olarak davalı firma… tekstili Bursa’da ziyaret etmiş ve bu ziyaretin sonucunda kar marjını ve diğer zararlarını davalı firmaya hiç bir şekilde yansıtmadan 24/04/2018 tarihinde 073456 seri numaralı 8.615,81 Euro bedelli Ek:6 te görülen iade faturasını davalı şirket Barutçuya ilettiğini, davalı şirket akabinde bu iadeyi kabul etmediklerini söyleyerek akabinde faturayı iade etikleri, müvekkil firma bu durum üzerine EK:3 27/06/2018 tarihinde 073467 seri numaralı 18.204,72 Euro bedelli iade faturasını davalı firmaya göndermiş diğerlerinde olduğu gibi davalı firma bu faturayı da kabul etmemiş üstüne sanki tüm bu mevzular hiç konuşulmamış gibi iadelere rızalarının olmadığını güncel bakiye borcun arttığını ödemelerin zamanında yapılmadığına dair defalarca kez görüşme yapıldığını söylenmiş ise de asıl müvekkil firma defalarca kez davalı firmanın ürünlerinden dolayı zarar ettiğini bu zararın bir an önce karşılanması gerektiğini bu zararın davalı firmaca imal edilen kumaştan kaynaklandığını fakat hal böyle iken bile toplam zararı değil zararın bir kısmını karşılamaları gerektiğini, yada başka bir kumaş vererek zararı kapatmaları gerektiğini belirttiğini, kötü niyetli davalı bu görüşmeler süresince müvekkil firmayı oyalamış sanki çözüm üretmeye çalışıyorlarmışçasına zaman kaybettirip bu süre zarfında son yapılması gereken ödemeyi müvekkil firmanın yapmadığından bahis ile icra takibi başlattıkları, Fakat göz ardı edilmemesi gereken bir husus vardır cari hesap ekstresinde de görüleceği üzere müvekkil firma çok iyi niyetli olarak tüm bu sıkıntılar ve görüşmeler devam ederken bile en son 25/04/2018 tarihinde bile davalı şirkete ödeme yaptığı, ek-7, hali hazırda müvekkil firmanın mağduriyeti gün geçtikçe artmakta ve son olarak müvekkil firmaya … firması Ek:8 da görülen 23/10/2018 tarihinde 1666 sayı numaralı fatura ile 50.000,00 Euro bedelli bir iade daha gönderdiği, müvekkil firmanın Danimarka da çalıştığı firma gün geçtikçe zararlarının arttığını ve bu zararlarının büyük olduğunu müşteri kaybı yaşadıklarını ve müşterilerden gelen şikayet maillerini bir kısmını de ekte sundukları, Ek:10, müvekkil firma bu güne kadar yaptıkları tüm görüşmeler yazışmalar sonucunda davalı firmanın vermiş olduğu kumaşlardaki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olup satın alma aşamasında ortaya çıkmasının mümkün olmamasından dolayı sonradan bir takım zararlar yaşaması çok doğal olduğu, müvekkil firmanın üretmiş olduğu ürünler giyim ürünleri olduğu, bu ürünler dikim aşaması da dahil olmak üzere ayıbı hiç bir şekilde belli etmemekte ancak nihai tüketiciye ulaştığında, ürünü giyen yada kullanan müşteri sıkıntı yaşayarak geri göndermekte olduğunu, müvekkil firmanın ürettiği ürünler danimarka piyasası için oldukça kaliteli ve marka ürünler olduğu, bilindiği üzere kaliteli ve marka ürünlerin satış sonrası takibi de satan kişi açısından devam etmekte olduğu, hali hazırda müvekkil firma bu zararlar ortaya çıkmaya başladığı anda davalı firmayı bilgilendirmiş davalı firmanın yaptığı bir çok hataya rağmen ticari ilişkiyi kurtarmaya çalışarak hatanın bir şekilde iki tarafa da çok zarar vermeden telafisini mümkün kılamaya çalıştığını, davalı firma müvekkil firma ile gerek yüz yüze gerekse mail ortamında hatasını kabul eder gibi görünse de gereken özveriyi asla göstermediğini, davalı firma hatasını bir şekilde kabul etmiş hatta bu hatadan dönmek için kendi dahi teklifte bulundukları, fakat davalı firmanın yaptığı teklifler zararın maddi parasal değerini karşılamak yönünde değil zararı elinde üretmiş ve stokunda bulunan kumaşları kullanmak yolunda olmuş bu dahi bir çözüme ulaşmadığını, hatta bir tekliflerinde ; hazır hatalı kumaş ile üretilmiş pantolonları alarak yerine kumaş vermeyi dahi teklif ettiklerini, bu durum ise müvekkil firmanın ve müvekkil firmanın iş yaptığı firmanın sorununu çözmekten çok müvekkile ve çalışmış olduğu şirkete iş ve maddi yük çıkaracağı için müvekkil ve çalıştığı firma tarafından kabul görmediğini, hali hazırda maillerde yapılan görüşmelerde adet sayısı çok fazla olan üretilmiş pantolonların iade edilmesi parça başına en az 3 – 4 euro ya mal olacağını üstüne danimarka da çalışılan firmanın ihracat yetkisinin olmaması bu maddi yükün her iki tarafa ekstra maliyetler getireceği konusunda iyi niyetli olarak davalı firmaya bilgi verdiğini, hatta Müvekkil firma en son olarak davalı firmaya ödemeleri gereken 60.000 euro yakın bir bedel olduğunu en sorunsuz şekilde bu bedelden o zaman için olan 18.000 euro zararın düşülerek 42.000 euro olarak ödeme yapma teklifini tekrar ettiğini, bu şekilde önceki toplantılarda sözlü olarak bu zararı karşılayabileceklerini ve bedelin ne olduğunu kendilerine iletilmesini isteyen davalı firma bu şekilde bir ödemeyi de kabul etmedikleri, sırf kumaştaki likra hatasını kabul etmeyen üstüne kumaşın kompozisyonunda dahi hatalar yapan davalı firma müvekkilin itibar ve değer kaybına uğramasına sebep olduğunu, müvekkil firmanın Danimarka da hem müşterilerinin nezdinde hem iş yaptığı firma nezdinde güven ve itibarı da zedelendiğini, müvekkil firmanın davalı şirketten kumaş alarak imal ettiği ürünlerdeki ayıbı yani likra problemini giderebilme yada düzeltebilme imkanı olmadığını, üstüne tüm bunlar bir tarafa müşterilerine oranları yanlış olarak yapılmış yanlış kompozisyonlarda üretilen kumaştan giyim ürünü yaptığını bilmediği için müşterilerine de yıkama ve ürün içeriklerini yanlış etiketleme yaptığını, davalı firma… tekstilden alınan tüm kumaşların hatalı olması ve üretilen giyim ürünlerinin ayıplı olmasından kaynaklı satışında uğradığı maddi zarar ve müşteri gözünde itibar kaybından doğan manevi zararın tazmini için mahkemenize başvurulması zorunluluğu hasıl olduğunu belirterek davanın kabulü ile; davalı tarafın ayıplı ürün teslimi dolaysıyla uğranılan maddi kaybın fazlaya ilişkin tüm haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000,00 TL nin hakkın doğum tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalı tarafın ayıplı ürün tesliminden kaynaklı uğranılan ticari itibar vs manevi kayıplar için 100.000,00 TL. manevi tazminatın hakkın doğum tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; davalı vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; İşbu davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı, davanın miktarının bilinebildiği ya da tespit edilebildiği durumlarda belirsiz alacak davasının açılmasının mümkün olmadığını, 6100 sayılı HMK m. 119/ğ hükmüne göre talep sonucunun açık bir şekilde belirtilmesi zorunlu olduğundan işbu davanın öncelikle dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddi gerektiği, davacı iş bu davayı 08.10.2019 tarihinde ikame etmiş olduğunu, ancak davalı ile davacı arasında gerçekleşen ticari satış, fatura tarihinden de anlaşılacağı üzere 25.02.2016 olduğu, bu nedenle davanın zamanaşımına uğradığından reddine karar verilmesi gerektiğini, TTK m.23 gereğince, davacının ihtar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacı şirket dava dilekçesinde, müvekkili şirket tarafından dokuma ve boyası yapılan kumaşların fatura tarihinin 25.02.2016 tarihi olduğunu ancak ilk bildirimin 06.09.2017 tarihinde yapıldığını ikrar ettiğini, davacı ayıp ihbar sürelerine riayet etmediğinden işbu davanın bu sebeple de reddi gerektiğini, uyuşmazlık ticari satışa dayanmakta olup davacı şirket ile… ve … firmaları arasındaki satış sözleşmesine taraf olmayan müvekkil şirkete husumet yöneltilemeyeceğinden davanın husumetten reddi gerektiğini, ayıplı olduğu iddia edilen kumaşların yalnızca dokuma ve boyaması müvekkil şirket tarafından yapılarak davacı şirkete satılmış olup, dokuma ve boya hatasından kaynaklı bir ayıp bulunmadığını, davacı ile müvekkil şirketin ticari ilişkisini kısaca özetlemek gerekirse; müvekkil şirket, ayıplı olduğu iddia edilen kumaşların yalnızca boya ve dokumasını yapmakta olup müvekkil şirket, dokuduğu ve boyadığı kumaşları davacı şirkete satmakta, davacı şirket de müvekkilin dokuduğu ve boyadığı kumaşların dikimini sağlayarak, diktiği ürünleri … firmasına göndermekte olduğunu, tarafların dava konusu ticari ilişkisi bundan ibaret olduğu, davacı taraf her ne kadar dava dilekçesinde 2017 yılı içinde kendisine tüketicilerden ürünlerle ilgili şikayetlerin geldiğini, üretilen pantolonlarda elastikiyet bozulmaları ve liklarında kopmalar meydana geldiğini iddia etmekte ise de müvekkil davalı 2016 yılından itibaren hep aynı şekilde, sistemini ve tarzını değiştirmeden, davacının tüm isteklerine birebir uygun kumaş dokuyup boyamakta ve bu kumaşları hatasız bir şekilde davacıya satmış olduğunu, zira, taraflar arasındaki satım sözleşmesi de halen feshedilmediğini, müvekkil davalı şirkete iletilen sorun, gerçekte; kumaşların dokumalarından değil, ürünlerin dikiminden kaynaklanmakta olduğunu, davacı firmanın da ikrarında olduğu gibi, ürünlerin dikimlerini yapmak sureti ile kendisi imal ettiğini, bu nedenle, müvekkil davalı şirkete izafe edilen kusurun kabulü mümkün olmadığını, davacı şirketin hatalı kumaş iddiasının ardından, davacı şirket dava dilekçelerinin de ekinde sunmuş olduıkları “05.10.2017 tarihinde Danish Technological Institute”den rapor almış ve ilgili raporda davacı tarafın iddialarının aksine; pantolonlarda elastan liflerin uçlarının ‘’dikiş yerlerinden’’ dışarı çıktığı mütalaa edildiğini, ayrıca elastan iplik uçlarının pantolonların giyilmeye başlamasından kısa bir süre sonra kumaşın dışına çıktığı söylendiği, lif uçlarının dikiş yerlerinden çıkması ve bu çıkmaların da kullanımdan sonra meydana gelmesi, müvekkil davalının hatalı ürünlerde kusurunun olmadığını gösterdiğini, kaldı ki; 05.10.2017 tarihli raporda, davacı tarafın iddiasının aksine hatanın kumaştan kaynaklandığına ilişkin mütalaa da verilmediğini, müvekkil şirket, davacı tarafından ayıp iddiasının kendisine bildirilmesi neticesinde (davacının ayıp ihbar yükümlülüğünü süresinde yerine getirmediğine ilişkin iddiamız saklı kalmak kaydıyla) …Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden 17.05.2018 tarihinde rapor (Ek-2) aldırmış olup alınan raporun içeriğinde; ‘’elastan sızıntısının, elastan kumaşlarının dikilmesi için seçilen iğne ve yapının uygun şekilde seçilmemesi nedeniyle ortaya çıktığı, sivri veya ince iğnelerin dikiş işlemi sırasında iğneyi keserek elastanı serbest bıraktığını, özellikle germe, esneme ve sürtünme etkilerinin yüksek olduğu giysilerde elastan kumaş yüzeyinden serbest kaldığı, bu nedenle giyilmiş pantolonlarda görülen elastan sızıntısı hatalarının dikiş işlemleri sırasında yanlış iğne seçiminden kaynaklandığı sonucuna varıldığı” mütalaa edildiğini, üretilen pantolonların ilişikte sunduğu resimlerinde de görüleceği üzere vücuda tam oturan bir porsiyonu olduğunu, vücuda oturan kalıptaki pantolonların vücuda sürtündüğü, giyen kişinin hareketiyle birlikte gerilip esnediği ve sürtünmeyle iplerin dışarı çıktığı …Üniversitesi raporu incelendiğinde de açıkça anlaşılmakta olduğu, İpliklerin çıktığı yerlerin, giyilmiş pantolonların gerginliğe ve gerilmeye maruz kalması sebebi ile iç bacağın orta dikişlerinde meydana geldiği de …Üniversitesi raporu ile sabit olduğunu, alınan uzman raporlarının akabinde davacının iddia ettiği sorun çözülememiş ve dava dışı… şirketi, davacı şirket ve dava dışı … firması yetkilileri müvekkil davalı şirkete, dava konusu sorun için toplantıya geldiklerini, müvekkil şirket yetkilileri, davacı şirket, … şirketi ve … şirketi yetkililerini, davacı … tarafından sipariş edilmiş olan ve müvekkil tarafından dokunup boyanan kumaşların olduğu bölgeye götürdüğünü, … şirket yöneticileri kendi insiyatifi ile birer top kumaş seçtikleri, seçilen kumaşlar kum ve siyah renkte olduğunu, sorunun kaynağını bulmak amaçlı, müvekkil şirket önerisiyle, diğer şirket yetkilileri seçtikleri toplardan kesilen 5’er metre kumaş ile kendi fabrikalarında bir pantolon numunesini kör; bir pantolon numunesini de keskin bıçaklar ile diktikleri pantolonları test edilmesi için … firmasına gönderdikleri, dikilen pantolonlar … şirket çalışanlarına giydirildiği, İki çeşit üründe de sorun yaşanmadığını 08.12.2017 tarihli mailde (Ek-3) de mevcut olduğu, nitekim, aynı ürünler müvekkil şirket çalışanlarına da giydirilmiş olup yeterli derecede zorlandığında dikiş yerlerindeki likra patlamalarına rastlamak mümkün olduğu, davacının iddialarının aksine, iplik çıkıntıları yine pantolon ağı ve dikişlerinde meydana geldiği, üç firmanın da ortak olduğu bir çalışma ve gözlem ile pantolon ipliklerinin çıktığı yerlerin dikiş yerlerinde olduğu ve kumaşların dokuması ya da boyamasından kaynaklanmadığı sabit olduğu, zira, müvekkil şirket tarafından davacı şirkete gönderilen 09.04.2018 tarihli mailden (Ek-3) de anlaşılacağı üzere, müvekkil şirket iyi niyeti ile ayıplı olduğu iddia edilen pantolonların her türlü masrafı kendisine ait olmak üzere kendisine gönderilmesini ve pantolonlar üzerinde inceleme yapılmasını da teklif ettiğini, ne var ki davacı şirket tarafından bu talepleri kabul görmediği, açıklanan araştırma ile ilgili tüm tespitler mahkemeniz tarafından yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile de ortaya çıkacağı, bu nedenle, davacı şirket tarafından ayıplı olduğu iddia edilen kumaşların mahkemenize sunulması ve bunlar üzerinde inceleme yaptırılmasını talep etiklerini, nitekim bilindiği üzere HMK 190’a göre ispat külfeti davacı tarafta olup, ayıplı olduğu iddia edilen malların mahkemeye sunulmaması halinde iddiasını ispat külfetini yerine getiremeyeceği de açık olduğu, ayrıca ticari satım konusu ürünlerin içeriği de davacı şirket tarafından belirlenmekte olduğunu, her ne kadar davacı firma taraflar arasındaki güveni korumaya çalıştığını ancak çabasının tek taraflı olduğunu sürekli dile getirse de, cevap dilekçesi ekindeki maillerde de görüleceği üzere, tüm çabanın müvekkil davalıya ait olduğu, ancak davacıdan bir türlü net cevap alınamadığı, davacının kendi kusurunu müvekkil üzerinde bırakmak için türlü yollar denediği ancak başarılı olamadığı, en sonunda da iş bu kötü niyetli ve haksız davayı açtığı aşikar olduğu, müvekkil şirket tarafından davacı şirkete karşı başlatılan icra takibi işbu davanın konusu olmadığını, davacı şirket, en son 25.04.2018 tarihinde müvekkil şirkete ödeme yaptığını ve ödemelerin devam etmesinin iyi niyetinin göstergesi olduğunu iddia ettiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki, sadece dava konusu ayıplı olduğu iddia edilen kumaşlara ilişkin olmadığını, diğer ticari ilişkilere dair eklenen alacaklar cari hesaplara yansıtılmış ve davacı firma ödemelerini zaman zaman yerine getirmediğini, eksik bakiye için yapmadığı ödemeler müvekkil davalı şirketçe icra takibine konu edildiğini, İcra takibine konu ödemeler iş bu derdest dosyadan farklı bir ticari ilişkiye ve alacaklara ilişkin olduğu, bu davanın konusu olmadığını müvekkil şirket, dava konusu sürecin tamamında davacı şirkete karşı tüm iyi niyetini sergileyerek yaklaşmış olduğunu, dava konusu ürünlerle ilgili müvekkil şirketçe bulunulan tüm tekliflerde bu iyi niyetin ürünü olduğunu, her defasında hatanın kendilerinde olmadığı müvekkilce tekrar edildiğini, ne var ki buna karşılık davacı şirketin iddia ettiği çabaları dayanaksız bahanelerden öteye gitmediğini, şirketinin itibarının zedelendiğini iddia eden davacı taraf, işbu iddiasını da ispatlayamadığını, davacı tarafça şikayet edildiği iddia edilen pantolonlar online olarak hala internet ortamında da satılmakta olduğunu, kaldı ki, dava dışı … firması ile de ticari ilişkisinin devam ettiği de ikrar edildiğini,2017 yılının başından itibaren kumaşlarda hata olduğunu iddia eden davacı şirket, şikayetinden sonra yaklaşık bir yıl boyunca müvekkil firmadan kumaş almaya devam etmiş ve hatalı olduğunu iddia ettiği kumaşları dikerek dava dışı… ve … firmalarına sattığını, davacı şirket hatalı kumaş iddiasına rağmen; ekte yer alan sözleşmelerden görüleceği üzere kendisine ayıpla ilgili dava dışı firmalardan reklamasyon geldiği tarihten 2018/Mart ayına kadar müvekkil davalı şirketten toplamda 20.100 metre kumaş daha sipariş ettiğini, zira, taraflar arasındaki Satış Sözleşmesi’nin 9 ve 10. Maddelerinde “ayıpların satıcı tarafından da incelenmesi gerektiği, malların kesildikten sonra reklamasyonlarının kabul edilmeyeceği ve reklamasyon ihbar süresinin malların tesliminden itibaren 15 gün olduğu“ taraflarca kabul edilmiş olup, davacı tarafından verilen tüm siparişlerin bu şartlar göz önünde bulundurularak verildiği aşikar olduğunu, davacı taraf sözleşme şartlarına uymamış, akabinde haksız ve kötü niyetle işbu davayı ikame ettiğini, nitekim, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin E. 2015/528 – K. 2015/8498 ve 9.6.2015 tarihli kararında “Asıl davada davacının, davalının imal ettiği ürünleri yurtdışına ihraç ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda öncelikle, teslim aldığı ve davaya konu ettiği ürünleri incelemeli ve ayıplı olanları tespit ederek ayırmalı ve bunları davalıya iade etmelidir. Ne var ki, taraflar arasındaki özellikle 27.5.2010, 8.7.2010 tarihli yazışmalardan anlaşılacağı üzere, davacının yurtdışındaki alıcı firmanın önceki malların bir kısmında hata bulunduğunu kendisine bildirmiş olmasına rağmen, daha sonradan teslim aldığı malları kontrol etmeden, muayene edimini yerine getirmeden teslim alıp yurtdışındaki davadışı alıcı firmaya gönderdiği anlaşılmaktadır. Zira, asıl davaya konu faturaların tarihi 18.10.2010 ve 11.10.2010′ dur. Hal böyle olunca, davaya konu malları mevcut haliyle kabul etmiş sayılacağından, bu hususun gözetilmemesi isabetsizdir.” denilerek somut durumda davacı şirketin öncelikle davaya konu ettiği kumaşları incelemesi ve ayıplı olanları müvekkil şirkete iade etmesi, dava dışı şirketlerden reklamasyon gelmesinden itibaren ise müvekkil şirkete vermiş olduğu siparişleri kontrol ve muayene ederek ihraç etmesi gerektiği, bu nedenle, ayıp iddiasını hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için aksi kabul edilse dahi, ürünlerin hatalı olduğu dava dışı firmalar tarafından kendisine bildirilen davacı şirketin ilk bildirim tarihinden itibaren müvekkil şirket tarafından dokuma ve boyası yapılan kumaşları muayene etmeden ihraç etmesi karşılığında uğradığı zarar neticesinde gerek mevzuat, gerek yerleşik Yargıtay içtihatları gerekse de taraflar arasındaki sözleşme uyarınca iyi niyetli müvekkil şirkete kusur izafe edebilmesi ve zararlarından sorumlu tutabilmesi mümkün olmadığını, hiçbir şekilde ayıp iddiasının kabulü anlamına gelmemekle birlikte, hakkın doğum tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini, zira dava dilekçesinde faiz oranı, cinsi ve talep tarihi belirtilmediğini, bir an için davacının taleplerinin kabul edileceği düşünülecek olsa dahi; davacının talep ettiği zarar miktarına ilişkin müvekkil şirkete dava tarihinden önce tebliğ edilen herhangi bir ihtarname olmaması ve dava dilekçesinde faiz oranı ve cinsi belirtilmemesi nedeni ile ancak müvekkil şirketin temerrüde düşürüldüğü dava tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte işletilebileceğini, davacının manevi tazminat talebi hukuken kabul edilemeyeceğini, zira, bunun için de öncelikle ortada manevi bir zarar olması gerektiği; yani davacının kişiliğinde objektif bir eksilmenin yaşanmasının zorunlu olduğu, somut olayda ise böyle bir durumun söz konusu olmadığı açık olduğu, ayrıca, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereğince, manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmaması gerektiği de kabul edilmiş olduğuna göre, ortada manevi bir zarar dahi yokken, yaklaşık 100.000-TL gibi fahiş bir tutar talep eden ve bu nedenle zenginleşme amacında olduğu anlaşılan davacının bu talebinin reddedilmesi hukuken zorunlu olduğu, bununla birlikte Yargıtay’ın 11.07.2005 tarihli bir kararında mala verilen zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilemeyeceğini, kişilik haklarının zarara uğratılması halinde manevi tazminat talebinde bulunulabileceğini, malvarlığına yönelik zararların kişileri az veya çok üzdüğünü, ancak bu üzüntülerin manevi tazminatı gerektirmeyeceğinden bahisle, yerel mahkemenin manevi tazminat talebinin kabulü yönündeki kararını bozduğunu, (Yargıtay 4. H.D. 11.07.2005 tarih, 2004/13202E. – 2005/7882K.). kaldı ki, ayıplı mal nedeniyle ile imalatçının sorumluluğu haksız fiil hükümlerine dayandığından ve somut olayda da müvekkil imalatçı şirketin davacının manevi tazminat talebini gerektirecek haksız bir fiili olmadığından manevi tazminat talebinin bu anlamda da reddedilmesi gerekmekte olduğunu belirterek işbu davanın öncelikle davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı hususu gözetilerek dava şartı yokluğundan reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde husumet yokluğu, zamanaşımı ve ayıp ihbar sürelerine riayet edilmemesi sebebi ile usulden reddine, ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin mahkemeye sunulması ve mahkemece ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, haksız ve hukuka aykırı olarak açılmış işbu davanın esastan reddi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: mail yazışmaları, 05/10/2017 tarihli … den alınan rapor, 28/11/2017 tarihinde …Üniversitesinden alınan rapor, İntertek test hizmetleri raporu, 09/04/2018 tarihinde …Üniversitesinden alınan rapor, fatura, tanık, keşif, bilirkişi incelemesi ve tüm dosya kapsamı,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; taraflar arasındaki ticari nitelikteki satım sözleşmesine konu kumaşlardaki ayıp iddiasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arsında kumaş alım satımına ilişkin sözleşme bulunmaktadır. Davalı şirket dokuduğu ve boyadığı kumaşları davacı şirkete satmakta, davacı şirket de davalının dokuduğu ve boyadığı kumaşların dikimini sağlayarak, diktiği ürünleri dava dışı … A/S isimli firma üzerinden Danimarka piyasasına satışa sunmaktadır.
Taraflar arasında 2017 yılında sevkıyatı yapılan ürünlerden, Danimarkada’ki müşterilerden gelen şikayetlerden kaynaklı uyuşmazlıkların bulunduğu, taraflar arasında bu konuda mail yazışmalarının yapıldığı ve raporların alındığı görülmüştür.
Davacı taraf, 2017 yılı içinde tüketicilerden ürünlerle ilgili şikayetlerin geldiğini, üretilen pantolonlarda elastikiyet bozulmaları ve liklarında kopmalar meydana geldiğini iddia ederek, …tarafından alınan 05.10.2017 tarihli rapor ve …Üniversitesi’nden alınan 04.12.2017 tarihli raporları dosyaya sunmuştur.
… tarafından alınan 05.10.2017 tarihli raporda; “pantolonlarda elastan liflerin uçları dikiş yerlerinden dışarı çıkmaktadır. 1 defa kullanılan bir çift pantalondan örnekler ve 2016 tarihli kumaş numunesi kesilmiş ve ISO 13936-2’ye göre 120N ile yüklenmiştir. soruna (elastan iplik uçlarının, normal olarak giyilmeye
başlamasından çok kısa bir süre sonra kumaşın dışına çıkması) şunların neden
olduğuna ikna olduk:
1. Dokuma süreci – çözgü dokuma sırasında çok fazla gerilmiştir.
2. Kumaşın yeniden boyanması (ya da benzeri ıslak kimyasal muamele)
elastan ipliğini zedelemiş ve elastikiyetini kaybetmesine neden olmuştur
ve iplik, kumaş yüzeyinden uzaklaşarak sona ermektedir.” ” şeklinde görüş ve kanaate varıldığı görülmüştür.
…Üniversitesi’nden alınan 04.12.2017 tarihli raporda; “…%67 viskoz, %29 polyamid,
%4 elastan olduğunu beyan edilen ürünlerin dikiş etrafında likra kaçıklarının
görüldüğü belirtilerek hatanın nereden kaynaklandığı sorulmaktadır. Laboratuvarımızda yapılan incelemeler neticesinde elastanların sadece dikiş yerlerinde değil
kumaşların yüzeyinde de koparak ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak; bölüm
elemanlarımızdan oluşan uzman kurulumuz, söz konusu hatanın kumaştan
kaynaklandığı kanaatine varılmıştır” ” şeklinde görüş ve kanaate varıldığı görülmüştür.
Davacı tarafından ayıp iddiasının kendisine bildirilmesi neticesinde, davalı tarafından …Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden 17.05.2018 tarihinde alınan raporda ise ; …”Kumaş ve pantolonlardan alınan numuneler Martindale test cihazından aşınma testine tabi tutulmuştur. 9 kPa ve 12 kPa yük altında yapılan testlerde, 1000 devirden sonra teknik ön yüzeylerde elastik iplik parçaları gözlemlenmeye başlanmıştır.20000 devirden sonra ise tüm numunelerde elestan ipliklerin kumaş yüzeyinden ayrılarak döküldükleri ve kumaşın arka yüzeyinde biriktikleri gözlemlenmiştir. Giyilmiş olan pantolon numunelerininincelenmesi sonucunda, özellikle iç bacağın orta dikişlerinin ve gerginliğe ve gerilmeye maruz kalan pantolonların dikiş çizgisinde elastan bozukluklarının olduğu ve kumaşın bu bölgelerdeesnekliğini yitirdiği görülmektedir. Yukarıdaki bulgular ve testler ışığında: Dikişsiz kumaş numunelerinde yapılan aşınma testine göre, 1000 devirden sonra kırılmaların ortaya çıkması uygun üretim ve depolama koşullarının karşılanmadığını göstermektedir ancak, bu kırılmaların, özellikle dikiş bölgelerinde, dikişlerin daha sık olmasından kaynaklanabileceği gösterilmiştir. Elastan sızıntısı olarak adlandırılan mekanik hasar, elastan kumaşlarının dikilmesi için seçilen iğne ve yapının uygun şekilde seçilmemesi nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Sivri veya ince iğneler, dikiş işlemi sırasında iğneyi keserek elastanı serbest bırakır. Özellikle germe/esneme ve sürtünme etkilerinin yüksek olduğu giysilerdeelastan, kumaş yüzeyinden serbest bırakılır. Bu nedenle, giyilmiş pantolonlarda görülen elastan sızıntısı hatalarının dikiş işlemleri sırasında yanlış iğne seçiminden kaynaklandığı sonucuna varılmıştır.” şeklinde görüş ve kanaate varıldığı görülmüştür.
Davacı vekili tarafından delil olarak … firması tarafından davacı şirkete 13/02/2018 tarihinde kesilen 18.204,72 Euro bedelli fatura ile 23/10/2018 tarihinde kesilen1666 sayı numaralı 50.000,00 Euro bedelli bir iade faturası örneğini dosyaya ibraz ettiği, ayrıca davaya konu ayıp iddiasından kaynaklı davacı şirket tarafından davalı şirkete kesilen 27/06/2018 tarih ve 073467 seri nolu ve 24/04/2018 tarih 073456 seri nolu fatura örneği sunulmuş, ayrıca davalı şirkete kesilen fatura asıllarının 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/…Esas sayılı davalı taraf ile olan İtirazın İptali davasında olduğunu belirterek celbini talep ettiği görülmüştür.
Mahkememizce, Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/…Esas sayılı dosyasının celp edilip incelenmesinde, davacı (alacaklı) … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından davalı (borçlu) … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi aleyhine cari hesap alacağından kaynaklı Bursa 12. İcra Müdürlüğü 2018/… Esas sayılı takibe itirazın iptali davası olduğu görülmüştür.
Tarafların tanık deliline dayandığı anlaşılmakla, mahkememizce taraflarca bildirilen tanıkların dinlenmesine karar verilmiştir.
Davacı tanığı …: ” … ile… tekstili ben tanıştırdım. ……tekstil den kumaş alıyordu. İlk başlarda bu kumaşta sıkıntı yoktu. Zaman ilerledikçe gelen kumaşlarda likra patlağı proplemi yaşadığını … A/S isimli firması söyledi. Bu firmaya davacı firma davalıdan kumaş alıp işleyip satıyordu. Likra problemini… tekstille toplantı yapılarak konuşuldu. Problemin çözüleceği söylendi. Fakat zaman geçtiktçe … A/S den çok şikayet gelmeye başladı. Sonra biz …Üniversitesine kumaşı teste götürdük. Danimarka’da bir üniversitede test edildi. Testler sonucunda likra patlağının probleminin kumaştan kaynaklandığı anlaşıldı. Ben kumaş danışmanıyım. Bu kumaşı 20 sene önce ilk tasarlayan da benim. Bu likra patlağı problemi bir sürü nedenden kaynaklanabilir. Ancak ben davalıdan kaynaklandığını düşünüyorum çünkü ilk zamanlarda kumaşta problem yoktu daha sonra problem çıkmaya başladı. Halbuki kumaş aynı kumaştı. İpliği ilemi oynandı likrasımı değişti onu bilemem. Yapılan testlerde neden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Ben …Üniversitesine test için bizzat kumaşı götürdüm. Bu test sonucunda da problemin kumaştan kaynaklandığı tespit edildi. Yine yapılan kompozisyon testinde de kumaşın naylon oranının düşürülüp viscon oranının yükseltildiği tespit edildi. Buda kumaşın mukavetini azaltmıştır. Kumaşın genel de bacak iç kısımlarında hata olur ancak davaya konu kumaşlarda kemer kısımlarında yan kısımlarında her tarafından hatalar vardır. Ben dışardan kumaş danışmanı olarak davacı şirketle çalıştım.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı …; ” Ben davalı şirkette pazarlama müdürüyüm. Ben yaklaşık 4-5 yıldır davalı şirkette çalışıyorum. Davacı şirketle yaklaşık 4 yıl çalıştık. Son yaptığımız sevkiyatlar nedeniyle kumaşlarda sıkıntılar olduğunu söylediler. Kendilerinden hatanın neye ilişkin olduğuna dair parça istedik. Ürün olarak bize yaklaşık 4-6 tane pantolon gönderdiler. Pantolanları incelediğimizde özellikle birbirine sürtünen noktalarda ve dikiş yerlerinde likra kaçıkları olduğunu gördük. Kumaşın dikiş yerleri ile sürtünme yerlerinde likra kaçığı olması ancak dikiş görmeyen yerlerde likra kaçığının bulunmaması gariptir. Biz kumaşı üretip davacı firmaya veriyoruz onlar da kumaştan pantolon üretip yurt dışına satıyorlar. Zaten gönderdiğimiz kumaşta hata olsa pantolonları dikmezler. Kumaşın üretildiği likralı iplik bir kumaş eninde 5.450 tel bulunmaktadır. Bu ipliğin kumaşın bazı yerlerinde kopup bazı yerlerinde kopmaması hayatın olağan akışına aykırıdır. Biz aynı kumaştan başka bir firmaya pantolon diktirip test ettik. Hata olmadığını gördük. Bu ayıp konfeksiyon hatasından kaynaklanmaktadır. Davalı şirketin kusuru yoktur. Yaklaşık 3 senedir alacağımızı alamıyoruz. Mahkemenize gösterdiğim pantolonlar davacı üretmiştir etiketi amblemi üzerindedir. Bizim kompozisyonumuz 75 viscondur. Davacı bizden %64 viscon olmasını istedi. Test sonucunda 75 çıkmıştır. Davacının bizden %64 istediğine dair yazılı bir belge yoktur. Viscon oranı artınca maliyet oranı artar. İlk başta … Tekstilin makinelerinin dikimleri iyiydi, sonradan bozulduğu için bu hatalar ortaya çıkmıştır. İlk başta bizden 250gr kumaş istediler sonradan da 270 gr da ısrarcı oldukları için 64 değilde 75 viscon ürettik. Dikiş yerlerindeki hata nedeniyle kumaş esnek olduğu için eğer çok kilolu bir bayan giyerse esnetir ve kopan iplik pantolonun başka bir yerinde likra açığına sebep olabilir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı Mukadder Sahra Güler; ” Ben tekstil mühendisiyim. Davalı şirkette pazarlamada çalışıyorum. Bizim uzun süren davacı şirketle kumaş satışına dair ticari ilişkimiz mevcuttu. Bu satılan kumaşla ilgili olarak dikili ürünlerde problem yaşandığına dair bilgi verdiler. Bizde bunlarla ilgili olarak karşı firmayla iletişime geçip sorunu tespit etmeye çalıştık. Bunun akabinde onlar kumaşta problem olduğunu iddia ettiler. Ve bize bununla ilgili tazminat talebinde bululundular. Bizde davacı şirketten parçalar istedik. Kendimiz testler yaptık. …Üniversitesinde test yaptırdık. Çıkan sonuca göre kumaşta iğne kaynaklı olarak yanlış iğne kullanıldığından dikiş problemi, konfeksiyon problemi olduğu tespit edildi. Davaya konu kumaşlar bize huzurunuzda dinlenilen tanık …arafından getirilen kumaşlardı. Daha sonra davacı taraf ile satışa başlandı. Satış aşamasında kumaşın gramajı 250 iken 270 gramaja yükseltildi. Bunun akabindede kompozisyon buna göre ilerledi. 69 dan 75 e çıktı. Çünkü kumaş gramajı arttığı için kumaş daha çok topluyo ve viscon oranı artıyor. Ben tekstil mühendisiyim likralı kumaşlarda eğer konfeksiyoncular yanlış bir proses yaparlarsa her zaman sorunlar olabilir. Çünkü kesmek konfeksiyon kaynaklıdır. Konfeksiyonun kullandığı bıçak ve iğne seçimi çok önemlidir. Bunların kumaşı uygun seçilmektedir. Elimizde düzgün prosesle üretilmiş pantolon mevcuttur. Numune olarak mahkemenize getirilmiştir. Kumaşta viscon oranı değiştikçe kumaşın ağırlığı arttıkça boyutunun değişip değişmediği ile ilgili soruyu anlayamadım hatırlayamıyorum. Mail yazışmalarında kesinlikle tarafıma ait hatanın kabul edildiğine dair bir yazışma yoktur. Biz sadece ticari ilişkimizin devam etmesi için varsa bi ayıp gönderin dedik. Ancak kendileri nakliye ücretini vs bahane edip ürün göndermediler. Bizde nakliye ücretini karşılıyacağımızı söyledik ancak yine göndermediler. Bütün masrafları karşılayacağımızı söyledik ancak yine göndermediler. Ayrıca sözleşme gereğince bizim sattığımız kumaşlarda kesilmeden önce gözle görülür bir ayıp vs varsa konfeksiyon bize bildirmeleri gerekiyor ancak bize buna ilişkin hiçbir bildirim olmadı.ben muhasebeci olmadığım için ayıptan önce ödemelerde bir sıkıntı olup olmadığına yönelik davacı vekilinin sorusuna yanıt veremiyorum .” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili 12.11.2020 tarihli celsede alınan beyanında, davaya konu faturaya ilişkin kumaş örnekleri ve ürün örneklerinin ellerinde bulunduğunu, bunlar üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, numune örneklerini keşif gününde hazır edeceklerini, ayrıca davalı tarafa ayıplı olan ürünlerden numune gönderdiklerini belirtmiştir.
Davalı vekili 12.11.2020 tarihli celsede alınan beyanında, kendilerine gönderilen iade edilen kumaş olmadığını, davacı tarafça kendilerine numune pantolon örnekleri gönderildiğini belirtmiştir.
Mahkememizce, davaya konu ürün numuneleri üzerindeki tekstil mühendisi ve kimya mühendisi eşliğinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak varsa hasar miktarı konusunda rapor tanzim edilmesinin istenmesine karar verildiği, yapılan keşif sonrası bilirkişi heyetine SMMM bilirkişi de eklenerek dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği görülmüştür.
Davalı vekili tarafından 08.01.2021 tarihli dilekçe ile bilirkişilerce dava konusu kumaşlara ilişkin boya reçeteleri ve güvenlik formlarının dosyaya sunulması istenildiğinden boya reçeteleri ve güvenlik formlarını içerir CD ve evrakların sunulduğu görülmüştür.
31/03/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; dosyada bulunan mevcut tüm bilgi ve belgeler, test – uzman raporları ve davaya konu ürünler üzerinde yapılan incelemeler ve bilirkişi heyetinde yapılan değerlendirme ve tespitler ışığında; davaya konu kumaş üzerindeki hata; kumaş içesindeki kullanılan elastan ipliğinin
beklenen ve olması gereken kaliteden daha düşük olması ya da kumaş bitim işlemleri
sırasında uygulanan yanlış proseslerden dolayı elastan ipliğinin nem kaybına
uğrayarak kırılgan hale gelmesinden dolayı olup; daha sonra ki uygulanan mekanik
işlemler olan dikiş işlemi ve sürtünme sonrası da elastan ipliklerinin yüzeye çıkmasına
sebebiyet verdiği yani davaya konu hatanın iplik ya da kumaş esaslı olduğu
(bitim işlemlerinde uygulanan proseslerin detaylarının dava dosyasına
sunulmadığından dolayı proseslerin doğru uygulanıp uygulanmadığı konusunda bilgi
edinilemeyip, hatanın iplik mi yoksa kumaş kaynaklı mı olduğu konusunda tespit
yapılabilmesinin imkânlı olmadığı);
davaya konu hatanın gizli ayıp niteliğinde olduğu ve bahse konu ayıbın belli bir
kullanım süresi sonrası meydana geldiği düşünülürse; ayıplı ürün hakkında bakılması
gereken kumaş miktarları hatanın tespit tarihi olan Ağustos 2017 tarihi öncesi sevk
edilen kumaşlar da olduğu ve bu kumaşlara ait detaylarının sunulması gerektiği fakat
dava dosyasına sadece 09.09.2017 tarihi ve sonrasına dair kumaş sipariş ve sevk
detaylarının sunulduğu;
davacı taraf … San. Ve Tic. A.Ş. tarafından davalı tarafa düzenlenen
24.04.2018 tarih 07346 seri numaralı (İade Faturası) açıklamalı 42.794,72-TL tutarlı ve
27.06.2018 tarihli 07367 seri numaralı (Kalite Probleminden Oluşan İskonto)
açıklamalı 106.091,28-TL tutarlı iade ve iskonto faturaları davacı tarafın da
davalı tarafın da yasal defter kayıtlarında mevcut olmadığı;
davacı taraf … San. Ve Tic. A.Ş.’ ne konfeksiyon ihracatı yaptığı Danimarka’
daki … firması tarafından ‘’kıyafetlerde kötü kumaş kalitesinden kırılan elas
problemi’’ açıklamalı 23.10.2018 tarihli 1666 nolu fatura ile 50.000,00-EUR
(50.000,00 X 6,5156 = 325.780,00-TL) tutarlı reklamasyon faturasının davacı
tarafın resmi defter kayıtlarında olmadığı;
fatura açısından resmiyete herhangi bir zarar/hasar tutarının kayıtlara
girmediği; bununla birlikte zarara/hasara sebep olan kumaşların miktarının
belirlenebilmesi için ise ayıbın gizli ayıp olmasından dolayı hasarın tespit tarihi öncesi
sevk edilen kumaşların miktarları ve detaylarının da bilinmesi gerektiği;
yapılan defter incelemelerinde tüm ticari hareketler baz alınmış olup; davaya konu
ürünlerin aşağıdaki miktarların ne kadarını kapsadığı bilinmemekle
birlikte;
ticari ilişki süresince ticarete konu olan kumaş miktarları
2016 yılında üretim yapılıp sevk edilen miktar 268.795-metre , 2017 yılında üretim yapılıp sevk edilen miktar 198.371-metre
, 2018 yılında üretim yapılıp sevk edilen miktar 26.745-metre, toplam 493.911-metre
olduğu, ticari ilişki süresince 2016-2018 arasında;
934.961,43-EUR karşılığı 3.566.253,65-TL tutarında mal ve hizmet satışı yapıldığı,
859.434,90-EUR karşılığı 3.398.320,86-TL tutarında ödeme yapıldığı ,14.822,14-EUR karşılığı 69.386,91-TL tutarında iade edildiği görülmekte olduğu
tespit edilmiştir.
Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesinde, davaya konu gizli ayıplı ürünlerin miktarların ne kadarını kapsadığı yönünde taraflar arasındaki mail üzerinden yazışmaların incelenerek bu yazışmaların netliğe kavuşturulmasını, müvekkil firma ile davacı firma arasındaki bu tespit edilen gizli ayıbın hatalı kumaşlarda ne oranda bir hata payı ortaya çıkarttığı ve fire oranının hesaplanmasını, ek bir rapor ile tamamlanmasını talep etmiştir.
Mahkememizce; bilirkişi raporu gereği davalı vekiline davaya konu proseslerin detaylarını dosyaya ibraz etmesi için süre verildiği, ayrıca davacı vekiline rapora itirazları gereği dava dosyasına ibraz ettiği mail yazışmalarının noter onaylı tercümesini ibraz etmek üzere süre verildiği, davacı vekilinin 26.07.2021 tarihli dilekçe ile mail yazışmalarının noter onaylı tercümesini mahkememize ibraz ettiği, davalı vekili tarafından 08.07.2021 tarihli dilekçe ile dava konusu kumaşlara ilişkin boya reçeteleri, RAM reçeteleri, proses detayları ile sair evrak ve belgelerin dosyaya ibrazı ile birlikte, dosyanın kök rapor hazırlayan bilirkişi heyetine tevdii ile ek rapor alınmasına karar verildiği, bu nedenle dosya tüm ekleri ile bilikte 31/08/2021 tarihinde ek rapor tanzimi için bilirkişi heyetine teslim edildiği anlaşılmıştır.
07/10/2021 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; kök raporumuzu tekrarla, davaya sunulan evraklarda uygulanması gereken proses adımlarında herhangi bir uygunsuzluk tespit edilmediği; davaya sunulan evraklarda uygulanması gereken sıcaklık ve işlem adımları bulunmakta olup, işlem sırasında sıcaklık artışı meydana gelip gelmediğini kontrol mekanizmasının makine üzerinde olması gerektiği; Makine üzerinde bu şekilde sıcaklık artışını kontrol mekanizmasının var olduğu var sayılır ise; davaya konu hatanın elastan ipliğinin kusurlu olup, kırılganlığının var olmasından dolayı kaynaklanabileceği; bir başka değiş ile hatanın elastan ipliği kaynaklı olduğu; her koşulda (Davaya konu hatanın kumaş/işlem kaynaklı olsa da, iplik kaynaklı olsa da) davaya konu hatanın gizli ayıp niteliğinde olduğu ve bahse konu ayıbın belli bir kullanım süresi sonrası meydana geldiği düşünülürse; ayıplı ürün hakkında bakılması gereken kumaş miktarları hatanın tespit tarihi olan Ağustos 2017 tarihi öncesi sevk edilen kumaşlar da olduğu ve bu kumaşlara ait detaylarının sunulması gerektiği fakat dava dosyasına sadece 09.09.2017 tarihi ve sonrasına dair kumaş sipariş ve sevk detaylarının sunulduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında kumaş alım-satım üzerine süregelen
ticari ilişki bulunduğu, davacı firmanın davalı firmaya giysilik olarak
nitelendirilebilecek kumaş satışı yaptığı, 2017 yılında sevkıyatı yapılan ürünlerden, Danimarkada’ki müşterilerden gelen şikayetlerden kaynaklı uyuşmazlık sonucu taraflarca alınan raporlarda ayıbın kaynağına ilişkin farklılıkların bulunduğu, her ne kadar mahkememizce alınan bilirkişi raporunda, davaya konu hatanın kumaş/işlem kaynaklı olsa da, iplik kaynaklı olsa da davaya konu hatanın gizli ayıp niteliğinde olduğu belirtilmiş ise de, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, ayıplı ürün hakkında bakılması gereken kumaş miktarları hatanın tespit tarihi olan Ağustos 2017 tarihi öncesi sevk edilen kumaşlarda olduğu ve bu kumaşlara ait detaylarının sunulması gerektiği fakat dava dosyasına sadece 09.09.2017 tarihi ve sonrasına dair kumaş sipariş ve sevk detaylarının sunulduğu, ayrıca ayıp iddiasından kaynaklı davalı şirkete iade edilen ürünlerin bulunmadığı, davacı şirket tarafından, keşif günü bilirkişi incelemesine esas alınan pantolonların davalı şirkete ait kumaşlar olduğu hususu ispatlanamadığı, sunulan pantolanların davalı tarafça kabul edilmediği, davacı taraf … San. Ve Tic. A.Ş.’ ne konfeksiyon ihracatı yaptığı Danimarka’ daki
… firması tarafından ‘’kıyafetlerde kötü kumaş kalitesinden kırılan elas problemi’’
açıklamalı 23.10.2018 tarihli 1666 nolu fatura ile 50.000,00-EUR (50.000,00 X 6,5156 =
325.780,00-TL) tutarlı reklamasyon faturasının davacı ticari defterlerinde de davalı taraf ticari defterlerinde de kayıtlı olmadığı, davacı … San. Tic. A.Ş. yaşadığı kumaş sorunları nedeniyle davalı taraf…
Tekstil San ve Tic. LTD. ŞTİ.’ ne iade ve zararının bir kısmını yansıtmak amaçlı 24.04.2018 tarihli 073456 seri nolu fatura ve 27.06.2018 tarihli 073467 seri nolu fatura düzenlediği, söz konusu faturaların davalı taraf ticari defterlerinde iade sebebiyle kayıtlı olmadığı gibi davacı taraf ticari defterlerinde de kayıtlı olmadığı, fatura açısından resmiyete herhangi bir zarar/hasar tutarının kayıtlara
girmediği; bununla birlikte zarara/hasara sebep olan kumaşların miktarının
belirlenebilmesi için hasarın tespit tarihi öncesi
sevk edilen kumaşların miktarları ve detaylarının da bilinmesi gerektiği; net bir sipariş belgesi ve sipariş esas kumaş örneği davacı tarafça ibraz edilememiş bu nedenle kumaşların talebi karşılayıp karşılamadığı ve daha önemlisi keşif esnasında göseterilen kumaşların davalı tarafından gönderildiği iddia edilen kumaşlar olup olmadığı dahi anlaşılamadığı, davacı ile davalı arasındaki alışverişin ayrıntılarını gösterir kalite ve sipariş miktar bilgisi bulunmadığı, ayrıca davaya konu kumaşlara ilişkin detay bulunmayan ve kayıtlarda dahi yer almayan faturalara dayanarak, ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin miktarı, zarar/hasar tutarları belirli olmadan mail yazışmaları üzerinden davaya konu ayıplı ürünlerin miktarların ne kadarını kapsadığının tespitinin mümkün olmadığı, bu nedenle taraflar arasındaki mail üzerinden yazışmaların incelenerek bu yazışmaların netliğe kavuşturulması yönündeki davacı talebinin yerinde olmadığı, kaldı ki mail yazışmalarında ayıp ve zarara ilişkin bir kabulün de bulunmadığı, iade ve reklamasyona konu ayıplı olduğu iddia edilen kumaşların hangi kumaşlar olduğu hususunun ve ayıp iddiasından kaynaklı zararın davacı tarafça ispat edilemediği anlaşılmakla, ispatlanamayan maddi ve manevi tazminat isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası gereği alınması gereken 59,30-TL harcın peşin yatırılan 2.220,08-TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.160,78-TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacı yana İADESİNE,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 4.500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-7155 Sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6155 Sayılı Kanun 18/A-12-13 maddeleri uyarınca 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk hizmeti giderinin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
7-Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/10/2021

Katip … Hakim …
E-imzalıdır E-imzalıdır