Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/264 E. 2021/93 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/264 Esas – 2021/93
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/264 Esas
KARAR NO : 2021/93

HAKİM : ….
KATİP …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : ..
VEKİLİ : Av. …

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/10/2019
KARAR TARİHİ : 04/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ..’ın, davalı şirkete ait inşaatlarda taşeron olarak çatı işlerini yaptığını, davacı ile davalı şirket arasında anlaşılan işler gereği cari hesap ve alacak ilişkisi bulunduğunu, 10.12.2018 tarihli cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere, davacı …, davalı şirketten 31.296,76-TL alacaklı bulunduğunu, söz konusu bu alacak tutarının faturaların davalı şirkete tebliğ ile kesinleşmiş olup alacağın muaccel hale geldiğini, davacı tarafından davalı firmaya Bursa 10. Noterliği”nin 30.0.. tarihli .. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile borcun 3 gün içerisinde ödenmesi gerektiğinin tebliğ edildiğini, ancak süresi içerisinde borcun davacıya ödenmediğini, davacı tarafından cari hesap ilişkisine dayalı alacağın tahsili amacıyla Bursa 10. İcra Müdürlüğü’nün 2019/.. Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı vekili tarafından takibe itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, müvekkili, oluşan uyuşmazlık nedeniyle arabuluculuğa başvurduğunu ancak anlaşmaya varamadıklarını, bu nedenler ile davalının Bursa 10. İcra Müdürlüğünün 2019/.. esas numaralı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin takip tarihi itibariyle işleyecek ticari faiziyle birlikte devamına, davalının icra takibine itirazda kötü niyetli ve alacağın da likit nitelikte olması nedeniyle davalının dava değerinin %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile cezalandırılmasına ve işbu bedelin davalıdan tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesine ve yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediği görülmüştür.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, itirazın iptali davası olup; yasal süresi içinde açılmıştır.
Bursa 10. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı icra takip dosyasının celp ve incelenmesinde; davacı alacaklı vekili tarafından davalı borçlu aleyhine 130.05.2019 tarihinde, cari hesap alacağından kaynaklı, 31.296,00 TL asıl alacak üzerinden takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Takip konusu alacağın taraflar arasındaki ticari nitelikteki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağı olduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşmesi bulunmamaktadır. Cari hesapta yer alan fatura konusu hizmetin yerine getirildiğine dair yazılı bir belge de yoktur. Kural olarak alacağın varlığı hususunda ispat yükü davacının üzerindedir.
Yazılı bir belge bulunmaması sebebiyle tarafların ticari defter ve belgeleri incelenmelidir.
Bilindiği üzere taraflar tacirdir. Ticari davalarda dava konusunun tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olduğundan ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin yahut alacak miktarının ispatı mümkündür.
HMK’nın 222. Maddesine göre ; Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi haline ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Buna göre mahkeme taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden resen taraflardan defter ibrazını isteyebilir.
HMK’nın 219.maddesi tarafların belgeleri ibrazı zorunluluğunu düzenlemiştir. Buna göre ; Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir. Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.
HMK’nın 219.maddesi talep edildiği durumlarda defter ve belgelerin ibraz zorunluluğunu hüküm altına almıştır.
HMK 220.maddesi talep edilmesine rağmen tarafın belgeyi ibraz etmemesinin neticelerini düzenleme altına almıştır. Buna göre ; İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir. Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.
HMK’nın 220.maddesi bu şekliyle elinde bulunduğu anlaşılan bir belgeyi ibraz etmemenin hüküm ve sonuçlarını ortaya koymuştur. Hiç şüphesizdir ki 220.maddede düzenlenen belge tabiri ticari defter ve belgeleri de kapsamaktadır.
Tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın defter ve belgeleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Anılan yasal düzenlemeler uyarınca verilen süreye rağmen bir taraf ticari defter ve belgelerini sunar diğer taraf sunmaz ise bu davranışı ile kendi defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan engel olduğu bu sonucun varlığını ve neticelerini kabul etmiş sayılır. HMK’nın 220.maddesi kapsamında ticari defter ve belgeler bunu tutan tarafın zilliyetliğinde olduğundan 220/2.maddesindeki inkarı da yapamayacaktır.
Dava dosyası, ibraz edilen deliller ve tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, davacı taraf inceleme gününde defterlerini ibraz ettiği halde davalı taraf defterlerini ibrazdan kaçınmıştır.
Her ne kadar davalı taraf defterlerini ibrazdan kaçındığından davacı defterleri dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerekmekte ise de, HMK’nın 222. Maddesine gereğince, ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerektiği, davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda alınan 22.09.2020 tarihli bilirkişi raporuna göre, dava ve takip talebine konu cari hesap ekstresinde davalının 31.296,76 TL borçlu gözükmesine rağmen, davacı tarafın mali müşaviri tarafından sunulan cari hesap ekstresinde davalının 25.296,77 TL borçlu gözüktüğü, davacı tarafın 31.12.2018 tarihi itibariyle envanter kayıtlarını işlediği, ancak yevmiye defterleri kapanış muhasebe kaydını yapmadığı, bu nedenle 31.12.2018 tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı veya ne miktarda alacaklı olduğunun ve 2019 yılına ne miktarda borç alacak bakiyesi devir ettiğinin tespit edilemediğin belirtildiği, bu nedenle davacı tarafın ticari defterlerinin lehine delil olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı taraf davalı tarafa düzenlemiş olduğu faturaları ve davalı tarafından yapılan ödemeleri ticari defter ve kayıtlarına işlemiş ve düzenlenen faturaları BS formu ile bağlı bulunduğu vergi dairesine beyan etmiş ise de, mahkememizce celp edilen davalı tarafa ait 2018 ve 2019 yılı BA formunda davacı tarafından davalıya düzenlenen herhangi bir fatura kaydına rastlanılmadığı anlaşılmakla, dava dilekçesinde yemin deliline dayandığından davacı tarafa yemin delili hatırlatılmış, davacı taraf davalı tarafa yemin teklifinde bulunmuştur. Davalının mahkememiz huzurunda verdiği yeminli beyanında davacının iddialarını inkar etmiş, davacı tarafa 120.000,00 TL çek ve elden yaptığı ödemeler sonucunda herhangi bir borcu bulunmadığını belirtmiştir.
Davacı alacak iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Ayrıca Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesinin 11. Fıkrası “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır” şeklinde olup davalının arabuluculuk görüşmelerine katılmadığı anlaşılmakla, lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmuştur.
Açıklanan gerekçe ve dosya kapsamına göre ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası gereğince alınması gereken 59,30-TL maktu harcın peşin alınan 534,46-TL harçtan mahsubu ile bakiye 475,16-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı yana İADESİNE,
3-7155 Sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6155 Sayılı Kanun 18/A-11-13 maddeleri uyarınca 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk hizmeti giderinin davalıdan alınarak hazineye irat KAYDINA,
4-Davacı tarafça yapılan 110,10-TL harç; 612,70-TL bilirkişi ve tebligat masrafından oluşan toplam 722,80-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/02/2021
Katip Hakim
✍e-imzalı ✍e-imzalı