Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/242 E. 2020/230 K. 17.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/242 Esas
KARAR NO : 2020/230

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … …UETS
Av. … -…. UETS
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … -….
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/10/2019
KARAR TARİHİ : 17/06/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin kendi ticari işlerinde kullanılmak üzere davalı…AŞ.’den döviz alımı yaptığını, 2018 yılında müvekkilinin göndermiş olduğu tl. karşılığı tutarın aynı gün döviz karşılığı kuru üzerinden ödeme yapması gerekirken bu ödemelerin eksik yapıldığı yahut zamanında yapılmadığı, 2018 yılı kayıtlarının incelenemseinde uzman Bağımsız Denetç…tarafından hazırlanan 08.07.2019 tarihli uzman raporunda da görüleceği üzere alım satım işlerine ilişkin müvekkili şirkete ait tüm ticari defter ve kayıtlar ,belgeler ve banka kayıtları incelenemiş olup müvekkili şirketin davalı şirketten 115.589,15 USD alacaklı olduğunun tespit edildiği anılan nedenle müvekkilinin davalı taraftan bu tutar karşılığı kadar davalı yandan alacaklı bulunduğundan bahisle Bursa 15. İcra Müdürlüğü’nün 2019/…esas sayılı icra dosyası üzerinden başlattıkları icra takibinde 115.589,15 USD 1USD =5,5709 TL karşılığı olmak üzere 643.935,60 TL tutarı yönünden başlatılan icra takibine itirazda bulunup itirazın haksız ve yersiz olduğundan bahisle icra takibine itirazın iptaline icra takibinin devamına ve lacağın % 20’sinden aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;müvekkili şirket…AŞ.’nin döviz alım satım faaliyetleri alanında iştigal etmekte olup sektörde önde gelen ve marka değeri ve güvenilirliği ile haklı bir güven yaratan prestijli şirketlerden birisi olduğunu, davacı şirketle devam eden 4 yılı aşkın süreli çalışmaları boyunca da bu güvenilirlik esaslarına uygun olarak yasal yükümlülüklerini yerine getirmiş olup aralarındaki ticari ilşki çerçevesinde dava tarafça gönderilen Türk Lirasının döviz karşılığının aynı gün bankaya yatırıldığı, müvekkili şirketin gerçekleştirdiği tüm işlemlerinde basiretli bir tacir olmanın yükümlülüklerini yerine getirdiğini, bu hususun da müvekkiline ait ticari defter ve kayıtlar ile sabit olduğunu bu nedenle davacı iddialarına itibar etmenin mümkün bulunmadığını, öte yandan davacı yan ile 2014 yılından bu yana çalıştıklarını ve davcaı yanın ticari işlerinde ihtiyacı olan dövizi kenndisinden aldığı ve bugüne değin aralarında hiç bir ihtilaf yaşanmadığı gibi müvekkili şirketin iş ve işlemlerinin 1567 Sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu ve bu kanuna ilişkin 32 sayılı karar ile Hazine Müsteşarlığı’nınTebliği ve TC.Merkez Bankası’nın 1-M sayılı Genelgesi ,5549 Sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasinin Önlenmesi Hakkında Kanunile 6415 Sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi HakkındaKanun ve ikincil düzenlemeler uyarınca müvekkili şirketin anılan hukuki düzenlemelere uygun davranma yükümlülüğünde olup, anılan mevzuat çerçevesinde sıkı bir şekilde denetime tabi olup bugüne değin müvekkili şirket ile ilgili herhangi bir olumsuz duruma rastlanmadığını, bu kapsamda davacı şirketin yalnızca kendi kayıtlarına dayalı olarak alacak iddia etmesinin kabulü mümkün olmayıp müvekkilinin davacı yan ile olan ticari ilişkilerinde davacı tarafça kendisne ödene nTürk Lirasını aynı gün cari kur üzerinden talep edilen döviz cinsine çevirmekte ve davacı tarafa işlme sonucu ortaya çıkan döviz meblağını vermekte olduğunu,söz konusu olan huususun uzun süredir devam eden ticari ilişki ve teamül ile sabit olup taraflara ait ticari defter ve kayıtlar ile ispat edilebilir olduğunu,
Öte yandan davacı yanın döviz kurunun ani ve öngörülemez şekilde yükseldiği 2018 yılında böyle bir iddiada bulunmasının da düşündürücü olup tek taraflı olarak hazırlanan ve hiç bir şekilde kabul etmedikleri davacı tarafça sunulan uzman mütalaa raporunda davacı yanın ticari defter kayıtlarının döviz alım kuru üzerinden oluşturduğunu, oysa ki müvekkili şirketin döviz satış işi ile uğraşmakta olup esas aldığı kurun satış anındaki döviz satış kuru olduğu, davacı yanın kayıtlarının doğru şekilde tutulmadığı, TTK.nun 18. maddesi gereğince her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği, davacı yanın müvekkilden almış olduğu ödemeleri ticari defterlerine işlemiş olup 25.06.2018 tarihine kadar müvekkili şirketten döviz alımı yapabilmek için Türk Lirası göndermeye devam ettiğini, karşı tarafın alacaklı olduğuna daişr iddialrının yerinde olmadığının ticari defter kayıtlarla kolaylıkla isptlanabileceği, müvekkili şirketin davacı yana hiç bir borcu bulunmadığından açılan haksız ve yerinde olmayan davanın reddine, kötüniyetli icra takibi nedeniyle icra takip konusu meblağın % 20’sinden aşağı olmayacak şekilde kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava itirazın iptali davası olup yasal süresi içinde açılmıştır.
Bursa 15. İcra Müdürlüğü’nün 2019… esas sayılı icra dosyasının celp ve incelenmesinde davacı alacaklı vekili tarafından davalı borçlu aleyhine 115.589,15 USD üzerinden 1 USD karşılığı 5,5709 TL. olmak üzere 643.935,60 TL üzerinden başlatılmış ilamsız icra takibine ilişkin olup yasal süresi içinde yapılan itiraz üzerine durduğu anlaşılmıştır.
Davacı şirketin kuruluş ve sermaye yapısı itibariyle TTK.’ya göre kurulu Anonim Şirket olup davalı şirketin de döviz alım satım işi ile uğraştığı, davacı şirketin ticaretinde kullanılmak üzere davalı şirketten 2014 yılı ve sonrası için Türk Lirası karşılığı döviz alımı yapmış olup aralarındaki alım satım ilişkisinin bu şekilde yıllara sari olarak devam ettiği, davacı yanın ise 2019 yılına gelindiğinde davalı yandan alıp kullandığı dövizin satın alındığı gündeki kur karşılığı olarak eksik ödendiği bu nedenle davalı yanadan icra taibine konu olan tutar olan 115.589,15 USD tutarında alacaklı bulunduğundan bahisle icra takibi başlatmış ise de tarafların tacir olup tacir olmanın hükümleri ile bağlı olacağı düşünüldüğünde davacı yanın 4 yıllık bir döviz alımı sonrası bu şekilde bir iddia ile ortaya çıkıp satın alma tarihindeki kur karşılığının eksik ödendiğinden bahisle alacak iddiasında bulunması basiretli tacir ilişkin TTK.nun Genel Hükümlerine olduğu kadar ticari hayatın teamüllerine ve hayatın olağan akışına da aykırıdır. Taraflar arasında satış cari hesap şeklinde ilerlemiş ancak satışlar günlük ve hatta mahkememizce de bilindiği üzere anlık döviz kurundaki dalgalanmalar ile değişiklik gösterebilmekte, davacı tarafça döviz karşılığı alınmak istenen Türk Lirası davalı yana gönderildiğinde alınacak karşılığı bilinmekte ve/veya davalı tarafça karşılığı döviz olarak ve belgeli şekilde yani hangi günlük kur üzerinden döviz karşılığının ödendiği husus belgelendirilerek gönderilmekte, tacir olan davacı tarafça da bu şekilde alınıp kabul edilmektedir.
Davalı şirket döviz satıcısı olup bağlı bulunduğu yasal düzenlemeler ve izinler çerçevesinde çalışmakta olup, yine tacir olan davacı şirketle kayıtsız olarak çalışması mümkün olmayıp davacı tarafça bunun aksine bir durum iddia olunmu değildir, Günlük ve anlık döviz kurları da aynı şekilde belli olup döviz satıcısı olan davalı tarafın USD karşılığını efektif satış kuru üzerinden satmasında da bir beis olmadığı açıktır.. Tabi ki tacir olan taraflar arasında bunun aksi kararlaştırılması da mümkün olup davacı tarafça bunun aksine bir anlaşmaları olduğu da iddia edilmediği gibi USD’ye çevrilen Türk Lirası tutar davacıya ödenmiş ve davacı da bu şekilde kabul ederek ticari defter ve kayıtlarIna işleyerek anılan tutarları muhasebeleştirmiş, geçen süre içinde bu paraları ticaretinde kullanarak gelir elde etmiş, 4 ayrı bilanço yılını kapatmış ve bu süre içerisinde bir kez bile davalı şirketten eksik ödeme ile ilgili bir talep ya da bildirimi olmadığı gibi aynı şekilde yapılan ödemelere rağmen döviz alımlarına devam etmiştir.
6102 Sayılı TTK’nun 18/2.maddesi açık olup; ” Her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş admı gibi hareket etmesi gerekir.” 3. fıkra düzenlemesi ile ise” Tacirler arasında diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla,taahhütlü mektupla,telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır” şeklindeki düzenlemeler tacir olmanın hükümlerini düzenleyerek kanun sistematiği ile buna özel bir önem atfedilmiş olup, hızlı şekilde işlemesi gereken ticari hayatın ve faaliyetlerin devamı bakımından açılacak sürekli davalar ve itirazlarla ticaret hayatının önünün ve hızınınkesilmesi önlenmek istenmiş, ticari faaliyetlerin güvenli bir şekilde yürümesi amaçlanarak tacir olan kişilerin ticaretine ilişkin faaliyetlerine bu nedenle tacir olmayan kişilerin eylem ve işlemlerine nazaran farklı sonuçlar bağlanmış olduğu bir gerçektir.
Davaya konu talep bakımından yapılacak inceleme bu nedenle hukuki bir inceleme olup ticari defter ve dayanağı kayıtların ayrıca incelenmesi mahkememizce lüzümlu görülmemiş, davacının döviz kuru karşılığını bir kez kabul ettikten sonra sözleşme feshine gitmeyip yasal kayıtları ile muhasebeleştirip, ticaretinde kullanarak, yıllık bilançolarına yansıtıp, tümkayıt ve belgeleri hakkında bilgi sahibi iken ve halen alımlarına aynı şekilde devam etmiş iken 4 yıllık bir süre sonunda döviz kuru karşılığının eksik ödendiğinden bahisle davalı yandan alacaklı olduğuna dair iddiada bulunmasının gerek dürüstlük kurallarına ilişkin hükümler ve gerekse tacir olmaya ilişkin düzenlemeler karşısında yerinde olmadığı sonucuna varılarak davacı taleplerinin ve yuakrıdaki gerekçeler ile yerinde görülmeyen davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu harcın, peşin alınan 7.766,51 TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.712,11 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Asgari Avukatluk Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 49.246,78 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra 6100 Sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzünde, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Yargı yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/06/2020

Başkan …
✍e-imzalı
Üye …
✍e-imzalı
Üye …
✍e-imzalı
Katip …
✍e-imzalı