Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/191 E. 2021/186 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/191 Esas – 2021/186
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/191
KARAR NO : 2021/186
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : …(TC:…)
VEKİLİ : Av. ……UETS
DAVALILAR : 1- …(TC: … …
VEKİLİ : Av. ……UETS
: 2-… ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. …

: 3- T…ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. …
… UETS
DAVALI : 4- …TC:3…) …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/09/2019
KARAR TARİHİ : 02/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava; davacı vekilinin 27/09/2019 tarihli dava dilekçesini özetle; davacı müvekkilinin içinde bulunduğu, davalılardan …a ait 16 …36 plaka sayılı aracın, Bilecik istikametinden Osmancık istikametine seyretmekte iken davalılardan …’ın yönetimindeki 11 … 406 plaka sayılı aracın ve yine davalılardan … sevk ve idaresindeki 20 …3572 plaka sayılı aracın birbirleriyle yarışarak, takip ve taciz ederek, sıkıştırmaları nedeniyle yolun sert virajlı kesiminde virajı alamayarak yoldan çıkarak devrildiğini, kazada araç içerisinde bulunan davacı …’in ağır yaralandığını, arkadaşı sürücü …ın vefat ettiğini, araçta bulunan diğer arkadaşları …’un ise yaralandığını, Bilecik Ağır ceza Mahkemesinin 2013/… E. 2013/K sayılı kesinleşmiş ilamı ile 11 … 406 plaka sayılı araç sürücüsü … ile 20 …3572 plaka sayılı araç sürücüsü …’ın olası kast ile bir kişinin ölümüne birden fazla kişinin ise yaralanmasına sebebiyet vermekten ayrı ayrı mahkumiyetlerine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, kaza tarihi itibariyle, kazaya karışan araçlardan 11 … 406 plaka sayılı araç …numaralı poliçe ile davalılardan …Sigorta A.Ş. ne, 20 …3572 plaka sayılı araç ise 6100011590630000 numaralı poliçe ile… A.Ş. ne zorunlu sigortalı olduğunu, davacının Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/… E. Sayılı dosyası ile kaza sonucu oluşan maluliyet ve sürekli işgörmezlik hali, çalışamamaktan doğan kaybı, görmüş olduğu – göreceği tedavi ve bakım hizmetleri, iyileşme giderleri için tazminat davası açmış yapılan yargılamada davanın tam kabulüne karar verildiğini ve kararın Yargıtay tarafından bozulmuş ve yargılamaya 2017/… E. Sayılı dosya numarası ile devam edildiğini, Bursa 1. Asliye Hukuk mahkemesinin 2017/… E. Sayılı dosya numarası ile devam eden yargılamada davacının toplam maddi zararının bilirkişi raporu ile 319.793,70 TL olarak hesaplandığını, bu tutarın 138.787,00 TL si mezkur dosyada verilen ve kesinleşen kararla hüküm altına alındığından işbu ek davanın açılarak bakıye 181.006,00 TL nin davalıların tümünden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesini talep etmek gerektiğini, anılan bu sebeplerle; fazlaya dair hakların saklı kalmak kaydı ile; kaza sonucu oluşan maluliyet ve sürekli işgörmezlik hali, çalışamamaktan doğan kaybı, görmüş olduğu – göreceği tedavi ve bakım hizmetleri, iyileşme giderleri ve sair zararlar için bilirkişi raporunda hesaplanan maddi tazminat tutarının asıl davada hüküm altına alınmamış kısmı olan 181.006,00 TL ‘ sinin davalılardan … ile …’dan kaza tarihi olan 13.09.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, davalı sigorta şirketleri yönünden ise poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere zararın/hasarın tazmini talebinin kendilerine bildirildiği asıl dava tarihi olan 27.06.2011 tarihinden itibaren işlemiş/işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, yargılama gideri ile ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP; davalı… A.Ş vekilinin 19/11/2019 tarihli cevap dilekçesini özetle; tarafları ve konusu aynı olan davanın Bursa 1 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/… Esas sayılı dosyasında ilgili talepler üzerine karar çıktığını, ve Bursa 9. İcra Müdürlüğü’nün 2014/…Esas sayılı dosyasından ödeme yapıldığını ve müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiğini, Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/… Esas sayılı dosyasında kesin hüküm kurulmasına karşın açılan bu davada haksız olunduğundan, kesin hüküm nedeni ile reddini talep ettiklerini,13/09/2010 tarihli kazaya ilişkin ıslahın zamanaşımı süresi dolduğundan talep edilmeyen tutarlara ilişkin taleplerin zamanaşımı nedeni ile reddi gerekeceğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile, aleyhe hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti 175.000,00-TL ve sigortalının kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulması gerekliliğine, reddedilen kısım için ise yargılama ücreti ve ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Tasfiye Halinde …Sigorta A.Ş vekilinin 16/12/2019 tarihli cevap dilekçesini özetle; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. Maddesinin (i) bendi gereğince “Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” dava şartı olduğunu, davacı tarafın 27.06.2011 tarihinde Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/… Esas sayılı dosyasından açmış olduğu davanın konusu ile huzurdaki davanın konusu aynı olduğunu, Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/… Esas sayılı dosyasına alınan Adli Tıp Kurumu Bursa Grup Başkanlığı tarafından düzenlenen 13.03.2013 tarihli maluliyet raporunda davacının %31, 2 oranında sürekli maluliyetinin bulunduğu tespit edildiğini, bu rapora davacının itiraz etmediğini, bu maluliyet raporu doğrultusunda bilirkişi Av….tarafından düzenlenen 09.07.2013 tarihli hesap bilirkişi raporunda davacının zararının 138.787,00-TL olduğu tespit edildiğini, davacı tarafın hesap bilirkişi raporuna da itiraz etmediğini, dava hesap bilirkişi raporu doğrultusunda 05.03.2014 tarihinde 2014/…Karar sayısı ile karara çıktığını, davacı taraf mahkeme ilamını da temyiz etmediğinden, mahkeme ilamı davacı taraf yönünden kesinleştiğini, Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.03.2014 tarih, 2011/… Esas, 2014/…Karar sayılı ilamı sadece… A.Ş. ve müvekkil …Sigorta A.Ş. tarafından temyiz edildiğini, Mahkeme ilamı Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 20.10.2016 tarih,2014/…Esas, 2016/…Karar sayılı Yargıtay ilamı ile sadece davalılar… A.Ş. ve müvekkili …Sigorta A.Ş.’nin itirazları yönünden bozulduğunu, bozma ilamı sonrası Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/… Esas sayılı dosyasında yeniden görülen davada dosyaya alınan Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 28.09.2018 tarihli maluliyet raporunda davacı …’in maluliyet oranı %31,2 olarak tespit edildiğini, bu rapordaki maluliyet oranı ile 13.03.2013 tarihli ilk rapordaki maluliyet oranının aynı olduğunu, maluliyet raporu alındıktan sonra dosya hesap bilirkişi incelemesine gönderildiğini, 07.01.2019 tarihli raporda davacının zararının 319.793,70-TL olduğu tespit edildiğini, ancak bu rapor hatalı olduğunu, hesap bilirkişi raporuna itiraz edildiğini, dava ilk mahkeme ilamı doğrultusunda 09.04.2019 tarihinde 2019/…Karar sayısı ile karara çıktığını, anılan bu sebeplerle; Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 05.03.2014 tarih, 2011/… Esas, 2014/…Karar sayılı ilamı davacı taraf yönünden kesinleştiğini, 480001500158007293586412, bozma sonrası verilen 09.04.2019 tarih, 2017/… Esas, 2019/…Karar sayılı ilamı gereği davacı tarafın tazminat talebinde bulunma hakkının olmadığını, aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması, dava şartı olup, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, talep etmiştir.
GEREKÇE;
Dava; davacının 13/09/2010 tarihinde geçirdiği trafik kazası nedeniyle, 181.006,00-TL maddi tazminatın, davalılardan … ile …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, davalı sigorta şirketleri yönünden ise poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere, 27/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ilişkin, tazminat davası olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/… Esas sayılı dosyası, mahkememiz dosyasına celp edildiği görülmüştür.
Davalı sigorta şirketlerine 08/10/2019 tarihinde müzekkere yazılarak, poliçe ve hasar dosyalarının celp edildiği görülmüştür.
Dosya tüm ekler ile birlikte 18/02/2020 tarihinde, Aktüer bilirkişisi …’a tevdii edilmiştir.
02/03/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre; Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/… Esas ve 09/07/2019 tarihli kesinleşen kararında 13.09.2010 tarihli kaza sonrası oluşan maluliyeti nedeniyle maddi zararın 319.793,70-TL olarak belirlenip 138.787,00-TL’nin tahsiline karar verildiği ve fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulduğu görülmekle; hüküm dışında kalan ve davacının karşılanmamış maddi zararının 181.006,70-TL olduğu, davacının 181.006,00-TL tutarındaki isteğinin bu miktarın içinde kaldığını, davalı … Sigorta A.Ş’nin bu zarardan 85.944,46-TL’lik; davalı Tasfiye Halindeki …Sigorta A.Ş’nin ise 100.268,54-TL’lik kısmından sorumlu bulunduğunu, kararda”… Sigorta A.Ş ve …Sigorta A.Ş yönünden… Dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri” yönündeki hüküm gereği sigorta şirketleri yönünden faiz başlangıç tarihinin 27/06/2011 olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/… E., 2014/…K. Sayı ile kararı ile davacının içerisinde bulunduğu, davalılardan …’ a ait olan, …’ un yönetimindeki 16 …36 plakalı araç içerisinde seyir halinde iken; davalılardan …’ ın yönetimindeki 11 … 406 plaka sayılı araç ile davalı … sevk ve idaresindeki 20 …3572 plakalı aracın birbirleri ile yarışmak, 16 …36 plakalı aracı takip ve taciz etmek sureti ile kazanın oluşmasına sebebiyet verdikleri, meydana gelen kazada sırasında 16 …36 plaka sayılı aracın içerisinde bulunan dava dışı…’ ın vefat ettiği, davacının da Adli Tıp Kurumunun 24/0/2013 tarihli raporuna göre %31,2 oranında meslekte kazanma gücünün azaldığı, kazanın davacının 180 gün süre ile mutad iştigaline engel teşkil ettiği, Bilecik Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada davacının içerisinde bulunan araç sürücüsünün kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığından beraatine, diğer sürücüler … ve …’ ın ise ölüm ve yaralamaya sebebiyet verme suçundan mahkumiyetine karar verildiği, kararın Yargıtay onamasından geçerek onandığı, her ne kadar ceza mahkemesi kararları hukuk mahkemeleri bağlamayacak ise de, alınan kusur raporunun kesin delil niteliğinde olduğu ve mahkememiz dosyasına ışık tuttuğu, davalılardan …’ ın sahibi olduğu araç sürücüsünün kusurlu bulunmadığına dair kesinleşmiş rapor olduğundan bu davalı ve sigorta şirketi aleyhine açılan davanın reddine karar vermek gerektiği, diğer davalılar … ve … hakkında açılan davanın ise, ceza dosyasında adı geçenlerin kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduklarına dair raporun kesinleştiği, hesap uzmanı tarafından 138.787,01 TL nihai maddi zarar tespit edildiği ve davacı vekilinin davasının bu miktar üzerinden ıslah ederek harcı ikmal ettiği, davalılar … ve …’ ın kullanmış oldukları araçların sigortalayanları olan… AŞ ve …Sigorta AŞ’ nin tazminat miktarından poliçe limitleri ile sınırlı olmak ve dava açılmadan önce müracaat edilerek temerrüde düşürülmediklerinden dava tarihinden itibaren işleyecek faizden sorumlu tutulmalarına karar verildiği, adli tıp uzmanı bilirkişi raporunda; davacının kaza sonrasında tedavi sürecinin SGK tarafından karşılandığını, bunun dışında gördüğü herhangi bir fizik tedavi ya da evde bakım hizmetini ilişkin dosyada mevcut delil bulumadığını, dolayısıyla hesaplama yapılamadığını bildirildiği, bu şekilde tedavi giderlerine ilişkin hüküm kurulmadığı, doktor bilirkişi tarafından …,00 TL yol masrafı hesaplanmış ise de davacı vekilinin ıslah talebine bu miktarı dahil etmediği görüldüğü, manevi tazminat yönünden; davacının geçirdiği kazanın oluşumu ve sonuçları sebebiyle yaşadığı ağır korku, stres, acı ve fiziksel ızdırabın bir nebze olsun hafifletilmesi amacıyla hükmedilecek olan manevi tazminatın, zarar verenlerin mahfına sebep olmaması gerektiği, öte yandan ceza davası sırasında yapılan yargılama sırasında alınan taraf ifadelerinden davalıların kazanın meydana gelmesindeki eylemlerini bilerek ve isteyerek, sonuçlarını öngörerek gerçekleştirdikleri, kaza gerçekleştikten sonra olay mahallini terkederek, zararın daha da büyümesine sebep oldukları, manevi tazminat talebinden sigorta şirketlerinin sorumlu tutulamayacağı, açıklanan gerekçelerle takdiren manevi tazminat talebinin 20.000,00 TL’ sinin kabulüne karar verildiği,
Bir kısım davalılar vekilinin Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin bu kararını temyiz talebi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/…E., 2016/…K. Sayılı ilamı ile “Mahkemece hükme esas alınan adli tıp uzmanı Uzm Dr …tarafından düzenlenen 24.01.2013 tarihli raporda davacının opere edilmiş omirilik kırığı nedeniyle %31,2 malül kaldığı ve 180 gün iş göremez olduğu belirtilmiştir.Ancak rapor, dava tarihinde yürülükten bulunan “Çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işleri yönetmeliğine” uygun şekilde düzenlenmemiştir. Bu halde Mahkemece davacının muayene edilerek, dava tarihinde yürülükte bulunan “Çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işleri yönetmeliğine” uygun şekilde maluliyet oranının kesin ve net bir şekilde tespiti için Adli Tıp Kurumuna gönderilip kurumdan rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yönetmelik hükümleri dikkate alınmadan hazırlanan rapora göre yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozma nedeni yapılmıştır” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verildiği,
Bozma ilamı üzerine Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/… esas ve 2019/…dosyasında bozmaya uyularak, ” hakkında açılan davanın reddine karar verilen … adına kayıtlı araç kaydındaki tedbirin kaldırılmasının talep edildiği, talebin kabulüne karar verildiği, davacının tüm tedavi evrakları dijital ortamda temin edilerek dosya ile birlikte İstanbul Adli Tıp Kurumuna sevk edildiği, geçici ve daimi iş göremezliğine ilişkin rapor düzenlenmesinin istendiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 24/09/2018 tarihli, … sayılı raporunda; davacı …’ın 13.09.2010 tarihinde maruz kaldığı trafik kazasına bağlı torakal omurga füzyonu arızası nedeniyle; 1. Olay tarihinde yürürlükte olan 11.10.2008 tarih ve …sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak E cetveline göre % 31.2(otuzbirnoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, 2. İyileşme(iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9(dokuz) aya kadar uzayabileceği, 3.Aynı yönetmeliğin 15. Maddesi çerçevesinde başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı ancak iyileşme süresi içerisinde 3(üç) ay süreyle başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceğinin tespit edildiği, dosyanın hesap uzmanı bilirkişi Av. … a tevdi edilerek maddi tazminat yönünden rapor düzenlenmesinin istendiği, 07/01/2019 havale tarihli raporda; davacının 270 gün geçici iş göremezlik ve 31,20 oranında malul kalması nedeniyle maddi zararının 319.793,70 TL olacağının tespit edildiği, davacı tarafça fazlaya ilişkin kısım yönünden ek dava açılmadığı, bozma ilamında eksikliği belirtilen hususlar yerine getirilmekle, taleple bağlı kalınarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde davacı vekilinin Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/… esas ve 2019/…esas sayılı dosyasında fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak üzere taleple bağlılık ilkesi gereği kurulan hükümde bilirkişi tarafından hesaplanan zarar ile kurulan hüküm arasında kalan miktarda tazminat talebinde bulunduğu, Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/… E., 2014/…K. Sayı ile kararında maluliyet oranına ilişkin aldırılan bilirkişi raporunun çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işleri yönetmeliğine uygun şekilde düzenlenmediği belirtilerek Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 2014/…E., 2016/…K. Sayılı ilamı ile bozulmuş olup, Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/… esas sayılı dosyasında maluliyet oranına ilişkin bilirkişi raporu aldırılarak o tarihteki güncel asgari ücret tarifesine göre hesaplama yapılarak maddi zararının 319.793,70 TL olduğu tespit edilmiş ve mahkemece fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere taleple bağlılık ilkesi kapsamında davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mevcut davada tartışılması gereken husus Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/… Esas sayılı dosyasında aldırılan bilirkişi raporuna davacı tarafça itiraz edilmemesi üzerine ve mahkemece verilen kararın davacı tarafça temyiz edilmemesi üzerine davalılar lehine usulü kazanılmış hak doğurup doğurmayacağıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2016/21-1528 esas, 2019/1169 Karar sayılı kararında “Maddi tazminat yönünden, tarafların temyizi üzerine Özel Dairenin bozma kararında sadece iş kazası nedeni ile davacıya yapılan 92.000,00TL’nin düşürülmesi ve Kurumca bağlanan en son peşin sermaye değerinin rücu edebilecek kısmının maddi zarardan indirilmesi gerekli iken tüm kısmının indirilerek hesaplama yapılması gerektiğinin belirtildiği ve tarafların bozma kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek bu hususlar dışında bozma sebebi bulunmadığı dikkate alındığında ve yerel mahkemece bozma kararına uyularak aynı davada asgari ücretin artması nedeniyle bu asgari ücret artışı (güncel asgari ücret) göz önünde bulundurularak maddi tazminat hesabının bu kapsamda da yaptırılıp yaptırılamayacağı giderek bu hususun davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkı ortadan kaldırıp kaldırmayacağı hususunun açıklığa kavuşturulması gereklidir. İş kazası sonucunda işçi kazanç kaybına uğrar ve meydana gelen kazanç kaybının maddi tazminatla karşılanması gerekir. Maddi tazminatın hesabında eğer iş kazası yaşanmasaydı işçi hangi maddi durumda olacak idiyse o durumun sağlanması gerekir. Bu amaçla, iş kazası tarihi ile muhtemel yaşam süresinin bitiş tarihine kadar olan zaman içinde uygun illiyet bağı çerçevesinde malvarlığındaki gelir kaybı hesaplanarak işçiye ödenir (Süzek, S.: İş Hukuku, 16. Bası, İstanbul 2018, s. 429). Gerçek zarar hesabı tazminat hukukuna ilişkin genel ilkeler doğrultusunda yapılmalıdır. İşçinin, sürekli iş göremezlik durumuna girmiş ise bedensel zarar hesabı, ölümü hâlinde destekten yoksun kalma tazminatı hesabı dikkate alınmalıdır. Gerçek zarar hesaplanmasında ise; zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, iş görebilirlik çağı, iş görmezlik ve karşılık kusur oranları, destek görenlerin gelirden alacakları pay oranları, eşin evlenme olasılığı gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerekir. İşte bu durumda işçinin gerçek zararının tespit edilebilmesi için, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu amaçla gerçek zararın hüküm tarihine en yakın tarihteki verilere göre hesaplanması kabul edilmektedir. Söz konusu hesaplama yapılırken hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan asgari ücretteki artış miktarı nazara alınarak işçinin gerçek zararının belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca işçinin belli olan net ücreti ile asgari ücret kıyaslanarak asgari ücretin üzerindeki oran belirlenmek suretiyle zarar ve tazminat hesabı yapılmalıdır. Asgari ücret kamu düzeni ile ilgili olduğundan davanın her aşamasında uygulanması zorunludur. Bozmadan sonra dahi asgari ücrette artış olmuşsa, yeniden tazminat hesabı yapılması gerekir. Hâkim, yargılamanın her aşamasında asgari ücret artışlarını doğrudan dikkate almakla yükümlüdür. Davacı, bilirkişi raporuna itiraz etmemiş olsa dahi, sonradan yürürlüğe giren asgari ücretin uygulanması kamu düzeni gereği ve zorunlu olduğundan davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşmaz (Çelik, A.Ç.: Ölüm Nedeniyle Destekten Yoksunluk, 2. Baskı, Ankara 2016, s. 223). Asgari ücretin artışının, yargılamanın her aşamasında gözetilmesinin mümkün olduğunun kabulü hâlinde bunun usuli kazanılmış haktan söz edilip sınırlandırılabileceğini ileri sürmek asgari ücretin kamu düzeni amacının boşa çıkarılmasına neden olacaktır. Söylenen hususlar Yargıtay tarafından kararlıkla uygulanmaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.02.1996 tarihli ve 1995/21-1059 E., 1996/104 K., 17.09.1997 tarihli ve 1997/10-474 E., 1997/653 K., 17.12.1997 tarihli ve 1997/10-820 E., 1997/1074 K., 09.07.2003 tarihli ve 2003/21-465 E., 2003/472 K. sayılı kararları). Durumun maddi hukuk bakımından irdelenmesi yanında, usul hukuku yönünden duruma bakıldığında; bir mahkemenin Yargıtay dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK). Ne 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda ne de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda anılan ilkeye ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Ne var ki, “Usuli Kazanılmış Hak” davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul görmüş usul hukukunun vazgeçilmez ana temellerinden olup, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade eder. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak durumu oluşabilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK). Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş olan “usuli müktesep hak” kurumunun bir çok hukuk kuralında olduğu gibi, özellikle kamu düzeni düşüncesi ile, yine Yargıtay içtihatları ile getirilmiş istisnaları vardır: Mahkemenin bozmaya uymasından sonra bir içtihadı birleştirme kararı çıkarsa, bu yeni içtihadı birleştirme kararının mahkemede ve Yargıtayda görülmekte olan bütün işlere uygulanması gerekir. Buna karşı usuli kazanılmış hak iddiasında bulunulamaz (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK). İçtihadı birleştirme kararında olduğu gibi, bozmadan sonra yürürlüğe giren ve geçmişe etkili bir yeni kanun karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla meydana gelen usuli kazanılmış hak, hukukça değer taşımaz. Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilirse, artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir. Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi, “kamu düzeni” ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü 6. Baskı, cilt 5, 2001). Bu noktada “kamu düzeni” kavramına açıklık getirilmesinde yarar bulunmaktadır. Kamu düzeni; kamunun (toplumun) her bakımdan genel çıkarlarını koruyucu hükümlerin tümü; bir ülkede kamu hizmetlerinin iyi yapılmasını, devletin güvenliğini ve düzenini ve bireyler arasındaki ilişkilerde hukuku, huzuru ve ahlak kurallarına uygunluğu sağlamaya yarayan kurum ve kuralların tümü; devletin ve devlet yapısının korunmasını hedef tutan, toplumun her alanındaki düzenin temelini oluşturan bütün kuralları ifade eder. Asgari ücret de kamu düzeni ile ilişkilendirilen kavramların başında gelmektedir. İşçinin taban ücretini belirleyen asgari ücret, işçilerin yaptıkları işe uygun ve insanlık onuruna yaraşır bir yaşam seviyesini sağlamaları için gerekli olan en az ücreti ifade etmektedir. Adil bir ücret elde edilmesi, böylece çalışanların ekonomik ve sosyal durumlarının düzetilmesi amacına yönelik olarak yapılmakta olan asgari ücret değişikliklerinin kamu düzeni düşüncesi ile ilgili olduğunda tereddüt bulunmamaktadır. Kamu düzeniyle ilgili bu gibi durumlarda, kazanılmış usuli haktan söz edilemeyecektir.” şeklinde belirtildiği üzere asgari ücret konusunda davalılarca usulü kazanılmış hak doğmayacağının kabulünün gerekeceği, davalılarca Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/… esas ve 2019/…sayılı kararının temyiz edilmeden kesinleştiği de göz önüne alındığında ilgili dosyada alınan bilirkişi raporu ve kararı doğrultusunda mahkememizce aktüer bilirkişiden alınan rapor esas alınarak, davacının 13.09.2010 tarihli kaza sonrası oluşan maluliyeti nedeniyle maddi zararın 319.793,70-TL olduğu, 138.787,00-TL’nin Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/… Esas sayılı kesinleşen kararı ile tahsiline karar verildiği ve fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulduğu görülmekle; hüküm dışında kalan ve davacının karşılanmamış maddi zararının 181.006,70-TL olduğu, davacının 181.006,00-TL tutarındaki isteğinin bu miktarın içinde kaldığı anlaşılmakla mahkememizce davanın kabulüne karar verilerek, 181.006,00 TL alacağın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 13/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, davalı … Sigorta A.Ş davalı …Sigorta A.Ş açısından poliçe limitleri dahilinde ve asıl davada ödenen bedel (mahkememizce aldırılan aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda) tahsilde tekerrür etmemek üzere ilk dava tarihi olan 27/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE 181.006,00 TL alacağın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 13/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … Sigorta A. davalı …Sigorta A.Ş açısından poliçe limitleri dahilinde ve asıl davada ödenen bedel göz önüne alınarak tahsilde tekerrür etmemek üzere ilk dava tarihi olan 27/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
2-Harçlar yasası gereğince alınması gereken 12.364,51-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan, 618,23-TL peşin harcın mahsubu ile, eksi kalan 11.746,28-TL bakiye harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/1-2 uyarınca belirlenen 21….,42-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 44,40-TL başvuru harcı 6.40-TL vekalet harcı, 618,23-TL peşin harç, 500,00-TL bilirkişi ücreti ve 262,70-TL tebligat ücreti olmak üzere toplam 1.431,73-TL yargılama giderinin, davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalılardan… Anonim Şirketi vekilinin yatırmış olduğu 110,00-TL gider avansından karşılanan tebligat ve müzekkere giderinden, 73,00-TL’sinin diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davalı … Sigorta Anonim Şirketi’ne VERİLMESİNE,
6-7155 Sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6155 Sayılı Kanun 18/A-12-13 maddeleri uyarınca 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk hizmeti giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
7-Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, davacı asil ve vekillinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/03/2021

Katip…
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır