Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/247 E. 2023/286 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/247 Esas – 2023/286
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/247 Esas
KARAR NO : 2023/286

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : … PLASTİK MEDİKAL MÜHENDİSLİK TEKNOLOJİ İNŞAAT MAKİNE SANAYİ VE DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 1- … FAKTORİNG ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 2- … … PLASTİK GERİ DÖNÜŞÜM SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ –

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/04/2021
KARAR TARİHİ : 09/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilin davalı şirketlere karşı herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkil ile davalı … Faktoring A.Ş arasında hiçbir ticari ilişki bulunmamakta olduğunu, müvekkilin diğer davalı … … Ltd. Şti. İle 2019-2020 yıllarında mal alım satımından kaynaklanan bir ticari ilişkisi mevcut olduğunu, bu şirkete ise borçlarını ödemiş olduğunu, müvekkil yaşadığı ekonomik sıkıntılardan dolayı 2020 yılında iş yerini kapatmak zorunda kalmış olduğunu, bu davamızla müvekkil davacının borçlu olmadığının tespitine yönelik talepte bulunamız gerekmiş olduğunu, davalı … Faktoring A.Ş , diğer davalı … … Ltd. Şti’den alacaklı olduğundan bahisle Bursa 9.İcra Müdürlüğü 2020/3218 Esas ve 2020/3219 Esas dosyaları ile … … Ltd.Şti’ e karşı icra takibine başlamış olduğunu, icra takipleri kesinleşmiş olduğunu, bu icra dosyalarından, müvekkil şirkete birinci haciz ihbarnamesi, ikinci haciz ihbarnamesi ve üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilmiş olduğunu, bu ihbarnamelere ilişkin tebligatlar, müvekkilin iş yerini kapatmış olması sebebiyle TK m.35’e göre yapılmış olduğunu, akabinde müvekkil davacı, ilgili icra dosyalarına borçlu olarak eklenmiş olduğunu, müvekkil şirket yetkilisi, bu dosyalardan ancak 13.10.2020 tarihinde Arlı Plastik Medikal Ltd Şti isimli şirkete haciz işlemi için gelindiğinde haberdar olmuş olduğunu, davalı … Faktoring A.Ş tarafından, haciz işlemi için gelinen adresin müvekkile ait iş yeri olduğu iddia edilmiş ve burada kullanılan makineler muhafaza altına alınmış olduğunu, haciz işlemine ilişkin Arlı Plastik Medikal Ltd. Şti. tarafından istihkak davası açılmış ve dava halen derdest olduğunu, müvekkilin her ne kadar … … Ltd. Şti. ile 2019-2020 yıllarında ticari ilişkisi olsa da müvekkilin bu dönemlere ilişkin hiçbir borcu bulunmamakta olduğunu, müvekkilinin daima aldığı mala karşılık yaptığı ödemelere ilişkin tediye makbuzları kesmiş ve kendi banka hesaplarından … … Ltd. Şti.’nin banka hesabına ödemeler yapmış olduğunu, ayrıca yine … … Ltd Şti ‘ye olan borcu için kredi kartından Akon Metal isimli firmaya 19.08.2019 tarihinde 2 Seferde toplam 10.000,00 TL ödeme yapmış olduğunu, icra takibinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep ettiğini, bu nedenlerle icra takibinin iptaline karar verilerek davacının uğrayacağı zararın tazmini bakımından takip tutarının %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Bursa 9. İcra Müdürlüğü 2020/3218 ve 2020/3219 Esas sayılı dosyalarından keşidecisi Anttaş LojistiK olan 30.000 TL ve 35.000 TL’lik 2 adet çek icra takibine geçilmiş olduğunu, işbu takip dosyalarından davacı … Plastik şirketine İcra İflas Kanunu 89/1 – 89/2 – 89/3 Haciz İhbarnameleri gönderilmiş ve herhangi bir itiraz olmaması dolayısıyla icra dosyalarına borçlu olarak kaydı yapılmış olduğunu, İİK m.89’a dayalı olarak dosyaya borçlu kaydı yapılan bir borçlu tarafından başvurulabilecek hukuki yol, yine aynı şekilde İİK m.89/3’de düzenlenmiş olduğunu, davacı taraf sürelere uymadığını bildiği ve bu suretle açacağı bir davanın süre yönünden reddine karar verileceğini bildiği için kötü niyetli olarak İİK m.72’ye göre işbu huzurdaki davayı ikame etmiş olduklarını, davacı borçlu ile müvekkilimiz arasında herhangi bir suretle ticari ilişki söz konusu olmayıp, mahkemenizce yapılan tavsifin yanlış olduğu ve de huzurdaki davanın “İİK m.89’dan kaynaklı menfi tespit davası” olduğunu belirtme zaruretimiz doğmuş olduğunu, davacı tarafından mahkemeniz yanıltılarak huzurdaki davanın İİK m.72’ye göre açılmış bir menfi tespit davası olduğuna kanaat getirmeniz ve bu haliyle genel hükümler çerçevesinde tedbir alarak müvekkilimizin haklı alacağına kavuşmasının önüne set olmayı amaçladıklarını, davacı tarafın iyi niyetli olarak hareket etmediğinin bir göstergesi de arabuluculuk tutanağı olduğunu, bu tutanakta da belirtildiği üzere müvekkilimizi temsilen tarafımızın arabuluculuk görüşmelerine katıldığı davacı tarafça bilinmesine rağmen, dava dilekçesinde müvekkilimizi tek başına davalı olarak göstererek “bir ihtimal belki gözden kaçar da cevap vermezler…” düşüncesine girmiş olduklarını, öncelikle İİK’nun 89.maddesine göre açılan menfi tespit davalarında icra takibi hakkında tedbir kararı verilebilmesi için menfi tespit davasının süresi içerisinde açılmış olması gerekmekte olduğunu, dolayısıyla üçüncü şahsa gönderilen 3.haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde menfi tespit davası açılması ve dava açıldığına dair belgenin 20 gün içerisinde icra dairesine ibraz edilmesi halinde cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine duracağını, somut olayda Bursa 9.İcra Müdürlüğünün 2020/3218 Esas ve 2020/3219 Esas sayılı dosyasından gönderilen 3.haciz ihbarnameleri davacıya 11.09.2020 tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu, üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren menfi tespit davası açılması için 15 günlük yasal sürenin son günü 28.09.2020 olup; yine bu tebliğden itibaren 20 gün içerisinde yani en geç 01.10.2020 tarihinde icra müdürlüğüne dava açıldığına dair bildirimin yapılması gerekmekte olduğunu, somut olayda huzurdaki dava 19.04.2021 tarihinde açılmış olup yasal süresinde dava açılmadığı gibi icra müdürlüğüne yine yasal süresi içerisinde bildirim yapılmamış olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar veilerek %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2020/3218 ve 20203219 esas sayılı icra takip dosyaları yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, davacının Bursa 9. İcra Müdürlüğü’nün 2020/3218 ve 2020/3219 esas sayılı dosyalarından dolayı (İİK 89/3. maddesi uyarınca) davalılara borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.
İİK’nın 89. Maddesinin 3. Fıkrasında ” Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa on beş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin (Değişik ibare: 02/07/2012-6352 S.K./18.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.” hükmü yer almaktadır.
Her ne kadar davacı tarafça, İİK’nın 89. Maddesinin 3. Fıkrasına göre menfi tespit davası açılmış ise de Bursa 9. İcra Dairesi’nin 2020/3219 Esas sayılı icra takip dosyasında davacı şirkete 89/1 haciz ihbarnamesinin ilk olarak iade edildiği, TK 35’e göre 09/07/2020 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, 89/2 ihbarnamesinin 11/08/2020 tarihinde TK 35e göre usulüne uygun tebliğ edildiği, 89/3 ihbarnamesinin TK 35’e göre 11/09/2020 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiğinin tespit edildiği, Bursa 9. İcra Dairesi’nin 2020/3218 Esas sayılı icra takip dosyasında davacı şirkete 89/1 haciz ihbarnamesinin ilk olarak iade edildiği, TK 35’e göre 09/07/2020 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, 89/2 ihbarnamesinin 11/08/2020 tarihinde TK 35e göre usulüne uygun tebliğ edildiği, 89/3 ihbarnamesinin TK 35’e göre 11/09/2020 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiğinin tespit edildiği ancak İİK’nın 89. Maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca davacı tarafça, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim etmediğinin tespit edildiği, işbu davanın 19/04/2021 tarihinde hak düşürücü süre bittikten sonra açıldığı tespit edilmekle birlikte davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, davalı … Faktoring vekilinin kötüniyet tazminatı talebinin mahkememizce verilen tedbir ara kararının itiraz üzerinde kaldırıldığı dikkate alınarak ayrıca yasal şartları oluşmaması nedeniyle reddine dair karar verilmiştir.(Emsal mahiyette Ankara BAM 23. HD’nin 2021/814 Esas 2021/780 Karar sayılı ilamı ve Gaziantep BAM 11. HD’nin 2018/1755 Esas 2020/346 Karar sayılı ilamı da dikkate alınarak)
Mahkememiz kararının davacı vekilince İstinaf edilmesi üzerine Bursa 5. Hukuk Dairesinin 2022/367 Esas ve 2023/73 Karar sayılı kararı ile; “Mahkemece; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, davacı vekilince süresi içerisinde karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Görev kamu düzeni ile ilgili olup, öncelikle ve mahkemece re’sen yargılamanın her aşamasında göz önüne alınması gerekir. 2004 sayılı İİK m. 89/3 hükmünde takip hukukuna özgü ayrı bir menfî tespit davası düzenlenmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 89. maddesi uyarınca, borçlunun üçüncü şahıs nezdinde bulunan para alacaklarının haczi halinde borçluya, alacağı karşılayacak kadar borcunu alacaklıya ödeyemeyeceği ve ancak icra dairesine ödeyebileceği duyurusunu içeren haciz ihbarnamesi (birinci haciz ihbarnamesi) gönderilir. Haciz ihbarnamesini alan üçüncü kişinin tebliğden itibaren 7 gün içerisinde borçlu olmadığına veya borcun tebliğden önce ödendiğine dair yazılı veya sözlü olarak itirazda bulunmadığı takdirde kendisine, kendisine gönderilen birinci haciz ihbarnamesine 7 gün içerisinde itiraz etmediği ve bu nedenle borcun zimmetinde sayıldığına ilişkin yeni bir haciz ihbarnamesi (ikinci haciz ihbarnamesi) gönderilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, tebliğden itibaren 7 gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci haciz ihbarnamesine de süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir. 6102 sayılı TTK m. 4 hükmünde, bir davanın ticarî dava niteliğinde olup olmadığının tespiti bakımından üç ayrı kıstas kabul edilmiştir: (i) Bunlardan ilki, tarafların sıfatına ve işin ticarî işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ve başka hiçbir şart aranmaksızın TTK veya diğer kanunlarda ticarî sayılan davalardır (mutlak ticarî davalar). Mutlak ticarî davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticarî niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardan olup; TTK m. 4/1 hükmünde (a) ilâ (f) bentlerinde sayılmıştır. (ii) İkincisi ise, yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalardır. TTK m. 4/1-son cümle hükmü uyarınca ikinci grup ticarî davalar, yalnızca bir tarafın ticarî işletmesini ilgilendiren havale, vedia (saklama) sözleşmesi ile fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalardır. Bu nevi davaların ticarî nitelikte sayılması için yalnızca bir tarafın ticarî işletmesiyle ilgili olması TTK’da gerekli ve yeterli görülmüştür. (iii) Üçüncü grup ise, nispî ticarî davalar olup, TTK m. 4/1 hükmü uyarınca her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticarî iş niteliğinde olması veya ticarî iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticarî sayılması davanın ticarî dava olması için yeterli değildir. TTK m. 19/2 hükmü uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş niteliğindeki bir sözleşmenin diğer taraf için de ticarî sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira TTK, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı “ticarî iş” esasına göre değil, “ticarî işletme” esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticarî nitelikte olması tek başına davayı ticarî dava haline getirmez. Doktrinde, 01/10/2011 tarihinden sonra 2004 sayılı İİK m. 89 hükmü uyarınca üçüncü kişi tarafından açılan menfî tespit davaları için görevli mahkemenin, 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olduğu ifade edilmiştir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, 2. Bası, Ankara: Adalet Yayınevi, 2013, s. 476). 2004 sayılı İİK’nın m. 89/3 hükmü açılan menfi tespit davasında maddenin yer aldığı 2004 sayılı İİK’da görev yönünden özel bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Başka bir anlatımla, 2004 sayılı İİK m. 89 hükmünde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte, aynı Kanun’un 235/1. maddesindeki kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki iflâs davaları için ticaret mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki gibi açık bir düzenleme bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK m. 2/1 hükmüne göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu nedenle hukuki uyuşmazlıklarda asliye mahkemelerinin görevi asıldır. 2004 sayılı İİK’nın m. 89/3 hükmü uyarınca açılan menfi tespit davasında, davacı ile davalı takip alacaklısı arasında doğrudan ticari ilişki bulunmadığından ve kanunda da görevli mahkeme konusunda özel bir düzenleme bulunmadığından, 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispî ticarî davadan söz edilemez. Bu itibarla davanın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir (Bkz. Yargıtay (Kapatılan) 19. HD’nin, 12/04/2016, E. 2016/3568, K. 2016/6425; 26/02/2016, E. 2015/15365, K. 2016/3253 tarih ve sayılı kararları). Her ne kadar davanın tarafları tacir ise de, davanın tarafları arasında doğrudan bir hukukî ilişki bulunmadığından ve davanın takip hukukuna özgü bir dava olması nedeniyle ticarî dava olduğundan söz edilemez. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta, asliye hukuk mahkemesinin davaya bakmakta görevli olduğu yönünde görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esası hakkında karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Yukarıda belirtilen sebeplerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-a-3 ve m. 355 hükümleri uyarınca esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin kamu düzeni ilkesi uyarınca re’sen gözetilen sebeplerle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın görevsizlik kararı verilmek üzere kararı veren yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir. H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-) Davacı vekilinin istinaf isteminin, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin, kamu düzeni ilkesi yönünden re’sen KABULÜNE, ilk derece mahkemesinin yukarıda anılan kararının 6100 sayılı HMK’nın m. 353/1-a-3 hükmü uyarınca esası incelenmeksizin KALDIRILMASINA, 2-)Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi amacıyla dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,” gerekçesiyle mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce dosya yeniden esasa kaydedilmiştir.
Dava, davacının Bursa 9. İcra Müdürlüğü’nün 2020/3218 Esas ve 2020/3219 Esas sayılı dosyalarından dolayı (İİK 89/3. maddesi uyarınca) davalılara borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.
Her ne kadar işbu dava dosyası Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılmış ise de Bursa BAM 5. HD’nin 2022/367 Esas 2023/73 Karar sayılı ilamı,Yargıtay 15. HD’nin 2015/15365 Esas 2016/6425 Karar sayılı ilamında, güncel tarihli Bursa BAM 1. HD’nin 2022/677 Esas 2022/1022 Karar sayılı ilamında, Bursa BAM 5. HD’nin 2022/713 Esas 2022/1563 sayılı ilamında da belirtildiği üzere davacının ilgili icra dosyasında üçüncü kişi konumunda olduğu, davanın niteliği itibariyle taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı, tarafların tacir olup olmamasının davayı davacı yönünden ticari kılmadığı, uyuşmazlığın takip hukukundan kaynaklandığı göz önünde bulundurularak davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle, mahkememizin görevsizliğine,Bursa Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğuna dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Bursa Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğuna,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın Bursa Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesince takdirine, yargılamanın görevli mahkemede devam etmediği takdirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde tarafların yokluklarında gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.09/03/2023

Katip 288000
¸E-imzalıdır.

Hakim 194065
¸E-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip 288000
¸E-imzalıdır.