Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/219 E. 2023/241 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/219 Esas
KARAR NO : 2023/241

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … – T.C.N. …
2- … – T.C.N. …
3- … – …
4- … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Elatmanın Önlenmesi (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 30/09/2015
KARAR TARİHİ : 02/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/03/2023
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı gerçek kişilerin 5948 ada 22 parselin malikleri olduğu, davacı şirketin kat karşılığı inşaat yapım işini üstlendiği, davalı şirketin maliki olduğu 16-17 ve 21 parsellerden 16 numaralı parselin aplikasyon projesine göre davacı şirketin inşaat yapacağı alana tecavüzde bulunduğu, ayrıca davalı tarafa ait parsellerde mevcut binaların imar durumlarına aykırı şekilde davacılara ait parselin sıfır tabir edilecek derecede yakın inşaa edildiği, yasal 5 metre çekme mesafelerine uyulmadığı, ihtara rağmen davacılara ait parsele tecavüzün ortadan kaldırılmadığı ve binanın da 5 metrelik mesafeye çekilmediği , bu nedenle ilave işlemler yapıldığı iddia edilerek 16 numaralı parselin 22 numaralı parsele tecavüzünün men-i ile yapının kaline , davalıların tecavüzü ortadan kaldırmaması ve çekme mesafesine riayet etmemesi nedeni ile yapılan imalattan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 50.000 TL tutarındaki ilave imalat bedilin harcamanın yapıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olmadığı, Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu, davanın görevden reddinin gerektiği, davalı şirkete ait fabrika binasının kendi parsel sınırları içinde inşa edilmiş olduğu, komşu parsellere tecavüzünün olmadığı , davalı şirketin çekme mesafelerine aykırılığının bulunmadığı gibi buna ilişkin uyuşmazlıkların idare hukukuna göre görülmesi gereken idari yaptırım gerektiren uyuşmazlıklar olduğu fabrika binasına ait yapı kullanma izin belgesi bulunduğu, taşınmazın imar mevzuatına aykırı olmadığı, o tarihteki imar mevzuatına göre yapı kullanım izni almış olan taşınmazın imar durumunun sonraki kanun değişiklikleri ile belirlenen imar hükümleri açısından kazanılmış hak teşkil edeceği sonraki değişikliklerden etkilenmeyeceği , davacı tarafın taleplerinin fahiş olduğu iddia edilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı tarafça davacı gerçek kişilerin taşınmazına müdahalesinin bulunup bulunmadığı, davalının halen kullandığı fabrika binasının imar mevzuatına uygun olup olmadığı, davacı zararının bulunup bulunmadığı konusunda açılmış elatmanın önlenmesi davasıdır.
Bursa 8. Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/421 E. ve 2018/184 K. Sayılı görevsizlik ilamı mahkememiz esasına kaydedilmiştir.
Mahkememizce yargılama yapılarak, dava konusu taşınmaza ait tedavüllü tapu kaydı, imar durumu, kroki ve çap örneği, görevsiz mahkemece temin edilen bilirkişi raporları incelenmiştir.
29/12/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu taşınmazların çapı, aplikasyon krokisinin zemine uygulanması, zeminde yapılan ölçüleri, zemin incelenmesinde; ekli olarak sunulan krokide davalıya ait sarı renkle boyalı olarak gösterilen tek katlı depo binasının, davacı arasına 036 m2 ve 0,47 m2 genişliğinde ve 12,80 m uzunluğundaki yapı tecavüzünün geri çekilmek suretiyle kaldırıldığı, krokide turuncu boyalı olarak gösterilen inşaatı devam etmekte olan davacıya ait tek katlı bodrumlu yapının davalının sarı boyalı depo binasına bitişik nizam halinde bulunduğu, bu yapının 32,35 uzunluk ve 27,91 m genişliğinde olduğu, geriye kalan 85,29 m uzunluk 27,91 m genişliğindeki yeşil renkli boya ile taralı alanda ise tek katlı imalathane inşaatının devam ettiği, davalının binasınına bitişik nizam halinde olan bu inşaatın düşük kotta ve temel yüksekliğinin 1,20 m olduğu, davacı … davalıya ait yapıların ve devam eden inşaatların kendi parselleri kapsamında kaldığı ve birbirlerine tecavüzlerinin bulunmadığı hususlarının tespit edildiğini bildirmiştir.
07/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalıya ait 16 ve 17 nolu parseller üzerindeki davalıya ait mevcut yapılar ile davacıya ait 22 nolu parsel içindeki davacı inşaatının detaylarının belirtildiğini, 29/02/2016 tarihli harita kadastro mühendisi bilirkişi raporunda, davacı … davalıya ait yapılar ve devam eden inşaatların kendi parselleri içinde kaldığı ve birbirlerine tecavüzün olmadığının belirtildiğini, davaıya ait 16 nolu parsel üzerindeki yapının kuzey yönündeki duvarı davacıya ait 22 nolu parsele 5,31 M2 tecavüzle inşa olunduğunu ancak bu duvar bilahare davalıya ait 16 nolu parsele doğru geriye çekilerek tecavüzün ortadan kaldırıldığını, davalının 16 ve 17 nolu parseller üzerindeki davalıya ait mevcut iki yapının, bu parsellere komşu davacıya ait 22 nolu parseller üzerindeki davalıya ait mevcut iki yapı, bu parsellere komşu olan davacıya ait 22 nolu parsele sıfır mesafede bitişik nizam olarak inşa olunduğunu, iki parsel arasında çekme mesafesi bırakılmadığını bildirilmiştir.
23/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacılara ait Bursa ili, Osmangazi ilçesi, Panayır mh. 5686,10 m2 yüzölçümlü “arsa” nitelikli 5948 ada 22 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafça el atma bulunduğunun tespit edilemediği, davacı tarafından fazla yapıldığı iddia edilen imalatın zemin yapısı nedeniyle kendi inşaatının inşa ve kullanımı yönünden zorunlu olarak yapılması gerektiği, komşu parseldeki bina nedeni ile fazladan imalat yapılmasına gereklilik bulunmadığını bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; görevsiz mahkemece yapılan keşif sonucu aldırılan bilirkişi raporlarında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından mahkememizce de benimsenerek aldırılan raporlar doğrultusunda, dava konusu taşınmazlar olan Bursa ili Osmangazi ilçesi, Panayır mahallesi, 5948 ada 16 parsel 2.745.10 m2 iki katlı betonarme, aynı yer 17 parsel 10.095.73 m2 betonarme iki katlı fabrika ve arsası nitelikli taşınmaz ve aynı yer 21 parsel 24.399.11 m2 betonarme bir katlı fabrika ve arsası nitelikli taşınmazların Bemsa Bursa Sanayi Ticaret Turizm ve İşletme Anonim Şirketi adına, 5948 ada 221 parsel 5.686.10 m2 arsa nitelikli taşınmazın, 409987/1705830 hissesi Muzaffer Kadri kızı Yurdusev Lim adına, 409987/1705830 hissesi Sabahattin kızı … adına, 409987/1705830 hissesi Sabahattin kızı … adına, 158623/568610 hissesi Limer Turizm Otelcilik İnşaat Nakliye İthalat İhracat Ticaret Sanayi Anonim Şirketi adına kat irtifakı tesis edildiği anlaşılmış, yapılan ölçümler sonucu herhangi bir tecavüze rastlanmadığı, 5948 ada 22 parsel üzerinde bulunan inşaatın imar mevzuatına göre taban ve tavan çekme mesafelerine uygun inşaa edildiği, her ne kadar Kadastro Müdürlüğü tarafından yapılan 05.03.2013 tarihli ölçümünde aplikasyonda ekli krokide A harfi ile gösterilen 5.32 m2 lik kısmının 16 parsel tarafından 22 nolu parsele tevacüzlü olduğu belirtilmiş ise de yapılan tecavüzün ortadan kaldırıldığı bildirilmiş olmakla bu şekilde dava tarihi itibari ile davacıya ait taşınmazın tecavüzlü olmadığı kanaatine varılarak haksız işbu davanın reddine dair karar vermek gerekmiş, bununla birlikte davacı vekili son celse tecavüzün ortadan kaldırıldığını beyan etmiş ise de dava açıldıktan sonraki tecavüzün giderildiği iddiasını ispata yarar bir delil ileri sürülmediği gibi davacı vekili delil tespiti talebinde bulunması sonucu yapılan keşif sonucu hazırlanan raporlarda da tecavüzün bulunmadığı bildirilmiş olmakla dava tarihi itibari ile davacının haksız olduğu kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Mahkememiz kararının davacılar vekilince İstinaf edilmesi üzerine Bursa 7. Hukuk Dairesinin 2019/1116 Esas ve 2021/806 Karar sayılı kararı ile; “Davacı taraf, davalı adına kayıtlı taşınmazdaki yapının çekme mesafesine riayet edilmemesi nedeniyle fazladan imalat yaptığını iddia ederek alacak, taşkın yapı nedeniyle müdahalenin meni talebinde bulunmuş ise de, dosya kapsamında mevcut bilirkişi raporuna göre dava tarihi itibarıyla müdahalenin bulunmadığı, davacılara ait 22 nolu parsele uygulanan kuyu perdeli iksa uygulamasının komşu parsellerdeki binaların imar çekme mesafesine uyulmaması veya bitişik yapılmasıyla ilgisi bulunmadığı, davacılara ait 22 nolu parsele yaptırılan binanın etrafı tamamen boş olsa hiç bina ve yapı olmasa dahi bodrum katın emniyeti ve inşaat sırasında iş güvenliği nedeniyle iksa uygulamasının zorunlu olduğu, fazladan imalat yapmadığı sonucuna varıldığından mahkemenin ulaştığı sonuç usul ve yasaya uygun olup davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde değildir.HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekilinin istinaf başvurularının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/03/2019 tarih ve 2018/1189 – 2019/530 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE” gerekçesiyle Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak oy birliği ile karar verilmiştir.
Bursa 7. Hukuk Dairesinin 2019/1116 Esas ve 2021/806 Karar sayılı kararının davacılar vekilince Temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2021/7402 Esas ve 2022/8203 Karar sayılı kararı ile; “6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine bakıldığında mutlak, yarı nispi ve nispi ticari dava şeklinde üç grup ticari davanın bulunduğu görülmekte olup bir yargılamanın ticari bir dava niteliğinde sayılıp sayılmayacağının tespiti için bu üç gruptan birinin aradığı şartlarla söz konusu uyuşmazlığın örtüşmesi gerekmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemeleri tarafından görülerek karara bağlanır. Somut olaya gelince; elatmanın önlenmesi talebi, mülkiyet hakkının sağladığı yetkilerin kullanılmasının haksız olarak başka bir kişi tarafından engellenmesi durumunda ileri sürülmektedir. Haksız bir elatma sonucu ortaya bir zarar çıkmışsa bu taleple birlikte veya ayrı olarak bu zarar ile bağlantılı uygun bir tazminatın da talep edilebilmesi mümkündür. Zira; haksız elatmanın önlenmesi, 4721 sayılı TMK’nın 683. ve 995. maddeleri gereğince haksız fiil niteliğinde olup her ne kadar taraflar tacir ve çekişme konusu taşınmaz üzerinde ticari faaliyet yapıyor ya da yapacak olsalar dahi, davanın bu özelliği itibariyle mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Bu durumda esas görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olmayıp Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 29.04.2021 tarih ve 2019/1116 Esas; 2021/806 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, karardan bir örneğin Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE” gerekçesiyle mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce dosya yeniden esasa kaydedilmiştir.
Dava, davalı tarafça davacı gerçek kişilerin taşınmazına müdahalesinin bulunup bulunmadığı, davalının halen kullandığı fabrika binasının imar mevzuatına uygun olup olmadığı, davacı zararının bulunup bulunmadığı konusunda açılmış elatmanın önlenmesi davasıdır.
Mahkememiz dosyasının Bursa 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/421 Esas, 2018/184 Karar 03/05/2018 tarihli görevsizlik kararı ile mahkememiz esasına kaydedilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 30/09/2015 tarihinde açılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar.
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Toplanan tüm deliller ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde açılan dava davacıların maliki olduğu 5948 ada 22 parselde davacı şirketin kat karşılığı inşaat yapım işini üstlenmesi, davalı şirketin maliki olduğu 16-17 ve 21 parsellerden 16 numaralı parselin aplikasyon projesine göre davacı şirketin inşaat yapacağı alana tecavüzde bulunduğu, davalı tarafa ait parsellerde mevcut binaların imar durumlarına aykırı şekilde davacılara ait parselin sıfır tabir edilecek derecede yakın inşaa edildiği, yasal 5 metre çekme mesafelerine uyulmadığı, ihtara rağmen davacılara ait parsele tecavüzün ortadan kaldırılmadığı, binanın 5 metrelik mesafeye çekilmediği,ilave işlemler yapıldığı iddia edilerek 16 numaralı parselin 22 numaralı parsele tecavüzünün men-i ile yapının kal’ine, davalıların tecavüzü ortadan kaldırmaması ve çekme mesafesine riayet etmemesi nedeni ile yapılan imalattan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 50.000 TL tutarındaki ilave imalat bedilin harcamanın yapıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesine ilişkindir. Mahkememiz işbu dava dosyası her ne kadar Bursa 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/421 Esas ve 2018/184 Karar Sayılı görevsizlik kararıyla mahkememize gönderilmiş ise de Yargıtay 7. HD’nin 2021/7402 Esas 2022/8203 Karar sayılı 29/12/2022 tarihli ilamında belirtilen”Esas görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olmayıp Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından hükmün bozulması gerekmiştir.”hususu dikkate alınarak mahkememizin görevsizliğine,Bursa 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna, hükmün İstinaf kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde HMK’nın 21. ve 22. maddesi gereğince yargı yerinin belirlenmesi için derhal dosyanın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,Bursa 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin GÖREVLİ OLDUĞUNA,
2-Hükmün İstinaf kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde HMK’nın 21. ve 22. maddesi gereğince yargı yerinin belirlenmesi için derhal dosyanın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa 8. Asliye Hukuk Mahkemesince takdirine, yargılamanın görevli mahkemede devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair,dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/03/2023

Katip …
¸E-imzalıdır.

Hakim …
¸E-imzalıdır.