Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/935 E. 2023/364 K. 31.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/935 Esas – 2023/364
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/935 Esas
KARAR NO : 2023/364
HAKİM :
KATİP :

DAVACI : ……….. SİSTEMLERİ ELEKTRİK ELEKTRONİK OPTİK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – ………….. UETS
VEKİLİ : Av. ……….. UETS
DAVALI : …………… OTOMOTİV OTO YEDEK PARÇA PLASTİK YAN SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – ………… Nilüfer/ BURSA
VEKİLİ : Av. ……….. UETS
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/08/2022
KARAR TARİHİ : 30/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Dava dilekçesini özetle: taraflar arasında 20.06.2017 tarih ve 36773 nolu faturada belirtilen markalama makinesinin satışı konusunda anlaşma sağlanmış ve bu makine davalıya teslim edildiğini makine tesliminden yaklaşık olarak 1,5 yıl sonra davalı taraf müvekkil firmadan güç kaynağı satın aldığını güç kaynağı satışından öncesinde ve sonrasında da müvekkile herhangi bir ayıp ihbarı yapılmadığını davamızın kabulü ile ihtar tebliğ tarihi olan 02.12.2021 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte fazlaya ilişkin talep ve dava açma hakkımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesini, yargılama giderleri ile yasal vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Cevap dilekçesini özetle; dava dilekçesinde yer aldığı ve yargılama süresince de dosya kapsamında da ispatlandığı şekilde cihaz tarafımızdan kullanılamadığını ayrıca cihazın ayıplı olduğu çalıştırılmadığı konusunda davacı şirketin servis kayıtları ve müracaatlarımıza ilişkin tanık beyanları da mevcut olduğunu haksız ve hukuki dayanaktan yoksun açılan davanın reddi ile yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, ticari satış sözleşmesinin feshi ile makinenin kullanılmasından kaynaklı kullanım bedeli istemine ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Taraflar arasında 50 Watt FİBER isimli markalama makinesinin satımına yönelik ticari satım sözleşmesi kurulmuştur. Davacı satıcı, davalı ise alıcıdır.
Davalı tarafından satıma konu makineni ayıplı olduğu iddia edilerek mahkememizin Mahkememizin 2019/191 Esas sayılı dosyasında ayıptan kaynaklanan sözleşmenin feshi ile ödenen bedelin iadesine yönelik dava açmış ve 2021/799 Karar sayılı karar ile sözleşmenin feshi ile satım sözleşmesine konu cihazın kendinden beklenilen lazer ışın gücünü sağlayamadığı, cihazdan istenilen verimin alınamadığı ve silik baskı yaptığı, 50W olması gereken lazer çıkış gücünün 15W olarak ölçüldüğü, ayna/mercek çapının çıkış gücüne göre küçük olduğu ve bunun çatlamalara neden olabileceği, mercekte yeterli güçte lazer ışının alınamadığı, dolayısıyla cihazın ayıplı olduğundan dava konusu 50 wat fiber markalama makinesinin davalı tarafa teslimine ve satış bedeli olarak davalıya ödenen 50.563,00 TL’nin makinenin iade tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiştir.
Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurularak dosya Bursa Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiş ve kararın kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki ilişki ticari satım sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Ticari satım sözleşmesinin düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan hükümler değerlendirildiğinde,
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 207. maddesine göre; Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Taşınır sözleşmesinde satıcının taşınırı teslim etmek ve mülkiyeti alıcının üzerine geçirmek gibi asıl borcu yanında satılan malı saklama ve gerektiğinde taşıma masraflarını ödeme borcu gibi tali nitelikte borçları da bulunmaktadır.
Anılan Kanunun “Ayıptan Sorumluluk”a ilişkin 219.maddesinde: “ Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur .” hükmü yer almaktadır.
Ayıba karşı tekeffül borcu, satıcının mülkiyeti geçirme borcunun tamamlayıcısıdır. Satıcı, malın değerini veya yararını azaltan eksikliklerin bulunmadığını ayrıca garanti etmese bile, bu borç kanunen mevcuttur. Satıcı satış sözleşmesine konu taşınır malın niteliği ve kullanım amacı bakımından malın değerini ve kullanım amacını azaltan veya ortadan kaldıran mülkiyet hakkının sonucu olan tasarrufi işlemler yapmasını engelleyen bir eksikliğin bulunmamasını sağlama borcu altındadır. Satıcının bu borcunun söz konusu olabilmesi için satılanda bu çeşit eksikliklerin var olduğunu bilmesi gerekmediği gibi satılandaki bulunması gereken vasıfları ayrıca zikir ve vaad etmesine de gerek yoktur.
Ayıba karşı tekeffül borcuna ait 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 219 ila 226. maddeleri arasında belirtilen koşullarının gerçekleşmesiyle, alıcı aynı Kanunun 227 ve devamı maddeleri kapsamında kendisine tanınan seçimlik haklarını satıcıya karşı kullanabilecektir.
Alıcı, satılan malın ayıbının bulunması halinde TBK’nun 227. maddesine göre satılanı redde hazır olduğunu beyanla sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme hakları mevcuttur. Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Satım sözleşmesinden dönme beyanı, bozucu yenilik doğuran bir hak niteliğinde olup, bir irade açıklaması olarak, satıcıya vardığı anda hükümlerini doğurur ve sözleşmeyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırır. sözleşmeden dönme üzerine sözleşmenin geçmişe etkili olarak ortadan kalkmasının doğal bir sonucu olarak, tarafların edimlerinin karşılıklı olarak aynı anda ifası gerekir. 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 229. maddesi 1. bendi gereği, satış sözleşmesinden dönen alıcı, satılanı, ondan elde ettiği yararları ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlüdür.
O halde toplanan delillerden somut olayda, taraflar arasında 50 Watt FİBER isimli markalama makinesinin satımına yönelik ticari satım sözleşmesinin mahkememizin 2019/191 Esas ve 2021/799 Karar sayılı Kararla feshi sebebiyle makinenin davalıya satış sözleşmesinin kurulması ve tesliminden sözleşmenin feshi ile davacıya iade edilmesine kadar geçen sürede davalının kullanmasına dayalı alacak talep etmiştir.
Ticari satış sözleşmesinin ayıptan kaynaklı feshi ile iade edilen makinede davacı satıcının hakları TBK 229. Maddede düzenlenmiş olup kullanımdan kaynaklı satış sözleşmesinden dönen alıcı satılanı, ondan elde ettiği yararları ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlüdür.
Sözleşmenin feshi ile birlikte alıcının makinenin kullanımından kaynaklı elde ettiği yararlar var ise satıcıya vermekle yükümlü olup bu talep diğer bir değişle elde edilen yararların verilmesi ancak sözleşmenin feshine yönelik dava sırasında satıcı tarafından istenebilecektir. Sözleşmenin feshinin sonucu olarak öngörülmüştür.
Diğer yönden Mahkememizin 2019/191 Esas ve 2021/799 Karar sayılı Karar ile sözleşmenin feshi ile cihazların iadesine yönelik açılan davanın istinaf kanun yolu aşamasında olup henüz kesinleşmediği, sözleşmenin feshi ve mal iade davası sırasında elde edilen bir yarar var ise ancak bedelden mahsup edileceği bu davada bilirkişilerce düzenlenen raporlar ile cihazın ayıplı olduğu, istenilen verimin alınamadığından elde edilen yararlardan, kullanımdan da söz edilemeyeceği dolayısıyla Mahkememizin 2019/191 Esas ve 2021/799 Karar sayılı dosyasında ileri sürebilecek kullanım bedeli alacağını, iş bu eldeki dava ile bizatihi kullanım bedeli talep etmesinde hukuki yararın olmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,2 TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Arabuluculuk Ücret Tarifesi kapsamında Maliye Hazinesinden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.560 TL’nin davacıdan alınarak hazineye ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalının yargılama sırasında vekil ile temsil edildiğinden A.A.Ü.T göre 7/2ve 13/1. Maddesine göre 160 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının karar kesinleşince ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/03/2023

Katip

¸e-imzalıdır.

Hakim

¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip
¸E-imzalıdır.