Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/845 E. 2023/363 K. 31.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/845 Esas
KARAR NO : 2023/363
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – [……..] UETS
DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. … – Atatürk Cad. İpekçi Han K:1 No:3 Osmangazi Osmangazi/ BURSA
DAVA : Yargılamanın Yenilenmesi
DAVA TARİHİ : 27/07/2022
KARAR TARİHİ : 30/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan Yargılamanın Yenilenmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle: Davacı vekili vasıtasıyla, müvekkilin müflis kooperatif üyesi olduğunu genel kurulca belirlenen aidatları zaman zaman ödediği, ancak 2004 yılı Nisan ayından kooperatifin iflas tarihi olan Ekim 2006 tarihine kadar hiç aidat ödemediğini ,iflas kararı ile aidat ödemelerinin ortadan kalktığını, Nisan 2004 – Eylül 2004 tarihleri arasında fazlaya ilişkin hakları saklı olarak şimdilik 10.000,00-TL alacağının genel kurul kararı gereği aylık 410 gecikme zammı ile yasal faiz ve masraflarını talep etmiş, 13.10.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile de davalarını 24.750,00-TL olarak ıslah ettiklerini bildirdiklerini, mahkemece müvekkil davalının Nisan 2004-Eylül 2004 tarihleri arasında 24.750,00-TL aidat borcu olduğu şeklinde dava kabul edilmiş ve 2011/261 E sayılı hüküm kurulmuş karar kesinleştiğini, davacı taraf ilgili kararı Bursa 17.İcra Müdürlüğünün 2018/… sayılı dosyası ile işleme koymuş ve müvekkile ait gayrimenkullere haciz koyarak satış işlemlerine başlama aşamasına geldiğini, bu haksız gelişmeler çerçevesinde müvekkil; Yine Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/333 E, – 2022/229 K. Sayılı dava dosyası ile davalısı işbu dosyanın davacısı olan Müflis … Konut Yapı Kooperatifi İflas İdaresi olan Kayıt Kabul davasını açmış bu dava sonucunda da karara gerekçe olduğu anlaşıldığını, mahkemece verilen bu karara gerekçe olarak dosya da alınan 20/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda; “Mayıs 1998 ayı ile Aralık 1999 ayı arasında 20 ay 500.000.000,00-TL tutarlı sıra senetler ödemiş olduğu, bu senetler 6 sıfır atılmadan önceki senetler olup 6 sıfır atıldıktan sonraki toplam tutarı 10.000.00-TL olduğu, dosyada bulunan makbuzların da incelendiğinde verilen nakit ödemeler toplamının 874,60 TL olduğu, ancak bu ödemelerin defterlerde kayıt altına alınmamış ve Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/48 Esas ve 12.07.2005 tarih 2011/21 K. sayılı kararla kooperatif aidatları ile alakalı bulunmamış olduğundan hesaplamaya alınmamış olduğu, 24.05.2013 tarihli genel kurulda tutanağa geçirilen 4. Maddesinde davacı …’ın “1998 ve 1999 yıllarında ayda 500.000.000.00-TL ödediğini toplamda 10.800.000.00-TL ödediğini ifade ettiği, Genel kuruldaki bu ifadesinde belirttiği rakam ile dosyaya ibraz edilen makbuzların toplamının yaklaşık olarak uyuşmakta olduğu, ayrıca defter kayıtlarında da üye defterinde 10.000.00-TL yevmiye defterinde de 10.000.00-TL ödediğinin kayıt altına alınmış olduğu, sonuç olarak davacının davalı kooperatife 1998-1999 yıllarında ödediği aidatlar 20*500.00-TL— 10.000.00-TL senet olmak üzere 10,000,00-TL olduğu, 29.04.2000 tarihli genel kurulda mevcut ödemelerin mayıs 2000 ayından başlamak üzere ilk altı ay 280 ikinci altı ay 350 TL olmasına ayrıca 112.50-TL 8 adet senet alınmasına 21.04.2001 tarihli genel kurulda mayıs ayından itibaren aylıkların *4 25 artırılmasına 437.50-TL olmasına, 02.03.2002 tarihli genel kurulda aylık ödemelerin mayıs 2002 den itibaren ilkaltı ay 350,00TL, ikinci altı ay 400.00-TL olmasına, 17.08.2002 tarihli genel kurulda aylık ödentilerin ağustos ayından itibaren yıl sonuna kadar 350-TL ocak 2003 ayından itibaren 400-TL olmasına 24.05.2003 tarihli genel kurulda mayıs 2003 ten itibaren aylık 400 t1alınmasına, 09.06.2004 tarihli genel kurulda aylık ödentilerin 500-TL olmasına 02.03.2005 tarihli genel kurulda nisan 2005 ten itibaren aylık 1000.00-TL olmasına ayrıca ağustos ve kasım 2005 ocak ve mart 2006 aylarında biner lira ara ödeme alınmasına karar verilmiş olduğu, Sonuç olarak ödenmesi gereken aidat tutarı 51.010.00-TL olup dava tarihi ile güncellenmiş değeri 195.495,22-TL olduğu, 3 nolu aşama: 1 nolu aşamada bulunan değer: 152.000,00-TL 2 nolu aşamada bulunan değer 195.495,22-TL = fark 43.495,22-TL olduğu, bu sonuca göre daire sahibinin güncellenmiş değere göre 43.495,22-TL zarar ettiğinin görüldüğü, ödenen aidatların dava tarihi itibari ile güncel tutarının 129.250,59-TL olduğu, 5 nolu aşama: Formülü uyguladıklarında; 4 nolu aşama * 3 nolu aşama / 2 nolu aşama : (129,250,56X-43,495,22) / 195,495,22— – 28,756,62-TL olduğu, son olarak bulunan bu rakamla 4. aşamada bulunan rakamı topladıklarında: -28,756,624129,250,56—7 100.499.94-TL davacının dava tarihi itibari ile alması gereken tutar olduğu bildirildiğini, peşin bedelli ortaklık tesis eden bir genel kurul kararı bulunmadığı sonucuna varılması halinde, davacılardan uzunca bir süre inşaat finansmanı için aidat istenilmemiş ise, bilançolarda, hesap cetvellerinde, faaliyet raporlarında, genel kurullarda ve üye kayıt defterlerinde; bu yönde bir borç kaydı yer almamışsa, davacıların peşin bedelli ortak olduğunun kooperatifçe zımnen benimsendiği ve sadece genel yönetim ve altyapı giderlerinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir.” denildiğini, bu beyanlarda müvekkilin haklılığını ortaya çıkardığını, yine bu karar gerekçesinde de dosya da alınan bilirkişi raporlarında ;’Kooperatif defterlerinin muhasebe ilkelerine uygun tutulmadığı, muhasebecilerin sıkça değiştiği gibi kooperatifte sağlam veri almanın mümkün olmadığı, üye kayıt defteri ile yevmiye defteri arasındaki rakamların uyumsuz olduğu” belirtilmiştir. Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2014/8964 Esas ve 2015/7029 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere 1163 Sayılı kooperatifler kanununun 23.maddesi hükmü uyarınca ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadır” denildiğini, dosya da alınan bilirkişi raporunda davacının defterlerinin düzenli tutulmadığı, davacının hesapları tuttuğu halde alacağının ne kadar olduğu konusunda bilgi sahibi olmadığı, fazlaya ilişkin hak saklı tutarak dava açmasından anlaşıldığı, müvekkilin peşin olarak aidatlardan daha fazla ödemeler yaptığı belgelerin ve defterlerin daha sonradan bulunduğu, bununda gözden kaçtığı ve kayıtlarda belirtilmediği anlaşıldığını, müvekkilin davacıya borcu değil , davacıdan alacağı mevcut olduğunu, müflis davacıya karşı diğer ortaklarca açılan , Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/542 Esas Sayılı dosyasında yargılamanın yenilenmesi talebinde de 2019/76 E.-2019/176 K. Sayılı ilam numarası alan davada, yenilenme talep edilen Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/542 E sayılı dosya da mahkemenin 14.07.2017 günlü gerekçeli kararında üyeliğin kabul edilerek aidat ödenmesine karar verildiği, 28.10.2018 tarihinde karşı tarafın karar defterine ulaşıldığı, söz konusu karar defterinde talep edenin daireyi peşin aldığı, devir işlemleri için 22.000,00-TL ödediği ayrrıca 3.000,00-TL tapu masrafı olarak ödediği, talep edenden bu bedeller dışında başkaca aidat ve para istenmeyeceğinin karar bağlandığını, söz konusu bu yeni durumun mahkemece daha önce verilen kararı tamamen değiştirir nitelikte olduğunu ortaya çıkaran delil olduğu da anlaşıldığını, Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/143 E. Sayılı sıra cetveli itiraz ve kayıt kabul dava dosyasında da alınan bilirkişi raporları ;karşı tarafın defterlerinin düzenli tutulmadığı alacak borç durumlarının açık ve anlaşılır olarak kaydedilmediği, karar defterindeki eksiklerinde bulunduğu ortaya çıktığını, Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 2022/810 E-2022/1400 K. Sayılı ilamında da belirtildiği üzere “Yargılamanın iadesi , yargılama hataları ve noksanlarından dolayı, maddi anlamda kesin hükmün bertaraf edilmesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yolu olduğunu, yargılamanın iadesi sonucu verilen karar eski hükmü kaldırdığından geçmişe etkili yenilik doğuran bir karar olduğunu, kural olarak yargılamanın iadesine kararın tarafları başvurabileceğini, yargılamanın iadesinin olağanüstü bir kanun yolu olsa da bir üst yargı organından değil aynı mahkemeden talep edildiğini, gerekli tüm harç ve giderler ödenmelidir.” denildiğini, bu sebeple de harç gider ve tüm masrafların yatırıldığını, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu gereği aksi yönde kesinleşmiş karar sunulması gerekmekte ise de karar ile iCra işlemleri devam ettirilerek müvekkile ait gayrimenkullerin satışı talebi aşamasına gelindiğinden işbu talebin tedbir talepli olarak yapılması zorunlu olduğunu, bu nedenlerle öncelikle Bursa 17.İcra Müdürlüğünün 2018/… sayılı dosyası ile müvekkili hakkında icra işlemlerinin yargılama sonuna kadar tedbiren durdurulmasına, Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/261 E.sas- 2014/108 K. Sayılı kararının kaldırılarak haksız açılmış davanın reddine karar verilmesini talep ettiği talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesini özetle: Davacının kooperatif üyesi olduğunu, her üyenin eşit aidat ödemekle yükümlü olduğunu, bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, üyelik devam ederken aidatı iadesini isteyemeceğini verilen kararın kesinleşmekle haksız olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, yazılı beyanlar, Mahkememizin 2014/333 Esas ve 2022/229 Karar sayılı dosyası ve 2011/261 E.sas- 2014/108 K. Sayılı dosyası, tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 375/1 maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi yoluyla kesinleşen hükmün ortadan kaldırılması isteğine ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Davacı tarafından Mahkememizin 2014/333 Esas ve 2022/229 Karar sayılı dosyasında verilen karar gereği konut tahsis edilmediğini alacaklı olduğundan mahkememizin 2011/261 E.sas- 2014/108 K. Sayılı dosyasında verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Bilindiği üzere yargılamanın iadesi, yargılama sırasında ağır hatalar ve eksiklikler olması durumunda kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş kararlara karşı Kanun’da sınırlı olarak sayılan sebeplerin varlığı halinde öngörülen olağanüstü bir kanun yolu olup 6100 saylı HMK’nin 374 ila 381. maddelerinde düzenlenmiştir.
HMK madde 375- (1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
(1) 17/4/2013 tarihli ve 6460 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle bu maddenin beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra buna göre teselsül ettirilmiştir.(2) 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 43 üncü maddesi ile bu fıkrada yer alan “Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.” ibaresi “kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.” şeklinde değiştirilmiştir.
ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.
e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.
f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması.
(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir. ” şeklinde yer almıştır.
O halde somut olayda yukarıdaki yasal düzenlemeler ile, mahkememizin 2011/261 Esas ve 2014/108 Karar sayılı Kararına konu alacağın Nisan 2004-Eylül 2006 yılları arasındaki davalı kooperatifin aidat alacağı olduğu Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, mahkememizin 2011/261 Esas ve 2014/108 Karar sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunda bilirkişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğuna yönelik bir dava açılmadığı, davacının dayandığı Mahkememizin 2014/333 Esas ve 2022/229 Karar sayılı dosyanın konusunun ise konut tahsis edilmemesi sebebiyle üyelikten kaynaklanan ödediği bedellerin iadesine dair olup henüz istinaf kanun yolu aşamasında olduğu kesinleşmediği sabittir. Bu itibarla ileri sürülen Mahkememizin 2014/333 Esas ve 2022/229 Karar sayılı dosyanın dava ile eldeki yargılamanın yenilenmesi talep edilen edilen davada dava konularının, sebebinin bizatihi aynı olmadığı ve kararın kesinleşmediği gibi yukarıda sayılan yargılamanın yenilenmesi sebeplerinden “Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması” şeklinde bir belgenin olmadığından HMK’ nın 375. kapsamında yargılamanın iadesi sebeplerinin gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Yargılamanın iadesine davasının sebeplerinin gerçekleşmediğinden REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 422,27 TL harçtan mahsubu ile bakiye 242,37 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kararın niteliği gereği kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının vekil ile temsil edildiğinden A.A.Ü.T göre 9.200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
5-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden itibaren ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/03/2023

Katip …

¸e-imzalıdır.

Hakim …

¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.