Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/737 E. 2022/799 K. 24.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Türk Milleti Adına
Karar

ESAS NO : 2022/737
KARAR NO : 2022/799

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … – … …
2- … – … …
VEKİLİ : Av. … – [16115-11888-78032] UETS
DAVALI : … – … …
DAVA : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/03/2022
KARAR TARİHİ : 24/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı Vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin ikamet ettiği Güzelyalı Yalı Mahallesi 47.Sokak No:4 Mudanya/BURSA adresindeki Yalı Apartmanının dış cephe ısı yalıtım mantolama işlemi için 06.10.2021 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşmede yer alan kaşeye göre … İnş. Boya Nak. Gıda Turz. San. Tic. Ltd. Şti. adlı firma ile düzenlendiğini, sözleşmeye göre göre davalı tarafın yetkilisi olduğu firma, sözleşmede belirlenen malzemelerle ve belirlenen talimatlara uygun şekilde 25 iş günü içerisinde işi bitirmeyi taahhüt ettiğini, sözleşme bedeli olarak 120.000,00 TL belirlendiğini, daire başına 12.000 TL düştüğünü, Müvekkillerinin sözleşmeye uygun olarak peşin 2.000,00 TL bedeli sözleşme imzalandığında şirket yetkilisi olan davalıya ayrı ayrı verdiklerini, kalan bakiye için belirlenen şekilde 2 ayrı 1.500 TL lik ve 4 ayrı da 1.750TL lik senetleri davalı adına düzenleyerek davalıya teslim ettiklerini, Müvekkillerinin senet bedellerinin bir kısmını ödediğini bir kısmı ise halen davalının elinde olduğunu, Davalı tarafın yetkilisi olduğu şirket taşınmazda mantolama işlemlerine başladıktan kısa bir süre sonra işi yarım bırakarak gittiğini, Davalı taraflın işi tamamlamadığı gibi elindeki senetleri iade etmediğini, davalının elinde bulunan senetleri ciro ettiği bilgisinin öğrenildiğini, senetler müvekkillerince taşınmazda yapılacak mantolama işi karşılığında verildiği halde başlanılan mantolama işlerini tamamlamadığını, Mahkemece yapılacak keşif sonucunda davalının taşınmazda mantolama işine başladığı ancak yarım bıraktığı tespit edileceğini, bir kısım senetler geri verilse de davalının elinde 6 adet 1.750,00 TL lik senet kaldığı, Mahkemece yapılacak yargılama sonucunda davalının yetkilisi olduğu şirket ile müvekkillerimiz arasında imzalanan eser sözleşmesinde belirlenen yükümlülüklerin yerine getirilmediğinin tespitini, müvekkillerinin davalıya vermiş olduğu senetlerin hükümsüzlüğünü, Müvekkillerinin davalıya, davalının senetleri ciro ettiği tüm cirantalara ve davalının yetkilisi olduğu sözleşmelerde yer alan kaşede adı … İnş. Boya Nak. Gıda Turz. San. Tic. Ltd. Şti. Olan, sözleşmenin başlığında ise Kenttaş İnş. Boya San. Tic. Ltd. olarak adı geçen şirkete karşı herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitini, dava konusu yapılan senetlere ilişkin olarak öncelikli teminatsız olarak, aksi halde ise belirlenecek uygun bir teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkillerinin senetlerde adı geçen …’e, senetleri ciro ettiği tüm cirantalara ve yetkilisi olduğu sözleşmelerde yer alan kaşede adı … İnş. Boya Nak. Gıda Turz. San. Tic. Ltd. Şti. olan, sözleşmenin başlığında Kenttaş İnş. Boya San. Tic. Ltd. olarak adı geçen şirkete karşı borçlu olmadığının tespitini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi kararının verilmesini dava etmiştir.
Davalı adına usulüne uygun meşruhatlı davetiye tebliğ edilmiş, süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmadığı görülmüş, davacılar tarafından iddia edilen tüm vakıaları inkar etmiş sayılmıştır.
Dava; taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesine dayalı davacılar tarafından davalıya verilen bono yönünden adı geçen şirkete borçlu olmadıklarının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır.
Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 2022/110 E. 2022/136 K. 28/04/2022 tarihli görevsizlik kararı ile dosyanın mahkememiz esasına kaydedildiği görüldü.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar.
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un amaç başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.” hükmü bulunmaktadır. Kanun’un tanım başlıklı 3. maddesinin (1) bendi, “Sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (k) bendi, “Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (1) bendi “Tüketici işlemi; Mal veya hizmet piyasalarında Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklindedir. Bir hukuki işlemin tüketici işlemi sayılabilmesi için yukarıda belirtilen tanımlara uygun olması gerekir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde ise kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Toplanan tüm deliller ver dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde açılan dava; davacılar ile davalı taraf arasında dış cephe ısı yalıtım mantolama yapılması amacıyla sözleşme akdedilmesi neticesinde, davacılar tarafından davalıya teslim edilen senetlere dayalı olarak davalıya borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesine ilişkindir.
Mahkememiz işbu dava dosyası Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararıyla gönderilmiş ise de emsal mahiyette Yargıtay 15. HD’nin 2018/3342 Esas 2019/1069 Karar sayılı ilamı , Ankara BAM 27. HD’nin 2021/383 Esas 2021/821 Karar sayılı ilamı ,Kayseri BAM 4. HD’nin 2019/70 Esas 2020/19 Karar sayılı ilamı dikkate alınarak , davalı yüklenici ile davacı bina sakinleri arasında binanın dış cephe mantolama işine ilişkin eser sözleşmesi akdedildiği, iş bedeli için davacılar tarafından davalıya senetler verildiği, davalının sözleşmeyle kararlaştırılan mantolama işini eksik yaptığı iddiasıyla menfi tespit talebinde bulunulduğu,uyuşmazlığın münhasıran kambiyo hukukundan değil eser sözleşmesi kapsamında iş bedelinin ödenmesine dair verilen senet bedellerine dayalı olarak işin eksik yapılması nedeniyle menfi tespit talebine ilişkin olduğu kanaatine varılarak, davanın mahiyeti gereği nispi/mutlak bir ticari dava olmadığı, davacıların tüketici, davalının yüklenici, taraflar arasındaki ilişkinin de tüketici işlemi olduğu anlaşılmakla davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, Bursa Tüketici Mahkemeleri’nin görevli olduğuna dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Bursa Tüketici Mahkemeleri’nin görevli olduğuna,
2-HMK’nın 20. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın Bursa Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa Tüketici Mahkemesince takdirine, yargılamanın görevli mahkemede devam etmediği takdirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair,dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.24/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.