Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/736 E. 2022/802 K. 27.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/736
KARAR NO : 2022/802

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – T.C.N. … –

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/06/2022
KARAR TARİHİ : 27/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin Bursa ilinde ilinde iplik işi ile uğraşmakta olduğunu, müvekkili şirketin temsilcisi olan ….., kendi oturduğu evine yakın yerde bir yerde şirket için arsa arayışı içinde iken 06.01.2021 tarihinde, www.sahibinden.com adlı internet sitesinde aradığı şartlara uygun bir arsa ilanı görmüş olduğunu, Mudanya İlçesi 128 Ada 8 Parsel sayılı taşınmazın ilanında; “emlakçılar ile muhatap değilim. Acilen satılık kesin alıcı aranıyor v.b ” ifadelerin olduğunu da görmüş olduğunu, taşınmazın müvekkilin konutunun hemen arka sokağında olması ve müvekkilin de uzun zamandır o mevkide şirket için bir arsa arıyor olması nedeni ile ilanın dikkatini çektiğini ve hemen ilanda belirtilen 0 531 511 38 56 numaralı telefon ile irtibata geçtiğini, telefondaki şahıs kendisini … olarak tanıtmış olduğunu, telefom görüşmesinde doktor olduğunu ve Konya ilinde mesleğini yaptığını, taşınmazı ihtiyaca binaen sattığını beyan etmiş olduğunu, ilanda 1.290.000-TL olarak belirlenen fiyat pazarlıkla 1.250.000 -TL’ ye düşürülmüş olduğu bu ciddi pazarlık üzerine satıcı 50.000-TL kapora istemiş olduğunu, taşınmazın satın alınması öncesinde, müvekkil dikkatli davranmış ve tapu kaydını ve taşınmazın imar durumuna ilşkin belgeyi görmek istemiş olduğunu, davalı kendi adına olan tapu kaydı ve Mudanya Belediyesi amblemli imar durumunu gösteren belge resmini WhatsApp üzerinden göndermiş olduğunu, şirket yetkilisi Nesrin Sezer ARAS, ayrıca tapudan da, taşınmaz üzerinde olumsuz bir şerh olup olmadığını araştırmış ve herhangi bir şerh olmadığını da gördüğünü, müvekkilinin her türlü araştırmayı yaptığı inancı ile davalının talebi üzerine, 50.000 TL kaporayı, davalı adına olan Garanti Bankası TR21 0001 0008 9995 2330 1550 02 nolu hesaba 07.01.2021 tarihinde saat 12.41’de gönderdiğini, para gönderilir gönderilmez satış ilanı da siteden kaldırılmış olduğunu, davalı pandemi nedeni ile tapu müdürlüklerinin ileri tarihli randevu verdiğini ama kendisinin salı günü (12.01.2021) Bursa’ya geleceğini ve tapu sicil müdürlüğündeki tanıdığı Göktuğ beyin satış yapılması için yardımcı olacağını söylemiş olduğunu, müvekkilinin bu nedenle salı gününü beklemiş ve 11.01.2021 tarihinde davalıyı aramış ancak ulaşamadığını, bunun üzerine, Mudanya Tapu Müdürlüğü’nden yaptığı araştırmada tapu kaydında taşınmazın 2016 yılından beri hisseli olarak … ve … adına kayıtlı olduğunu, şüphelinin hiçbir zaman bu taşınmazın maliki olmadığını öğrendiğini, bu sebeple, davalı hakkında Bursa CBS’ne şikayetçi de olunmuş ve davalı hakkında atılı dolandırıcılık suçundan dolayı Bursa 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/313 E. sayılı dava dosyası ile hakkında dava açılmış olup, dava dosyası derdest olduğunu, davalının halen benzer suçlardan tutuklu olduğunu, suç duyurusu ile birlikte, Bursa 10. İcra Müdürlüğü’nün 2021/405 E. Sayılı dosyası ile kapora olarak gönderilen paranın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalı haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz etmiş olduğunu, bu nedenlerle davalının icra müdürlüğü dosyasına yapmış olduğu itirazın reddine karar verilerek % 20 den az olmamak şartıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine talep ve dava etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından davalıya 18/01/2021 tarihinde ilamsız takip talebinde bulunmuştur. İcra Dairesi tarafından davalı borçluya ilamsız takiplerde ödeme emri usulüne uygun tebliğ edilmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde 26/01/2021 tarihinde borca itiraz etmiştir.
Bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde mutlak ticari davalar: [(1) Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1. m.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;,
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012 – 6335 s. K. 1. m.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır] şeklinde düzenlenmiştir.
Bunun yanında, TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanununun havale hakkındaki 457 – 462 ve vedia hakkındaki 463 – 482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispî nitelikteki ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu Kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Davalının tacir sayılması için, bilindiği üzere TTK’nın 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” hükmü ile anılan Yasa’nın 11. maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” Yine TTK’nın 15. maddesinde de “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Yargıtay yerleşik uygulamaları gereğince, bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiştir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekecektir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, taşınmazın devri için kapora olarak ödenen bedelin iadesinin talep edildiği eldeki davada, davacı tacir ise de davacının kabulunde olduğu üzere davalının tacir olmadığı, doktor olarak kendisini tanıttığı, ticari faaliyette bulunmadığı, ihtiyaç sebebiyle dava konusu taşınmazı satılığa çıkararak kapora bedeli aldığı anlaşılmakla, itirazın iptaline konu alacağın niteliği itibariyle TTK 4. Maddesi uyarınca mutlak ticari dava olmadığı gibi davalı gerçek kişinin tacir olduğuna dair delil bulunmadığı, nispi ticari dava olması için iki tarafın tacir olup ticari işletmelerini ilgilendirmesi gerektirdiğinden, davalının yukarıda açıklandığı üzere tacir olmadığı sabit olmakla mahkememizin görevsizliğine, genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın görev, dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, BURSA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN görevli olduğuna,
2-HMK’nun 20 maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın Bursa Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesince taktirine, yargılamanın görevli mahkeme de devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.