Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/655 E. 2023/45 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/655 Esas
KARAR NO : 2023/45
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – … …
VEKİLLERİ : Av. … – [16717-17083-38589] UETS
Av. … – Barış Mah. Defne Sok. Defne Apt. No:1011 Nilüfer/ BURSA
DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. … – Atatürk Cad. İpekçi Han K:1 No:3 Osmangazi Osmangazi/ BURSA
DAVA : Yargılamanın Yenilenmesi
DAVA TARİHİ : 30/01/2019
KARAR TARİHİ : 17/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Yargılamanın Yenilenmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilin davalı kooperatiften … isimli şahıs adına tahsisli daireyi 18/12/2002 tarihinde ortaklık sözleşmesi ile 22.000,00 TL bedel karşılığında satın aldığını ve kısmi ödemeler şeklinde borcunun tamamını ödediğini ve bu hususunda kooperatifin karar defterine işlenmiş olduğunu, satın alma tarihinde dairenin natamam olduğunu ve Nisan 2003 ayı içerisinde noksanlıkları tamamlanarak tapusu ile birlikte müvekkiline teslim edileceğinin beyan edildiğini, aradan uzunca bir süre geçmesine rağmen dairenin noksanlarının tamamlanıp teslim edilmediğini ve dairenin arsa sahiplerinden …. …. adına tescil edilmesi nedeniyle Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 2004/98 e sayılı dosyası ile tapu iptali ve tescil davası açıldığını, yargılamanın halen devam ettiğini, müvekkiline imzalatılan 18/12/2002 tarihli ortaklık sözleşmesine konu böyle bir taşınmazın olmadığı gibi müvekkiline Murat Aydın tarafından satılan ve müvekkili tarafından parası tamamen ödenen yine sözleşmede bahsi geçen ve 2003 yılının 4.ayında bitmiş olarak teslim edileceği söylenen dairenin müvekkile tesliminin mümkün olmadığının anlaşıldığını belirterek 18/12/2002 tarihli ortaklık sözleşmesinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı …’ nın 18/12/2002 tarihinde müvekkilleri kooperatifin üyesi bulunan …’ ın hissesini devir alarak kooperatifin üyesi olduğunu, kooperatifin halen devam etmekte olduğunu ve davacınında halen kooperatif üyeliğinin devam ettiğini, ancak uzun süredir aidatlarını yatırmadığını, müvekkilleri kooperatifin yaptırmakta olduğu konutların arsa sahipleri tarafından kooperatifin haberi olmadan tamamını kendi üzerlerine tescil ettirdiklerini, müvekkilleri kooperatif tarafından arsa sahipleri aleyhine Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2004/549 sayılı tapu iptali ve tescil davasının halen devam ettiğinini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2004/921 esas sayılı dosyası, Bursa 6.İcra Müdürlüğü 200510050 e sayılı dosyası, Ticaret sicil dosyası, bilirkişi incelemesi, Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/517 e sayılı dosyası, tapu kayıtları tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 375/1 maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi yoluyla kesinleşen hükmün ortadan kaldırılması isteğine ilişkindir.
Davacı vekilinin daha önce Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/542 esas sayılı dosyasında sunmuş olduğu 23/11/2018 havale tarihli dilekçesinde özetle: mahkememiz 14/07/2017 günlü gerekçeli kararı ile müvekkilin üyeliğinin kabul edilerek aidat ödemesine karar verildiğini, 28/10/2018 tarihinde davalı kooperatifin karar defterine ulaşıldığını, söz konusu karar defterinde müvekkilin daireyi peşin aldığını, devir işlemleri için 22.000,00-TL ödediğini ayrıca 3.000,00-TL tapu masrafı ödediğini, kendisinden bu bedeller dışında başkaca aidat veya para istenmeyeceğinin karara bağlandığını, söz konusu bu yeni durumun mahkememizce daha önce verilen kararı tamamen değiştirir nitelikte olduğunu ortaya çıkan yeni delil doğrultusunda yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce dosyaya sunulan dilekçe değerlendirilerek , davacı tarafından 23/11/2018 havale tarihli dilekçesinde yargılamanın yenilenmesi talep edildiği, bu dilekçe üzerine Mahkememizin 2017/542 Esas sayılı dosya üzerinden yargılamanın yenilenme talebinin reddine karar verildiği yeniden 14/01/2019 tarihli dilekçe ile yargılamanın yenilenmesi talebinin değerlendirilmesini talep ettiği anlaşılmakla yukarıda açıklandığı üzere yargılamanın yenilenmesi, ayrı bir dava olup yeni bir esasa kayıt edilip yargılama delillerini bildirir yeni dilekçe sunarak harcın ve gider avansının yatırılması zorunludur. Davacı tarafından 14/01/2019 tarihli dilekçe ile 23/11/2018 havale tarihli dilekçesinin değerlendirilmesini talep ettiğinden bu talebin mahkememizin 07/12/2018 tarihli ek karar ile değerlendirildiği talebin reddine karar verildiğinden, değerlendirilecek talep dilekçesinden de bahsedilemeyeceği gibi yargılamanın yenilenmesinin ayrı bir dava olduğundan, yeniden delillerini bildirir dilekçe verilerek harcı ve gider avansı yatırılarak talepte bulunması gerekirken önceki dilekçeye yollama yapılarak, harç ve gider avansı yatırılmadan talepte bulunulmasının usulune uygun yargılamanın yenilenme talebi olmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Mahkememiz kararının İstinaf Kanun Yoluna Başvuru üzerine Bursa BAM 5. Hukuk Dairesinin 2019/2289 Esas ve 2022/645 Karar sayılı Kararda”Mahkemece, davacının talebinin yeni esasa kaydedildildiği, eski esas üzerinden verilmiş ek karar mahiyetinde olmadığı, yeni esasa kaydedilen davada HMK’nun m.119 madde hükümlerine göre dava dilekçesinin usulune uygun olması gerekir . 119/1-b hükmüne göre, “davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri”nin dava dilekçesinde gösterilmesi zorunludur. Aynı maddenin 2’nci fıkrasına göre, “Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır.” Buna göre davacının dilekçesindeki eksikliğin tamamlanması için süre verilmesi, gerekirse ihtarlı davetiye çıkarılması ayrıca eksik harç ve yargılama giderlerinin HMK 120. Madde kapsamında tamamlattırılması , verilen sürede eksikliğin giderilmesi halinde davacının yargılamanın yenilenmesi talebinin HMK 374 vd maddelerine göre değerlendirilmesi. Dava dilekçesinde eksikliğin tamamlanmaması halinde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesi tarafından eksikliklik tamamlatılmadan, talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermesi doğru olmamıştır.’
Davacı vekiline 14/01/2019 tarihli iadeyi muhakeme talebinin değerlendirilmesi hakkında konulu dilekçede “ HMK 119 maddesinin b, c, ç, ğ, h fıkralarında sırasıyla b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri , c) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, ç) Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri, ğ) Açık bir şekilde talep sonucu, h) Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası olarak belirtilen dava dilekçesi zorunlu unsurlardan olan davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri , Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri, Açık bir şekilde talep sonucunun eksik olduğundan HMK’nın 119/2. Maddesi gereğince bu unsurların tamamlanmasının istenilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından 03/10/2022 tarihli dilekçe ile 28/10/2018 tarihinde davalı kooperatifin karar defterine ulaşıldığını, söz konusu karar defterinde müvekkilin daireyi peşin aldığını, devir işlemleri için 22.000,00-TL ödediğini ayrıca 3.000,00-TL tapu masrafı ödediğini, kendisinden bu bedeller dışında başkaca aidat veya para istenmeyeceğinin karara bağlandığını, söz konusu bu yeni durumun mahkememizce daha önce verilen kararı tamamen değiştirir nitelikte olduğunu ortaya çıkan yeni delil doğrultusunda yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin yargılamanın yenilenmesine konu dava dosyası 2017/542 Esas ve 2017/920 Karar sayılı dosya değerlendirildiğinde, mahkememizin 2017/542 Esas sayılı dosya yönünden davanın açılmamış sayılmasına ve Birleştirilen 2ATM 2015/260 Esas sayılı Dosya yönünden kararın Yargıtayca Onanarak kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verilmiştir. Davacı tarafından bu karara yönelik temyiz kanun yoluna başvurmayarak yeni delil ortaya çıktığından bahisle kararı tebliğe çıkararak kesinleştirdiği ve eldeki yargılamanın yenilenmesi davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere yargılamanın iadesi, yargılama sırasında ağır hatalar ve eksiklikler olması durumunda kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş kararlara karşı Kanun’da sınırlı olarak sayılan sebeplerin varlığı halinde öngörülen olağanüstü bir kanun yolu olup 6100 saylı HMK’nin 374 ila 381. maddelerinde düzenlenmiştir.
HMK madde 375- (1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
(1) 17/4/2013 tarihli ve 6460 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle bu maddenin beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra buna göre teselsül ettirilmiştir.(2) 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 43 üncü maddesi ile bu fıkrada yer alan “Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.” ibaresi “kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.” şeklinde değiştirilmiştir.
ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.
e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.
f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması.
(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir. ” şeklinde yer almıştır.
O halde yukarıdaki açıklamalardan somut olayda, davacı tarafından yargılamanın yenilenmesi dilekçesinde, yeni delile dayalı yargılamanın yenilenmesi talep edilmekle, yargılamanın yenilenmesine konu mahkememizin 2017/542 Esas sayılı dosya yönünden davanın takip edilmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, bu karar usule yönelik bir karar olup davanın esası hakkında karar verilmediğinden, yargılamanın yenilenmesi talebinin mahkememizin 2017/542 Esas sayılı dosyası yönünden değil birleşen Mahkememizin 2015/260 Esas sayılı dosya yönünden verilen karara dair olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkememizin Birleşen 2015/260 Esas sayılı dosyasında Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/3583 Esas ve 2017/342 Karar sayılı Kararı ile davacı …’ nın temyiz talebi yerinde görülmeyerek karar Onanmıştır.
Davacı … vekilinin 28/05/2014 havale tarihli temyiz başvuru dilekçesinde, davalı kooperatifin 18/12/2022 tarihli 64 nolu Kararı ve Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/384 Esas ve 2013/419 Karar sayılı Karar yönünden müvekkilinin dolandırıldığını müvekkilinin ödediği bedelin iadesini talep ederek Yargıtay’ a başvurulmuştur.
Birleşen Mahkememizin 2015/260 Esas sayılı dosyasında, yargılamanın yenilenmesi talep eden davacının davalı olduğu dosyaya yeni sunulduğu belirtilen kooperatife ait 18/12/2022 tarihli 64 nolu Kararı ve Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/384 Esas ve 2013/419 Karar sayılı Karar yönünden, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/3583 Esas ve 2017/342 Karar sayılı Kararına yönelik Davacı … vekilinin 28/05/2014 havale tarihli temyiz başvuru dilekçesinde de yer aldığı, yine dosya içerisinde 09/11/2005 tarihli davalı kooperatifin Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/98 Esas ve 2005/423 Karar sayılı Temyiz başvuru dilekçe eklerinde de yer aldığı dosya içerisinde bu belgelerin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacı tarafından sunulan belgelerin HMK 375 /1-ç maddesi kapsamında “Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması” değerlendirilemeyeceği, mahkememizce verilen Birleşen 2015/260 Esas sayılı dosyadaki kararın verilmesinden öncede yer aldığından yargılamanın yenilenmesine yönelik HMK madde 375 . Maddesindeki sebeplerin ispat edilemediğinden yargılamanın yenilenmesi davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın subut bulmadığından reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kararın niteliği gereği kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının vekil ile temsil edildiğinden A.A.Ü.T göre 9.200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
5-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden itibaren ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/01/2023

Katip …

¸e-imzalıdır.

Hakim …

¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.