Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/352 E. 2022/718 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/352 Esas
KARAR NO : 2022/718

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ :Av…. –
DAVALI :… – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/02/2021
KARAR TARİHİ : 07/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacaklı olduğu Tasfiye Halindeki İhlas Finans Kurumu AŞ, 29/12/2010 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi uyarınca 55523 numaralı kar ve zarar katılım akdi, cari hesaplar ve hesapların eklerinde bulunan 625,00 USD’yi ve 3.265,62 EURO’yu bütün hakları temlik alan …’ne temlik ettiği, temlik alan davalı şirket , kendisine temlik edilmiş olan tutarı müvekkiline sözleşmedeki şartlarda ödemeyi kabul beyan ve taahhüt ettiği, temlik alan davalı toplam 625,00 USD’yi 28/07/2011 tarihinden başlayarak her ayın 28. Günü olmak şartıyla 28/11/2011 tarihi de dahil olmak üzere 5 taksit 100,00USD, son taksit olan 125,00 USD’yi 28/12/2011 tarihinde ödemeyi taahhüt ettiği, ayrıca davalı 3.265,62 EURO’yu 28/01/2012 tarihinden başlayarak her ayın 28. Günü olmak şartıyla 28/07/2014 tarihi de dahil olmak üzere 31 taksit 100,00 EURO olarak, son taksit olan 165,62 EURO’yu da 28/08/2014 tarihinde ödemeyi taahhüt ettiği, fakat sözleşmede belirtilen vadelerde taksitlerin ödemeleri yapılmamış olması sebebiyle Bursa 6. İcra Müdürlüğü’nün 2019/9625 sayılı dosyasıyla davalı borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığı, borçlu şirket vekili aracığıyla icra takibine haksız yere borca ve yetkiye itiraz etmiş, takip durdurulması nedeniyle iş bu davanın açıldığı belirtilerek, itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davaya konu uyuşmazlığın mutlak ticari dava sayıldığını, ticarî davaların, asliye ticaret mahkemelerinde açılması gerektiğini, TTK’nın ticarî davaları tanımlayan 4.maddesinde; ‘4/1-f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.’ hükmü düzenlendiğini, aynı kanunun 21. Maddesinde de taraflardan birisi için ticari iş niteliğinde olan bir işin diğer taraf için de ticari iş sayılması gerektiğine ilişkin düzenleme mevcut olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2009/9110 K. 2011/2297 sayılı kararında; ”Uyuşmazlık bankacılık işleminden kaynaklanmakta olduğunu, davanın T.T.K.nun 4/1-6 ncı madde, fıkra ve bendi uyarınca, mutlak ticari dava niteliği taşıması; öte yandan, tacir olan davacı banka için ticari olan bir işin, tacir olmayan davalı için de ticari sayılması da aynı kanunun 21 inci maddesi hükmü gereği olması…” şeklinde hüküm tesis edildiğini savunmuş, davanın öncelikle görevsizlik yönünden olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyanın mahkememize Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/01/2022 tarihli, 2021/59 E. 2021/34 K. Sayılı kararı ile gönderildiği anlaşıldı.
Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 19/02/2021 tarihinde açılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar.
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Toplanan tüm deliller ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde açılan dava; davacı ile davalı şirket arasında 29/12/2010 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeye göre davalı şirketin davacıya her ay 100 USD (son taksit 125,00 USD) olmak üzere toplam 625,00 USD ödeme yapmayı taahhüt ettiği, yine davalı şirketin davacıya her ay 100 EURO (son taksit 165,62 EURO) olmak üzere toplam 3.265,62 EURO ödeme yapmayı taahhüt ettiği, davalı şirketin edimlerini yerine getirmemesi üzerine davacı tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatılması, davalı şirketin takibe itiraz etmesi üzerine açılan icra takibine dayalı itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesine ilişkindir. Her ne kadar işbu dava dosyası Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararıyla Mahkememize gönderilmiş ise de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-2630 Esas 2019/328 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; davacı ile davalı şirket arasında imzalanan alacağın temliki sözleşmesinin bağımsız mahiyette bir sözleşme olduğu, taraflar açısından kendi başına hüküm ifade ettiği, davacının anılan sözleşmeye dayanarak sözleşmenin karşı tarafı olan davalı şirket aleyhine icra takibinde bulunduğu,yapılan itiraz üzerine itirazın iptali davasının açıldığı, davacının temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki İhlas Finans Kurumu A.Ş. işbu davada taraf olmadığı, davanın mutlak ticari bir dava olmadığı, dava tarihi itibariyle davacının esnaf/tacir olmadığı ,vergi kaydının bulunmadığı, davanın nispi ticari dava da sayılamayacağı kanaatine varılmakla birlikte davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle, mahkememizin görevsizliğine, Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın görev dava şartı noksanlığı sebebiyle, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin GÖREVLİ OLDUĞUNA,
2-Hükmün İstinaf kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde HMK’nın 21. ve 22. maddesi gereğince yargı yerinin belirlenmesi için derhal dosyanın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesince takdirine, yargılamanın görevli mahkemede devam etmediği takdirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.07/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.