Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/280 E. 2023/455 K. 18.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/280 Esas
KARAR NO : 2023/455

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – [16103-01374-26279] UETS
DAVALI : 1- … – … …
VEKİLLERİ : Av. … – [16704-07068-69903] UETS
Av. … – [16583-85488-59183] UETS
DAVALI : 2- … – … …

DAVA : Menfi Tespit (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/03/2021
KARAR TARİHİ : 17/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin, adına kayıtlı Demirtaş Cumhuriyet mah. 1228 sk. Hocaoğlu Apt. A Blok no:13 Osmangazi/Bursa adresindeki taşınmazını bir takım maddi sıkıntıları sebebiyle 195.000,00 TL’ye satışa çıkardığını,… Emlak isimli iş yerinin sahibi olduğunu söyleyen Burcu isimli bir şahsın müvekkili arayarak taşınmazına … isimli bir alıcı bulduğunu, bu alıcının 130.00,00 TL’sinin hazır olduğunu geri kalan 60.000,00 tl’yi de Nisan 2020’de ödeyebileceğini söylediğini, müvekkilinin de paraya ihtiyaç duyduğu için bu teklifi kabul ettiğini, müvekkili ile …, Nisan 2020’de ikinci taksitin ödenmesi ile söz konusu taşınmazın davalı …’ya devredileceğine dair bir sözleşme imzalanması amacıyla noterlikte bulunduklarını, ancak sonrasında davalı …, 130.000,00 tl’nin bir kuyumcuda sayılmasını teklif ettiğini ve müvekkili … Kuyumculuk isimli bir kuyumcuya götürdüğünü, burada para sayılmış ve müvekkiline 130.000,00 tl teslim edildiğini, davalı … ile müvekkili ilk etapta 130.000,00tl’nin peşin, nisan 2020 tarihinde ise 60.000,00 tl’nin ödeneceği konusunda mutabakata vardıklarını, ayrıca yine ilk etapta 130.000,00 tl’nin ödendiği gün, noterde “nisan 2020 tarihinde … tarafından bakiye 60.000,00 tl’nin ödenmesi ile tapu devrinin gerçekleştirileceğine” dair, bir sözleşme imzalamayı kararlaştırtıkları ise de davalı …, davacı müvekkile, kuyumcuda, kuyumcunun da bu yöndeki telkinleri ile birlikte “ya boşver gitmeyelim şimdi notere, onun yerine gel burada bir senet imzalayalım” demek suretiyle müvekkilini kandırdığını ve elinden işte bu suretle bir senet aldığını, yine müvekkilinin geriye dönüp baktığında bir tefecilik çetesinin eline düştüğünü anladığını, zira …, nisan 2020’de kalan bakiyeyi ödemediği gibi, hiçbir suretle tapuyu almaya da yanaşmadığını, müvekkilini bir iki ay oyalamış ve sonrasında da müvekkile uçuk bedeller ödenmesi konusunda korkunç baskılar uyguladığını, … isimli şahıs, müvekkiline bu işi çözebilecek bir tanıdığının olduğunu söyleyerek müvekkilini … isimli bir şahıs ile tanıştırdığını, … de bu işi halledebilmek için müvekkilden 42.000,00 tl ücret istediğini, müvekkilinin 42.000,00 tl’yi ödemeyi kabul ettiğini ve 33.000,00 tl’yi …’e elden teslim ettiğini, geri kalan 9.000,00 tl’yi ise peyderpey yine elden …’e ödediğini, müvekkilin …’e yapmış olduğu ödemelere müvekkilin kaynı olan … ve müvekkilin kayınpederi …’ında şahit olduklarını, …’nın aradan geçen zaman içerisinde müvekkile herhangi bir ödeme yapmaması ve …’ya da ulaşamaması sebebiyle müvekkilinin taşınmazını başka bir alıcıya devretmek zorunda kaldığını, müvekkilin taşınmazını başkasına devretmesinden sonra davalı … bu sefer de bir diğer çete üyesi olan …’i devreye soktuğunu, davalı … senedi dava dışı …’e verdiğini, davalı … ile birlikte hareket eden ve senedin kendisinde olduğunu söyleyen … isimli şahıs müvekkilin evine kadar gelerek müvekkilin eşini ve çocuğunu öldürmekle tehdit ettiğini, bir araba dolusu adamıyla birlikte konut basan … yüzünden müvekkilin babası kalp krizi geçirdiğini ve 13.01.2021 tarihinde vefat ettiğini, bütün bu nedenlerle bu kişilerin isteklerine hem kendisi hem de ailesi artık daha fazla zarar görmesin diye boyun eğmiş ve eşinin adına kayıtlı taşınmazın devrini kabul etmek zorunda kaldığını, taşınmazın devralan …’in eşi … olduğunu, … vekaletname ile satış işleminde taraf olduğunu, …, en başta davalı … adına verilen senedi iznik tapu müdürlüğüne getireceğini söylemiş ancak sonradan anlaşıldığı üzere o senedi getirmek yerine sahte bir senet getirdiğini ve müvekkilini bir kez de bu şekilde dolandırıldığını, davalı …, davacı müvekkil ile davalı … aleyhine bursa 5.icra müdürlüğü’nün 2021/… E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davalılara herhangi bir borcu bulunmadığını, bu nedenle teminatsız bir şekilde tedbir konularak davaya konu icra takibinin ivedilikle durdurulmasını talep ettikleri, davalı …, söz konusu takibin kötü niyetli bir şekilde başlatıldığının anlaşılmaması için usulen …’yı da borçlu olarak gösterdiklerini ve …’nın aracına haciz eklediklerini ve çalıştığı iş yerine de maaş haczi gönderdiğini, tüm bu nedenlerle öncelikle icra takibinin teminatsız bir şekilde durdurulması yönünden tedbir kararı verilmesine ve akabinde davanın kabulüne karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
Davalı …’nın Cevap Dilekçesinde; Demirtaştaki bir dairenin alım satımı konusunda anlaştıklarını, davacıya 130.000,00 TL verdiğini, davacının, kendisini sürekli şekilde oyalarak devri yapmaktan kaçındığını, 60.000,00 TL’nin bir kısmı olan 45.000 TL’yide peyderpey gerek elden gerek banka ile kendisinin gösterdiği …’e ödediğini,ödemelerine rağmen davacının evi devretmediğini, davacının kendisini Uğur … ile tanıştırdığını ve yerin yeni sahibi olduğunu, ödemeleri bu kişiyle halledeceklerini söylediğini beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davalı …’in Cevap Dilekçesinde; Bonodan doğan menfi tespit davasındaki uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, davacı tarafın …, … ve … ile yaşadığını iddia ettiği olayların doğrudan müvekkilline bağlantısı olmadığını, senedin hukuki bir delil niteliği taşımayan, davacı ya da bir 3.şahıs tarafından her an üretilebilecek bir kağıt parçası olduğunu, bu senedin dava dilekçesine delil mahiyetinde eklenmesini Mahkemenin takdirine bıraktıklarını, müvekkil ve eşinin tek kusuru babasını kaybeden davacıya yardımcı olmak olduğu, bunda diğer davalı … …’nın tutumu da etkili olduğunu, davacı ve diğer davalı 1 seneye yakın bir süre müvekkili oyaladıklarını, borcuna karşılık bir mal kaybına uğrayacağı ihtimalini gören davacı derhal eldeki davayı açtığını, hukuki mesnetten yoksun iddialarla müvekkili suçladığını, Davacının kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, Bursa BAM 13. HD’nin ilamı, İznik CBS’ye, Bursa 5. İcra Dairesi’ne, Bursa CBS’ye, Osmangazi Tapu Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Toplanan tüm deliller ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde açılan dava; davacı tarafça Bursa 5. İcra Dairesi’nin 2021/… Esas sayılı icra dosyasına konu senede dayalı olarak davalılara borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesine ilişkindir.
TTK’ nın 776/1. maddesinin (b) bendinde bono veya emre yazılı senedin “kayıtsız ve şartsız” belirli bir bedeli ödeme vaadini içermesi gerektiği, 777. maddesinde de bu unsuru içermeyen bir senedin bono sayılmayacağı hükme bağlanmıştır.
Yargıtay HGK’nın 14.3.2001 tarih ve 2001/12-233 sayılı kararı ile 20.6.2001 tarih ve 2001/112-496 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. İİK’ nın 169/a maddesi uyarınca sözkonusu yazılı belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gereklidir.
Takibe konu senet örneği incelendiğinde; borçlu/keşidecinin davacı olduğu, alacaklının davalı lehtar … ve senedi ciro ile alan diğer davalı … olduğu, davalı … tarafından kambiyo senetlerine mahsusu haciz yolu ile Bursa 5. İcra Dairesi’nin 2021/… Esas sayılı icra dosyasında takibe konu edildiği,130.000,00 TL asıl alacak ve 11.232,20 TL işlemiş faiz üzerinden takip yapıldığı,senet incelendiğinde” malen” bedel kaydı olduğu görülmektedir.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” ifadesine yer verilmiştir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya dair ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i ( savunma ) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, 290. maddedeki meblağdan az bir miktara dair olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet ( kesin delil ) ile ispat edilebilir.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Senet, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu savlayan tarafa aittir.
Davaya konu senet malen kaydını içermekte olup;bu kayıt karşısında bedelsizlik bakımından açılan menfi tespit davasında da ispat yükü davacı borçludadır. Eğer taraflardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, buna senedin talili denmektedir.Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme(ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir ve bu hâlde ispat yükünün kaydın aksini iddia edene ait olacağında kuşku bulunmamaktadır.
Senette yazılı bulunan bedel kaydının hem borçlu hem de alacaklı tarafından talil edilmesi hâlinde ispat yükünün hangi tarafta olduğu hususu da üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. HMK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası ve TMK’nın 6. maddeleri uyarınca borçlunun bononun bedelsiz olduğunu ispat etmesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/19-821 Esas ve 2019/58 Karar sayılı kararında benzer bir hadiseye ilişkin olarak içtihat edildiği üzere;”…..Davacı, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, malen kayıtlı senedin bedelsiz olduğunu, dava dilekçesinde açıklandığı üzere nakit borç karşılığı düzenlendiğini ileri sürerek menfi tespit isteminde bulunmuş, davalı ise 28.11.2011 tarihinde Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde verdiği ifadesinde senedin dava dışı üçüncü kişinin kendisine olan nakit borcunun davacı tarafından üstlenilmesi nedeniyle düzenlendiğini savunmuştur. Yukarıda da ifade edildiği üzere bono bağımsız borç ikrarı içeren bir senet olup, senette bedel kaydının mevcut olması hâlinde ispat yükü kaydın aksini savunan tarafa aittir. Somut olayda ise her iki yanın bononun mal karşılığı olmadığına dair beyanları karşısında senedin her iki tarafça da talil edildiğinin kabulü zorunludur ve bu durumda TMK’nın 6. ve HMK’nın 191. maddesi uyarınca ispat yükünün davacı senet borçlusunda olduğu yolundaki genel kuralın yer değiştirmeyeceği ve davacının senedin bedelsiz olduğunu ispatlaması gerektiği kabul edilmelidir. ..” denilmiştir.
Davacı yanca senedin ”malen” kaydı ,dava dilekçesinde belirtildiği üzere senedin davacının maliki olduğu Demirtaş Cumhuriyet Mahallesi’nde bulunan taşınmazını maddi durumu nedeniyle 195.000,00 TL’ye satışa çıkardığı, davalı …’un ilk olarak davacıya 130.000,00 TL ödeme yaptığı, bakiye miktar için tarafların bir araya geldiği, davacıdan ikinci bir senet alındığı, davalı …’un satışı kararlaştırılan evin bakiye miktarını ödemediği, evin tapusunu almaya yanaşmadığı, davalı …’un aradan geçen zaman içerisinde davacıya herhangi bir ödeme yapmadığı ve davalı …’ya ulaşamaması sebebiyle davacının taşınmazını başka bir alıcıya devrettiği talil edilmiştir. Davalı … tarafından sunulan cevap dilekçesinde de davacı ile Demirtaş’ta bulunan dairenin alım-satımı konusunda anlaşıldığının, işbu daireye istinaden davacıya 130.000,00 TL ödeme yapıldığının, bakiye 60.000,00 TL ödemenin bir kısmı olan 45.0000,00 TL nin de banka aracılığıyla davacının belirttiği dava dışı Hakan’a ödendiği, ancak davacı tarafça evin devredilmediği ve ödenilen 130.000,00 TL nin de kendisine iade edilmediği , davalı …’un çevreye ve diğer davalı …’a borçları nedeniyle senedin devredildiğinin belirtildiği tespit edilmekle birlikte eldeki davada ispat külfeti davacı yandadır.
4721 sayılı TMK’nın 6. Maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 190. Maddesine göre “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” hükmü yer almaktadır.
HMK’ nın 200. Maddesine göre ” Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. ” hükmü yer almaktadır.
Her ne kadar davacı tarafça, ilgili icra takibine konu senede dayalı olarak davalılara borçlu olunmadığı iddiasıyla menfi tespit davası açılmış ise de davacı tarafça senet kaydının talil edildiği , dava dilekçesinde de belirtildiği üzere, davacı ile davalı … arasında herhangi mal alışverişi olmadığı,davacının taşınmazını davalı …’a devredeceği için davalı …’tan almış olduğu 130.000,00 TL bedelin güvencesi olarak bu senedi keşide ettiğinin belirtildiği, Yargıtay HGK’ nın 14.3.2001 tarih ve 2001/12-233 sayılı kararı ile 20.6.2001 tarih ve 2001/112-496 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği, İİK’ nın 169/a maddesi uyarınca sözkonusu yazılı belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gereklidir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2014/11410 E. 2014/13843 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere; bir senedin teminat vasfını taşıyabilmesi için; ya senet metninde açık olarak teminatın hangi hususta verildiğinin belirtilmelisi gerektiği ya da ayrı bir sözleşmeyle söz konusu teminata atıf yapılarak senedin teminat için verildiğinin belirlenebilir olmasının sağlanması gerektiği, senet üzerine yazılacak olan “teminattır” ibaresinin tek başına bonoya teminat senedi olma hüviyetini kazandırmayacağı, “teminat senedidir,” “devredilemez”, “ciro edilemez”, ibarelerinin tek başına geçersiz olduğu ve hiç yazılmamış kabul edileceği, davaya- icra takibine konu senedin davacı tarafça güvence olarak /teminat olarak verildiğini ispatlaması gerektiği, dava dilekçesi ekinde yer alan dava dışı Hakan ile davalı … arasında akdedilen 16/09/2020 tarihli sözleşme incelendiğinde 130.000,00 TL bedelli senedin vade-tanzim tarihinin belirtilmediği, yukarıda belirtilen Yargıtay HGK ilamında yer alan unsurların sözleşmede belirtilmediği, davaya konu edilen senedin, dava dışı Hakan ve davalı … arasında akdedilen 16/09/2020 tarihli sözleşmedeki senet ile aynı senet olduğu hususunun davacı tarafça ispatlanamadığı, davacı tarafça davaya konu edilen senedin ev satışı karşılığında davalı …’a verildiğinin belirtildiği, hem davalı …’tan 130.000,00 TL alındığı hem de davalı …’a maliki olunan Demirtaş Cumhuriyet Mahallesi’nde bulunan taşınmazın devrinin yapılmadığının, dava dışı başka bir kişiye taşınmazın devrinin yapıldığının tespit edildiği, davaya konu edilen senet bedelinin davalılara ödendiği hususu davacı tarafça ispatlanamadığından (davacı tarafça dava dilekçesinde yemin deliline dayanılmadığı hususu da göz önünde bulundurularak)davanın reddine, İİK nın 72. Maddesi gereğince kötüniyet tazminatı koşulları oluştuğundan(ihtiyati tedbir ara kararı uygulandığından) icra takip değeri/dava değeri olan 141.232,30 TL nin %20 si olan 28.246,46 TL nin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın REDDİNE,
2-İİK nın 72. Maddesi gereğince kötüniyet tazminatı koşulları oluştuğundan(ihtiyati tedbir ara kararı uygulandığından) icra takip değeri/dava değeri olan 141.232,30 TL nin %20 si olan 28.246,46 TL nin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 2.411,90 TL’den mahsubu ile bakiye 2.232,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerine bırakılmasına,davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı … vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 22.184,85 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
6-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren HMK’nın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/04/2023

Katip …
¸E-imzalıdır.

Hakim …
¸E-imzalıdır.