Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/245 E. 2022/543 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/245
KARAR NO : 2022/543

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALILAR : 1- … – T.C.N. … …
2- … – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/10/2014
KARAR TARİHİ : 26/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket tarafından Bursa 13. İcra Müdürlüğünün 2008/61 Esas sayılı dosyası üzerinden Türkiye … Katılım Bankası Nilüfer Şubesine ait 4429532 çek numaralı, 09/01/2008 keşide tarihli, 75.000,00 TL bedelli , 4429533 çek numaralı, 08/02/2008 keşide tarihli, 80.000,00 TL bedelli çeklere dayanılarak icra takibi başlatıldığını, davalılardan … Rulman Gıda Tic. Ve San. A.Ş. Keşidecisinin, davalılardan …’e avalist olarak sorumlu olduğunu, icra takibinin kesinleşmesinden sonra bir kısım tahsilatların yapılmış ise de davalılar tarafından dosya borcunun tamamının ödenmediğini, bunun üzerine davalılardan … adına kayıtlı taşınmazın haczedildiğini, ve satış işlemlerinin başlatıldığını, gayrimenkulün satış işlemleri devam ederken davalıların Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/650 Esas sayılı dosyası üzerinden takip konusu çeklerin zamanaşımına uğradığından bahisle icranın geri bırakılmasını talep ettiklerini ve mahkemece icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, ancak her ne kadar Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/650 Esas sayılı dosyası üzerinden takip konusu çeklerin zamanaşımına uğradığından bahisle icranın geri bırakılmasına karar verilmiş ise de müvekkili şirketin takibe konu edilen çeklerden kaynaklanan alacağının baki olduğunu, davalı ile arasında temel ilişki varsa bu senedi yazılı delil başlangıcı olarak göstererek temel ilişkiye dayanabileceğinden müvekkili ile davalı … Rulman Gıda Tic ve San. A.Ş. arasında ticari ilişki bulunduğu ve kambiyo senedindeki hakkın zamanaşımına uğramış olmasının borcun da zamanaşımına uğradığı anlamına gelmeyeceğini, davalıların keşide tarihi itibariyle temerrüde düştüklerini, tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile temerrüt faizin en son keşide tarihi olan 08/02/2008 tarihinden başlatılarak temerrüt faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılardan …’in hasım gösterilemeyeceğini, davalı şirket yönünden temel ilişkiye dayalı alacak iddiasını kabul etmediklerini, müvekkili şirket hakkında başlatılan icra takibine ödemelerde bulunduğunu, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi incelendiğinde müvekkili şirketin davacıya borçlu olmadığının ve davacı talebeinin zamanaşımına uğradığının da anlaşılacağını, çeklerin zamanaşımına uğradığından kambiyo hukukukndan kaynaklanan haklarını yitirdiğini, bu nedenle faiz de talep edemeyeceklerini bu nedenle yasal mesnetten yoksun iddialarla açılmış davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
KANITLAR:
Bursa 13. İcra Müdürlüğünün 2008/61 Esas sayılı dosyası, Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/650 Esas sayılı dosyası, Bilirkişi Raporu, Ticari defter ve bağlı kayıtlar, vs.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Davacı vekili tarafından, Bursa 13. İcra Müdürlüğünün 2008/61 eas sayılı dosyasına dayanak yapılan 4429532 ve 4429533 çek numaralı çeklerden kaynaklanan 119.310,19 TL ‘nin davalılardan tahsili amacıyla eldeki alacak davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflarca sunulan tüm deliller toplanmış, taraflar arasındaki ticari ilişkinin açıklığa kavuşturulması yönünden ticari defter ve bağlı kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak üzere talimat yazılmış İstanbul 9.Asl.Tic.Mah.2015/77 talimat sayılı dosyasında davacı tarafın ticari defter ve bağlı kayıtlarının incelemesi için alınan 28/09/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin 2007 ve 2008 yıllarına ait yevmiye, kebir, envanter defterlerinin açılış tasdikini yasal süresi içinde ve usulüne uygun olarak yaptırdığından usulüne uygun olduğunu, davacı ile davalı arasında aralarındaki ticari ilişkiye ilişkin bir sözleşmeye rastlanmadığını, ancak yasal defter ve belgelere göre aralarında bir ticari ilişkinin var olduğunu, davacı’ya ait 2007 yılı yevmiye defterinde , davalı şirketin 120 10000016 hesap koduyla kayıtlı olduğunu, bu cari kodla yevmiye defterrinde yapılan işlemlerin kayıt altına alındığını, dava konusu yapılan Türkiye … Katılım Bankası Nilüfer Şubesine ait 4429532 çek numaralı, 09/01/2008 keşide tarihli, 75.000,00 TL bedelli , 4429533 çek numaralı, 08/02/2008 keşide tarihli, 80.000,00 TL bedelli çeklerin 36625 nolu tahsilat makbuzuyla davalı şirketten teslim alındığını ve 146158 nolu çek giriş bordrosuyla yasal defterlere 25/09/2007 tarih ve 1795 nolu yevmiye maddesiyle kayıt edilmiş olduğunu, dolayısıyla davalı şirketin davacı şirkete bu iki çekten dolayı 155.000,00 TL borçlu olduğunu, davalının davacıya 15/08/2008 tarihi itibariyle 118.522,29 TL borçlu olduğu görüş ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Mahkememizce davalı tarafın ticari defter ve bağlı kayıtlarının incelenmesi için alınan 13/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacı defterlerine göre davalıdan 118.522,29 TL alacaklı olduğunu, fakat davalı tarafından yapılan 70.000,00 TL ödemenin davacı kayıtları içerisinde yer almadığını, bu durumda 70.000,00 TL ödemenin davalı borcundan düşülmesine karar verilmesi durumunda davalının borcunun 118.522,29 – 70.000,00 = 48.522,29 TL olacağı kanaatini bildirmiştir.
Usulüne uygun olarak tutulan ve sahibi lehine delil olma niteliğini taşıyan ticari defter kayıtlarının aksi, ancak aynı nitelikte yazılı delille kanıtlanabilir.
Usulüne uygun olarak tutulsun ya da tutulmasın ticari defterlerdeki aleyhe kayıtlar da tıpki lehe kayıtlar gibi sahibini bağlar.
TTK’nın 644. maddesine göre sebepsiz zenginleşme davasında davalılar kural olarak keşideci veya muhatap veya her ikisidir. Keşideci kavramına, hesabına poliçe çekilen şahıs veya ticarethane, muhatap kavramına, ikametgahlı poliçeyi ödeyecek kişi de dahildir (TTK 644/2). Bu kişilerin ortak yönleri, senedin zamanaşımına uğraması sonucunda malvarlıklarında hamilin zararına sebepsiz bir zenginleşmenin meydana gelmiş olmasıdır. TTK’nın 644. maddesinde davanın yöneltilebileceği kimseler tahdidi olarak belirtilmiş olduğundan, cirantalara, kefile, aval verene karşı sebepsiz zenginleme davası açılamaz .
Dava konusu çeklere aval veren durumunda olan davalı …’e karşı TTK’nın 644. maddesi gereğince sebepsiz zenginleşme davası açılması mümkün olmadığı, bu davalıya husumet yöneltilemeyceğinden, … hakkında açılan davanın reddi gerekir.
Alınan 13/10/2016 tarihli bilirkişi raporu kapsam ve nitelik itibarıyla hüküm vermeye yeterli görülmüştür.
Dosyadaki kanıt ve belgelere alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ticari kayıtlarına göre; davacının davalı şirketten 118.522,29 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından yapılan 70.000,00 TL ödeme düşüldüğünde 118.522,29-TL – 70.000,00 TL = 48.522,29 TL tutarından davalı şirketin sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Açıklanan gerekçe ve dosya kapsamına göre, davalı … hakkındaki davanın reddine, davalı şirket hakkındaki davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
Mahkememiz kararının taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. HD’nin 29/11/2021 tarih ve 2020/4483 – 2021/6662 E/ K sayılı kararı ile; ” HMK’nın 6763 sayılı Kanun’un 42. maddesi ile değişik 362/1-a maddesi hükmüne göre, Bölge Adliye Mahkemelerinin miktar veya değeri 40.000,00 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin verdiği kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz. Bu miktar, HMK’nın Ek 1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm tarihi itibarıyla 72.070,00 TL’dir. Davacı yan, 119.310,19 TL alacağın davalılardan tahsili istemiş, ilk derece mahkemesince, davalı şahıs hakkındaki davanın reddine, davalı şirket hakkındaki davanın ise kısmen kabulüyle, 48.522,29 TL’nin davalı şirketten tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacı ve davalı şirket vekillerince yapılan istinaf başvurusu ise esastan reddedilmiştir. Davalı şirket vekilince, bölge adliye mahkemesinin anılan kararına karşı temyize başvurulmuşsa da kabul edilen tutarın yukarıda belirtilen Yasa hükmüyle belirlenen temyiz sınırın altında olup, temyizi kabil olmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, 6100 sayılı HMK’nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı Kanun’un 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, davalı şirket vekilinin temyiz isteminin miktar bakımından reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı vekilince ileri sürülen temyiz itirazlarına gelince, yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda aşağıda belirtilen hususlar dışında bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. Dava, zamanaşımına uğramış çeke dayalı alacak istemine ilişkindir. Davaya konu 2 adet çekin toplam tutarı 155.000.- TL olup, ilk derece mahkemesince, bu tutardan kambiyo takibinde yapılan kısmı ödemeler ve davalı yanca, davaya konu çeklerden kaynaklanan borcun tasfiyesi için davacıya verildiği iddia edilen 2 adet toplam tutarı 70.000.- TL olan çeklerin bedeli mahsup edilerek, 48.522,29 TL’nin davalı şirketten tahsiline karar verilmiştir. Ancak davacı taraf, bilirkişi raporuna itirazında, davalı aleyhine cari hesap borcunun tahsili için Bursa 1. İcra Müdürlüğü’nün 2008/3859 Esas sayılı dosyası üzerinden ayrı bir takip yaptıklarını, 70.000.- TL tutarlı 2 adet çekin bu borcun tasfiyesi için verildiğini, yapılan ödemenin davaya konu çeklere ilişkin bir ödeme olmadığını ileri sürmüş, iddiasını ispat zımmında bu çeklerden birine ilişkin çek teslim makbuzunu dosyaya sunmuştur. Gerçekten de 07.05.2008 tarihli makbuzda çekin Bursa 1. İcra Müdürlüğü’nün 2008/3859 Esas sayılı dosyasına konu borcun tasfiyesi amacıyla verildiği yazılıdır. Bu hale göre mahkemece, davacı yanın bu iddiası üzerinde durulup, cari hesap alacağına ilişkin icra dosyası da getirtilerek gerekirse bu hususta bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin temyiz isteminin miktardan reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Davacı ile davalı … Rulman Gıda Tic. Ve San. A.Ş arasında ticari alım satıma yönelik TTK m. 89 anlamında yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin, uygulamada sıkça karşılaşılan “açık hesap” ilişkisinin olduğu sabittir. Bu ticari ilişkinin 2007 yılı ve 2008 yılında olduğu ve bu ticari ilişkinin tek bir ticari ilişki olup davalı tarafından yapılan ödemeler ve kambiyo taahhüdünde bulunmak suretiyle yapılan ödemelerinde bu ticari ilişkiye yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda davacının cari hesap ekstresinden kaynaklanan alacağının 118.522,29 TL olduğu ve davalı tarafından bu borca karşılık üç ayrı çek verildiği ancak verilen çeklerden 70.000 TL bedelli çekin davacı şirkete ciro edildiği ve bedelinin ödendiği anlaşılmakla bu ödemenin mahsubu ile davacının davalı şirketten 48.522,29 TL alacaklı olduğundan mahkememizin önceki kararında ısrar edilerek Yargıtay Bozma İlamına karşı direnilmesine, mahkememiz kararının gerekçesinin değiştirilmeden genişletilmesinde fayda olduğundan yukarıdaki şekilde açıklanarak karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Yargıtay 11. HD 2020/4483 esas ve 2021/6662 karar sayılı bozma ilamına karşı mahkememizin önceki kararda direnilmesine,
2-Davacının davalı … aleyhine açtığı davanın REDDİNE,
3-Davacının davalı … Rulman Gıda Tic. Ve San. A.Ş. Aleyhine açtığı davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, 48.522,29 TL alacağın 07/02/2008 tarihi itibari ile işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.314,56 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 2.037,55 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.277,01 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan; bilirkişi gideri 800,00 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 459,60 TL olmak üzere toplam 1.259,60 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 512,27 TL yargılama gideri ve 2.037,55 TL peşin harç olmak üzere toplam 2.549,82 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan 165,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red oranına göre hesaplanan 97,90 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı yararına ölçümlenen 7.107,90 TL vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddedilen kısım üzerinden davalı şirket vekili yararına ölçümlenen 10.002,43 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davalı …’ in yargılama sırasında vekil ile temsil edildiğinden A.A.Ü.T göre 5.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
10-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde yargıtaya temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı 26/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.