Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/175 E. 2023/338 K. 27.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/175 Esas – 2023/338
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/175 Esas
KARAR NO : 2023/338

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : ……… OTOMOTİV İNŞAAT TAŞIMACILIK PETROL ÜRÜNLERİ LASTİK TARIM SANAYİ VE TİCARETİ LİMİTED ŞİRKETİ – ………..
VEKİLLERİ : Av. ………. Nilüfer/ BURSA
Av. ………… UETS
DAVALI : ……………….. Mudanya/ BURSA

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/12/2016
KARAR TARİHİ : 23/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle:Müvekkili şirket ile davalı arasında araç bakım ve onarım işi ile buna ilişkin faturalardan kaynaklı ticari ilişki mevcut olduğunu, yapılan hizmet karşılığı tanzim edilmiş olan faturaların davalı tarafça ödenmemiş olup, cari hesap ekstresinde de görüleceği üzere müvekkili şirketin davalı taraftan bu faturalara ve cari hesaba ilişkin alacağının mevcut olduğunu, işbu alacağı tahsil etmek amacıyla davalı aleyhine Bursa 6.İcra Müd.’nün 2016/…… esas sayılı dosyası ile ilamsız icra yoluyla takibe geçildiğini, davalı tarafın müvekkiline olan borcunu ödemediğini gibi icra takibine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini beyanla, yargılamanın icrası ile davalı tarafın Bursa 6.İcra Müd.’nün 2016/…sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlu aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:Davacı tarafından müvekili ile arasında araç bakım ve onarım işi ile buna ilişkin faturalardan kaynaklı ticari ilişki olduğundan ve faturaların ödenmediğinden bahisle müvekkili aleyhine Bursa 6.İcra Müd.’nün 2016/…sayılı dosyası ile 19/09/2016 tarihli ilamsız icra takibi yapıldığını, müvekkilinin işbu takibe borcu olmaması sebebiyle 03/10/2016 havale tarihli dilekçesi ile süresi içerisinde itiraz ettiğini, müvekkilinin davacı şirketten 16 JD 405 ve 16 JC 435 plaka sayılı 2007 model Scania marka iki adet tır aldığını ve bazı zamanlarda da bu tırların bakım ve onarımını davacı şirkete yaptırdığını, davacının her ne kadar müvekkili ile aralarındaki araç bakım ve onarım işinden kaynaklanan ödenmemiş fatura ve cari hesaba ilişkin alacakları olduğunu beyan etmişse de söz konusu aracın bakım ve onarım işinin bir eser sözleşmesi olduğunu, eser sözleşmelerinden doğan alacaklarda zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu, davacı yanın mahkememize sunmuş olduğu ek belgelerde iddia edilen alacağın TBK’nun 147.maddesine göre zamanaşımına uğradığını beyanla, davanın reddi ile Bursa 6.İcra Müd.’nün 2016/…esas sayılı icra takibinin iptaline, kötüniyetli alacaklının %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra ve inkar tazminatına (kötüniyet tazminatına) hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, yazılı beyanlar, davacı tarafça dosyaya celp olunan faturalar, iş emirleri ile BTSO cevabi yazısı, davacı şirkete ait ticari defterler, bilirkişi raporu, Bursa 6.İcra Müd.’nün 2016/…sayılı dosyası, Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği ve Mudanya Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odasının cevabi yazıları, Mudanya Vergi Dairesince gönderilen 2007,2008,2009,2010,2011 ve 2012 yıllarına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannemeleri ve ayrıntılı bilanço ile matrah attırımı ve ödeme tabloları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, araç alım satım, araç bakım ve onarım ile sigorta alacağına dayalı faturalardan kaynaklanan icra takibine yapılan itirazın iptali istemidir.
Davacı tarafından faturaya, cari hesap ekstresine dayalı olarak 19/09/2016 tarihinde ilamsız takip talebinde bulunmuştur. İcra Dairesi tarafından davalı borçluya ilamsız takiplerde ödeme emri 26/09/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde 29/09/2016 tarihinde borca itiraz etmiştir.
Tarafların ticari defterleri talep edilmiş davacı tarafça ibraz edilen ticari defterler bir mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mahkememiz dosyasının 14/12/2017 tarihli oturumu ile bilirkişiye verildiği ve bilirkişinin 02/04/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; davacı defterlerindeki kayıtlara göre davalıyı 3 ayrı hesapta takip ettiğini, hesaplardan biri taşıt vasıtası alımı olup borç bakiyesinin 202,56 TL., diğerleri bakım ve yedek parça satışları ile ilgili olup bakiyelerinin 16.235,35 TL.ve 7.082,75 TL.olduğunu, bu 2 hesabın birleştirilmiş ve bakiyesinin 23.318,00 TL.olduğunu, bu 3 ayrı hesap bakiyesi birleştirildiğinde 23.520,56 TL.toplam alacak bakiyesi bulunduğunu, davacının kendi defterlerindeki kayda göre davalıdan 23.520,56 TL.alacak bakiyesinin bulunduğunu, dosya içeriğinin evraklarda temerrütte düşürüldüğünü gösteren bir belge bulunmadığını, dolasıyla davacının takip öncesi işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığını, sonuç olarak kendi defter kayıtlarına göre davalıdan 23.520,26 TL.alacaklı olduğu, takip öncesi işlemiş faiz talep edemeyeceği kanaat ve görüşü açıklanmıştır.
Mahkememizin 28/06/2018 tarihli duruşma ara kararı uyarınca, taraf vekillerinin rapora karşı beyan ve itirazları ile davalının tacir olup olmadığının da değerlendirir şekilde önceki bilirkişiden ek rapor alınmasının kararlaştırıldığı anlaşılmış olup, öncelikle davacı tarafça yapılan itirazın değerlendirilmesi ile oluşan ek raporda özetle; davacının kasko ile ilgili hareketleri 120 ana alıcılar hesabı altında 120 01 H013 alt hesabında izlediğinin görüldüğü, 01/07/2008 arihinde davacı tarafından 5.000,63 TL.tutarında kasko poliçesi yine aynı tarihte 82.320,00 TL.tutarında trafik sigortası düzenlendiği, 18/09/2008 tarihinde iptal edilen kasko sigortasının 2.998,64 TL.tutarındaki primi iade edildikten sonra davacının davalıdan kasko ve trafik sigorta poliçe primlerinden kaynaklanan 2.827,99 TL.alacaklı olduğunun tespit edildiği, hesaplardan birinin taşıt vasıtası alımı olup borç bakiyesinin 202,56 TL., diğerleri bakım ve yedek parça satışları ile ilgili olup bakiyelerinin 16.235,35 TL, ve 7.082,75 TL. olduğunu, bu 2 hesabın birleştirilmiş ve bakiyesinin 23.318,00 TL.olduğunu, bu 3 ayrı hesap bakiyesi birleştirildiğinde 23.520,56 TL.toplam alacak bakiyesinin bulunduğunu, davacının itirazı doğrultusunda yeniden yapılan incelemede sigorta poliçelerinden kaynaklanan 2.827,99 TL alacaklı olduğunun tespit edilmiş olup,davacının kendi defterlerindeki kayda göre davalıdan 26.348,55 TL.alacak bakiyesinin bulunduğu, dosya içeriğinin evraklarda davalının temerrüde düşürüldüğünü gösteren bir belge bulunmadığını, dolasıyla davacının takip öncesi işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığını; davalı vekilince verilen 13/04/2018 tarihli rapora itiraz dilekçesinin ise hukuki nitelikte olup mahkemenin takdirinde olduğunu, davacının bağlı olduğu vergi dairesinden gelen 2007 ve 2012 ylları arasındaki gelir vergisi beyannameleri incelendiğinde ise davalının bilanço esasına göre defter tuttuğu ve birinci sınıf tüccar olduğunun görüldüğü, ayrıca davalının 2008 yılı satışlarının 357.559,76 TL.tutarında olup esnaf sınırının çok üstünde olduğunu, sonuç olarak; davacı firmanın kendi defter kayıtlarına göre davalıdan 26.348,55 TL.alacaklı olduğu, takip öncesi işlemiş faiz talep edemeyeceği belirtilmiştir.
Davalı asil ihtaratlı davetiye tebliğine rağmen belirlenen inceleme gün ve saatinde defter ve kayıtlarını sunmadığından inceleme yapılmamıştır.
Davacının tarafların ticari defterlerine dayandığı anlaşılmakla ticari defterlerin delil olması yönünden bilindiği üzere Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 219. (1086 sayılı HUMK’nın 326.) maddesine göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6100 sayılı HMK’nın 222/5. (6762 sayılı TTK’nın 83/2.) maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nın m. 220 (HUMK’nın 330.) maddesindeki genel düzenlemelere tabidir. HMK’nın 220. (HUMK’nın 332.) maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki; HMK’nın 220. (HUMK’nın 332.) maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HMK m. 220. madde (HUMK’nın 330 ve sonraki maddeleri) anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 82.) maddesindeki hüküm, “I Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 64. (6762 sayılı TTK’nın 69. vd.) maddeleri uyarınca da defterlerini yöntemince Tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. (HMK. m. 222/4, 6762 sayılı TTK’nın 84,85)
Mahkememizin 2016/1560 Esas ve 2019/738 Karar sayılı kararın istinaf yoluna başvuru üzerine Bursa BAM 7. HD’ nin 2019/2406 Esas ve 2021/1933 Karar sayılı Karar
ile “Dava, fatura alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemidir.Somut olayda, davacı şirket, davalının araçlarına bakım ve onarım yaptığını bundan kaynaklanan ticari ilişki bulunduğunu, Bursa 6. İcra Müdürlüğü’nün 2016/…esas sayılı dosyasında 23.318,00.-TL cari hesap ekstresi ve 2.827,99.-TL cari hesap ekstresi sebebine dayanarak 26.145,99.-TL asıl alacak 9.773,74.-TL işlemiş yasal faiz olmak üzere toplam 35.919,73.-TL alacak için 19/09/2016 tarihinde takip başlatıldığını, itiraz edildiğini, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ise davacıdan iki adet tır satın aldığını, tırların bakım ve onarımının davacı şirkete yaptırıldığını, bakım ve onarımın eser sözleşmesi olduğunu, borcun doğumundan itibaren beş yıllık zamanaşımı süresinin sona erdiğini, ayrıca sigorta sözleşmesinden kaynaklanan istemlerin iki yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, zamanaşımının sona erdiğini, icra takibinin kendisine babasına ve kardeşine yöneltildiğini kendisinden ne kadar alacaklı olduklarının belli olmadığını, ihtarda bulunulmadığı için yasal faiz işlemeyeceğini savunmuştur.
Davacı vekili araç bakım ve onarım işi ile ilgili faturadan kaynaklı ticari ilişki bulunduğunu, eser sözleşmesi olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığını, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istinafa getirmiştir. Davacı vekili 28/12/2017 tarihli dilekçe ekinde alacağın dayandığı fatura ve iş emirlerini dosyaya ibraz etmiştir. Fatura ve iş emirlerinin incelenmesi neticesinde araç bakım çeşitli parçalarının değişimi işine ait olduğu, hizmet sözleşmesi niteliğinde bulunduğundan davacı vekilinin eser sözleşmesi ilişkisi kurulmadığına dair istinaf nedenleri yerindedir. Hizmetin verildiği tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK.’nun 125. maddesine göre hizmet sözleşmelerinde zamanaşımı süresi on yıl olup hizmetin verildiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında olan on yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır. Bu nedenle mahkemenin zamanaşımı nedeniyle davanın kısmen reddi kararı usul ve yasaya uygun olmayıp davacının istinafı yerindedir. Mahkemece, takibe konu edilen belgelerin asıllarının getirtilerek imzalı ve imzasız olanların tespiti ile ispat kuralları içinde hizmet verilip verilmediği ve davacının alacağının bulunup bulunmadığı tespiti gerekmekte olup bu hususların eksik bırakılarak verilen karar usul ve yasaya uygun olmayıp davacının istinaf nedenleri yerindedir.
Mahkemece hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle esas bakımından kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” dair karar verildiği, bu nedenle Mahkememizin yukarıdaki sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememiz yargılaması sırasında davalı taraf defterlerini sunmuş ise bu defterlerin ve BAM ilamı doğrultusunda ek rapor düzenlenmesi için dosyanın önceki SMM bilirkişisine tevdine raporda açıkça faturalarda iş emirlerinde teslim alan ve teslim eden kişilerin imzalarının bulunup bulunmadığı ve kimler olduğunun açıkça belirtilmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizin 30/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; Üstteki tablodan görüldüğü gibi kırmızı işaretli olan faturalar sipariş formu olmayan faturalardır. 15 adetlik bu faturalara ait toplam tutar 4,228,12-TL olup bu rakamı toplam alacak miktarından düştüğümüzde 26.348,55-4,228,12-5 22,120,43-TL alacak rakamı kalmaktadır. Toplam 28 fatura bulunmakta olup faturalar 16 JD …. ve 16 JC ….. plakalı araçlara kesilmiştir. Müşteri adına imza atan isimlerin davacının çalışanları ya da yakınlarına ait olup olmadığını bilmem mümkün değildir. Sonuç olarak cari hesapta yer alan 28 faturanın 15 adedi üzerinde sipariş formu no su olmakla birlikte eklerinde sipariş formları ibraz edilmemiştir. Bu faturaların toplamı 4,288,12-TLdir. Bu tutarlar 26,348,55-TL tutarındaki alacak rakamından düşüldüğünde ekinde imzalı sipariş formları bulunan kalan faturaların toplamı 22,120,43-TL olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Düzenlenen bilirkişi raporu kapsam ve nitelik itibarıyla hüküm vermeye yeterli görülmüştür.
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden İstinaf İlamında vurgulandığı üzere somut olayda, davacı şirketin davalı tacire araç alım atımı, araç onarım bakımı ve sigorta alacağından kaynaklanan faturaların düzenlendiği, taraflar arasında TTK m. 89 anlamında yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin uygulamada sıkça karşılaşılan “açık hesap” ilişkisinin olduğu ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin hizmet ilişkisi kabul edilerek, 10 yıllık zaman aşımı süresi içinde davanın açıldığı anlaşılmakla davalı tarafın zaman aşımı def-i savunmasına itibar edilmemiştir.
Diğer yandan icra takibine edilen belgelerin asılları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 17/12/2022 tarihli raporun hüküm kurmaya elverişli olduğundan itibar edilerek, cari hesap ekstresi kapsamında imzalı sipariş formlarına göre davacının 22.120,43 TL alacaklı olduğu bakiye 4.288,12 TL kısım yönünden ise davacının hizmetin verildiği ve alacaklı olduğunun yazılı ve kesin delillerle ispat edilemediğinden, 22.120,43 TL kısım yönünden itirazın iptali ile takibinde devamına, işlemiş faiz yönünden, davalı borçlunun icra takip tarihinden önce TBK’nın 117. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediğinden asıl alacak yanında takip tarihine kadar olan dönem içerisinde işlemiş faize yapılan itirazın iptaline yönelik talebin reddi ile davanın kısmen kabulune, icra inkar tazminatı yönünden alacağın fatura alacağı olduğu, likit olduğu, davalının asıl alacak yönünden itirazında haksız olduğundan koşulları oluşmakla, icra inkar tazminatı talebinin kabulune, davacı alacaklının icra takibi başlatmasında ve devamında kötü niyetli olduğunun sabit olmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın KISMEN KABUL-KISMEN REDDİ ile;
A)Davalının Bursa 6.İcra Müd.’nün 2016/…esas sayılı icra takip dosyasına yapılan itirazın KISMEN İPTALİ ile, takibin 22.120,43 TL asıl alacak üzerinden ve bu alacağın takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faiziyle birlikte DEVAMINA,
B)Fazlaya ilişkin talebin reddine,
C)İİK’nun 67.maddesi gereğince icra inkar tazminatının koşulları oluştuğundan alacağın %20’si olan 4.424,00 TL.icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
D)Davanın reddedilen kısmı yönünden davalı lehine kötüniyet tazminatının koşulları oluşmadığından reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.511,04 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 613,42 TL’nin mahsubu ile bakiye 897,62 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan; bilirkişi gideri 900,00 TL posta, talimat ve tebligat gideri 397,45 TL olmak üzere toplam 1.297,45 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 799 TL yargılama gideri ve peşin alınan 613,42 TL harç olmak üzere toplam 1.412,423 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ 13/1. maddesine göre belirlenen 9.200 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK’nun 333.Maddesi gereğince kullanılmayan gider avanslarının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 23/03/2023
Katip
¸e-imzalıdır.

Hakim
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip
¸E-imzalıdır.