Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/170 E. 2023/928 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/170 Esas – 2023/928
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/170 Esas
KARAR NO: 2023/928

HAKİM : …..
KATİP : …

DAVACI : … TARIM VE ÜR GIDA MEŞ. NAK LTD ŞTİ –
VEKİLLERİ : Av. … – İstiklal Mah. Lale Sok. Adalet İş Merkezi Kat:2 No:11 Afyonkarahisar Merkez/ AFYONKARAHİSAR
Av. …. –
Av. …. – [15345-43837-…] UETS
Av. …. – Uluyol Cad. Güven Sk. No:2 K:4 D:10 Osmangazi/ BURSA
DAVALI : … TARIMSAL ÜRETİM VE GIDA SAN VE TİC LTD ŞTİ – Bey Han İş Hanı Fevzi Çakmak Cd No:69 K:1 No:19 Osmangazi/ BURSA
VEKİLLERİ : Av. … – Av. …… –
VEKİLİ : Av. ….. – [15661-66677-..] UETS

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/07/2012
KARAR TARİHİ : 15/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/09/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkili şirket ortakları olan … ve … …’un davalı şirkette ortaklığının bulunduğunu, müvekkil şirkete ait çeklerin müvekkilinin tamamen bilgisi ve rızası dışında elinden çıkmış olduğunu, çeklerin tahsili amacı ile çeşitli bankalara ibraz edildiğini çalışılan bankanın müvekkil şirkete durumu bildirmesi ile öğrendiklerini, bankanın müvekkiline verdiği bilgi ve fotokopi çerçevesinde çeklerin davalı şirket adına düzenlendiğinin meydana çıktığını, bu durum üzerine müvekkilinin yaptığı araştırmada davaya konu çeklerin … Food Tarım Ürünleri Gıda San ve Tic A.Ş.’deki odasından rızası hilafına boş olarak alındığının tespit edildiğini, davalı şirket ile müvekkil şirket arasında zaman zaman ticari alış verişin söz konusu olmasına rağmen davaya konu edilen çeklere ilişkin herhangi bir ticıari alış veriş olmasının mümkün olmadığını, zira davalı şirketten müvekkil şirketin halen yaklaşık 750.000,00-TL civarında alacağının bulunduğunu, davaya konu çekler üzerinde hiçbir yazı, karalama ve imzaların müvekkil şirket yetkilisine ait olmadığını, davalı şirketin haksız ve kötü niyetli olup amacının haksız kazanç elde etmek ve müvekkil şirketin ticari itibarını zedelemek olduğunu beyanla söz konusu çeklerin tamamen müvekkil şirketin bilgisi ve rızası dışında elinden çıkması nedeniyle söz konusu çeklere ilişkin müvekkil şirketin borçlu olmadığının tespiti ile çeklerin iptaline, davalı şirketin haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle %40 dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin kendi rızası ile kullanıma soktuğu çekler hakkında … şirketinin ticari sıkıntıya düşmesi ve haklarında bir takım yasal işlemler başlatılmasından sonra meydana gelen fiili ve yasal boşluktan yararlanılarak ödemeden kaçınma niyeti ile bu davayı açtığını, davacı şirket ortaklarının kendilerinin de ortağı oldukları bir şirketi dolandırıcılıkla suçladıklarını, davacı şirket ortağı …’un reel veya hatır çeki olarak verdiği bu çeklerin … şirketinin kötü durumundan faydalanarak zararını karşılamak için kullanmak istediğini, 2011 ve öncesi ticari defterlerinin incelendiğinde davacı … Tarım şirketi ile müvekkil şirket arasındaki ticari alışverişin ton bazında ve rakamsal olarak küçümsenmeyecek miktarda olduğu ve davacı şirketin müvekkil şirket üzerinden gerek mal bedeli gerekse komisyon olarak yıllar itibariyle milyonlar kazandığının ortaya çıkacağını, davacı şirket tarafından müvekkili şirkete açılan davanın hukuki mesnetten yoksun olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, İstanbul 19. İcra Hukuk Mahkemesi’ne, İstanbul 9. İcra Müdürlüğüne, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına, Bursa 8. İcra Hukuk Mahkemesine, Kestel Noterliğine, Şekerbank A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne,Garanti Bankası’na, … A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne , Bursa 2. İcra Hukuk Mahkemesi’ne, Bursa 4. İcra Hukuk Mahkemesi’ne, Şekerbank Genel Müdürlüğü’ne, Maslak Şehit Mürüvvet Akpınar Polis Merkezi Amirliği’ne, İstanbul 9. İcra Dairesi’ne, Türkiye Finans Katılım Bankası Genel Müdürlüğü’ne ,Bursa CBS’ye ,Anadolu Bank A.Ş.’ye ,HSBC’ye yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, ödeme tehdidi altında bulunan bir kimsenin ileri sürülen hak veya alacağın doğmadığını ya da doğduktan sonra sona erdiğini tespit ettirmek amacıyla açtığı tespitine ilişkindir.
İstinaf incelemesi öncesi yargılama safahati olduğu gibi aktarılmıştır.
Bilirkişi raporu (26/10/2016 tarihli): … Tarım Gıda adına atılmış imzanın …’un eli ürünü olmadığı, çek üzerindeki yazı ve rakamların örneklerinin yeterli olmaması nedeniyle görüş belirtilemediği rapor edilmiştir.
Bilirkişi ek raporu (03/10/2017 tarihli): Anadolubank’a ait A-7057955 numaralı keşidecisi … Tarım ve Ürüngıda Meş. Nak. San ve Tic. Ltd. Şti. lehdarı … Gıda Ltd. Şti. olan 39.000,00-TL bedelli çekin ön yüzünde yer alan yazıların …’un el ürünü olmadığını bildirir rapor ibraz edilmiştir.
Menfi tespit davası, ödeme tehdidi altında bulunan bir kimsenin ileri sürülen hak veya alacağın doğmadığını ya da doğduktan sonra sona erdiğini tespit ettirmek amacıyla açtığı tespit davasıdır. Bu davalarının dayanağı “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” şeklindeki İcra İflas Kanunu’nun 72/1. maddesidir.
Menfi tespit davası Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir görünümüdür. Bu sebeple HMK’nın 106/2. hükmü gereğince bu davaların dinlenebilmesi için davacının korunmaya değer güncel bir yararının bulunması gerekir. Doktrin ve Yargıtay içtihatlarında bu davalardaki güncel yararın alacak talebi tehdidi olduğu kabul edilmiştir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında halihazırda bir icra ve alacak talebi bulunduğundan davacının hukuki yararının bulunduğu kabul edilir. İcra takibinden önce açılan davalarda ise borçluya yönelmiş bir talebin (ihtar, protesto, fatura, borçlu adına tanzim edilmiş senet vs) bulunması gerekmektedir.
Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak davalıdadır. Davalı alacağı olduğunu ispatlamalıdır. Ancak hukuki ilişkinin doğmadığı, hükümsüz olduğu, senedin bedelsiz olduğu, ödeme yapıldığı iddiası gibi durumlarda ispat yükü davacı borçludadır.
Bu davalarda mahkemece öncelikle dava tarihi itibariyle korunmaya değer güncel bir hukuki yararın bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, ardından dava konusu ilişkinin ispat kurallarına göre sunulan delillerle birlikte esası incelenerek davacının borçlu olup olmadığı tespit edilmelidir.
Davacı şirket kendisine ait 25 adet yazısız ve imzasız çekin davalı şirket tarafından alınarak piyasaya sürüldüğü, bu çeklerin bir kısmının bankalara ibraz edildiği, davalı şirkete bir borçlarının bulunmadığı gerekçesiyle, tespit edilen çek bedeli olan 277.601,00 TL yönünden borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davacı vekiline gerekli açıklamayı yapmak üzere HMK m.31 hükmü gereğince 01/02/2018 tarihli duruşmada süre verilmiş, davacı vekili tarafından 10/04/2018 tarihli dilekçe ile 25 adet çekin banka bilgisinin ve çek numarasının verildiği, Anadolu Bankası’na ait 7057964 ve 7057957
numaralı çek ile ilgili başlatılan takibin yapılan itiraz neticesinde iptal edildiği, Anadolu Bankasına ait 7057948, 7057949 ve 7057958 numaralı çekler ile Garanti Bankası’na ait 5283 ve 5284 numaralı çeklerle ilgili takip başlatıldığının bildirildiği anlaşılmıştır. Garanti Bankası’nın 16/07/2018 tarihli cevabına göre 7 adet çekin takas merkezine iade edildiği, bu çeklerin mahkeme kararı olması sebebiyle iade edildiği, Anadolu Bankası’nın 08/08/2018 tarihli cevabına göre 16 adet çekin ibraz edildiği anlaşılmıştır.
Eldeki davada öncelikle davacı tarafından kendisine yöneltilen bir borç tehdidi (çeklerin davalı tarafından kullanıldığı iddiası) bulunduğunun ispatlanması gerekmektedir. Bu husu ispatlandıktan sonra davalının alacaklı olduğunu ispatlaması gerekir.
Davacı şirket yetkilisi …’un daha önce davalı şirketin de yetkilisi olduğu, davalı şirket merkezinde odasının bulunduğu, çeklerin bu esnada kaybolduğu iddiası sabittir. Ayrıca davaya konu edilen çeklerde davalı şirket isminin yazılı olduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafın iddiası, dosyada toplanan deliller ve bankalardan gelen yazı cevapları birlikte değerlendirildiğinde dava konusu çeklerin davalı tarafından kullanıldığı hususuna yönelik bir delil tespit edilememiştir. Davacının çeklerin çalındığı yönündeki iddiası, çeklerin yazısız ve imzasız olduğu iddiası birlikte değerlendirildiğinde, elde edilen çekler üzerinde davalı şirket isminin yazılmış olmasının çeklerin davalı tarafından piyasaya sürüldüğü anlamı taşımayacağı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı tarafından davacıya yöneltilen bir borç tehdidinin bulunmadığı, mevcut delil durumu itibariyle ilgili çeklerin davalı tarafından kullanıldığının ispatlanamadığı anlaşılmıştır.
Davacının çeklerin yazısız ve imzasız olduğu yönündeki iddiası karşısında, davacının çek iptali yoluna başvurması veya çekler ibraz edildiği takdirde yazı ve imza itirazı ile çek bedellerinin ödenmesini engellemesi (nitekim 7057964 ve 7057957 numaralı çekler yönünden bu yola başvurulmuştur) veya çeklerin kimin elinde olduğu bilindiği takdirde istirdat davası açması mümkün iken, çekleri kullandığı tespit edilemeyen davalıya bu iddianın yöneltilmesinde davacının hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yapılan değerlendirmeler neticesinde dava konusu çekler sebebiyle davalının davacıya yönelttiği bir talebin bulunduğunun ispatlanamaması, çeklerin davalı tarafından kullanıldığı hususuna ilişkin ispata elverişli bir delilin bulunamaması karşısında davacının iddiasını ispatlamadığı anlaşılmış ve davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce yapılan açık ve adil yargılama sonucu tam bir vicdani kanı ile yukarıdaki gerekçelere göre karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Mahkememizce yukarıya alıntılanan gerekçe ile verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 2019/995 E. 2021/1446 K. Sayılı istinaf incelemesi neticesinde:
”…….Somut olayda, davacı tarafın Kestel Asliye Hukuk Mahkemesine, ticaret mahkemesi sıfatıyla çeklerden kaynaklanan menfi tespit davası açtığı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 15.06.2012 tarih ve 347 sayılı kararı ile Kestel Adliyesinin kapatılarak Bursa Adliyesine bağlandığı, bunun üzerine dosyanın Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesine geldiği, mahkemece davanın esası hakkında karar verildiği, işbu kararın davacı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır. Oysa, davacı tarafından asliye hukuk mahkemesine ticaret mahkemesi sıfatıyla çekten kaynaklı menfi tespit davası açıldığına göre, adliyenin kapatılması ile birlikte dosyanın ticaret mahkemesine gönderilmesi gerektiği, yapılan bu yanlışlığın asliye hukuk mahkemesini görevli hale getirmeyeceği, dava ticaret mahkemesi sıfatıyla açıldığından davalı tarafın iş bölümü itirazında da bulunmasının beklenemeyeceği, mahkemece dosyanın ticaret mahkemesine gönderilmesi gerekirken, işin esası incelenerek karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, istinaf karar içeriğine göre davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir…. ” gerekçesi ile mahkememiz hükmü kaldırılmış, dosya karar başlığında yazılı esasa kayıt edilerek yeniden yargılama yapılmıştır.
Mahkememizce yargılama devam ederken davacı taraf duruşma gün ve saatinden haberdar olduğu halde, 24/04/2023 tarihli duruşmaya katılmamış, mazeret de bildirmemiştir.
Mahkememizce 24/04/2023 tarihli celsesinde takip edilmeyen dava dosyası işlemden kaldırılmıştır.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’nın 150. Maddesine göre”1) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.
(2) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez.
(3) Duruşma gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hâllerde gün tespit ettirilmemişse, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle dosya işlemden kaldırılır.
(4) Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır.
(5) İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.
(6) İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır.
(7) Hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılır.” dosyanın 10/04/2023 tarihinde işlemden kaldırılmasından itibaren 3 aylık süreçte dosyanın yenilenmediği anlaşıldığından davanın açılmamış sayılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dosyanın 10/04/2023 tarihinde işlemden kaldırılmasına karar verilmesinden itibaren 3 aylık süre içinde yenilenmediği anlaşıldığından HMK 150. maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,80 TL karar ilam harcının dava açılırken alınmış olan 4.122,40TL peşin harçtan mahsubu ile artan 3.852,6‬0 TL harcın mahkememiz dosyası kesinleştiğinde ve davacının talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
4- Davalı,davada kendilsini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından karar tebliği için gerekli miktar kullanıldıktan sonra artan kısmın kararın kesinleşmesi halinde HMK’nın 333.maddesi uyarınca istek halinde davacıya iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren HMKnın 341. ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.15/09/2023

Katip ..
¸E-imzalıdır.

Hakim ….
¸E-imzalıdır.