Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/166 E. 2022/774 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/166 Esas
KARAR NO : 2022/774

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – T.C.N…. –
VEKİLİ : Av. …

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/08/2017
KARAR TARİHİ : 16/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Karşı tarafın Müvekkili aleyhine Bursa 14. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… E. Sayılı dosyası ile haksız yere ilamsız takip başlattığını, Müvekkilinin bahsi geçen icra takibinden haberdar olmaması nedeniyle zamanında itiraz edememiş ve takibin kesinleştiğini, takibin kesinleşmesi ile müvekkili şirket adresine gidilerek cebri icra yolu ile haciz ve muhafaza baskısı kurulduğunu, Müvekkili şirket fabrikanın işleyişi için zaruri olan makinelerin haciz ve muhafazası halinde aldığı şiparişleri zamanında yetiştiremeyeceği korku ve endişe ile saygın konumunu rencide olmaması açısından istemeyerek de olsa borçlu olmadığı bir parayı davalıya ödemek zorunda kaldığını, Bursa 14. İcra Müdürlüğünün 2016/… E. Sayılı ilamsız takip dosyasının dayanağının 16.08.2016 tarihli ihtarname ve noter gönderim masrafı olduğu teşkil ettiğini, ekte sunulan 16.08.2016 tarihli ihtarname içeriğine göre alacağın asıl kaynağının 25.02.2016 tarihinde karşı tarafın Vakıflar Bankası Karacabey /Bursa şubesi hesabından müvekkilin Garanti Bankası Kestel Şubesinde bulunan hesabına gönderilen 18.000 TL tutarlı havale dekontu olduğunu, havale dekontunun gerçekte bir borç ödeme vasıtası olup müvekkili şirketin karşı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı 22.500 TL’nin ödeme tarihi olan 22.10.2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdatına, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine, vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle : Davacı şirket yetkilisi …’ın; 10.10.2016 tarihli haciz esnasında dosya borcunu kabul ettiğini, Davacı şirket yetkilisinin bu beyanı ikrar niteliğinde olduğunu, Şirketi temsil yetkisi bulunan … ile vekil olarak aralarında Borcun varlığı ve çekle ödenmesi konusunda protokol imzalandığını, İşbu protokolde de borcun varlığına yönelik herhangi bir ihtirazı kayıt bulunmadığını, davacı tarafın, haciz tehdidi altında dosya borcunu ödediğini iddia etmiş ise de bu husus gerçek dışı olduğunu, Davacı tarafça haciz esnasında icra dosyasına yapılmış her hangi bir ödeme mevcut olmadığını, İcra takibi öncesinde davacıya ihtarname keşide edildiğini sonuç alınamadığını, müvekkili ile davacı şirket arasında herhangi bir ticari ilişki mevcut olmadığını, Davacı şirketin ve müvekkilin ticari kayıtlarının incelenmesi neticesinde bu durum ortaya çıkacağını, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi, ikinci cevap dilekçesi, tarafların beyanı, Bursa 14. İcra Müdürlüğünün 2016/… E. Sayılı icra takip dosyası, ticari defterler, faturalar, talimat bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 72. Maddesine göre açılan istirdat istemine ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Banka kayıtları, vergi kayıtları ve icra dosyası celp edildikten sonra tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiştir.
Davacının ticari defterlerinin incelenmesi için verilen günde ticari defterler ibraz edilmediğinden davacının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmamıştır.
Davalının ticari defterleri üzerinde talimat yoluyla yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 25/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ” Davalının ticari defter kayıtlarının incelenmesinde davacı firmaya ilişkin herhangi bir kayıta rastlanmadığı, Davalı defterlerinin incelenmesinde, davacı ile davalı arasında ticari ilişkiye ilişkin (davaya konu EFT işlemi hariç) herhangi bir bilgiye, kayda rastlanmadığı, Davalının davaya cevap dilekçesinde delil olarak “Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi” diye belirterek davacı ticari defterlerini de delil olarak göstermiş olduğu, bu durumda davacı defterlerinin de incelenmesi gerektiği, sonuç ve kanaatine varıldığı” belirtilmiştir.
O halde toplanan delillerden somut olayda, davalı tarafından başlatılan Bursa 14. İcra Müdürlüğünün 2014/… Esas sayılı genel haciz yoluyla icra takip dosyasında, süresi içinde ödeme emrine itirazda bulunulmadığından takibin kesinleştiği ve haciz baskısı altında ödeme yapıldığını belirterek icra takibine konu alacağın 25/02/2016 tarihinde gerçekleştirilen 18.000 TL tutarlı havale işlemi olduğunu ve davalı tarafından yapılan havalenin mevcut borca ilişkin olduğunu ileri sürerek ödenen bedelin iadesini ileri sürmüş davalı ise davacı şirket yetkilisinin haciz sırasında borcu kabul ettiğini, protokol düzenlenerek ödemenin çekle yapıldığını haciz baskısı altında gerçekleşmediğini savunmakla, uyuşmazlık, davacı şirketin yetkilisini haciz sırasında yapılan borcu ikrar beyanının, ikrar olarak geçerli olup olmadığı ve haciz tehdidi ve baskısı altında yapılıp yapılmadığı noktasındadır.
Bursa 14. İcra Müdürlüğünün 2016/… Esas sayılı icra takip dosyasında, davalı tarafından genel haciz yoluyla takip başlattığı ve davacının şirket yetkilisi Muhammed Sertaç Ulaş’a ödeme emrinin 19/09/2016 tarihinde usulune uygun tebliğ edildiği, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük yasal süre içinde davacının itirazda bulunmadığından takibin kesinleşmesi üzerine davalı alacaklının haciz talep ettiği ve düzenlenen 07/10/2016 tarihli haciz ve muhafaza tutanağında, davacı şirket yetkilisi Muhammed Sertaç Ulaş’ ın borcu kabul ettiğini ve borcu ödeyeceğini beyan ettiği anlaşılmakla bu beyanın usulune uygun ikrar olduğu zira şirket yetkilisi Muhammed Sertaç Ulaş’ ın ödeme emrini bizzat tebliğ aldığı ve borcu öğrendiği, haciz baskısı ve tehdidi altında yapılmış bir ikrar beyanın olmadığı kaldı ki bu beyandan sonra davacı ile davalı arasında “Protokol ve Belge” başlıklı belgenin düzenlendiği ve dosya borcuna mahsuben çek verileceğinin belirtildiği ve 22/10/2016 keşide tarihli çekin düzenlendiği anlaşılmakla, davacının tacir olup bütün iş ve işlemlerde basiretli olarak hareket etmesi gerektiğinden borcu ikrarının usulune uygun ikrar olup davacıyı bağlayacağından açılan davanın ispat edilmediğinden davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
Mahkememiz tarafından toplanan deliller üzerine verilen kararının taraf vekilleri tarafından İstinaf edilmesi üzerine Bursa BAM 7. HD’nin 15/12/2021 tarih ve 2019/2056 – 2021/1926 1 E/ K sayılı kararı ile; “Davalı tarafça icra takibine konu 18.000,00.-TL bedelin sehven davacı tarafa gönderildiği, davacı tarafla aralarında bu paranın gönderilmesine ilişkin herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı iddia edilmiş olup, kural olarak havale ödeme vasıtası olup var olan bir borcun ödendiğini gösterdiğinden bu karinenin aksine havaleyi gönderen kişinin ispat etmesi gerekli ise de, davalı tarafın ticari defter ve bilgilerinin incelenmesi sonucu alınan bilirkişi raporunda taraflar arasında herhangi bir ticari ilişkinin tespit edilemediği belirlenmiş olup, davacı tarafça gönderilen paranın hangi nedenle gönderildiği ve davalı tarafla aralarındaki ticari ilişki açıklanmadığı gibi verilen kesin süre içerisinde davacının ticari defter ve kayıtlarını da bilirkişi incelemesine esas olmak üzere mahkemeye sunmadığı, davalı tarafla arasında ticari ilişki bulunması nedeniyle icra takibine konu paranın gönderildiğini ispatlayamaması nedeniyle mahkemece verilen kararın gerekçesinde, delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin istinaf nedenlerinin reddine karar verilmiştir. İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait (HMK madde 190/1) olup, yasanın uygun gördüğü delillerle ispat hakkı kullanılabilir. Medeni Usul Hukukunda yemin delili kesin delil niteliğindedir. Kesin yemin, ispat yükü kendisine düşen tarafın davanın halline etkili bir vakıanın ispatı için diğer tarafa teklif ettiği yemin olup, 6100 sayılı HMK’nın 225. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Yemin teklif edecek taraf, ispat yükü kendisine düşen fakat iddiasını veya savunmasını ispat edememiş olan taraftır. Yemin deliline dayanılabilmesi tarafların delil listelerinde açıkça bu delile dayanmaları veya dava ya da cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmaları mümkündür. Açıkça yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden, mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlü olup, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemeyeceğinden (YİBK: 2015/2-2017/1 sy. ) ve somut olayda davacı dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmış olduğundan davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği halde bu hususun yerine getirilmemesi usul ve yasaya uygun olmayıp davacının istinaf sebebi yerindedir. HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranların sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davacıya yemin delili hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu husus yerine getirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a-6 hükmü gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/10/2018 tarih ve 2017/1045-2018/1233 sayılı kararının KALDIRILMASINA, Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,” gerekçesi ile dosya mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce dosya yeniden esasa kaydedilerek, Bursa BAM 7. HD’nin 15/12/2021 tarih ve 2019/2056 – 2021/1926 1 E/ K sayılı kararı doğrultusunda davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış ancak yemin teklif etmeyeceklerini beyan etmiştir.
Bu durumda toplanan deliller ve Bursa BAM 7. HD’nin 15/12/2021 tarih ve 2019/2056 – 2021/1926 1 E/ K sayılı kararı doğrultusunda, düzenlenen 07/10/2016 tarihli haciz ve muhafaza tutanağında, davacı şirket yetkilisi Muhammed Sertaç Ulaş’ ın borcu kabul ettiğini ve borcu ödeyeceğini beyan ettiği anlaşılmakla bu beyanın usulune uygun ikrar olduğu zira şirket yetkilisi Muhammed Sertaç Ulaş’ ın ödeme emrini bizzat tebliğ aldığı ve borcu öğrendiği, haciz baskısı ve tehdidi altında yapılmış bir ikrar beyanın olmadığı kaldı ki bu beyandan sonra davacı ile davalı arasında “Protokol ve Belge” başlıklı belgenin düzenlendiği ve dosya borcuna mahsuben çek verileceğinin belirtildiği ve 22/10/2016 keşide tarihli çekin düzenlendiği anlaşılmakla, davacının tacir olup bütün iş ve işlemlerde basiretli olarak hareket etmesi gerektiğinden borcu ikrarının usulune uygun ikrar olup ve aksinin davacı tarafından usulune uygun delillerle ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın subut bulmadığından reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 384,25 TL’den mahsubu ile artan 303,55 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Kararın niteliği gereği davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan; bilirkişi ücreti ücreti 400 TL ve posta, talimat, tebligat gideri 72,00 TL olmak üzere toplam 472,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/06/2022
Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.