Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1191 E. 2023/429 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/1191 Esas
KARAR NO : 2023/429

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … –
VEKİLİ Av. … – [16758-57150-10327] UETS
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 17/01/2014
KARAR TARİHİ : 13/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında ….,………,…. plakalı araçlara ilişkin olarak 13/08/2013 tarihinde azami meblağlı teminat (rehin) sözleşmeleri imzalandığını ve sözleşme trafik kaydına işlendiğini, ancak müvekkilinin araçların zilyetliğini davalıya devretmediğini, müvekkilinin nakliye işleri yapmayı istemediğinden araçlarını satmak isteğini ancak rehinlerin varlığı araçların satışına engel olduğundan bu sınırlamının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde yapılan hesap incelemeleri neticesinde davacı tarafın müvekkili şirkete 56.167,86-TL borçlu bulunduğunun tespit edildiğini, bu durumun davacı tarafa ihtarname ile bildirildiğini, davacı tarafın müvekkili şirkete olan borcunu ödemeden rehin haklarının kaldırılması talebinin yasal dayanakdan yoksun olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KANITLAR:
Sözleşme, cari hesap dökümü, ihtarname, ticari defter ve bağlı kayıtlar, bilirkişi raporu, vs.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava; davacıya ait ….,…..,,…. plakalı araçlar üzerine davalı taarfından konulan teminat ipoteğinin kaldırılması istemine ilişkindir.
Taraflar iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi açısından davalı tarafın ticari defter ve bağlı kayıtlarının üzerinde incelenmesi için İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak dosyanın bir mali müşavir bilirkişine tevdiine karar verilmiştir.
Alınan 03/03/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirketin 2013-2014 T.Y’na ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK’un ilgili maddelrine göre delil niteliğinde olduğunu, davalı şirketin taraflar arasında imzalanan acentelik sözleşmesiyle oluşan cari hesap bakiyesine sözleşmenin 43. Maddede yazılı (Uyuşmazlıklarda Aras Kargonun defter ve kayıtları geçerli yegane delil olarak kabul edilmiştir.) olan delil sözleşmesine göre, 20/01/2014 dava tarihi itibariyle davacı tedarikçi İnorsan (…) firmasından 167.950,02-TL alacağı bulunduğu, 28/02/2014 ihtarname tarihi itibariyle davacı tedarikçi İnorsan (…) firmasından 56.167,86-TL alacağı bulunduğu bildirilmiştir.
Tarafları iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi açısından davacının ticari defter ve bağlı kayıtlarında inceleme yapılması için dosya mahkememizce bir mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, alınan 19/09/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacının 2013, 2014 yılları ticari defterleri üzerinde yapılan incelem esonucunda açılış tasdiklerinin kanunun belirlemiş olduğu yasal süreleri içerisinde yaptırılmış olduğu 2013 yılı defterlerinin ara tasdik yaptırılarak 2014 yılında da kullanılması nedeniyle kapanış tasdikinin yaptırılmamış olduğunu, 2014 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdikinin kanunun belirlemiş olduğu yasal süreler içerisinde yaptırılmış olduğunu, öncelikle davacının 2012 yılı borç bakiyesinin olması buna karşılık davalı şirketin 2012 yılı defterlerinin de incelenmesi gerektiği, davacı şirket kayıtlarında olmayan yukarıda dökümü yapımış olan faturaların davacı şirket tarafından ifa edilip edilmediği tespit edilemediğinden hesaplamalarda dikkate alınmadığını, davalı şirketin kayıtlarında gözüküp davacı kayıtlarında gözükmeyen dekontlarda davacının imzasının bulunmaması nedeniyle bu tutarın da hesaplamalarda dikkate alınmadığını, davalı şirketin kayıtlarında gözüken fakat davacının kayıtlarında gözükmeyen 5.051,78-TL’lık ödemenin ödeme belgelerinin dava dosyasına sunulması durumunda davacının alacağının dava tarihi itibariyle 9.625,66-TL ödemee 14.677,44-TL olması gerektiği, her ne kadar davacının alacağı hesaplanmış olsa da en sağlıklı hesaplaması davalının 2012 yılı defterleri incelendikten sonra yapılabileceği bildirilmiştir.
Tarafların bilirkişi raporlarına karşı yapmış oldukları itirazlar değerlendirilerek ve ayrıca her iki tarafa ait defterler veya sulunan onaylı suretleri ayrı ayrı incelenerek her yıl için ayrı ayrı ne kadarlık satış faturası düzenlendiği, ne kadar tahsilat yapıldığı ve sonucunda ne kadar alacak-borç ilişkisinin bulunduğunun tespiti yönünden bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, alınan 25/04/2016 tarihli bilirkişi ek raporunda; davacının ticari defterlerinde gözüken borç bakiyesi tutarı olan 96.639,82-TL’nin davalının defterlerinde olup olmadığının tespiti yapılabilmesi için davalı şirketin 2011 ve 2012 yılı defterlerinin de incelenmesi gerektiği, davalının defterlerinde de olması durumunda davacının alacağı olarak kabul edilmesi gerektiği, kök raporda hesaplamayaa dahil edilmeyen toplam 116.833,94-TL davalı şirket ödemesinin mahkemece ödeme olarak kabul edilmesi durumunda davacının alacağının 134.748,51-TL olması gerektiği, davalı şirket vekilinin 01/02/2016 tarihli dilekçesinin ekinde sunmuş olduğu faturaların davacının alacağından düşülmesi gerektiği kanaatinde olduğunu mahkemenin de aynı doğrultuda karar vermesi durumunda davalı şirketin davacıdan 127.323,89-TL olması gerektiği her ne kadar davacının ve davalının alacakları hesaplanmış olsa da en sağlıklı hesaplamanın davalının 2011 ve 2012 yılı defterleri incelendikten sonra yapılabileceği bildirilmiştir.
Davalı tarafça sunulan belgeler ile 2012 yılı defteri de dahil tarafların ticari defterleri incelenerek 2012, 2013, 2014 yılları ticari defterleri ile taraflar arasında imzalanmış cari hesap sözleşmesi ve acentelik sözleşmesi incelenerek; her yıla ait ticari defterlerde alacak -borç ilişkisinin tespitinin ayrı ayrı yapılarak tarafların daha önceki itirazları değerlendirilerek ve daha önceki raporlar ile mübaneyet bulunduğu takdirde bu mübaneyetin giderilerek; taraflara ait defter ve kayıtlar arasında farklılık bulunduğu takdirde bu farklılıkların tespiti ile değerlendirilmesi sonucunda; taraflar arasındaki olası alacak borç ilişkisinin tayin ve tespiti için 1 Mali Müşavir ve 1 Hukukçu Bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, alınan 02/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda; iki tarafın hesap bakiyeleri iade edilen faturalar hariç çok küçük ve ayrıntısı raporda açıklanan farklarla hemen hemen birbirinni aynı olduğunu, bu faturaları koymazsak davacı defterlerinde davacının 195.223,89-TL olması gerektiği, bu faturalar eklendiğinde davacının davalıya 62.507,16-TL borçlu görüldüğünü, davalıda olup davacıda olmayan 31/07/2013 tarihli fatura 5.731,51-TL (karşılıksız çek için düzenlenen), 28/02/2013 tarihli fatura 1.8282,16-TL 286557 nolu fatura toplam 70.13,67-TL, davacının ekstresine eklendiğinde 195.223,89+7.013,67=202.237,56-TL rakamına ulaşıldığını, davalı defterlerinde olup davacı defterlerinde olmayan, 30/04/2013 tarihli iade faturası 271,53-TL, 30/06/2013 tarihli iade faturası 479,25-TL hesaplara eklendiğinde davacının alacak bakiyesi 201.486,78-TL aldığını, 3 iade faturası bu heaptan çıkarıldığında 201.886,78- 257.731,05 = 56.244,27-TL davalının davacıdan alacaklı görüldüğünü, taraflar arasındaki hesap bakiyesi anlaşmazlığı davalı tarafından kesilen ilk tebliğde davacı tarafından alınmayan ikinci tebliğde davalı vekilince usulüne uygun davacı vekilince usulsüz tebliğe göre davacı tarafından teslim alınan faturalardan kaynaklandığını, bu faturaların davacı tarafından imzalanan taahhütnameye göre kabul edilip edilmemesinin mahkemenin takdirinde olduğunu, tebligat kanunu 21. Maddeye göre muhtara yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunu, ödeme olarak kabul edilmesi halinde rapor içeriğinde bahsedildiği gibi 2 noktada tespit yapılması gerektiği 1- önemli nokta acentenin müşterisine fazla kestiği usulsüz faturalara dayanılarak tahakkuk ettirilen ve iade faturası kesilen kurumlar vergisi kaybı ile KDV kaybının kesinleşmesi için müşteri …’dan bu usulsüz faturalara karşılık iade faturası kesilip kesilmediğinin tespitinin yapılması gerektiği, 400.172,00-TL olduğu denetim raporunda yer alan ve davacı tarafından da kabul edilen bu faturaların tamamı için iade faturası kesildiyse davalı tarafından kesilen tüm iade faturalarının yani 265.448,85-TL tutarındaki faturanını iptal edilmesi gerektiği, kısmi iade yapıldıysa iade yapılan tutara düşen miktar kadar iade faturalarından düşüm yapılması gerektiği, kısmi iade yapıldıysa iade yapılan tutara düşen miktar kadar iade faturalarından düşüm miktar kadar iade faturalarından düşüm yapılması gerektiği, bu konuda eğer … tarafından iade faturası düzenlenmişse hesaplama yapılması açısından tarafınca ek rapor düzenlenmesi gerektiği, önemli nokta ceza faturası kesilirken vergi hesaplamasında hata yapılmasından kaynaklandığını, bu konuda raporun üst kısmındaki açıklamanın aynen şöyle olduğunu, “400.172-TL tutarındaki usulsüz kesilen faturanın KDV’siz anaparası hesaplanmış ve bu hesaplanan tutar üzerinden KDV ve kurumlar vergisi hesaplandığını, hemen birkaç satır yukarıda davacıdan geri iade edilmesi istenecek hakediş ve primlerin toplam tutarı açıklanmıştır. Toplam tutarın 139.106,25-TL olduğu ifade edilmiştir. Bu durumda bu tutarın vergi matrahından indirilmesi gerekmektedir. 139.106,25-TL’nin KDV’siz tutarı 117.886,65-TL’dir. Buna göre kurumlar vergisinin 117.886,65*%20: 23.577-TL daha eksik olması gerekir. Dolayısıyla davacıdan 267.974,96-TL değil 244.397,63-TL talep edilebilir olması gereklidir.” Tüm bu hesaplamalardan sonra faturaların kabul edilmemesi halinde davacının davalıdan 201.486,78-TL alacaklı olduğu iade faturalarının kabul edilmesi halinde yukarıda bahsedilen 23.577,00-TL tutarındaki düzeltmeden sonra davalının davacıdan 32.667,27-TL alacaklı olduğu, dosya kapsamında davalı-davacı ilişkisinde faturaların iadesine ilişkin değerlendirmeye gidilecek olursa, dosyada faturaların davacı tarafından olaya uygulanması gereken ETTK 23/2 hükmü gereğince ETTK md 20/3 iade edildiğini gösteren bir yazılı belgenin bulunmadığı anlaşıldığını, Zira, ETTK 20/3 maddesini aynı maddenin 2’nci fıkrasındaki “basiretli tacir” ilkesi ile birlikte yorumlamak ve basiretli bir tacirin kendisine gönderilen bir faturanın içeriğini kabul etmemesi söz konusu ise bunu ETTK 23/2 göndermesi ile, ETTK md 20/3 gereğince fatura iadesini “noter” marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla” yapması gerektiğini, bu nedenle davacını iade faturalar açısından bu yükümlülüğüne uymadığı düşünüldüğünü, tebligat kanunu 21. Maddeye göre muhtara yapılan tebligatın usulüne uygun tebligat olduğunu, öte yandan durum böyle olmakla birlikte dosya içerisinde bulunan 03/08/2013 tarihli … imzalı ve … kaşeli belge incelendiğinde adı geçen belge ile … adlı kişinin Aras Kargo’nun uğradığı ve sorumluluğu şahsına ait olan işlemlerden kaynaklanan 267.975-TL’lik zararın Aras Kargo tarafından kesilecek faturalarla karşılanabileceğine ilişkin yazılı beyanın da mahkeme dışı ikrar vasfında olup takdiri delil niteliği taşısa da Prof. Dr. Baki Kuru’ya göre “Şüphesis, mahkeme dışı ikrar, bir belge (mesela ikarı içeren bir mektup) ile ispat edilirse kesin delil hükmünde olur.” görüşü karşısında (KURU, …… ……., Ejder (2014) Medeni Usul Hukuku, 6100 Sayılı HMK’na göre yeniden yazılmış 25. Baskı, Ankara, Yetkin Yay:, s. 367) adı geçen belgenin kesin delil vasfında olup olmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin tespitinin yapılarak sonucunda araçlar üzerindeki rehin kaydının kaldırılıp kaldırılmayacağının açıklanması ve belirlenmesi için bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Alınan 02/05/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda ; kök raporda iade faturaları hariç davacının alacak bakiyesinin 201.486,78-TL tuttuğunu, rapor içeriğinde ayrıntılarıyla anlatıldığı gibi sankonun iade faturası kesmesi nedeniyle vergi ve prim cezalarına ait faturaların kabul edilebilirliği kalmadığını, diğer kalemler incelendiğinde ise, 2 fatura bakiyeleri 212,36-TL ve 12.231,02-TL, 201.486,78-TL’den düşüldüğünde ise 189.043,40-TL davacının davalıdan alacaklı görüldüğünü, 31/10/2013 tarihli 0251776 nolu 8.595,02-TL tutarındaki faturanın da kabul edilip hesaptan düşülmesi halinde davacının davalıdan olan alacağının 180.448,38-TL olacağını, bu fatura ile ilgili kararın mahkemeye ait olduğunu, davacının davalıya herhangi bir borcunun olmadığı davalıdan alacaklı olduğu araçlar üzerindeki rehin kaydının devam etmesine gerek duyulacak bir durumun olmadığı bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin bilirkişi kök ve ek raporuna yaptıkları itirazları doğrultusunda rapor aldırılması için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, konusunda uzman SMM bilirkişi ile, resen seçilecek hukukçu bilirkişiden oluşacak bilirkişi heyetine dosyanın tevdiine karar verilmiş alınan 11/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacının ticari defterlerine göre davacı, davalı şirketten 195.223,89-Tl alacaklı olduğunu, ancak davacı kayıtlarında yer almayan oysa denetim komitesi raporu, muvafakatname, devir sözleşmeleri ve cari hesap sözleşmeleri gereğince davalı alacağına ilave edilmesi gereken bedellerin 148.705,25-TL olduğunu bu durumda davacının ticari defterlerine göre davacının davalıdan bakiye alacağının 195.223,89-TL (alacaklı olduğu miktar) – 148.705,25-TL (sorumlu olduğu miktar) = 46.518,64-TL olduğunu, (nihai hesaplama), davacının, davalıya borçlu olmadığını, aksine davacının davalıdan 46.518,64-TL alacaklı olduğunu, 31/07/2013 tarihli 5.731,51-TL (karşılıksız çek kedişesi için düzenlenen) ve 28/02/2013 tarihli 1.282,16-TL’lik 286557 numaralı faturalar ile 271,53-TL’lik (30/04/2013 tarihli iade faturası) ve 479,25-TL’lik (30/06/2013 tarihli iade faturası) faturalarda davalı kayıtlarında yer almasına rağmen davacı kayıtlarında yer almadığı ve davalı tarafından da dayanak belgeleri ile fatura içerikleri ispat edilemediği için bilirkişi heyetleri tarafından hesaplamaya dahil edilmediği bildirilmiştir.
Dosyanın önceki bilirkişi heyete tevdii ile tarafların bilirkişi raporuna itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş, alınan 22/01/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda; önceki rapordaki görüş ve kanaatlerinde bir değişiklik olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin 2014/827 esas, 2019/858 karar sayılı kararı, Bursa Bölge Adliye Mahkemesinin 5. Hukuk Dairesi Başkanlığının 07/10/2022 tarih 2019/2303 esas, 2022/1262 karar sayılı kararı ile bozulmakla, dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Bursa Bölge Adliye Mahkemesinin 5. Hukuk Dairesi Başkanlığının 07/10/2022 tarih 2019/2303 esas, 2022/1262 karar sayılı ilamında, davacının usulsüz işlemlerinden dolayı davalı şirketin dava dışı … Tekstil AŞ’den haksız yere tahsil ettiği toplam tutara karşılık olarak dava dışı … Tekstil AŞ’nin davalıya 21.11.2013 tarihli 406.505,28 TL “Ciro Primi” açıklamalı iade faturası düzenlediği, iade faturasının davalının ticari defterlerinde “Kanunen Kabul Edilemeyen Gider” olarak muhasebeleştirildiği, bu fatura bedelinin davalı şirket tarafından 05.12.2013 tarihinde 342.550,15 TL’si banka kanalıyla kalan kısmı ise cari hesap mahsuplaşmak suretiyle ödendiği anlaşılmakla davacı acentenin usulsüz işlemlerinin telafisi nedeniyle davalı şirketin vergisel zarara da uğramış olduğunun sabit olduğu, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 39.3 maddesinde, davalı kargo şirketinin davacı acentenin faaliyeti dolayısıyla ödemek zorunda kaldığı zararları, davacı acentenin hak ediş bedelinden mahsup etme yetkisinin verildiğinin anlaşıldığı, davacı tarafça inkar edilmeyen ve baskı ve zorlama yoluyla temin edildiği kanıtlanamayan muvafakatname kapsamında, davacı acentenin müşteri … Tekstil AŞ’ye karşı usulsüz işlemlerinden dolayı bu firmaya düzenlenen faturalardan kaynaklanan prim – hakediş – kdv ve kurumlar vergisi gibi sorumluluklar dolayı 267.975 TL zararı kabul ve beyan ettiği, bu durumda, davalının anılan muvafakatnameye dayalı olarak davacıya düzenlediği ihtilafa konu faturaların davacının cari hesap bakiye alacağından mahsubunun gerektiği, ihtilafa konu bu faturalar toplamı 257.731,05 TL’nin davacı alacağından mahsubu sonucunda, davalının davacıdan 56.244,27 TL alacaklı olduğu anlaşılmış ise de, davalının alacağını 56.167,86 TL belirtmiş olması karşısında, davacının davalıya cari hesap bakiye borcunun 56.167,86 TL olduğunun kabulü gerektiği, davacı terditli talepte bulunmuş olması karşısında, 56.167,86 TL’yi depo etmesi için kesin süre verilmesinin gerektiğinin belirtildiği, mahkememizce davacı vekiline 56.167,86 TL’yi mahkememiz veznesine depo etmek için kesin süre verildiği, davacı tarafça 56.167,86 TL’nin depo edildiği anlaşılmakla davanın kabulü ile; dava konusu … plaka sayılı araç üzerindeki Beykoz 2. Noterliğinin 13/08/2013 tarih 39526 yevmiye nolu Borç ve Rehin Sözleşmesi gereğince tesis edilen rehnin, … plaka sayılı araç üzerindeki Beykoz 2. Noterliğinin 13/08/2013 tarih 39527 yevmiye nolu Borç ve Rehin Sözleşmesi gereğince tesis edilen rehnin, … plaka sayılı araç üzerindeki Beykoz 2. Noterliğinin 13/08/2013 tarih 39528 yevmiye nolu Borç ve Rehin Sözleşmesi gereğince tesis edilen rehnin davacı tarafça borç depo edildiğinden kaldırılmasına, mahkeme veznesine depo edilen 56.167,86 TL’nin karar kesinleştiğinde ve müracaat ettiğinde davalıya ödenmesine karar verilmiştir. Dava tarihi itibariyle davacının davalıya borçlu olması nedeniyle, davalı taraf rehni kaldırmamakta haklı olup, haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın KABULÜ ile; dava konusu … plaka sayılı araç üzerindeki Beykoz 2. Noterliğinin 13/08/2013 tarih 39526 yevmiye nolu Borç ve Rehin Sözleşmesi gereğince tesis edilen rehnin, … plaka sayılı araç üzerindeki Beykoz 2. Noterliğinin 13/08/2013 tarih 39527 yevmiye nolu Borç ve Rehin Sözleşmesi gereğince tesis edilen rehnin, … plaka sayılı araç üzerindeki Beykoz 2. Noterliğinin 13/08/2013 tarih 39528 yevmiye nolu Borç ve Rehin Sözleşmesi gereğince tesis edilen rehnin davacı tarafça borç depo edildiğinden KALDIRILMASINA,
2-Mahkeme veznesine depo edilen 56.167,86 TL’nin karar kesinleştiğinde ve müracaat ettiğinde davalıya ÖDENMESİNE,
3-Harçlar yasası gereği alınması gereken 8.743,68-TL harçtan peşin alınan 2.185,95-TL harcın mahsubu ile bakiye 6.557,73-TL harcın davalıdan tahsiline,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde taraflarca yatıralan avansın kullanılmayan kısmının HMK 333.md.uyarınca yatıranlarına iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 13/04/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.