Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/955 E. 2023/336 K. 27.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/955 Esas – 2023/336
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/955 Esas
KARAR NO : 2023/336

HAKİM :
KATİP :
DAVACI : … PETROLCÜLÜK ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLLERİ : Av.
DAVALI : … OTOMOTİV PAZARLAMA GIDA İNŞAAT TAAHHÜT NAKLİYAT TEKSTİL PETROL TURİZM SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av.
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/10/2021
KARAR TARİHİ : 23/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı Vekili Özetle: davacı şirket ile davalı arasında bayilik ilişkisi bulunmaktadır. Davalı-borçlu aleyhine, 21.02.2014 tarihli 236,55 TL 08.01.2014 222,11- TL 18.03.2014 tarihli 237,70- TL 16.12.2013 tarihli 214,64 TL 18.04.2014 tarihli 225,34 TL olmak üzere 8 adet toplam 3.826,05 TL bedelli faturalardan kaynaklanan 3.785,07 TL alacağın tahsili amacıyla Bursa 5. İcra Müdürlüğünün 2016/… E sayılı dosyasıyla icra takibi başlatmış ve ödeme emri 29.02.2016 tarihinde borçluya tebliğ edildiğini davalı ödeme emrinde yer alan alacak konusu ile ilgili herhangi bir borcunun olmadığını iddia ederek borca, asıl alacağa, faize ferilerine ve takibe itiraz ettiğini itirazın iptali istemiyle 2020/114354 Arabuluculuk Dosya Numarası ile arabuluculuğa başvurulmuş olup, taraflar arasında yapılan müzakereler neticesinde anlaşma sağlanmadığını anılan itirazlar haksız ve yersiz olduğunu şöyle ki; Davalı yan yapılan tüm ihtarlara rağmen takibe konu ödemediğini davacı şirket defter ve kayıtları üzerinde yapılacak olan bilirkişi incelemesinde davacı şirketin davalı firmadan alacaklı olduğu görüleceğini davalının haksız itirazı nedeniyle, davacı şirket her geçen gün alacağından mahrum kalmadığını bu nedenle icra ve iflas Kanunu’nun 67/2. Maddesi uyarınca davalı aleyhine 9620’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini davalı yanca ileri sürülen tüm itirazlar haksız ve dayanaksız olduğunu Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ve İKK’nın açık hükümleri gereği borçlunun zaman kazanmaya yönelik olarak yaptığı itirazın iptal edilerek takibin devamına karar verilmesi gerektiğini davalının takibe, borca ve faize yapmış olduğu haksız itirazın iptali ile takibin devamına, Davalı yanın kötü niyetli olarak yapmış olduğu İtiraz neticesinde icra takibinin durmasına sebep olduğundan 9620’den aşağı olmamak üzere İcra inkar tazminatını ödemeye mahkum edilmesine, Vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı yana yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Vekili Özetle: davalı taraf vekili 16.11.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetli Davacı tarafın dilekçesinde yer alan afaki, gerçek dışı tüm iddialarının hiçbir mesnedi bulunmadığını davacının tüm haksız ve yersiz iddialarının reddi gerektiğini iş bu dava, soyut ve haksız iddialar ile davacıya zarar verme saiki ile ikame edilmiş olup yasanın amir hükümlerine ve hukukun temel ilkelerine aykırı olduğunu dava dilekçesinde HMK 119. Maddesinde yer alan hususlar yanı sıra davacının somutlaştırma zorunluluğuna ilişkin 194. Maddesindeki amir hükümlere uyulmadığını davacının iddiaları, haksız gerçek dışı olmakla birlikte, bu haksız iddiaya ve davaya konu unsurlar belirsiz olduğunu huzurdaki dava süresi içerisinde açılmadığından zamanaşımı itirazımız bulunduğunu davacı tarafça, davaya ve takibe konu 8 adet faturadan kaynaklı alacağın ödenmediğinden bahisle davalı şirkete karşı icra takibi yapıldığı ve icra takibine yapılan itiraza karşı huzurdaki davanın ikame edildiği belirtildiğini Öncelikle takibe konu edilen faturalar ve içeriklerini kabul etmediklerini davacı şirket, Burs 5. İcra Müdürlüğünün 2021/… E sayılı dosyasından gönderilen tebligat ile davacı tarafça gerçeğe aykırı şekilde tek taraflı olarak düzenlenen faturanın varlığından haberdar olmuştur ve derhal takibe ve faturaya karşın itirazlarını sunduğunu davacı şirket, alacaklı olduğunu iddia etmiş ise de davalı İle davacı şirket arasında dava konusu fatura içeriklerinde yer aldığı şekilde herhangi emtia alışverişi söz konusu olmadığını davalı şirket kayıtlarında da görülmediğini fatura içeriği doğru hususları yansıtmamakta olup, fatura içeriğinde yer alan ürünler davalıya teslim edilmediğini davacının, fatura içeriğinde belirtilen ticari işlemin varlığını ve buna bağlı olarak faturalardaki ürünlerin davalıya teslim edildiğini ispatlaması gerektiğini HMK’nın ispat yükünü düzenleyen 190. Maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf aittir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. Maddesi gereğince de, kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekte yükümlü olduğunu davacı taraf, faturaya konu ticari işlemin varlığını ve fatura içeriğinde belirtilen ürünlerin davalıya teslim edildiğini ispatlamak zorunda olduğunu dilekçemizde izah olunduğu ve yargılama sırasında da ortaya çıkacağı üzere, davacının açmış olduğu iş bu dava soyut ve haksız iddialar ile açılmış olup davanın reddi gerekmektedir. Açıklanan nedenler ile;Davacı tarafın haksız, usul ve yasaya aykırı davasının reddine, Davacı da kötü niyetli olduğundan aleyhine 9620 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına, Yargılama giderleri ile vekalaet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, yazılı beyanlar, faturalar, ticari defterler, Bursa 5. İcra Dairesi 2016/… icra dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, ticari satımdan kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi ile “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklinde düzenlenmiş özel bir eda davasıdır.
İtirazın iptali davasının dinlenmesi için; a-İlamsız icra takibinin olması, b-Takip talebine yönelik süresinde yapılan geçerli bir itirazın bulunması, c-Bu itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde davanın açılması, d-İtirazın İcra Mahkemesince kaldırılmamış olması gerekmektedir.
İtirazın iptali davalarında ispat yükü kural olarak davacıdadır. Davacı alacaklı olduğunu ispatla yükümlüdür. Bu ispat yükü HMK’daki delillerle ispatlanmalıdır. Davacı iddiasını ispatladıktan sonra davalı, borçlu olmadığını veya borcu ödediğini ispatla mükelleftir.
Gerekli şartların bulunmaması veya davacının iddiasını ispatlayamaması halinde davanın reddine; şartların bulunması ve davanın ispatı halinde davanın kabulüne karar verilir. Davanın reddi halinde borçlunun (davalının), davanın kabulü halinde ise alacaklının (davacının) talebi üzerine tazminata hükmedilir. Borçlu lehine tazminata hükmetmek için; a-Talebin bulunması, b-Davacının takipte haksız ve kötü niyetli olması gerekmektedir. Alacaklı lehine tazminata hükmetmek için; a-Talebin bulunması, b-İtirazın haksız, alacağın ise likit olması gerekir.
Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Somut Dava İle İlgili Değerlendirmeler
Davacı tarafından 21.02.2014 tarihli 236,55 TL, 16/12/2013 tarihli 214,64 TL, 30/12/2013 tarihli 948 TL, 08/01/2014 tarihli 222,11 TL, 18/04/2014 tarihli 232,98 TL, 21/05/2014 tarihli 225,34 TL, 18/03/2014 tarihli 237,70 TL, 31/01/2014 tarihli 1508,73 TL olmak üzere 8 adet toplam 3.826,05 TL bedelli faturalara dayalı olarak 12/01/2016 tarihli icra takibi başlattığı, davalı borçlu tarafından 29/02/2016 tarihinde ödeme emrinin tebliğinden itibaren 07/03/2016 tarihinde borca itiraz ettiği ve itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edilmediğinden davacı tarafından 1 yıllık hak düşürücü süre içinde eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı tarafından zaman aşımı def-i’ ne dayanılmış ise de taraflar arasındaki ilişkinin akti ilişkiye dayalı olup TBK.nun 146.maddesinde ( 818 sayılı BK md.125) sözleşmeye dayanan alacakların 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve faturaların düzenlendiği tarih itibariyle 10 yıllık sürenin dolmadığından zaman aşımı def-i savunmasına itibar edilmemiştir.
Diğer yandan davacı tarafından iddia edilen faturalara ilişkin tarafların defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, SMMM bilirkişi tarafından davalı defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 14/07/2022 tarihli ve 23/11/2022 tarihli raporlarda, davacı tarafından icra takibine konu 21.02.2014 tarihli 236,55 TL, 16/12/2013 tarihli 214,64 TL, 30/12/2013 tarihli 948 TL, 08/01/2014 tarihli 222,11 TL, 18/04/2014 tarihli 232,98 TL, 21/05/2014 tarihli 225,34 TL, 18/03/2014 tarihli 237,70 TL, 31/01/2014 tarihli 1508,73 TL faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı ve irsaliyeli olarak düzenlenip teslim edildiğine dair kaydın bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davacı defterlerinde talimat yoluyla yapılan SMMM bilirkişi incelemesi sonucunda, davacı tarafından düzenlenen davalı-borçlu aleyhine 30/10/2013 tarihli 948,24 TL, 30/11/2013 tarihli 214,64, 24/12/2013 tarihli 222,11 TL, 27/12/2013 tarihli 1508, 73 TL, 30/01/2014 tarihli 236,55 TL, 28/02/2014 tarihli 237,70 TL, 31/03/2014 tarihli 232,98 TL, 30/04/2014 tarihli 225,34 TL bedelli faturalardan kaynaklı davacının 3785, 07 TL alacağının olduğu tespit edilmiştir.
Eldeki dava itirazın iptali davası olup takibe sıkı sıkıya bağlılık ilkesinin temel ilke olduğu ve bu ilkeye bağlı kalmak gerekmektedir. Dolayısıyla davacı tarafından ancak takipte dayandığı faturalara dayalı olarak davalı tarafın yapmış olduğu itirazın iptalini isteyebilir. Bu itibarla davacı tarafından icra takibine konu dayanılan faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı SMMM bilirkişinin14/07/2022 tarihli ve 23/11/2022 tarihli raporlarında açıklanmıştır. Yine HMK 222. Maddesi uyarınca taraf defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, birbirleri ile uyumlu olmadığı, davacı tarafın delil olarak ticari defterlere dayanılamayacağı sabittir.
Bu durumda icra takibine konu faturalara dayalı alacaklı olduğunun davacı tarafından usulune uygun delillerle ispat edilemediği ve takibe dayanak olmayan başka faturalarla alacağın ispat edilmesinin mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının takipte kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalı tarafından talep edilen kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce yapılan açık ve adil yargılama sonucu tam bir vicdani kanı ile yukarıdaki gerekçelere göre karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın sübut bulmadığından REDDİNE,
2-Davalı lehine kötü niyet tazminatın koşulları oluşmadığından reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın peşin alınan 66,97 TL ile bakiye fazla kalan 112,93 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Arabuluculuk Ücret Tarifesi kapsamında Maliye Hazinesinden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye ÖDENMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kararın niteliği gereği kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalının vekil ile temsil edildiğinden A.A.Ü.T göre 5.544,62 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
7-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden itibaren ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, dava konusu uyuşmazlığın miktarının 2023 yılı kesinlik sınırı olan 17.830,00 TL’nin altından olduğundan HMK 341. Maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi, verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/03/2023
Katip 278859

¸e-imzalıdır.

Hakim 125958

¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip 278859
¸E-imzalıdır.