Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/954 E. 2022/1241 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/954 Esas – 2022/1241
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/954
KARAR NO : 2022/1241
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 1-
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 2- ……. SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 3-
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/10/2021
KARAR TARİHİ : 08/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı … Sigorta Anonim Şirketi tarafından sigortalanmış, davalı Eser AKGÜN’ün kayıt maliki olduğu, sürücü …’in sevk ve idaresindeki 16 … 714 plakalı araç 26.03.2021 tarihinde davacı müvekkile ait 16 ADB 105 plakalı aracına çarpmış çarpma sonucunda müvekkile ait araç yan yatarak on beş metre sürüklenerek başka bir aracın arka tamponuna çarpmak suretiyle durmuş, kaza sonucunda müvekkile ait araçta hasar oluştuğunu, kaza nedeniyle Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından taksirle yaralama suçundan sürücü … hakkında 2021/37776 sayılı ceza soruşturması başlatılmış olup alınan bilirkişi raporunda 16 … 714 plakalı araç sürücüsü … tek ve asli kusurlu bulunduğunu, kaza nedeniyle müvekkil tarafından muhafaza ve çekici ücreti ödendiğini, bu ödemelerin de hasar kapsamında tahsili gerektiğini, davacı müvekkil tarafında başvurulduğu halde aracı davalılarca tamir edilmemiş ve değer kaybı ödenmediğini, tespiti yapılacak tamir bedeli ve değer kaybının davalılardan müteselsilen tahsili gerektiğini, müvekkilin aracını on iş gününde onarılabilmiştir, kaza nedeniyle müvekkil tarafından muhafaza ve çekici ücreti ödendiğini, bu ödemeler ile tamir süresi boyunca aracın işletilememesi sebebiyle oluşan kira/kazanç kaybının davalılar araç maliki ve sürücüden tahsili gerektiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız mahfuz kalmak kaydıyla davacı müvekkilin aracında oluşan tamir bedeli ve değer kaybının davalılar sigorta şirketi, araç maliki ve sürücüden kaza tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile birlikte, aracın tamir süresi boyunca işletilememesi sebebiyle oluşan kazanç kaybının, davalılar araç maliki ve sürücüden kaza tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle: Davayı kabul etmediklerini, Yargıtay kararları ve kanun doğrultusunda alacağın belirlenebilir olduğu durumlarda davanın reddi gerektiği belirtildiğini, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki menfaatinin bulunmaması sebebiyle, huzurdaki davanın usul yönünden reddi gerektiğini, öncelikle KTK madde 97 uyarınca “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” denildiğini, ilgili maddenin açık hükmünden anlaşılacağı üzere dava şartı olarak öncelikle sigorta şirketine başvuru yapılması gerektiğini, davacılar tarafından sigorta şirketine herhangi bir yazılı başvuru yapılmaması sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddini talep ettiklerini, huzurdaki davanın ikame edilmeden önce arabuluculuk kanun yoluna başvuruda bulunulması zorunlu olduğunu, ancak davalı, dava şartı olan arabulucuya başvurmadığını, bu sebeple huzurdaki davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddini talep ettiklerini, davalı Eser Akgün ile müvekkil şirket arasında 146827829 poliçe nolu 41.000,00 TL teminat bedelli Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi akdedildiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkil şirketin poliçe teminatı dahilindeki sorumluluğu ancak sigortalınun kusur oranı ve bu kusura denk düşen sorumluluğu ve davacının yoksun kaldığı gerçek miktarı ile sınırlı olacağını, davacı elinde ve dosyada bulunan belgeler HMK gereği tarafımıza tebliğ edilmediğinden, bu belgeler ve taraflarca ileri sürülecek iddialar hakkında cevap verme, delil ve tanık bildirme hakkımız saklı tuttuklarını, öte yandan dava dilekçesindeki alacak taleplerinin poliçe genel şartlarınca teminat dahilinde bulunup bulunmadığı hususu ancak tüm dosya delillerinin tarafımıza tebliği ile mümkün olabileceğini, bunun yanı sıra, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları Ek-1 Değer Kaybı Hesaplaması 2.Teminat Dışı Kalan Haller uyarınca “Mini onarım ile giderilebilen basit kaporta, plastik tampon/parça onarımları, cam, radyo/teyp, lastik, hava yastığı, jant, mekanik, elektrik, elektronik ve döşeme aksamı hasarları” teminat dışı kalan haller kapsamında olduğunu, mahkemece yapılacak incelemeden sonra söz konusu kazadan kaynaklı meydana gelen hasarın teminat dışı haller kapsamında olduğu ve ilgili madde uyarınca sigortaya konu değer kaybının mevcut olmadığı anlaşılacağını, bahse konu araçta meydana gelen hasarın teminat dışı haller kapsamında olması sebebiyle müvekkil şirketin talep edilen alacak kalemlerinden herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, bu sebeplerle her ne kadar bu aşamada müvekkil şirketin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığı belli değilse de sigortalıya yöneltilen kusur iddiasına, fahiş tazminat taleplerine, faiz ve fer’ilerine ve başlangıç tarihlerine müvekkil şirketin haklarını teminat altına almak maksadıyla şimdiden itiraz etme zarureti doğduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Eser Akgün vekili cevap dilekçesinde özetle: Kusura karşı davalıya ait araca kusur atfedilmesini kabul etmediklerini, savcılık aşamasında alınan bilirkişi raporunda davacı tarafın tek taraflı beyanlarına dayanarak rapor tanzim edildiğini, müvekkiline ait araçta karakolda yapılan muayenesinde hiç bir hasar ve sürtme izine rastlanmadığını, kaldı ki savcılık ifadesinde diğer araçta yolcu olan Elif Erdem davalı aracın arkadan çarptığını sürücü ise sol koluna vurduğunu beyan ettiğini, diğer tanık Büşra Eryaşa ise olayı görmediğini tahmin üzerine konuşmuş “aracı ben görmedim, plakasını alamadım” dediğini, kaldı ki arkadan gelen araç sürücüleri de önlerindeki trafiği kontrol etmek durumunda olduğunu, bu nedenle kusur isnadını hiçbir şekilde kabul etmediklerini, iddia edildiği üzere olay yeri terk olmadığını, davalı araç sürücüsü de polis tarafından çağrıldığı an ifade vermiş ve aracını kontrol ettirdiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı …’e usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmiş ancak davalı tarafından savunmada bulunulmamıştır.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, trafik kazası tespit tutanağı, fatura, tamir sürecine ilişkin belge, tahkikat evrakı, bilirkişi raporu, Bursa CBS 2021/37776 soruşturma nolu dosyası, Bursa 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/1046 esas sayılı dava dosyası, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan hasar tazminatı, değer kaybı tazminatı, kazanç kaybı tazminatı ve çekici araç ücreti alacağı istemine ilişkindir.
Taraflara usulune uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Uyuşmazlık noktası, davacıya ait 16 ADB 105 plakalı araç ile davalıların sürücüsü işleteni ve ZMMS i olduğu, 16 ….. 714 plakalı araç arasında 26/03/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıya ait araçtaki hasar miktarı, değer kaybı miktarı, kazanç kaybı ve çekici ücreti alacağının varlığı ile miktarı ve tarafların kusur oranları noktasında toplanmaktadır.
Dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği mahalde bir trafik bilirkişisi, bir makine mühendisi bilirkişiden oluşan bilirkişi heyeti eşliğinde keşif yapılmasına ilişkin ara karar kurulduğu, bilirkişiler için 800 ‘er TL, mahkeme heyeti yasal yolluğu: 571,90-TL, keşif aracı için 200,00-TL., tebliğ gideri 70,00 TL olmak üzere toplam 2.441,90 TL.bilirkişi ve keşif giderinin HMKnun 324/2 maddesi gereğince 4 haftalık kesin süre içerisinde davacı vekilince mahkeme veznesine yatırılmasına, yatırılmadığı takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının davacı vekiline ihtar edilmiştir.
Davacı vekili tarafından 27/06/2022 tarihli dilekçe ile adli yardım talebinde bulunduğu ancak davacı müvekkilen ait mali durma dair belgeler eklenmediğinden mahkememzce adli yardım talebinin reddine karar verildiği, bu karara itiraz üzerine Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/583 Esas ve 2022/583 Değişik İş Kararı ile itirazın reddine karar verilmiştir.
Dosyanın keşif erteli olduğu, keşif giderinin süresi içinde yatırılmadığından keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmamıştır.
Bilindiği üzere HMK’nın “Sürelerin belirlenmesi” başlıklı 90. maddesi
“(1)Süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez.
(2) Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.” düzenlemesini içerir.
6100 sayılı HMK’nın 94. (1086 sayılı HUMK’un 163.) maddesine göre hakimin belirlediği süreler ise kural olarak kesin değildir. Ancak, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Bu takdirde hâkim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder. Kesin olduğu belirtilmeyen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir; bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez.
HMK 324.maddesinde taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı verilen kesin süre içerisinde yatırmak zorunda olduğu, tarafların birlikte aynı delilin ikamesini talep etmeleri halinde gereken avansı yarı yarıya ödeyecekleri ile 2.fıkrasında ise taraflar birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer tarafın avans yatırabileceği aksi takdirde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacağının düzenlendiği görülmüştür.
Taraflar; dinlenmesini istedikleri tanık ve bilirkişinin veya yapılmasını istedikleri keşif ve sair işlemlerin masraflarını, mahkeme veznesine yatırmaya mecbur olup, hakim tarafından verilen sürede gerekli masrafı vermeyen tarafın talebinden sarfınazar ettiği kabul edilir. Hakimin, bu masrafların yatırılması konusunda verdiği sürenin kesin olduğunu usulünce karara bağladığı hallerde, kesin süreye uymayan tarafın bu delile dayanma olanağı kalmaz. Kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde, gereğinin hakim tarafından hemen yerine getirilmesi gerekir. ( YHGK.nun 12.12.2012 gün 2012/9-1170 E.2012/1172 K.
Yukarıdaki açıklamalardan somut olayda davacı vekili tarafından trafik kazasından kaynaklanan aracında oluşan zarar sebebiyle hasar tazminatı, değer kaybı tazminatı, kazanç kaybı tazminatı ve çekici araç ücreti alacağına dair maddi tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmakla eylemin haksız fiilden kaynaklandığından davalı taraf ancak kusur oranınca ve hasardan tazminatından gerçek zarar miktarınca sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer yandan kusur oranı, hasar tazminatı, değer kaybı tazminatı, kazanç kaybı tazminatı alacağı ve çekici araç ücretinin miktarının rayiç bedellere uygun olup olmadığı yönünden bilirkişi incelemesi yapılması zorunludur.
Bilindiği üzere 4721 sayılı TMK’nın 6. Maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 190. Maddesine göre “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” dava konusu trafik kazasında davalının kusur durumu ile hasar tazminatı, değer kaybı tazminatı, kazanç kaybı tazminatı alacağı ve çekici araç ücretinin miktarının rayiç bedellere uygun olup olmadığı yönünden ispat yükü davacıdadır.
Diğer yandan HMK’nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez.
Eldeki dosyada yapılacak inceleme kusur oranı, hasar tazminatı, değer kaybı tazminatı, kazanç kaybı tazminatı alacağı ve çekici araç ücretinin miktarının rayiç bedellere uygun olup olmadığı yönünden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması zorunlu olup bu konuların hakimin hukuki bilgisi dışında özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği açıktır. Dolayısıyla davacı vekiline keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması için duruşmada kesin süre verilmiş verilen kesin süre içinde delil avansı yatırılmadığından HMK’ nın 324. Maddesi uyarınca bilirkişi delilinde vazgeçtiği ve kesin süre uyulmadığından davalı taraf yönünden usuli kazanılmış hakkın doğduğu anlaşılmaktadır.
Duruşma günü itibariyle keşif avansı yatırılmış sonrasında ise avansın iadesi talep edilerek davacıya delili avansı verilmiş olup duruşma gününden önce delil avansı yatırılmadığından duruşmanın ve keşfin ertelenmesine sebebiyet verildiğinden davalının yeniden süre verilmesi talebinin davalının usuli kazanılmış hakkı sebebiyle itibar edilmemiş talep reddedilmiştir.
Bu durumda haksız fiilden kaynaklı maddi tazminat istemli davada zararı ve zarar vereninin kusuru, hasar tazminatı, değer kaybı tazminatı, kazanç kaybı tazminatı alacağı ve çekici araç ücretinin miktarının rayiç bedellere uygun olduğunun usulune uygun delillerle ispat edilemediğinden yine tek başına ceza dosyasındaki kusur raporuna dair bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacak olması yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ( Bursa Bam 13. HD 2021/359 Esas ve 2021/495 Karar sayılı benzer Kararda açıkça vurgulandığı üzere)
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın subut bulmadığından reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Arabuluculuk Ücret Tarifesi kapsamında Maliye Hazinesinden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı … Sigorta A.Ş ve Eser Akgün’ ün vekil ile temsil edildiğinden hasar tazminatı ve değer kaybı tazminatı yönünden AAÜT’ye göre belirlenen 200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
7-Davalı Eser Akgün’ ün vekil ile temsil edildiğinden kazanç kaybı ve çekici araç ücreti yönünden AAÜT’ye göre belirlenen 395 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
8-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı Eser Akgün vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/11/2022

Katip 146195
¸e-imzalıdır.

Hakim 125958
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip 146195
¸E-imzalıdır.