Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/844 E. 2022/986 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/844
KARAR NO : 2022/986
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/09/2021
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı müvekkil ile davalı borçlu şirket arasında mal alım satımı ile ilgili ticari ilişki bulunduğunu, davacı müvekkilin, davalı borçlu şirkete mal satması sonucu, sattığı mallara karşılık olarak tanzim ettiği faturalardan kaynaklanan bakiye alacağı bulunduğunu, davalı tarafın, söz konusu borcunu ödememesi üzerine, müvekkil davacı tarafından davalı taraf aleyhine cari hesap ekstresine dayalı olarakBursa 13.İcra Müdürlüğü’nün 2021/… E.
sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, borçlu taraf haksız bir şekilde borca ve takibe itiraz ettiğini, alacağımız devam ettiğinden borçlu tarafça yapılan bu itiraz haksız ve kötüniyetli olduğunu, her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde ve yapılacak yargılama neticesinde davalının borcunun mevcudiyeti ve borca itirazının haksız ve kötü niyetli olduğu ortaya çıkacağını, Bursa Arabuluculuk Bürosu 2021/63371 Arabuluculuk No’lu dosyasında yapılan müzakereler sonucu 02/07/2021 tarihinde “anlaşamama” tutanağı düzenlendiğini, bu nedenlerle davalı borçlunun takibe, borca, faize ve tüm ferilerine olan itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın % 20 den az olmamak şartıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı yanın müvekkili şirket aleyhine açmış olduğu davanın haksız ve kötü niyetli olup reddi gerektiğini, İİK. 67/1 hükmü “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” şeklinde düzenlendiğini, görüldüğü üzere Sayın Mahkemenizde görülen iş bu dava genel hükümler dairesinde görülmesi gereken bir davadır. Genel hükümler ifadesi yetki kurallarını da kapsadığını, icra takibine yapılan itirazın iptali davaları için özel bir yetki kuralı öngörülmediğini, bu nedenle yetkili mahkeme Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 9. maddesinde düzenlenmiş olan yetki kurallarına göre belirleneceğini, davalı sıfatı ile davada yer alan müvekkil şirketin adresi “””Çubuklu Mahallesi, Rıfat Paşa Sokak, No:20/1, Beykoz / İstanbul””” olup, davaya bakmaya yetkili olmadığını, davacı şirket adresinin de İstanbul olmasına rağmen, vekilin adresinde iş bu davanın ikame edilmesi tamamen hukuka aykırı olduğunu, davada genel hükümler uygulanacağından, davalı Şirket’in İstanbul’da mukim olduğu gözetilerek, süresinde ve usulüne uygun olan söz konusu yetki itirazının kabulüyle dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, bu yönü ile öncelikle yetki itirazımızın kabulü ile dava dosyasının yetkili İstanbul Mahkemelerine gönderilmesini talep ettiklerini, müvekkil şirket aleyhine ikame olunan dava basit yargılama usulüne tabi olup, yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri kanunun 119 ve 121.maddeleri gereğince davacının dayandığı tüm delilleri ile iddia edilen her bir vakıanın hangi delille ispat edileceğini, tanık isim ve adresleri ile tanıkları ne hususta dinleteceğini açıklayarak davalı tarafa dava dilekçesi ile birlikte tebliğ ettirmesi gerektiğini, davacı yan eklerini dava dilekçesine eklememiş ve tarafımıza tebliğ ettirmemiş olduğundan yasal mevzuatımız gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekli olduğunu, ayrıca tarafımıza tebliğ olunmayan ve bu nedenle de inceleme imkânı bulamadığımız belgelere karşı da cevap haklarını saklı tuttuklarını, davacının talepleri zamanaşımına uğradığını, bu sebeple davayı iddiaları kabul anlamına gelmemek kaydıyla öncelikle davanın zamanaşımı nedeni ile reddini talep ettiklerini, davacı yanın iddiaları haksız ve kötü niyetli olup gerçeği yansıtmadığını, davanın reddi gerektiğini, davacı yanın taraflar arasındaki alım satım nedeni ile 54.255,11.-TL cari hesap açığı bulunduğundan bahisle icra takibi başlattığını, ancak müvekkil Şirket’in davacı yana böyle bir borcu bulunmadığını, davacı yan ile müvekkil Şirket arasında muhtelif tarihlerde tekne malzemesi alım satımı yapıldığını, müvekkil Şirket’e ait Regal marka teknenin bir takım malzemeleri davacı şirket tarafından temin edildiğini, temin edilen bu mallara ilişkin ödemeler davacı şirket sahibinin talebi ile eşi …’e ait Garanti Bankası TR29 0006 2000 3450 0009 0670 04 iban numaralı banka hesabına 23.07.2020 tarihinde 1.400 Euro, QNB Finansbank A.Ş.’de bulunan TR46 0011 1000 0000 0094 4872 83 İban numaralı hesabına 23.07.2020 tarihinde 5.000.-TL ve Garanti Bankası TR29 0006 2000 3450 0009 0670 04 iban numaralı banka hesabına 05.08.2020 tarihinde 20.600.-TL olarak ödendiğini, ancak müvekkil şirket tarafından yatırılan söz konusu bedeller, davacı yanca cari hesaplarından düşülmediğini, müvekkil Şirket’in davalı yanın eşi ile hiçbir tanışıklığı veya ticari ilişkisi bulunmadığını, müvekkili şirketin davacı şirket tarafından bildirilen iban numarasına bahsi geçen tutarlarda ücretleri yatırdığını, davacı şirketin müvekkil şirket’e satmış olduğu mallar arızalı çıkmış ve davacı şirket üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini, davacı şirket tarafından müvekkil şirket’e satılan tekne motor parçalarının çalışır durumda ürün tesliminin yapılmamış olması ve teslim edilen ürünlerde arıza olduğunun tespit edilmesi nedeni ile müvekkil şirket tarafından söz konusu ayıba ilişkin davacı yana bildirimde bulunulduğunu, satılan ürünler davacı yanca tamirat için geri alındığını, davacı şirket tarafından tamirat için alınan ürünler, arızanın giderildiği iddia edilerek geri getirilmiş ancak müvekkil şirket tarafından yeniden getirilen ürünlerinde çalışmadığı görüldüğünü, davacı yanın üzerine düşen edimi müvekkil şirketin tüm talep ve ısrarlara rağmen yerine getirmemesi üzerine, müvekkil şirket tarafından arıza başka bir firmaya tamiratı yaptırılmak suretiyle giderildiğini, müvekkili şirket tarafından davacı şirketin var olduğunu iddia ettiği alacaktan çok daha fazla bir bedelle söz konusu tamirat işlemi yapıldığını, söz konusu bedelin mahsubunun gerekeceği ortada olduğunu, davacı yanın üzerine düşen edimi yerine getirmemiş olması ve eşinin hesabına yapılan ödemelere rağmen müvekkil şirketten alacağı olduğundan bahisle iş bu huzurdaki davayı ikame etmesi tamamen haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı müvekkil şirketten, herhangi bir alacağı olmadığı halde icra takibiyle alacak talep ettiğini, davacının müvekkil şirketten herhangi bir alacağı olmadığı halde, eşinin hesabına gönderilmesini istediği ödemeleri cari hesabından düşmeyerek icra takibine girişmesi haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davacı Şirket aleyhine, %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, Bursa 13. İcra Müdürlüğünün 2021/… sayılı icra takip dosyası, faturalar, cari hesap ekstresi, ticari defterler, faturalar, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından faturaya dayalı olarak 20/05/2021 tarihinde ilamsız takip talebinde bulunmuştur. İcra Dairesi tarafından davalı borçluya ilamsız takiplerde ödeme emri tebliğ edilmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde 21/05/2021 tarihinde borca itiraz etmiştir.
Davalı vekilinin yetki ilk itirazı mahkememizin ön inceleme duruşmasında alacağın faturadan kaynaklanan cari hesap alacağı olduğu, takip tarihinde yürürlükte bulunan HMK 10 ve 6098 sayılı TBK nun 89. Maddeleri uyarınca davacının kendi yerleşim yerinde de dava açıp, icra takibi başlatabileceğinden reddedilmiştir.
Davalının zaman aşımı def-i iddiası yönünden, davacının ileri sürdüğü alacağın akti ilişkiye dayandığından 10 yıllık genel zaman aşımına tabi olup 2019 yılından itibaren bu sürenin dolmadığından itibar edilmemiştir.
Davacı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere dosya talimat yolu ile İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş olup, talimat mahkemesince dosya SMMM bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin talimat mahkemesine sunmuş olduğu bilirkişi raporunda özetle: Davacı şirketin 2018, 2019 ve 2020 yılı yasal defterleri kayıtlarının şekil olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve Genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine uygun olduğu, yasal defter açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, Davalı şirket tarafından yasal defter ve belgeler belirtilen süre içerisinde mahkemeye ibraz edilmediğinden, davalı şirketin defter ve belgeleri üzerinde gerekli incelemelerin yapılamadığı, Davacı şirketin yasal defter kayıtlarında 31.12.2020 tarihi itibariyle davalı şirketten alacak bakiyesinin 111.143,13 TL. olduğu, İcra takibinin yapıldığı 2021 tarihi itibariyle 101.143,13 TL. olduğu, İcra takibinin yasal defter kayıtlarındaki bakiye üzerinden başlatılmadığı, dosya içerisinde bulunan cari hesap ekstresindeki 12.02.2021 tarihindeki bakiye olan 54.255,11 TL. üzerinden başlatıldığı, cari hesap ekstresindeki alacak bakiyesi ile yasal defter kayıtlarındaki alacak bakiyesinin uyumsuz olduğu ve arada 46,888,01 TL. fark bulunduğu, davacı şirketin yasal defter kayıtları dışında ayrı bir cari hesap kaydı tuttuğu, davalı şirketin davacı şirket yöneticisinin eşi … adına 2020 yılında üç adet dekontla toplam 36.678,90 TL. gönderdiği, söz konusu banka dekont fotokapilerinin dosyada mevcut olduğu, davalı şirket tarafından gönderilen bu tutarın, davacı şirketin; gerek yasal defter kayıtlarında, gerekse ayrıca tutulan cari hesap ekstresinde bulunmadığı mütalaa edilmiştir.
Davalı tarafa ticari defterlerin ibraz edilmesi için talimat yoluyla kesin süre verilmesine, ihtaratlı davetiyenin tebliğine rağmen ticari defterlerini ibraz etmemiştir.
Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen süreye rağmen davalı ticari defterlerini ibraz etmediğinden HMK 220 ve 222/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğu ve ticari defterlerinde davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
O halde yukarıdaki açıklamalar, yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı şirket ile davalı tacir arasında mal alım satımına dair ticari ilişkinin kurulduğu, davacı tarafından malların teslim edildiği faturaların düzenlendiği ancak bedelinin ödenmediği ileri sürülmüş olup taraflar arasında TTK m. 89 anlamında yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin uygulamada sıkça karşılaşılan “açık hesap” ilişkisinin olduğu, davacının ticari defterlerinin usulune uygun tutulduğundan, ticari defterin kesin delil olduğu, davalı tarafın verilen süresi içinde ticari defterlerini sunmadığından bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğu, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayıldığı, bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğundan bu defterlerin HMK’ nın 220 ve HMK 222/3. Maddesi gereğince kabul edilebileceği, anlaşılmakla dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden hüküm kurmaya elverişli kabul edilen 09/05/2022 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek davacının mal teslim ettiği 54.255,11 TL alacaklı olduğu bedelinin ödenmediği anlaşılmakla davanın kabulu ile itirazın iptali ve takibin devamına, davacının icra inkar tazminat isteminin, davacının alacağının faturaya dayal likit alacak olup davalının haksız olarak borca itiraz sebebiyle icra ve inkar tazminatı talebinin kabulune karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
Diğer yandan davalı tarafından fatura konusu malların teslim edilmediğini teslim edilenlenlerin ise ayıplı olduğu ileri sürülmüş ise de TTK 18/3. Maddesi uyarınca “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye dair ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” usulune uygun ayıp ihbarı yapılmadığından ayıplı olduğu savunmasına itibar edilmemiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın kabulü ile davalının Bursa 13. İcra müdürlüğüne 2021/… esas sayılı dosyasına yapılan itirazın asıl alacak 54.255,11 TL kısmi yönünden iptali ile 54.255,11 TL asıl alacak üzerinden ve bu alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek avans faizi ile devamına,
2-İİK 67. Maddesi uyarınca icra inkar tazminatının koşulları oluştuğundan alacağın %20 si olan 10.851,02 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.706,17 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 633,10 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.073,07 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Arabuluculuk Ücret Tarifesi kapsamında Maliye Hazinesinden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye ÖDENMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan; bilirkişi gideri 1.000,00 TL, posta, talimat ve tebligat gideri 159,00 TL olmak üzere toplam 1.159,00 TL yargılama gideri ve 633,10 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.792,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT’ye göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/09/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.