Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/658 E. 2022/116 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/658 Esas – 2022/116

T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/658 Esas
KARAR NO : 2022/116

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :…. KARGO LOJİSTİK VE DAĞITIM HİZMETLERİ ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av.
Av.
DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/08/2021
KARAR TARİHİ : 07/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı şirketin Bursa ili Kestel ilçesi acenteliği için 02/06/2015 tarihinde sözleşme imzalanmış otup 26/01/2017 tarihinde kadar sözleşme şartlarına uygun olarak çalışılmadığını, 2016 yılı ortalarında davalı şirketin işletme politikaları,karlılık oranları gibi konularda mutabık kalınamadığı için kendileri ile olan acentelik sözleşmemi hukuki şartlara uygun şekilde fesih etmiş ve 26/01/2017 tarihi itibari ile sonlandırmış bulunduğunu, 01/08/2016 tarihi itibari verdiğim acentelikten istifa dilekçeme cevap verilmediği için bu sefer 10/09/20196 tarihinde Bursa 7.Noterliği vasttası ile gerekli yazıyı gönderdiğini, davalı şirketin sözleşme gereğince kendilerine bildirim yaptığım tarihten sonra 30 gün içerisinde gerekli devir teslimi yapmaları gerektiğini, ancak şirket yetkilileri kendilerine bildirim yaptığım tarihten bugüne halen Yükümlülüklerini yerine getirmediğini, arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını, davalı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmeyerek, devir teslim ” işlemlerini yapmaması sebebi ile kendilerinden oluşan hak ve alacaklarımın zamanın ödenmemesi ile maddi mağduriyetim meydana geldiğini, bu nedenlerle davalı şirket ile yapılan hizmetler sonucu oluşan hak ve alacaklarımın kanuni faizi ile birlikte tarafıma ödenmesine, 1.000 TL’den fazla diğer hak ve alacaklarım saklı kalmak üzere her türlü mahkeme masrafları ve yargılama giderlerinin davalı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yetki itirazlarının bulunduğunu, davacı yan ile müvekkil şirket arasında Ek-1 de sunulan 02.06.2015 tarihli Acentecilik Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme hükümlerinin açık olduğunu ve sözleşme hükümlerinden yetkili mahkemenin İstanbul mahkemeleri kılındığını, İlgili hükümler dayanağını müvekkil şirketin Yönetim Kurulu kararlarından almakta olup davacı Acente de iş bu Yönetim Kurulu kararı gereğince acente sıfatını almaya hak kazandığını, müvekkil şirket acente anlaşmaları için Sürat Kargo Yönetmeliğini uygulamak üzere kurulu olan Acente Satış Komisyonunca alınacak kararlar doğrultusunda acentecilik sözleşmesi akdetmek isteyen acente adaylarını seçtiğini, 21.04.2015 tarihli ve 240 numaralı Acente Satış Komisyonu Toplantı Tutanağından da görüleceği üzere Kestel acente adayı … hakkında da kararlar alınmış olup bu kararlara riayet etmesi halinde acentecilik sözleşmesi akdedilebileceği kararlaştırıldığını, ancak davaya konu acentecilik sözleşmesi hükümlerine davacı yan acente sahibi uymadığı gibi kendisinden yerine getirilmesi istenen yükümlülüklerini ifa etmediğini, sözleşme hükümlerine tek taraflı olarak uymayan ve kendisinden istenen yükümlülükleri yerine getirmeyen taraf, müvekkil şirkete karşı muacceliyet şartını yerine getirmediğini, müvekkil şirketi temerrüde düşüremediği gibi işbu dava ile haksız ve mesnetsiz iddialarda bulunarak akde uymayanın müvekkil şirket olduğunu da ispat edemediğini, sözleşme taahhüdüne aykırı hal ve tutum içine girilmesinin kabul edilemeyeceğini fesihin haksız ve geçersiz olacağını, müvekkil şirket, acentenin kendi uhdesinde olan sıkıntılardan veya ticari hayatın akışına uygun olmayan kararlarından dolayı uğradığı zararlardan sorumlu olamayacağının kabul edilmesi gerektiğini bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın öncelikle yetki yönünden akabinde ise dava şartları yönünden dava şartı yokluğundan reddine, aksi kanaate olunması halinde ise hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine tüm yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yargılama yapılarak, tahkikat aşamasına geçilmiş, Şişli İstanbul 29. İcra Müdürlüğü’nün 2017/23863 sayılı takip dosyası, Bakırköy 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/427 E., Bakırköy 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/3259 E. 2017/3260 E. Sayılı, Bakırköy 11. İcra Müdürlüğü’nün 2017/… E. sayılı takip dosyaları uyap sisteminden celp edilmiş, BTSO, Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odası,Gökdere Vergi Dairesi, Bakırköy Yıldırım Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkere cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
Bilindiği üzere tüm davalar için uygulanan yetki kuralı, genel yetki kuralı olup; buna göre genel yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesidir. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.6/1; mülga 1086 sayılı HUMK m.9/1) Bazı davalarda ise genel yetkili mahkeme yanında başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır ki bu da özel yetki kuralıdır. Öte yandan davacının genel yetki ile özel yetki kuralı arasında seçimlik hakkı vardır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun yetki sözleşmesi başlıklı 17. maddede ise”(1)Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında,bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır”denilerek yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin de yetkili olduğu düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, yapılan yetki sözleşmesi, münhasır yetki sözleşmesi olacaktır .Taraflar, yetkili kıldıkları mahkemenin ve icra dairelerinin yanında, kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkeme ve icra dairelerinin de yetkisinin devam etmesini istiyor ise, diğer bir anlatımla, münhasır olmayan yetki sözleşmesi yapmak istiyorlarsa, bu durumun yetki sözleşmesinde ayrıca belirtilmesi gerekir.
Bu yetki kuralları kesin olmadığından, HMK’nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Yetki itirazının ileri sürülmesi” başlıklı 19/2. maddesinde; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir. Yine, 116/1-a maddesinde “Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı”nı “ilk itiraz” olarak düzenlemektedir. 117/1. madde ise; “ilk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez.” hükmünü içermektedir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflarca akdedilen acentelik sözleşmesinin feshine ve alacak davasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Taraflardan davalı, yurt çapında kargo ve taşımacılık faaliyeti yapan anonim şirket, davacının ise davalı şirketin yetkili acentesi olduğu tespit edilmiştir. Taraflarca akdedilen acentelik sözleşmesine ek olarak düzenlenen ek protokol incelendiğinde; ek protokolün son sayfasında ” acente ile Sürat Kargo arasında çıkacak ihtilaflarda İstanbul(Mehmet Selim Kiraz Yerleşkesi ) Mahkemeleri ile İcra Dairelerinin yetkili olduğu” hususunun kararlaştırıldığı, HMK’nın 17.maddesi “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmü amir olup,taraflarca İstanbul Mahkemeleri yetkili kılınmış, aksinin kararlaştırılmadığı,taraflarca akdedilen yetki sözleşmesinin yasaya uygun olduğu, yetki sözleşmesinin aksinin davacı tarafça kanıtlanamadığı, davalının süresinde yetki itirazında bulunduğu tespit edilmekle, davalının yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.(Emsal nitelikte Yargıtay 11. HD’nin 2015/14368 Esas 2016/105 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 11. HD’nin 2014/15574 Esas 2014/16588 Karar sayılı ilamı, İzmir BAM 11. HD’nin 2017/806 Esas 2017/719 Karar sayılı ilamı ,Ankara BAM 21. HD’nin 2020/971 Esas 2020/869 Karar sayılı ilamı da dikkate alınarak)

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalının yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğuna,
2-HMKnın 20 maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın yetkili mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerince takdirine, yargılamanın yetkili mahkemede devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.07/02/2022

Katip 136164
¸e-imzalıdır.

Hakim 194065
¸e-imzalıdır.