Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/606 E. 2022/663 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/606
KARAR NO : 2022/663

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – T.C.N. …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – … – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : İtirazın İptali (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/07/2021
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE SAVUNMA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle müvekkilinin ticari işletmesindeki 1 adet maske aperesi, 16 adet welding ultrasonik kaynak makinesini KDV dahil toplam 120.360,00 TL’ sına davalıya satmış ve “irsaliye yerine geçer ” ibareli GIB2020 000000008 nolu, 31.12.2020 tarihli Saat 13.23 düzenlemeli E- fatura ile davalı ya satılarak teslim edildiğini, davalı tarafından bedelinin ödenmediğini, davalı aleyhinde Bursa 19. İcra Müdürlüğü 2021/1467 sayılı icra takibi yapmış ancak davalı taraf haksız ve kötüniyetli olarak takibe itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, bu nedenlerle davalının icra müdürlüğü dosyasına yapmış olduğu itirazın reddine karar verilerek % 20 den az olmamak şartıyla icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı taraf takibe dayanak olarak göstermiş olduğu fatura içeriğindeki 1 adet maske aperesi, 16 adet welding ultrasonik kaynak makinesi karşılığı düzenlemiş olduğu 120.360,00 TL tutarlı 31.12.2020 tarihli faturada yer alan malların satılarak müvekkiline teslim edilmiş olduğunu, fatura içeriğindeki malların açık e – fatura ile birlikte müvekkile teslim edildiğini, faturanın da müvekkilin ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, 03.11.2020 tarihinde farklı bir fatura ile müvekkile 1 adet ultrasonik kaynak makinesinin satıldığı ve bedelinin müvekkil tarafından ödendiği iddia edildiğini, davalı firmanın otomotiv yan sanayi alanında faaliyet göstermekte ve yeni çıkan otomobillerde üretilen parçaların standardına uygun olup olmadığının ölçülmesine yarayan ” kontrol mastarı ” üretimi yapmakta olduğunu, davacı tarafın iddiasına konu fatura içeriğindeki mallar ise pandemi nedeniyle fazlaca üretimi artan cerrahi maske üretiminde kullanılan ürünler olduğunu, müvekkilinin bu alanla alakalı bir çalışması ve üretimi bulunmadığını, müvekkilinin takip konusu fatura içeriğindeki mallara yönelik verdiği bir sipariş olmadığı gibi taraflar arasında bu konuda bir satış sözleşmesi de bulunmadığını, fatura içeriğinde görünen mallar müvekkiline teslim edilmiş olmadığını, bahse konu fatura yapılan incelemede müvekkilinin ticari kayıtlarında görünmemekte olduğunu, davacı taraf icra takibine konu fatura içeriğindeki malların satışına yönelik sözleşme, sipariş vb. ayrıca bu malların müvekkiline teslim edilmiş olduğunu öncelikle ispat etmesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilerek İİK 67/2. maddesi gereğince takip konusu tutarın %20′ sinden aşağı olmamak üzere hükmedilecek tazminatın davacıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, tarafların karşılıklı beyan dilekçeleri, Bursa 19. İcra Müdürlüğünün 2021/1467 sayılı icra takip dosyası, ticari defterler, faturalar, bilirkişi raporu, yazılan müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 67. Maddesine göre açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından faturaya dayalı olarak 18/02/2021 tarihinde ilamsız takip talebinde bulunmuştur. İcra Dairesi tarafından davalı borçluya ilamsız takiplerde ödeme emri 08/03/2021 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı tarafından yasal süre içinde 09/03/2021 tarihinde borca itiraz etmiştir.
Mahkememiz dosyasının yargılaması sırasında mali müşavir bilirkişi tarafından tarafların ticari defter ve bağlı kayıtları üzerinde inceleme yapılarak rapor düzenlenebilmesi için defter inceleme günü verilmiştir.
Mali müşavir bilirkişinin 03/04/2022 tarihli raporunda özetle: Davacı firmanın, davalı şirketten icra takibi yapılan fatura tutarı olan 120.360,00 TL alacaklı olduğu, davacı firma tarafından, davalı şirkete borcun ödenmesi yönünde gönderilmiş yazılı bir ihtarın olmadığı, davacı tarafından da dava değerinin asıl alacak olarak belirtilmiş olduğu, davacı tarafın esnaf olduğu, mütalaa edilmiştir.
Bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde mutlak ticari davalar: [(1) Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1. m.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;,
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012 – 6335 s. K. 1. m.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır] şeklinde düzenlenmiştir.
Bunun yanında, TTK’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanununun havale hakkındaki 457 – 462 ve vedia hakkındaki 463 – 482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispî nitelikteki ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu Kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
O halde toplanan delillerden somut olayda, davacı tarafından davalı ile ticari ilişki kapsamında davalı tarafa ultrasonik kaynak makinesi teslim edilduğu fatura düzenlenmiş ancak bedelinin ödenmediğinden alacaklı olduğunun iddia edildiği, davalı ise davacının iddilarını kabul etmediği anlaşılmakla, uyuşmazlık mal alım satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağa dayandığı, yukarıda açıklandığı üzere alacak davasının mutlak ticari davalardan olmadığı açıktır.
Diğer yandan davanın, nispi ticari dava olması için her iki tarafın tacir olup mal alım ve satımın tarafların ticari işletmeyle ilgisinin bulunması zorunludur. Bu durumda davalının sermaye şirketi olup tacir olduğu, davacının ise gerçek kişi olduğu anlaşılmaktadır.
Davacının tacir sayılması için, bilindiği üzere TTK’nın 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” hükmü ile anılan Yasa’nın 11. maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” Yine TTK’nın 15. maddesinde de “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Yargıtay yerleşik uygulamaları gereğince, bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiştir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekecektir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davacının vergi beyannameleri ve ticari defterler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen SMMM bilirkişinin 03/04/2022 tarihli raporunda açıkça davalının işletme defteri tuttuğu, mal alış, mal satış, gayri safi iş hasılatı yönünden VUK 177. Maddesi uyarınca esnaf işletmesi sınırları içerisinde kaldığı, davacının tacir olmadığı, esnaf olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla açılan davanın nispi ticari dava da sayılamayacağından mahkememizin görevsizliğine Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın görev, dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, BURSA ASLİYE MAHKEMESİNİN görevli olduğuna,
2-HMKnun 20 maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep halinde dosyanın Bursa Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
3-HMK’nın 331. Maddesine göre yargılamanın görevli mahkemede devam etmesi halinde yargılama giderlerin görevli Bursa Asliye Hukuk Mahkemesince taktirine, yargılamanın görevli mahkeme de devam etmediği taktirde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden yargılama giderlerinin tespiti ve hükmedilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMKnın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/05/2022

Katip …
¸E-imzalıdır.

Hakim …
¸E-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.