Emsal Mahkeme Kararı Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/578 E. 2023/464 K. 24.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/578 Esas
KARAR NO : 2023/464

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – T.C.N. …
VEKİLİ : Av. … – ………. Osmangazi/ BURSA
DAVALI : … – T.C.N. … …

DAVA : Menfi Tespit (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/04/2018
KARAR TARİHİ : 24/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/05/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; Davacı …’ın çeşitli bankalardan çektiği kredileri zamanında ödeyememesi üzerine, aleyhine girişilen icra takipleri nedneyile bankalardan yeni bir kredi çekme imkanı bulunmamadığını, yoğun bir ekenomik sıkıntı içinde olan davacının Facebook üzerinden kredi çekmek isteyenlere yardım edileceğine dair bir reklam görmüş ve başlangıçta kendisini Bülent (gerçekte …) olarak tanıtan kişi ile iletişime geçerek İstanbul/Bahçelievlerde bir simit evinde bulunduğunu, kredi çekme olanağını kontrol edeceğinden bahisle davacının nüfus cüzdanını alıp buluşma yreniden ayrılan davalının yarım saat geri dönerek davacının kredi çekebilmesi için öncelikle mevcut kredi borçlarının kapatılması gerektiğini, bunun için ise kendisinin bildiği bir bankadan kredi çekerek söz konusu borçları ödeyebileceğini, ancak buna karşılık davacınnı kendisine 20.000,00 TL tutarında teminat niteliğinde bir bono vermesini talep ettiğini, davacının da söylenenlere inanarak dava konusu seneti düzenlenerek davalıya verdiğini, bu şekilde hileli yoldan eline geçirdiği bonoyla derhal icra takibi yapan davalı …’in, 04/12/2017 günü, davacıyı kendi arabasıyla Bakırköy Adliyesine götürdüğünü, davacının emekli maaşından her ay 1.300,00 TL’nin kesilmesine, davalının taahhüt ettiği davacıya ait kredi borçlarının hiç birinin ödenmemesi sonrasında, davalı ile whatsapp isimli program üzerinden konuşmaya çalışan davacı yazışmalar sonunda anlaşıldığını, bunun üzerine davacı …’ın 07/12/2017 tarihinde Bursadaki icr atakibine konu borca itiraz ettiğini, ancak itirazının reddedildiğini, dolandıcılık konusunda şikayette bulunulduğunu, bu nedenlerle davacı …’ın davalı …’e hiçbir borcunun bulunmadığının tespitine, hile ile imzalatılan 15/10/2017 tarihli bononun iptaline, davacı …’ın emekli maaşından kesilen ve … hesabına yatırılan 3.012,12 TL’nin istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı adına usulüne uygun davetiye tebliğ edilmiş olduğu ancak yasal süresi içinde cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşıldı.
Dava, Bursa 14. İcra Müdürlüğünün 2017/13291 E. Sayılı icra dosyasına konu 28/11/2017 vade tarihli 20.000 TL bedelli bono sebebi ile borçlu olmadığının tespiti ve istirdat istemine ilişkindir.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/103483, 2013/92497, 2013/92488, 2013/106960 soruşturma sayılı dosyası, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan müzekkere cevabı.
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; icra dosyası incelendiğinde alacaklı … tarafından davalı … aleyhine 28.11.2017 vade tarihli 20.000 T.L bedelli bono sebebi ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 04.12.2017 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, aynı tarihte borçlu tarafından icra müdürlüğüne sunduğu dilekçede maaşından kesinti yapılmasına muvafakat yazısı sunduğu borca bir itirazının bulunmadığını beyan etmiş, bu kez 07.12.2017 tarihli dilekçesi ile maaşından kesinti yapılmamasını talep etmiş, dosyanın derdest olduğu görülmüştür.Davaya konu senet üzerinde teminat senedi olduğuna dair bir ibare bulunmadığı gibi bedelin nakden ahzolunduğu yazılıdır.Davacı yanın iddiası ekonomik sıkıntı içerisinde olduğundan internet üzerinden tanıştığı davalının kredi borçlarını kapatacağından bahisle bononun teminat teşkil etmek üzere düzenlenerek davalıya verildiği, ancak davalının kredi borçlarını kapatmadığı ve bonoyu takibe koyduğu noktasındadır. Bu iddia davalı tarafından davacıda bono düzenlenmesi hususunda kasten yanlış bir kanaat uyandırması veya esasen mevcut olan yanlış kanaatin korunması ya da sürdürülmesi niteliğinde değildir ve aldatma tanımına uymamaktadır.(Yargıtay HGK 14.03.2018 tarihli 2017/19-897 esas,2018/464 karar sayılı ilamı) Davacının iddialarının aldatma kapsamında kabul edilemeyeceği sonucuna varıldığından bunları ispat bağlamında tanık deliline de başvurulamayacağı anlaşılmaktadır. Sözleşme teorisi ve güven ilkesi de dikkate alındığında davalının, şu veya bu nedenle kendisine tevdi edilmiş bulunan bononun teminat bonosu olduğu iddia ancak yazılı delille ispatlanabilir.Davacı usulüne uygun yazılı bir delil sunmadığı gibi, İİK 170/a-son fıkrası gözetildiğinde, borç davacı tarafından 04.12.2017 tarihli dilekçe ile kabul edildiğine göre senedin artık kambiyo senedi vasfına haiz olmadığı iddiası değerlendirilemez.Tüm bu açıklamalar doğrultusunda davanın reddine dair karar vermek gerekmiş, davacı adli yardımdan faydalanmakla ve dava sonunda haksız çıkmakla birlikte HMK 339/2 fıkrasında düzenlenen ”adli yardım kararından dolayı Devletçe ödenen veya muaf tutulan yargılama giderlerinin tahsilinin, adli yardımdan yararlananın mağduriyetine neden olacağı mahkemece açıkça anlaşılırsa, mahkeme, hükümde tamamen veya kısmen ödemeden muaf tutulmasına karar verebilir.” hükmü gereği yargılama giderlerinin tahsilinin davacının mağduriyetine neden olacağı kanaatine varıldığından davacının yargılama gideri ödemeden muaf tutulmasına dair karar vermek gerekmiş, tüm bu açıklamalar doğrultusunda aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
Mahkememiz kararının davacı vekilince İstinaf edilmesi üzerine Bursa 5. Hukuk Dairesinin 2019/1101 Esas ve 2021/925 Karar sayılı kararı ile; “Mahkemece; Davacı takip konusu senedin kredi temin edileceği inancıyla hile ile elinden alındığını ve davalı tarafından dolandırıldığını iddia etmekte olup dava dilekçesinde davalı hakkında bu olay nedeniyle Bakırköy C.Başsavcılığına dolandırıcılık iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğunu beyan etmiştir. Ancak mahkemece ilgili dosya celp edilerek incelenmemiştir. Mahkemece Bakırköy C.Başsavcılığı 2018/4739 Muh. sayılı dosya akıbeti araştırılarak, ceza davası açılmış olması halinde bekletici mesele yapılmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Açıklanan gerekçe ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2019 tarih 2018/448 Esas 2019/281 sayılı kararının KALDIRILMASINA, HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,” gerekçesiyle mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce dosya yeniden esasa kaydedilmiştir.
Toplanan tüm deliller ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde açılan dava; ilgili icra takibine konu bononun teminat karşılığı verildiği iddiasına dayalı olarak davalı tarafa borçlu olunmadığının tespiti, ödenilen bedellerin davalıdan tahsiline karar verilmesine ilişkindir.
TTK’ nın 776/1. maddesinin (b) bendinde bono veya emre yazılı senedin “kayıtsız ve şartsız” belirli bir bedeli ödeme vaadini içermesi gerektiği, 777. maddesinde de bu unsuru içermeyen bir senedin bono sayılmayacağı hükme bağlanmıştır.
Yargıtay HGK’nın 14.3.2001 tarih ve 2001/12-233 sayılı kararı ile 20.6.2001 tarih ve 2001/112-496 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır.İİK’nın 169/a maddesi uyarınca sözkonusu yazılı belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gereklidir.
Takibe konu bono örneği incelendiğinde; borçlu/keşidecinin davacı olduğu, alacaklının davalı olduğu, davalı tarafından kambiyo senetlerine mahsusu haciz yolu ile Bursa 14. İcra Dairesi’nin 2017/13291 Esas sayılı icra dosyasında takibe konu edildiği, 20.000,00 TL asıl alacak, 11,51 TL faiz alacağı, 60,00 TL komisyon olmak üzere toplam 20.071,51 TL alacak üzerinden takip yapıldığı,senet incelendiğinde”nakden” bedel kaydı olduğu görülmektedir.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” ifadesine yer verilmiştir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya dair ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i(savunma)olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, 290. maddedeki meblağdan az bir miktara dair olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet ( kesin delil ) ile ispat edilebilir.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Senet, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu savlayan tarafa aittir.
Davaya konu senet nakden kaydını içermekte olup;bu kayıt karşısında bedelsizlik bakımından açılan menfi tespit davasında da ispat yükü davacı borçludadır.Davalı tarafça senedin talili yapılmadığından ispat yükünün yer değiştirdiğinden söz edilemeyecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/19-821 Esas ve 2019/58 Karar sayılı kararında benzer bir hadiseye ilişkin olarak içtihat edildiği üzere;”…..Davacı, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, malen kayıtlı senedin bedelsiz olduğunu, dava dilekçesinde açıklandığı üzere nakit borç karşılığı düzenlendiğini ileri sürerek menfi tespit isteminde bulunmuş, davalı ise 28.11.2011 tarihinde Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde verdiği ifadesinde senedin dava dışı üçüncü kişinin kendisine olan nakit borcunun davacı tarafından üstlenilmesi nedeniyle düzenlendiğini savunmuştur. Yukarıda da ifade edildiği üzere bono bağımsız borç ikrarı içeren bir senet olup, senette bedel kaydının mevcut olması hâlinde ispat yükü kaydın aksini savunan tarafa aittir. Somut olayda ise her iki yanın bononun mal karşılığı olmadığına dair beyanları karşısında senedin her iki tarafça da talil edildiğinin kabulü zorunludur ve bu durumda TMK’nın 6. ve HMK’nın 191. maddesi uyarınca ispat yükünün davacı senet borçlusunda olduğu yolundaki genel kuralın yer değiştirmeyeceği ve davacının senedin bedelsiz olduğunu ispatlaması gerektiği kabul edilmelidir. ..” denilmiştir.
Davacı yanca senedin nakden kaydı”teminat” olarak talil edilmiştir.Bu nedenle eldeki davada bedelsizlik iddiasını ispat külfeti davacı yandadır.
O halde yapılan yargılama ve toplanan delillerden;Emsal mahiyette Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2014/11410 E. 2014/13843 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; bir senedin teminat senedi vasfını taşıyabilmesi için; ya senet metninde açık olarak teminatın hangi hususta verildiğinin belirtilmelisi gerektiği ya da ayrı bir sözleşmeyle söz konusu teminat senedine atıf yapılarak senedin teminat senedi olduğunun belirlenebilir olmasının sağlanması gerektiği, senet üzerine yazılacak olan “teminattır” ibaresinin tek başına senede teminat senedi olma hüviyetini kazandırmayacağı, “teminat senedidir,” “devredilemez”, “ciro edilemez”, ibarelerinin tek başına geçersiz olduğu ve hiç yazılmamış kabul edileceği,davaya-icra takibine konu senedin teminat senedi niteliğinde olduğunu ispat külfetinin davacı üzerinde olduğu,senet üzerinde teminat senedi olduğuna dair ibare bulunmadığı, davacının iddiasını ispatlar nitelikte yazılı delil sunulmadığı, kaldı ki ilgili BAM ilamında da belirtildiği üzere davacı tarafça dava dosyasına sunulan Bakırköy CBS 2018/4739 Bakanlık Muhabere Dosyasına ilişkin mahkememizce tüm araştırmalar yapılmasına rağmen Muhabere dosyasına ulaşılamadığı, ayrıca hem Bursa CBS hem de Bakırköy CBS’ye yazılan müzekkereler neticesinde davacı ve davalı hakkında,davaya konu edilen senede istinaden açılmış bir soruşturma dosyası tespit edilemediğinden, davacının ilgili icra dosyasına konu senede istinaden davalıya borçlu olmadığı hususunu ispatlayamadığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın REDDİNE,
2-HMK 339/2 fıkrası gereği davacının yargılama gideri ödemeden tamamen muaf tutulmasına
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,
Dair,davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren HMK’nın 341. Ve 345. Maddeleri gereğince 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/04/2023

Katip …
¸E-imzalıdır.

Hakim …
¸E-imzalıdır.

Güvenli elektronik imza ile onaylanmıştır.
Aslının aynı olduğu tasdik olunur.
Katip …
¸E-imzalıdır.